321
kocasına (ve devamında erkek meclisine) ait bir ‘şey’ olarak görülüp, faili meçhul
cinayetler arasına girerek habere konu oluyor. Cinayet diyoruz çünkü, haberde ‘ölü
bulundu’ ifadesini sık sık tekrarlayan spiker, Kader’in otopsi sonucu vücudundan
çıkartılan 14 adet saçma tanesi ile öldürüldüğünden bahsetmiyor(www. posta. com.
tr, 2014). Haberdeki anlatıcı sesin cinayeti, dokunaklı ve ajite eden bir şekilde
seyircinin direkt olarak duygularına seslenen ‘acıklı bir öykü’ olarak sunması kız
çocuğu Kader Erten’i kurban konumuna sokuyor. Haberdeki ses adeta boşluğa sesle-
niyor. Tabi ki, işlenen cinayete ‘çocuk gelin’ sıfatını yakıştıran ve seyirciye ‘Çocuk-
tan gelin olur mu?’ sorusunu sordurtmayan ve zihinlerimize bu kavramı sorgusuz
sualsiz sokan egemen söylem ve bu söylemi sahiplenerek yeniden üreten medya ka-
nalları; gerekli mercilere, egemen ataerkil yapıya ve bu yapıyı alttan alta destekleyen
egemen siyasi yapıya seslenmiyor. Buradaki ses ancak ‘boşluğa’ sesleniyor, böylece
üzerinde sessizce anlaşılan ‘cinayet’ten kimse sorumlu tutulmuyor, faili de meçhul
oluyor! Haberin sunumunda dikkati çeken diğer bir nokta da kadraja girmekle
girmemek arasında kalan kadın ve çocuk görüntüleridir. Özellikle kadınlar devamlı
olarak ev içi ve ev çevresinde görüntüleniyor. Cinsiyet rolleri, mekanın örgütlenişin-
de en önemli gösterge olarak karşımıza çıkar. Kadınların toplumdaki rol ve sorumlu-
lukları, ‘kadın alanı’ olarak tanımlanan belli yapılarla biçim almış, sınırlandırılmıştır
(Çakır, 2010: 138). Çakır kamusal ve özel alan 'sahipliği'nin cinslere göre eşitsiz
paylaşımını şu şekilde aktarmaktadır:
Kamusal alan birincildir; ortak çıkar olan erkek kardeşliğine yönelik
olarak erkekler tarafından belirlenmiştir. Kadınlar buradan dışlanır, onların
çıkarlarını gözetmek bir yana, varlıklarına bile tahammül edilemez.
Sadece kamusal alanda değil özel alanda da karar vericiler, güce sahip
olanlar erkeklerdir. Özel alanlar da erkeklerin kişisel egemenlik alanı olarak
görülür ve ona göre düzenlenir. Mekansal ve yasal örgütlenme buna göre
şekillenir. Kapsamında ise kadınlar ve çocuklar vardır (2010: 142).
Yüzlerini kapatan bakışlarını direkt olarak kameraya ve devamında seyirciye
yöneltmekte kararsız kadınlara zıt olarak, adeta ‘sözcü’ olarak seçilmiş aileden bir
genç adam bizlere cinayetle ilgili bilgi aktarmaktadır. Aristoteles’in “Sessizlik ka-
dının izzetidir ama aynı şey erkek için geçerli değildir” sözünün, suskunluğu kadına,
konuşma hakkını erkeğe addederek cins ayrımcılığı yapması (akt. Çakır, 2010: 139)
gibi, haberde de seyirciyle sürekli olarak genç bir adamı muhatap eden ve kadınları
suskun ve görünür olmaktan dolayı tedirgin kılan bir anlatı hâkim. Gözümüze çarpan
diğer bir görüntü de alelacele Kader’in tabutunu taşıyan erkekler topluluğudur.
Haber boyunca Kader’in vesikalık fotoğrafı ve arşivden ‘çocuk gelin’ görüntülerini
yarı yarıya paylaşan ekran, alışılmışın dışına çıkamayan bir seremoni sunar gibi-
dir…Haberde sunulduğu şekliyle Kader’in 7 aylık bebeğinin erken doğum sonucu
ölmesi nedeniyle intihar ettiği iddiasını destekler şekilde ekranda kendisi çocuk olan
Kader’in fotoğrafının yanında, 1, 5 yaşındaki çocuğunun görüntüsü belirmektedir.
Kadını annelik sıfatından ayıramayan ve bu nedenle onun varlığını ‘annelik’ olarak
tanımlayan eril zihniyet, ‘anne’ olarak tanımladığı Kader’in de henüz bir çocuk
olduğunu unutmuş gibidir. Tüm bunların yanında görselde dikkat çeken ayrıntı-
lardan biri de ‘ev halkı’ kapsamında tanımlanan ancak görünen o ki hemcinsinin
322
ölüsü hakkında dahi söz hakkına sahip olamayan kadınların sessizliğidir.
