XəZƏr universiteti erciyes universiteti



Yüklə 3,79 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə39/179
tarix23.01.2018
ölçüsü3,79 Kb.
#22108
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   179

87 
 
din farkı gözetmeksizin “bütün yönetilen insanları” ifade etmek üzere ilk kez kul-
lanılışı da bu fermanda görülmektedir (Mardin, 2008, 213-214). Ancak bu doğrul-
tuda uygulanmaya çalışılan “Osmanlıcılık” ideolojisi çatısı altında eşit vatandaşlık 
fikri,  çeşitli  azınlık  gruplarını  kontrol  etmek  için  yasal  bir  araç  olmaktan  öteye 
gidememiştir (Karpat, 2006, 37).  
Tanzimat Dönemi’nin ikinci aşamasında da, kültürel bağlılığın kaynağı olarak 
dinin  yerine  vatan,  geleneksel  dindaşlığın  yerine  ise  vatandaşlığın  alması  hedef-
lenmişti (Gencer, 2012, 524). Bunun içindir ki, bu yapıyı değiştirmek istemeyen ve-
ya  değişmesinin  kendi  statüsü  ve  çıkarını  altüst  edeceğini  düşünenler  tarafından, 
modernleşmeye karşı muhafazakâr bir sınıf ortaya çıkmıştır. Tanzimat Fermanı’nın 
aksine Islahat Fermanı geleneksel adalet düzenini altüst eden bir belge olarak görül-
müştür (Gencer, 2012, 638).  
5.
 
Kültürel Yapının Değişimi Bağlamında Tanzimat Dönemi 
Farklı  bir  kültürün  benimsenmesin  de  Turhan’ın  (1969)  belirttiği  üzere,  şu 
unsurlar  önemlidir:  Fayda  temini,  itibar  kazanma,  yenilik  arzusu  ve  yeniliklerin 
mevcut kültür şekillerine, sistemine uyması (72).  
Tanzimat fermanı, Batı dışı bir toplumda modernleşmenin başlangıcını teşkil 
eder. Bir geri kalmama koşusudur. Tanzimat Fermanı geleneksel toplum yapısından 
sıyrılmak isteyen bir düşünce yapısının ürünüdür. Ferman, kâğıt üzerinde kalmamış, 
imparatorluk içerisindeki birçok bölgede olumlu bir şekilde karşılanmış, geleneksel 
sosyal  yapıda  derin  etkiler  bırakmıştır  (İnalcık,  2011,  172).  Tanzimat,  geleneksel 
mutlak üstünlük ve rakipsizlik zihniyetinin yerine mukayeseli üstünlük ve rekabet 
duygusunun hâkim olmaya başladığı bir sürecin ortaya çıkardığı oluşumdur (Gencer, 
2012, 58). Yeni bir sürece geçişin ifadesidir. Bu süreç her alanda değişimi öngör-
mektedir. “Tanzimat” kavramının seçilmiş olması da bundan dolayıdır. Bir veya bir-
kaç kurumun değil, devlete bütünüyle bir düzen verilmesini ifade etmektedir (Oku-
muş, 1999, 237).  
Tanzimat  Fermanı,  Osmanlı  İmparatorluğunda  teba’a  ile  devlet  ilişkilerine 
dair esasların ve amme kudretinin kullanılması tarzına ait kayıtların olduğu bir bel-
gedir.  Tanzimat  Fermanı’ndan  önce  başlayan  değişim  Tanzimat  Fermanı  ile  tam 
ifadesini bulmaya başlamıştır. Padişahlar halka karşı daha fazla ilgili olmaya baş-
lamışlardır. Tanzimat’tan önceki dönemde III. Selim’in “İlhami” adı ile yazdığı bazı 
şiirler ve bunlar arasında; “Eylemek mahz-ı safadır bana nasa hizmet” sözü ve II. 
Mahmud’un  Yeniçeri  Ocağını  kaldırdıktan  sonra  Reis  Efendi’ye;  “Bundan  böyle 
Saltanatın millet için bir dehşet değil ama bir destek olmasını isterim” demesi devlet-
toplum arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin işareti olmuştur (Birand, 1955, 16). 
Tanzimat Fermanı’nın son kısımlarında devlet görevlilerinin fermandaki hükümlere 
uymamaları halinde cezalandırılacakları ifade edilmiştir. Daha sonrasında padişah; 
“Hatt-ı Hümayunumda münderic olan kavanin-i şer’iyyenin harf beharf icrasına ve 
mevadd-ı esasiyenin füruatına dair ekseriyet-i ara ile karar verilen şeylere müsaade 
eyleyeceğime  ve  hafi  ve  celi  haricen  ve  dâhilen  taraf-ı  hümayunuma  ilka  olunan 
şeyleri kavanin-i müesseseye Tevfik ve tatbik etmedikçe kimsenin lehine ve aleyhine 
bir hüküm ve ferman etmeyeceğime ve va’z olunmuş ve olunacak kavaninin tağyirini 
tecviz buyurmayacağıma…” (Tanpınar, 2008, 127) şeklinde hükümlere uyacağına 


