Yöneticiler İçin Yeni Bir Bakış İKİNCİ abdülhamid han'in liderlik sirlari


II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları



Yüklə 3,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə15/50
tarix21.06.2018
ölçüsü3,8 Kb.
#50577
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   50

II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
Mehmet AYDIN
Mehmet AYDIN
62
"Allah bize sulh ve sükunet nasip eylesin. Hiçbir memleketin,
bizim kadar buna ihtiyacı olduğunu zannetmiyorum. İdaremizin pek
çok eksikliği olduğu, memurlarımızın gevşek çalışmalarında, devle-
timiz içindeki ebedi ve tahammülsüz kaynaşmayı meydana getirme-
yi sebep olduğu tarafımızdan biliniyor. Fakat bizi herşeyden fazla
felakete iten, Büyük devletlerin entirikalarıdır. Bu devletler, tabiye-
timizdeki milletleri, arka arkaya isyana teşvik etmek suretiyle, bizi
her sene daha fazla sıkıntıya düşürmektedirler. Her sene, bu uğurda
hiç faydasız sarfettiğimiz milyonlarla ne kadar lüzumlu şeyler ya-
pılabilir. Fakat Büyük devletler, geniş teşkilatlı imparatorluğumuzu
inşa edecek ne zaman bıraktılar ne de sükunet! Gene Büyük devlet-
ler sebebiyle halkımızı ilerletmeye imkan bulamadık. Bütün bunlar
bizim zayıf kalmamıza sebep oldu. Bize de hiç olmazsa 10 senelik
bir sulh tanınsa Japonların o kadar methettikleri ilerlemelerini biz
de yakalayabilirdik. Onlar, Avrupa'nın pençesinden uzak oldukların-
dan, bize nazaran bahtiyar, emniyet içinde yaşamaktadırlar. Maale-
sef biz, tam Avrupa sırtlarının geçiş yerinde çadırlarımızı kurmu-
şuz."
Kuvvet, hayatta kalmanın temel direğidir.
Abdülhamid Han anlatmaya devam ediyor; "Hükümran olan
tabiat kanunudur. Kuvvetli daima haklıdır. Şimdi biz zayıf olduğu-
muz için Avrupa korkusuzca sertlik gösterebiliyor. Geriye baktığı-
mız vakit, vaziyetimizin, Büyük devletlerle yaptığımız andlaşma-
larla garanti altına alınmış olunduğunu görürüz. Fakat bu andlaşma-
lara ve verilen sözlere rağmen, büyük devletler, millet hakkı kanu-
nuna hiç aldırış etmeksizin eyaletlerimizi teker teker elimizden al-
dılar." "Hukuk işlerimizde, yabancıların vesayet iddiaları bizim için
haysiyet kırıcıdır. Japonlar bu dertten kurtulalı epey sene olmuştur.
Osmanlılara bu hakkı tanımak istememektedirler. Bütün devletlerin
tarafgirliği hakikaten sınırı aşmaktadırlar."
"Kuvvetli olursak kapitülasyonlar da yavaş yavaş kaldırılır.
Gümrük andlaşmaları da değiştirilir. Yabancılara verilmiş bir çok
zayıf zararlı imtiyazlar da kuvvet sayesinde hafifletilerek varlığı,
yokluğu bir hükümde kalır. Devletin itibarı da o ölçüde artar. İç ve
dış işlerimize karışmazlar. Devletin işleri kolaylaşır. Halbuki, bugün
sokakta bir Müslüman ile bir Ermeni kavga etse, bir tercüman işe
II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
karışıyor. Bunlar devletin tebaasıdır, sizin karışmaya na hakkınız
var? Denildiğinde "eli hükm-i limen galabey' (hüküm galibindir) di-
ye cevap veriyorlar." (87)
MEDENİYET
Marifet, yabancı medeniyetleri körü körüne taklit değil, fay-
dalı olanı alarak bünyeye adapte etmektir.
II. Abdülhamid Han Batı'nın bilim ve teknolojideki ilerleme-
sine hayrandır ve Osmanlı Devleti'nin bu alanda geri kaldığına
üzülmektedir. Ve hatta Batı'daki Bilim ve teknolojideki ilerlemenin
sebepleri ve teknolojideki yenilikleri ülkeye getirmek için öğrenci-
ler gönderir. Ne yazık ki giden bu öğrencilerin çoğu Batı'nın bilim
ve teknolojisini alacakları yerde Batılı ajanların tuzaklarına düşer-
ler. Bu gençlerden bazıları ülkelererinin terakkisi için gönderdikle-
ri Sultanlarını devirmek ve hatta öldürmek için çalışan İngiliz, Al-
man ve Ruslarla işbirliği yapmaktan çekinmeyecek ve nihayetinde
kendisini tahttan indireceklerdir.
Sultan, Batı medeniyeti hakkında şunları söylemektedir: "Av-
rupa'nın medeniyetine (bilim ve teknoloji alandaki) daima takdir
ederim. Fakat Hıristiyanlığı (kültürlerini) hiçbir zaman Müslüman-
lığa tercih etmedim ve üstün taraflarını da görmedim. Başkalarını
gelişi güzel taklit etmekten hoşlanmadım. Marifet, bu medeniyeti
kendimize uydurabilmektir. Ben bu medeniyetin iyi taraflarını hatta
sarayıma getirdim. Yıldız'da cuma ve pazartesi geceleri, temsil-
ler,konserler verilmesini emretmiştim." (88)
"Avrupa medeniyeti'nin en iyi taraflarını alıp, Şark kültürüyle
karıştırmak suretiyle meydana gelecek ve olgunlaşacak yeni bir
medeniyeti, bizde ancak gelecek nesiller görebileceklerdir." (89)
Gelişi güzel taklit felaket getirir.
Birinci Dünya Harbinin başında Başkumandan Vekili Enver
Paşayı Beylerbeyi sarayına davet ederek şu tavsiyede bulunur;
"Oğlum Enver. 33 sene saltanat sürdüm! Padişahlığım müdde-
tince ferdin hürriyetine, şahsiyetine daima taraftar idim. Fakat key-