Eril Devletin ‘Kurtarma’ Eylemi (“Saving” Action byMasculineState)
İkonografik Sembolizm (IconographicSymbolism)
Haber İstanbul Kadıköy’de 94 yaşındaki Sebahat Tüysüzoğlu isimli kadının
çıkan yangın sonucu ölmesi ile ilgilidir. Yatağa bağımlı olarak yaşayan kadın, engeli
nedeniyle kaçamamış ve yoğun dumandan hayatını kaybetmiştir. İtfaiye ekipleri ise
binanın bulunduğu sokaktaki beton bariyer nedeniyle binaya geç ulaşırlar ve kadının
cesedini bulurlar. Bu esnada, mahalleden bir kadın durum ile ilgili bilgi verir.
İkonografik Sembolizm (IconologicalSymbolism)
Yüzeysel olarak bakıldığında ‘zararsız’ olarak okunabilen bu haberin ancak
kurumların yüceltilmesinden tutun da cinsiyetler arası işbölümüne kadar birçok
konuda ‘tehlikeli’ bir algı oluşturabilecek bir niteliği vardır. Öncelikle ‘yatağa ba-
ğımlı’ olarak tanımlanan ve bu nedenle yangından kaçamadığı için boğularak ölen
‘yaşlı kadın’ anlatısı, içinde belirli bir ‘mağduriyet’ söylemi taşımaktadır. Önceki
analizlerde de bahsettiğimiz kadın ve mekân olarak ev bağlantısı burada zorunlu bir
ev ve yatak bağımlılığına dönüşüyor ve burada da, ölü olarak da olsa, kadını ‘kurtar-
ma’ eylemini gerçekleştiren taraf erkek itfaiyeciler oluyor. Burada erkeğe ve kadına
göre, yani cinsiyete göre tanımlanan işbölümü dikkat çekmektedir. Ne de olsa ‘kur-
taran’ olmak yani aktif olmak, kendini ikilikler üzerinden tanımlayan eril yapının
erkek olana yani ‘akıl’ ile özdeşik olana, doğaya aklı ile hükmetme gücüne sahip
olana ait bir vasıf…Yalnızca kadın dolayımında değil ancak ‘yaşlı’ olarak bakıldı-
ğında da haberde kurulan anlatı bizlere, devletin önemli bir hizmet kurumu olan
itfaiyenin görevini yeterince iyi yapamamasından ya da ihmalinden değil de bu yaşlı
ve engelli kadının engelinin sebebiyet vermesi dolayısıyla öldüğü söyleniyor. Do-
layısıyla burada bilinen şekliyle devletin asli görevinin kendisine bağlı bulunan
vatandaşları gereğince korumak ve onlara hizmet vermek olduğu ‘sanısı’ yolun or-
tasına koyulan barikatlara takılıyor. Anlatıcı dış ses ‘Ekipler biraz gecikmeyle de
olsa binaya girdi’ derken seyirciye itfaiye ekiplerinin görevlerini zor şartlarda da olsa
yerine getirdiğini, biraz gecikmenin de bu zor şartların mazereti olduğunu söylüyor
adeta. Haberde tanık olarak konumlanan mahalleli bir kadından yangın hakkında
bilgi alınıyor. Kadın, sıkça yolun ortasına konulan beton barikattan bahsediyor.
Çalışmanın ilerleyen kısımlarında da bahsedeceğimiz gibi kadınların bazı haberlerde
konuşup bazılarında hiç konuşmaması (mesela doğrudan meclis ve siyasetle ilgili
haberlerde) haberin ‘niteliğine’ göre değişkenlik göstermektedir. Kamusal alanın
‘erkekliğinin’ eril siyasetin ve eril meclisin (erkekler meclisinin) başta olmak üzere
erkeğe has özelliğinin karşısında gündelik yaşamın ve devamında ‘özel’ olanın
kadına has özelliği, bu haberin de nitelik açısından gündelik yaşama olan yakınlığı,
haberde konuşan kadının hangi ‘nitelik’ ve sınırlandırma ile konuştuğunu bize ha-
tırlatıyor.
Kutsal Anne, Erkek Akıl (SacredMother, MasculineReason)
İkonografik Sembolizm (IconographicSymbolism)
Sıradaki haber grip salgını ve hamileler ile ilgilidir. Salgın en çok hamileleri
etkilemektedir çünkü bu süreçte ilaç alamadıkları için iyileşme süreleri uzamaktadır.
Uzmanından hamilelere salgından korunma yolları, hamile kadın görüntüleri ve
Dostları ilə paylaş: |