79
Ocakçı
“Dünyada Yeni bir dünya düzeni oluşmalıdır” diyen Asif Ata
Kutsal, Ruhsal bir çalışmaya başlamıştır. Bu işin gerçekleşmesi için
kendisi için bir yön belirlemiş ve Kurum yaratmıştır. Bu Kurum`un
içinde olan ve ömrünü böyle bir kutsal niyetin gerçekleşmesine
bağlayan insana Ocakçı denir. Ocakçı herzaman kendisiyle savaşıp
kamilleşen, içinde eğilmek, sapmak, satılmak, dönmek imkanı
barındırmayan güçlü kişiliğe sahip oluyor. Onun duyguları, idrakı,
maneviyatı,
vatan sevgisi, millet sevgisi herzaman Mutlaka İnam`dan
kaynaklanıyor. Başka boyutlar Ocakçı için yönsüzlük sayılır. Ocakçı
hakkını Ocağa veriyor, Ocağın Yükümlüsünün verdiği göreve uygun
Ocak Kuruculuğu çalışmalarını gerçekleştiriyor.
Her Ocakçı Ocağ`ın bir Ruhsal Ailesinde olmalı,
Ocak törenlerine
düzenli olarak katılmalı, söz söylemelidir. Ata`ya – Ocağ`a Ruhsal
rapor vererek Ocakçılığını hep en üst düzeye taşımalıdır. O Ocağın
tüm kurallarına uymalı, İnam Evi`nin (İnam Tapınağı'nın) oluşma-
sında yer almalı ve İnam Evi`nin İnsanlığ`ın
kutsal adresi olarak teyit
edilmesine çalışmalıdır. Ata`nın "Kutsal listesi"ni öğrenmeli, Ocak-
Türk abc`sinde yazmasını bilmeli ve genel olarak Ocak
Yükümlüsü`nü kabul etmelidir.
Mutlaka İnamcı
Hiçbir dini öğretiyi kabullenemeyen, Asif Ata`nın yarattığı
dünyabakışının bazında yaşayan, Asif Ata`nın peygamberliğini kabul
eden, O'nun yazdığı kitabı İnsanlığın Kutsal kitabı sayan herhangi
yurttaşımız İnamcı sayılmaktadır.
İnamcı`nın kararlarını Ocak vermiyor, kendisi veriyor. Ocaksa
onun yaşamasına, davranışlarına hiçbir sorumluluk kabul etmez.
Sadece İnamcı`ların gönüllü olarak Ocağ`a danışmasından sonra
Ocak onların istekleriyle, örf ve geleneklere
yönelik atmak istedikleri
adımlarla ilgili tutum sergileyebilir. Diyelim ki, İnam yönünden
herhangi bir Birlik oluşturmasında, ya düğün ve yas törenleriyle
alakalı kuralları belirler.
82
değil. Sosyal kuruluşlar bedenselliği hep öne çıkardı. Din de sözde
maneviyat dedi, ancak yaşamda bedenselliğin etkisinden kurtula-
madı. Dinin başında duranlar Efendileşti, Maddeselleşti, Kapita-
listleşti, ama asla Ruhsallaşamadı. Bedenselleşme herkesi kendisine -
kendi varlığına esir etti. Bu nedenle yaşam mücadelesi süregeldi. Bu
mücadele insanda tüm hayvansal duyguları ortaya çıkararak
tetikliyor. İçgüdüler hayatın sahibine dönüştü. Maddeselliği kazan-
mak, avantajı öne çıkarmak hayat prensibi haline geldi. Bu gidişatta
kaba kuvvet belirleyici faktör oluyor. Bu yüzden de herkes güçlü
olmak, kaba kuvvete başvurmak istiyor, güçlü olmak, başkasının
gücünü kullanmak ve ayrıcalığa ulaşmak aşkıyla yanıp tutuşuyor.
Bilim, eğitim, bireysel yetenek, beceri, yetenek kaba kuvvetin işini
kolaylaştırıyor. Bu yüzden de insan millet olmaktan, evrenin bir
parçası olmaktan uzaklaşıyor.
Millet insanların toplamından değil, insani özelliklerinden oluş-
maktadır. İnsanoğlu (beşeriyyet) da halkların toplamından değil,
onların güzel değerleriyle varolmuştur. Tüm bunlar insanın kendini
tanımasıyla direk ilişkilidir. Hiç kuşkusuz, bir soru daha ortaya
çıkmaktadır - eğer insan çifte özelliklere sahipse, peki onun kendisini
tanıması hangi anlama gelmektedir? Yukarıda vurguladık ki,
biyolojik varolmasının mevcut yasaları Ruhsal yasalara aykırıdır.
Aynı zamanda, doğada biyolojik yasaların önlenmesi de mümkün
değildir.
Ancak insan eşya değil, hele hayvan hiç değil. Onun anlamı,
yani evrensel değerleri onun içinde bulunduğu doğasından, hal ve
hareketlerinden daha üstündür. O zaman, insanın kendisini tanıması
yapısına değil, anlamına uygun yaşaması anlamındadır. Sosyal
hayatta Ruhsal kanunları tesis etmek mümkündür. Bölünmüşlük,
efendilik kölelik bölgüsü, kendi değerlerine yabancılaşma, halka,
insana yabancılaşma ruhsal yasaların yokluğu yüzünden gerçekleş-
mektedir. İnsanın kendisiyle yetinmemek, özündeki manaya ulaşmak
talebi hep vardır. Bu talep hem de bir fırsattır. Eğer sosyal hayatta
kesin bir Hayır, kesin bir Adâlet, kesin bir Gerçek zafer
kazanmamışsa, "bundan sonra da hiçbir zaman zafer kazanmayacak"
anlamına gelmemelidir. Bu istek insanın içinde hep varoldu, şuan da
vardır. O yüzden Asif Ata diyor ki, Adam İnsan olmalıdır. Kesin
Hayır, Kesin Adâlet, Kesin Hakikat - Adamdakı İnsanlığın
olanaklarıdır. Adam İnsan olunca bu olanaklar kendisini belli ediyor.