88 
 
dair  yemin  etmesi  eski  dönemin  geride  kaldığının  göstergesi  olmuştur.  Tanzimat 
Fermanı  bu  yönüyle  bir  taraftan  da  Osmanlı  Padişahı’nın  kendi  iktidarına  “oto-
limitasyon” getirmesi gibi köklü bir değişimi öngörmektedir (Deringil, 2009, 27). 
Bu “oto-limitasyon” gerekli görülmüştü. Osmanlı Devleti’nin işleyişini daha etkin 
hale getirmek ve denetimsiz bir hükümdarın yapması muhtemel savurganlığın önüne 
geçmek için Bab-ı Ali bürokratları o zamana dek kullandıklarından çok daha geniş 
yetkiler elde etmişlerdir (Mardin, 2008, 177).  
Tanzimat  Fermanı’nın  başında  dini  bir  vurgu  olmakla  birlikte,  sonraki  hü-
kümlerde din vurgusu görülmez. Bu husus reformlara direnç gösterecek olan top-
lumsal  güç  odaklarının  merkezi  otorite  dışında  pasifize  edildiğini  göstermektedir. 
Bilindiği üzere bu eğilim Tanzimat’ın öncesinde II. Mahmud döneminde başlamıştır. 
Ancak başlayan değişime toplumun bir kesiminden ve özellikle saray çevresindeki 
tutucu kimselerden tepki gelmesi ilerlemenin önünde büyük bir engel teşkil etmiştir. 
Devlet  aklı  bu  çatışmayı  kendi  otoritesine  dini  ortak  etmeden  çözmek  zorunda 
kalmıştır. Bunu yapabilmenin üç yolu vardır. Birincisi, dini tamamıyla devlet otori-
tesinin emrinde bir kurum haline getirmek; ikincisi, dinler karşısında tarafsızlığını 
ilan ederek dinler üstü bir mevki kazanmak; üçüncüsü ise, din olgusunu yok etmektir 
(Türköne, 2003, 56). Osmanlı Devleti’nde özellikle II. Mahmud’un hükümdarlığı ile 
birlikte seçilen yol birinci yoldur. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile birlikte Sey-
fiyye’nin siyasi alanda etkisi azalmış ve İlmiiyye yani Ulema’nın yaptırım gücü ve 
devlet içindeki yüksek düzeyi düşmüştür (Okumuş, 1999, 205). Bu bağlamda, sekü-
lerleşme ve laikleşme yolundaki ilk ve önemli adımlar Tanzimat dönemindeki politi-
kalarla atılmıştır.  
Medeniyet  ve  terakki,  ulum  ve  fünûn,  kanun  ve  nizam,  hürriyet  kavramları 
Tanzimat döneminde sıklıkla karşılaştığımız kavramlar olmuştur (Çetinsaya, 2004). 
Tanzimat Fermanı’na baktığımızda da bu kavramların izlerini rahatlıkla görebiliriz. 
Tanzimat  bir  kurtuluş  reçetesidir.  Bu  reçetedeki  ilaç  o  günkü  deyimle  “sivilizas-
yon”dur. İlk başlarda bu kavrama Türkçe karşılık bulunamamışsa da, 1850’lerde tam 
karşılığını  bulur.  Bulunan  kavram  “medeniyet”tir.  Ali  Paşa’ya  göre  medeniyet; 
“cemiyet-i beşeriyeyi terkib eden efradın her yönden mazhar-ı emniyet-i kamile ve 
mütematti-i nimet-i asayiş ve refah olması”dır (Çetinsaya, 2004). Tanzimat Fermanı 
“medeniyet”e  giden  yolda çok  kıymetli  bir  adımdır. Fermanı  hazırlayanlar  Avru-
pa’da “medeniyet” dedikleri şeyin sonuçlarını görmüşlerdir. Onlara göre bu sayede 
devlet kurtuluşa erebilecektir.  
Tanzimat Fermanı ortaya koyduğu eşitlik, can ve mal güvenliği gibi hüküm-
lerle Osmanlı İmparatorluğunda “birey”in bir değer olarak ortaya çıkmasında etkili 
olmuştur.  Birey  Tanzimat  ile  başlayan  yeni  görüntüsünde  dünyevi  bir  değerdir. 
Siyasal  sürecin  önemli  bir  halkasını  oluşturmaktadır  (Kalaycıoğlu,  1986,  23).  Bu 
Osmanlı toplum yapısında radikal bir değişimdir. Bu değişim daha sonrasında mo-
dernleşme  sürecinden  geçen  toplumlarda  görülen  diğer  oluşumların  da  Osmanlı 
toplumunda ortaya çıkmasının önünü açmıştır.  
19.  yüzyılda  kırsal  bölgelerden  İstanbul,  Beyrut  ve  Selanik  gibi  büyük 
şehirlere yapılan göçlere bakıldığında artık sadece bekâr kesimin değil ailelerin de 


Yüklə 3,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   179




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə