XəZƏr universiteti erciyes universiteti



Yüklə 4,93 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə49/222
tarix15.03.2018
ölçüsü4,93 Mb.
#31889
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   222

108 

 

ilan edilir. Bu durum 1937 senesine kadar devam eder.  



Fakat Mudros anlaşmasına göre Antanta’ya yenilmiş Osmanlı devleti askeri 

birliklerini Kafkasya’dan çekmek mecburiyetinde kalır. Desteksiz kalan genç devleti 

yeniden Rusya işgal eder.  

Bolşevikler  bölgede  kendi  dayak  noktalarını  güçlendirmek  için  çar  Rusya-

sı’nın aksine yerli haklara büyük tavizler verir.  

Onlara  ana  dillerinde  okullar,  gazete  ve  dergiler  açmanın  yanı  sıra,  sözde 

bağımsız gözüken devlet kurumlarını yaratmağa izin verir. Ve böylece Kuzey Kaf-

kasya’da Dağıstan, Çeçen-İnguş, Karaçay-Çerkez, Kabarda-Balkar özerk kurumları 

yaranır. Böylece Türkler tamamen parçalanmağa doğru yönelirler. Halbuki Kumuk-

lar onceleri İstanbul’da, Azerbaycan’da okumağa üstünlük verdikleri halde Sovyet-

ler sınırları kapattıktan ve gençleri Rusya şehirlerinde okumağa yönlendirdiklerin-

den sonra durum bir hayli değişir. Şöyle ki, Kumukların kendilerine ait Yahsay med-

resesi zamanında o bölgenin en nüfuzlu medereselerindendi. Fakat zamanla Sovyet 

sınırları  kapatır  ve  sonuç  olarak  ta  Kumuk  eğitimi  milliliğinden  ve  kalitesinden-

kaybeder.  

 

Kumukların kullandıkları alfabeler 

Yüzyıllar  boyunca  arap  alfabesi  kullanan  Kumuklar  Sovyetler’de  yaşayan 

ekser Türk halkları gibi defalarca alfabe değiştirmek zorunda kalırlar. Kumuklar sov-

yetler  kurulduktan sonra ilk  kez  1929  senesinde  Latin  alfabesine  geçerler.  Ancak 

Türkiye’nin de latin alfabesine geçit alması Sovyetleri korkuya düşürürTük halkları-

nı uzaklaştırma politikasını uygulayarak 1938 senesinde Kiril alfabesine geçer. Böy-

lece  Kumuk  alfabesi  de  Kiril  alfabesi  olur.  Bu  alfabede  38  harf  mevcuttur.  Türk 

halklarının ekserinin konuşurken çıkardıkları aynı sesler farklı şekilde işarelendiğin-

den yazıları rahat okumak çok zordur.  



 

Kumukların folkloru – halkbilimi  

Folklor – halk edebiyyatı öğle bir alan ki, edebiyat, tarih, coğrafi bakımdan 

bütün Türklerin bir çatı altında birleştiği tek noktadır. Bunun sonucudur ki, yapılan 

bütün baskılara rağmen Kumuk halk edebiyatı kendi orijinalliğini korumayı başar-

mıştır. Ali Şamil bu konuda yazar: “Rus-Sovet sömürgecileri 150 senede Kumuk 

dili,  Kumuk  edebiyyatı  yaratmağa  çalşsalar  da,  Kumuklardan  derlenmiş  folklor  – 

halkbilim  örnekleri,  hatta  günümüzün  Kumuk  yazarlarının  eserleri  bizimkilerden 

şivesi bakımından farklılık teşkil etmektedir. Düşünce, üslub, konu, sözlük itibarı ile 

ise onlar geneltürk edebiyyatının bir parçasıdır” (Şamil A. 2009:289).  

Kumuklar’ın zengin folkloru vardır. Fakat maalesef ki, giderek yokolma teh-

likesi ile karşı karşıyadır. Bunun yanı sıra yapılan pek çok araştırmalarda da yanlış-

lara yol verilmekte. Bu yanlışlar çoğu zaman folklor mataryelinin zamanında derlen-

memesinden  kaynaklıdır.  Çünkü  zamanında  derlenmiş  ve  orijinalliği  korunarak 

arşivlenmiş bir folklor mataryeli araştırma için oldukça önemlidir. Böyle hatalara 

düşmemek için folklor malzemelerinin fişlenmesine özel önem verilmelidir. Fişlen-

memiş folklor malzemelerinin araştırılmasında öncelikle onların dil ve üslubu, hangi 

bölgeden derlendiğinin belirtilmesi son derece önemlidir(Şamil Ali, 2002).  