II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
Mehmet AYDIN
femayeşe bir hürriyeti, gelişi güzel bir serbestiyi de hiçbir zaman
hoş görmedim. Hele matbuatta (basında) pek revaçta görülen müs-
tehcen resim ve yazılara sinsi fikirlerin hakim olmasına asla müsa-
ade etmedim. Avrupalıların medeniyetini daima takdir ederim. Fa-
kat Hıristiyanlığı hiçbir zaman Müslümanlığa tercih etmedim ve üs-
tün tarafını da görmedim. Başkalarını gerişi güzel aklit etmekten
hoşlanmam. Marifet bu medeniyeti kendi bünyemize uydurabil-
mektir. Ben de bu medeniyetin iyi taraflarını hatta sarayıma getir-
dim. Yıldızda Cuma ve Pazartesi geceleri, temsiller, konserler veril-
mesini emretmiştim. Garbın sanatkarlarını, bizzat sarayda hem
seyrettim hem müziklerini dinledim. Bu toplantılara haremi, sultan-
ları, damatları hatta harem ağalarımla kalfalarımı dahi davet et-
tim.Padişah olarak bu memleketin tarihinde ilk Meclis-ı Mesubam
ben açtırdım. Fakat mebusların kafi derecede olgunlaşmamış oldu-
ğunu görünce aynı Meclisi ben kapattırdım.Bilir misin, Osmanıl
Meclis-i Mebusanının verdiği ilan-ı harp kararı bize neye mal oldu?
Bu Rus Harbi ile Balkanları, Rumeli'yi kaybettik, Mithat Paşa bu
hususta çok ısrar etmişti. Harbin korkunç netayicini (neticesini) ça-
64 bük gördüm. Plevnenin şanlı müdafaasına, Karsın kahramanca sa-
• vaşına rağmen mağlup olduk. Rus orduları Ayastafanosa (Yeşilkö-
ye) kadar geldiler."
"Bugün insanı alkışlayanlar, yarın onu paralamasını da bi-
lirler!..."
Sultan anlatmaya devam ediyor: "Evet, Enver Paşa, şimdi siz
de bir harbe girmiş bulunuyorsunuz. Fakat bu iş acele olmuş, hissi-
yata kapılarak memleket tehlikeye atılmıştı. İnşaallah devletimiz ve
milletimiz için hayırlı ve şerefli biter. Fakat hafazanallah felaketli
biterse, ister misin ki, bu da bize Anadoluya mal olsun? O zaman
elimizde ne kalır? Hareket ordusu ile İstanbul üzerine yürüdünüz,
muzaffer oldunuz, şehri zapttettiniz.Saraya kadar dayandınız, beni
de hal'ettiniz...Unutmayın ki, emrimdeki kuvvetlere asla ateş etme-
melerini, kan dökmemelerini bildirmiştim.Eğer bir mukavemet gör-
seydiniz bu size pek pahalıya mal olacaktı. Ancak bu sayede hiç
kimsenin burnu kanamamıştır. Fakat arkadaşlarınızın gözü hiçbir
şeyi görmemişti. Tedbirlerimi beğenmediler.Beni kaldırıp bir pa-
çavra gibi sokağa attılar.Üstelik 31 Mart hadisesini benden bildiler.
Halbuki bunda hiçbir alakam yoktu. Asileri tahrik edenler elbet de
vardı. Fakat bunlar asla saraya mensup kimseler değildi. Her devir-
Mehmet AYDIN
II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
de devletin düşmanları olacaktır. Bunları tahkiksiz, mesnetsiz kuru
iftiralarla herkese bulaştırmak vicdanı bir hareket değildir. Beni en
çok üzen şey, huzurumdan kovduğum bir insanı, beni saltanattan
uzaklaştıran kararı tebliğe memur bir heyete katmanız olmuştur. Bu,
Emanuel Karasudur. Bu Yahudiyi ne diye karşımıza çıkardınız? Bu-
nunla makam-ı hilafet vesaltanatı elin Yahudisine tahkik ettirdiniz.
Selanikte bir mason locasının üstad-ı azamı olan bu kişi ile, Hazret-
i Peygamberden beri el üstünde tutagelen hilafet, ancak bir Musevi-
nin tebligatı ile Hanedan-ı Ali-i Osmanının bir rüknünden alınmış
oldu. İftihar edebilirsiniz.Şimdi iktidardasın, neşen yerinde ve hu-
zur içindesin. İstikbalin parlak görünmektedir. Fakat bütün bunlara
güvenme oğlum, sana son bir nasihat vereyim: Bugün insanı alkış-
layanlar, yarın onu paralamasını da bilirler!...Dikkat et!...Allah mil-
lete, devlete zeval vermesin!..." (90)
Ben Edebin Değil, Edepsizliğin düşmanıyım.
Abdülhamid Han'ın sadrazamlarından Halil Rifat Paşa torunu
yazar Vedat Örfi Bey tarafından 1922 tarihinde neşredilen ve 72
sayfalık Abdülhamid Han'ın Beylerbeyi sarayında yazdığı bildirilen
Hatıratından bir pasaj:
"...Beni Edebiyata düşman zan ve böyle ilan ederlerdi. Hayır!
Ben edebiyatın değil, edepsizliğin ve üdebanın değil edepsizliğin
düşmanıydım!...Ben edebiyata düşman olsaydım, Kemal Beye (Na-
mık Kemal) vefatı gününe kadar kesemden maaş vermez ve oğlunu
hizmetime almazdım. Ben edebiyata düşman olsaydım, Abdülhak
•Hamid Beyi dolgun maaşlarla terfih ettikten sonra arasıra borçları-
nı vermek gibi hayrhahlıklarda bulunmazdım....Hayır, tekra ederim
ki, ben üdebanın hakiki ve müşfik bir dostuydum.Eğer onlara düş-
man olsaydım benim de sokak ortalarında edip ve muharrir öldüre-
cek adamlarım yok değildi!" (91)
Tasarruf
Zenginliğin Sırrı "Dikkatli bir muhasebe ve akıllı bir ta-
sarruf
II. Abdülhamid han, çok sade bir hayat sürer, İsraftan ve gös-
terişten hoşlanmazdı.
Zenginliğinin sırrı dikkatli bir muhasebe ve akıllı bir tasarrufa
borçlu olduğunu söylerdi.
65


Yüklə 3,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə