yöneliğimdir” (
36
) Başka birsözünde Frankl şöyle der: "İnsanın ruhsal derinliğinde
güçlü bir özlem hakimdir. Bu şiddetli özlemin, susuzluğun konusu ve hedefi
Tanrı'dan başkası olamaz.”(
37
).
Frankl, tanrı ile ilgili görüşlerini kendine göre sistematize ederek
dindarlık ile ilgili görüşlerine de yayar. Tanrı ve dindarlık anlayışında öne çıkan en
temel kavram "bilinçdışı" kavramıdır. Bu anlayışa göre her insan farkında olarak ya
da olmayarak, fakat kesin olarak Tanrı'yı içselleştirmiştir ve O'na bilinçdışından
bağlanmıştır. İnsanın tabiatı gereği bağlandığı Tanrı'yı Frankl, "Bilinçdışı Tanrısı"
(Unbewusste Gott) kavramıyla tanımlar. Ona göre böyle bir bağlılıktan doğan
kaçınılmaz dindarlık. "Biliçdışı Dindarlık"tır (Unbewusste Religiösität).(
38
)
Frankl'e göre insanın Tanrıya yönelişi ontolojiktir. Zira bu yönelişin esası
ve dinamiği varlığın derinliklerinde saklıdır. İnsanın Tanrıya yönelişi, metapsişik bir
ihtiyaca dayanır. Bu ihtiyaç teoretik değil, duygusal olarak anlaşılabilir. Bu
düşüncesini Frankl şöyle dile getirir:"Varlığımızın temelinde konusu Tanrıdan
başkası olamıyacak derin bir özlem yatar." O'na göre birey, duygusal yapısıyla
aşkınlığa ve dolayısıyla Tanrı'ya yol bulur. Ancak bunun dışında Tanrı'ya ulaştıracak
başka bir yol daha vardır. Bu yol varoluşsal bir karaktere sahiptir ve kendisini kişisel
tercihle ortaya koyar. Bu noktada Tanrı kendisini, bireyin bilincinde düşünülmesi
gereken bir zorunluluk olarak değil, düşünülebilecek bir imkan olarak gösterir. Bu
nedenle insan inanmaya zorlanamaz. Aksine, kendi varoluşunun ağırlığını inanma
tercihinin terazisine atmak zorundadır.(
39
) Bu değerlendirmesi ile Frankl, insanın
Tanrı ile bağlantısını sağlayan bilinçdışı bir yapının varlığına ve bu bağlantının
niteliği için imkana dayalı varoluşsal bir tercihin zorunluluğuna işaret etmektedir.
Frankl “Bilinçdışı Tanrısı”, kavramıyla Tanrı'nın bizzat bilinçsiz bir
varlık olduğuna değil, Bilinçdışında etkin, insanla canlı ilişkide bulunan yüce bir
varlığa işaret ettiğini vurgular. Ona göre bu kavramdan panteist bir netice
çıkarılmamalıdır. Zira Bilinçdışı Tanrı düşüncesinde Bilinçdışının ya da benliğin
tanrılaşması söz konusu değildir. Diğer taraftan bu kavramla Frankl, Tanrı'nın insanı
mekan edindiğini, insanın içinde yaşadığını da kasdetmez. Bilinçdışı Tanrısı ancak
etkisi ile insandadır. Vicdan, bu tanrısal etkiden güç alarak insanı iyiye yönlendirir.
İster dindar olsun ister olmasın her insan Tanrıyı ruhunun derinliklerinde
içselleştirmiştir. Bu içselleştirmede bireyin kendi bilinçli aktivitesi söz konusu
olmayabilir (
40
).
Frankl, Tanrı'yı bilinçdışına iten anlayışa olduğu kadar, Tanrıyı
içgüdüselliğe indirgeyen anlayışa da şiddetle karşı gelir. Jung ve Freud'a bu noktada
ağır tenkitler yöneltir.
(
36
)
KOLBE, age., 247; UTSCH, age., 143.
(
37
)
UTSCH, age., 141-143.
(
38
)
FRANKL, Viktor E., Der Unbewusste Gott, 8. Auflage., Kösel Verl. München 1991, 55-
56;
(
39
)
Bkz. KOLBE , age., 233-234.
(
40
)
Geniş bilgi için bkz. FRANKL age., 55-56; HAHN, age., 20-24; BÖSCHEMEYER, age.,
95-96;
ayrıca bkz. BAHADIR, adıgeçen Tez, 28.
Jung'un Tanrı anlayışında Tanrı, Kollektif Bilinçdışı'nda etkin
Arketiplerden birisidir ve Arketipler dini bir mahiyete sahiptir. (
*)
Frankl'e göre Jung
bu iddiasıyla Tanrı'yı
lokalize etmiş, bilinçdışına hapsetmiştir. Bilinçdışı, istem - dışı
ve zorunlu tepkilerin kaynağı olduğuna göre, bilinçdışından zorunlu olarak Tanrı'ya
yönelmek durumundadır. Oysa, insanın en temel niteliklerinden birisi tercih ve karar
hürriyetine sahip olmasıdır. Frankl Jung'u, dindarlığı bilinçdışının bir karakteristiği
saymasından dolayı tenkid eder. Onu, “Ben” katogorisini dinden ayırmakla veya
“Ben”e dini bir değer atfetmemekle itham ederek eleştirir. Frankl'e göre dindarlık,
kollektif değil, kişiseldir. “Ben” ise kişiliğin şuurlu olan ve dini yaşayan asıl
öğesidir. Kişinin dindarlığı veya dinden uzaklığı, “Ben”in tercihine bağlıdır. Yine
Frankl, Jung'u, “Arketip” ile ilgili görüşlerinden ötürü, tanrısal etkiyi içgüdüsel
etkiye indirgemekle suçlar. Ona göre dindarlık, bilinçdışı içgüdüsel bir yöneliş değil,
bilinçli veya Bilinçdışı ruhsal bir yöneliştir. Eğer dindarlığa bir kök aranacaksa bu
kök bilindışında değil, Bilinçdışında aranmalıdır. İnsan Allah'a bağlanmaya
içgüdüsel olarak zorlanamaz. Dilerse Ona karşı olacak bir tercihte de bulunabilir.
Gerçek dindarlık, içgüdüsel bir karaktere değil, tercih ve karara imkan tanıyan bir
karaktere sahiptir. (
41
)
Jung gibi Freud'da dini görüşlerinden ötürü Frankl'ın tenkitlerine maruz
kalır. Ona göre Freud dini “Evrensel Obsesyonel Nevroz” (Üniverselle
Zwangneurose) olarak kabul edip tanımlaması, psikoloji ile ilahiyat arasındaki
diyaloğu derinden yaralamıştır. “Zorlanımlı Nevroz”, (Zwangneurose) ancak hasta
ruha ait bir dindarlıkta ortaya çıkabilir. Bunun dışında bastırılmış dindarlığın, kesin
olarak nevroza sürükleyeceği beklentisi yanılgılardan ibarettir. Böyle bir netice
mutlak değil, muhtemel olabilir. Frankl Freud'u, Tanrıyı “İçselleştirilmiş Baba -
İmajı” (Introjizierte Vater - Imago) olarak tanımlamasını da tenkid eder ve Tanrı'nın
her türlü babalığın en esaslı örneğini teşkil ettiğini belirtir. (
*)
Frankl'a göre insana
mükemmel bir kişilik kazandıran Tanrı'dır. İnsan - Tanrı ilişkisinin bozulmasına
hiçbir suretle müsaade edilmemelidir (
42
).
(*
)
Konumuzla doğrudan ilişkili olmadığı için Jung'un din ve tanrı anlayışına girmeyi
gerekli görmüyoruz. Ancak konu hakkında detaylı bilgi, şu eserler de bulunabilir : FABER,
Herje,
Religionspsychologie, Gütersloher Verlaghaus, Gütersloh 1973; 42-68; GROM,
Bernhard;
Religionspsychologie, Kösel-Vanderhoeck und Ruprecht, München 1992,
400-406; KOLBE, Heilung oder Hindernis, Religion bei, Freud Adler, Fromm, Jung und
Frankl, 145-210; JUNG,
Carl G.; Din ve Psikoloji (Çev. C. Şişman), İnsan Yay. İstanbul ts.,
17 vd.; FORDHAM,
Frieda, Jung Psikolojisi, (Çev. A. Yalçıner) 2. baskı, Say Yay,
İstanbul 1994; 87 - 106;
ARMANER; Neda, Din Psikolojisine Giriş, Ayyıldız Matb.
Ankara 1980, 31.
(
41
)
Bkz. FRANKL, age., 56-58; BOSCHEMEYER, age., 96. Ayrıca, HAHN, age.,
23-27, KOLBE, age., 238-239.
(*
)
Freud'un tanrı ve din anlayışıyla ilgili geniş bilgi şu eserlerde bulunabilir: FABER,
Religionspsychologie, 18-42; GROM, Religionspsychologie, 84-96; KOLBE, agm., 18-
71;FROMM, Erich; Psikanaliz ve Din (Çev. A. Arıtan), 2. Baskı, Arıtan Yay., İstanbul
1991,
26-29; ARMANER, Din Psikolojisine Giriş, 29-31; KATIPO⁄LU, Bedri; Din Psikolojisi
Açısından Freud Psikanalizi ve Din, Özden Ofset, İzmir 1991, 56-80.
(
42
)
FRANKL, age., 62-64; DIENELT, age., 53-54; BÖSCHEMEYER, age., 96-97.