109 

 

 Kendibaşına zengin bir hazine olan kumuk halk edebiyatında özellikle sarın 



ve yırlar çoğunluk teşkil etmekte. Kumuklarda yırlar bir kaç mısradan bir kaç bin 

mısraya kadar uzayabilir (Şamil Ali, 2010:299). Kumuk yırlarını ister Sümer metn-

leri, isterse de Türk salnamesi sayılan Dede Korkut destanları ile kıyaslayadığımızda 

oldukça fazla benzerlik elde etmekteyiz. Mesela “Cavatnı yırı” hem Deli Dumrul 

destanı hem de “Gilgameş” destanını anımsatır. Her üç örnekte İnsanoğlunun yaratıl-

dığı  günden  bu  yana  hakkında  en  fazla  konuştuğu  ve  çaresini  bulamadığı  ölüme 

meydan okumak, ölüme isyan etme motifi kendini göstermektedir. „Gilgameş“ des-

tanının kahramanı Enkidu ile Minküllü arasındaki benzerlikleri pek çok folklorör-

neklerinde  görmemiz  mümüknüdür.  Kumuk  halk  edebiyatından  derlenmiş  “Enili-

gim, Seniligim, eşkini aç!” masalı ile eski Sümerlerdeki keçi-canavar (veya şir) öy-

küleri ile benzerlik bulmamız mükündür. (Uşaqensiklopediyası, 1999:333). Bunlar-

dan başka Kalendar adat Yırları olarak bilinen Güdürbay, Zemire ve Navruz gibi 

merasimlerde söylenen yırlardır. Güdürbay güzün veya kışa girerken yapılan mera-

simdir. Eski çağ Kumuk yaşamında önemli yerlerden birine sahiptir ve Anahattını 

Tanrı'ya  yalvarış  teşkil  eder.  Bu  merasimlerde  erkek  çocuklardan  oluşan  gruplar, 

evleri gezerek Güdürbayyırları söyler ve çeşitli armağanlar alırlar.  

Zemire  ise,  kuraklık  zamanlarında  yağmur  yağdırmak  amacıyla  düzenlenen 

ve kadınların, kızların katıldığı merasimdir. Genelde yağmurun yağması için yapılır.  

Kumuk halk edebiyatının istisnasız en zengin şiiri sarınlardır. Çetin Pekaçar 

sarınlar  hakkında  şöyle  yazar:  “Kumuklar  hayatın  her  safhasında,  irticalen  veya 

ezberden, münasibini bulup kolayca sarın söyleyiverirler” (Pekaçar Çetin). Sarınlar 

neredeyse bütün türk halklarında mevcut olup, sadece isim değişikliği ile farklanır. 

Türkiyede mani, Azerbaycanda bayatı olarak bilinen bu şiir şekli Kumuklarda sarın 

olarak geçmektedir. Çoğu zaman sarınlar karşılılklı atışarak söylenir.  

Bunlardan başka, masal, anekdot ve s. pek çok metnler vardır. Fakat maalesef 

ki, bu metinler zamanında derlenmemiş ve fişlenmemiştir. Belki de bu yüzden yüz-

lerce  metnler  yok  olmuştur.  Biz  kolaylıkla  bu  gün  elimizde  olan  ve  çok  zengin 

olduğunu söylediğimiz Kumuk halk edebiyatının deryadan sadece bir damla oldu-

ğunu söyleye biliriz. Bugün Kumuk Türklerine kendi kimliklerini hatırlatan ve on-

lara kim oldukları konusunda hatırlatma yapan tek alan Halk edebiyatıdır. Onun için 

halk edebiyatının böyle bir hızla yokoluşunu seyretmek bir Türk kaviminin daha yo-

kolmasını seyretmek demektir. Yıllarca kimliklerinin unutturulması, asimile olmala-

rı için yapılan her türlü baskıya rağmen, halen Kumuklar kimlik savaşı içine girerek, 

Türklüklerini koruyabilmek, ona sahip çıkabilmek için büyük bir savaşın içindeler. 

Bizim onların savaşına desteğimiz ise edebiyatlarına, tarihlerine, folkloruna ait citti 

bilimsel araştırmalar yapmak olur.  



 

Kumukça edebiyat ve tarih 

Sovyetlerdeki  Türk  halklarına  kendi  kimliklerini  unutturma  çabasında  olan 

Rusya’nın büyük etkisiyle sadece 150 sene içinde Kumuk dili, edebiyatı yarattılar. 

Kumuk yazarlarının dili bizimkilerden farklı yazılmağa başladı. Tarihi başka tarih 

oldu.  Bu  diğer  bütün  türk  halklarının  kaderi  oldu.  Lakin  Bütün  baskılara  rağmen 

Kumuklar genel Türk tarihinin, edebiyatının bir parçası olduklarını kanıtlar, hatta 




Yüklə 4,93 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   222




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə