41
KAZAKLARDA KÜLTÜREL MİRAS VE MİLLİ KİMLİK ALGISI
Hikmet DEMİRCİ
GİRİŞ
Çalışmanın konusu; araştırma verilerine göre, Kazaklarda kültürel miras ve
millî kimlik algısının değerlendirilmesidir. Kazak kültürünün
kendileri için ne ifade
ettiği, Kazakların kimliklerinde kültürel mirasın yerinin ne olduğu, nasıl bir gelişim
ve değişim sürecinden geçtikleri, sözlü tarih metodu ile yapılan derinlemesine gö-
rüşmeler bağlamında konu sorgulanmaktadır. Kimliğin özünün ve mayasının kültür-
le ve kültürel mirasla hem mahiyet hem de işlev itibariyle sürekli ilişki içinde bulun-
duğu bir gerçektir. Dolayısı ile kimliğin oluşmasında, sahip çıkılmasında, kendine
özgü
toplumu ifade etmesinde, kültürel değerler önemli bir yer tutmaktadır.
Kimlik, sosyal bir varlık olan insanın sahip olduğu kültüre bağlı olarak bir var
oluş ve doğallığın ifadesidir (Yıldız 9). Bu nedenle, geçmişten itibaren şekillenen
kültürel, siyasal ve tarihsel kökleriyle bağlantılıdır. Kazak kimliğinde de tarihî süreç
ve kültürel bağlar etkili olmuştur. Mesela, eski Türk kültür coğrafyasında bulun-
maları ve XV. yüzyılda Kazak Hanlığı dönemindeki devletleşme süreçleri çok önem-
li bir etkiye sahiptir. Ardından yaşanan Çar ve Sovyetler Birliği döneminde, bir
bütün içerisinde ayrıştırma veya yerlileştirmeye binaen yapılan öznelleştirmeye da-
yalı politika ve uygulamalar, millî olarak nitelendirebilecek bir kimlik duygusu ge-
liştirmiştir. Bu kısmen baskıcı politikalardan, konar- göçer yaşam tarzından yerleş-
tirme siyaseti, kısmen de bir önceki kuşaktan beri gelen demografik değişikliklerden
kaynaklanmıştır. Bu politika ve siyasetin sonucu olarak, 1930’lu yıllara kadar konar-
göçer bir yaşam tarzı yaşayan Kazaklar, 1930'lardan 1960'lara kadar yoğun yerleştir-
me süreci yaşamıştır. Bu süreç, özellikle gençler arasında, okuryazarlık oranının art-
masına, kendi yazı dillerine hâkim olmalarına sebep olmuştur (Hosking 778). Böyle-
ce, Sovyetler Birliği döneminde var olan baskıya, diğer Türk topluluklarından ayrış-
tırma politikasına ve yerleştirme siyasetine karşı kültür ve kimliklerine dair farkın-
dalık eğiliminin ve korunmacı tavırlarının artmasına yol açmıştır. Diğer taraftan Orta
Asya Türk halkları arasında ayrıştırmanın gerçekleşmesi; Orta Asya’da bulunan
Türk halkları arasında birliğin dağılmasına, Orta Asya için bütünlük arz eden barış
ve huzur ortamının bozulmasına da neden olduğu söylenebilir.
A.
KAZAKLARDA MİLLÎ KİMLİĞİN İNŞASI
‘Millî Kimlik’ kavramı, çoğu zaman karışık ve anlaşılmaz bir tanımdır. Millî
kimlikler, bireysel olabildiği gibi, kolektif, ideolojik, etnik, kültür, din ya da dil
merkezli de olabilmektedir. Ancak millî kimlik kavramının genel doğrultusu, belirli
bir insan grubuna aidiyet duygusunu vermesidir. Kazak toplumunda bu aidiyet duy-
gusu, kültürleri ve kimliklerine olan bağlılıklarını desteklemiştir.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kazakların millî kimliği-
nin belirlenmesinde ve bağımsızlık sonrası süreçte kendi devlet yapısına kavuşma-
42
sının fonksiyonları şöyle sıralamıştır: Tüm baskılara ve biçimsel bozulmalara rağ-
men yirminci yüzyılın başına kadar geleneksel yaşam tarzının muhafaza edilmesi,
Kazakların diğer halklarla yığınsal olarak karışmamasıdır. Ayrıca, bağımsızlık son-
rası süreçte kültür ve kimliğin korunmasında genç demografik nüfusa sahip olmasıy-
la güçlü hale geldiğidir ( 23-24). Nazarbayev’in ifade ettiği gibi, Kazakların millî
kimliği, toplumdaki insanların kültürlerini korumaya çalışması, kimliklerine duy-
dukları hassasiyet, toplumun ayrışmaması ve korunmacı-aktarmacı tavır gösteren
genç nüfus tarafından desteklenmiştir.
1.
Tarihî Dönemeçler: Kazak Hanlığı ve Sovyet Dönemi
Kazak kimliğinin oluşumunda ve gelişiminde tarihî dönemler önemli bir yere
sahiptir. Kazak Hanlığı, Sovyet döneminde kurulan Kazakistan Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti ve Bağımsız Kazakistan Cumhuriyeti gibi devletleşme dönemleri
Kazakların kimliğinin oluşmasında ve gelişmesinde belirleyici durumdadır.
Kazak Hanlığı (XV. yy.ın sonları-XVI. yy.ın başları) Doğu Deşt-i Kıpçak
topraklarında kurulan ilk Kazak devletidir. Doğu Deşt-i Kıpçak toprakları Kazak-
ların hâkimiyetine geçmesiyle Kazakistan olarak anılmaya başlamıştır. Bu devlet-
leşme dönemlerinde Kazaklar; Ulu, Orta, Küçük (kişi) Cüzden oluşmaktadır. Kazak
Hanlığı, günümüze kadar olan tarihî bağları ve kültürel miraslarını ifade etmektedir.
Ancak 1730’lu yıllardan itibaren Rus hâkimiyetine giren Kazaklar, yeni bir düzen
ve siyaset uygulamasıyla karşı karşıya kalmışlardır (Yorulmaz 12).
Orta Asya’nın Sovyet Birliği hâkimiyetine girmesiyle başlayan bu siyasî
süreçte, kimliklerinde önemli iki unsur bulunmaktadır. Bunlardan biri Türk kimlik-
leri; diğeri ise, inançlarıdır. Sovyetler Birliği döneminde, problem olarak görülen
inançları ile uzaktan veya yakından alakalı durumlar ortadan kaldırılmaya çalışılmış;
Türk kimliği yerine boy isimlerine öncelik verilmiştir. Diğer değişime gidilen önem-
li nokta ise, Sovyet Birliği içerisindeki halklara ve Kazaklara uygulanan dil politika-
sıdır. Birlik içerisindeki halklar, Rusça öğrenmeye ve konuşmaya mecbur bırakıl-
mışlardır. Ayrıca doğum günleri, evlilik yıldönümleri gibi yeni gelenek- görenek-
lerle empoze edilen bir kültür oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu durum, görüşme for-
muna bağlı 50-96 yaş aralığındaki Kazak insanlarıyla yapılan derinlemesine görüş-
melerde/ mülakatta şöyle ifade edilmiştir:
Ben
de Rusça öğrendim, okudum ve Rusça konuştum. Almatı’da çok
Rusça konuşulur. Bize Kazak Türkçesi öğretmediler. Evlilik yıldönümleri
geçmişte Kazaklarda yoktu, Sovyet zamanında ortaya çıkmıştır. Doğum
günleri de yapılmazdı, ama şimdi kutlanır oldu. Sovyet geleneğidir. Böyle
bir şey yoktur. Avrupa ve Sovyetlerden gelme gelenektir (Cemile Zekimkızı,
Almatı- Merkez, 14.11.2010 tarihli görüşme).
Kazaklar önceden Rusça konuşurlardı, şimdi Kazak Türkçesi konuşur
olduk Sovyet zamanında Kur’an’ı gizli gizli okur, namazımızı gizli gizli
kılardık (Kantkül Hanım, Almatı- Merkez,16.11. 2010 tarihli görüşme).
Dinî bayramları az kutlardık, sadece bizden büyük kişiler Kur’an
okurdu. Çok az namaz kılan vardı. Oruç tutan da olmadı. Kazaklarda evlilik
yıldönümleri, altın toy (düğün, kutlama), gümüş toy diye bir şey yoktu, Sov-
yet zamanından beri yapılmaya başlandı. Bunlar Kazak’ın geleneği değildir.