Yöneticiler İçin Yeni Bir Bakış İKİNCİ abdülhamid han'in liderlik sirlari



Yüklə 3,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə11/50
tarix21.06.2018
ölçüsü3,8 Kb.
#50577
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   50

II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
Mehmet AYDIN
Mehmet AYDIN
II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
MERHAMET VE ADALET
Sultan'ın başka bir sırrı da merhametinin çokluğu ve düş-
manını dahi af etmesiydi.
Abdülhamid Han'ın en önemli özelliklerinden biri düşmanını
af ederek tekrar cemiyete kazandırma çabasıydı. O, hiçbir insanın
zarar görmesini istemiyordu. Bomba olayı sonrasında suikastı dü-
zenleyenler ele geçiyordu. Bunlardan biri olay anında cami helası-
na saklanıyor ve yakalanacağını anlayınca oradaki bir ibriği taşa vu-
rup keskinleterek onunla damarlarını deşmek suretiyle intihar edi-
yordu. Bazıları yakalanıyor mahkeme huzuruna çıkarılıp hesapları
görülüyor. Halife ve Sultana karşı suikasttan başka bir sürü cana kı-
yan bu anarşistler sehpaya götürülmüyor, hepsi de çok kısa süren
hapisler ve birkaç sürgünle kurtuluyordu.
Mahkeme
46 Merhum Necip Fazıl, 1935 yılında Necmeddin Molla isminde
bir zatla tanışır. Bu beyfendi Abdülhamid Han döneminde cinayet
Mahkemesi Reisi Hilmi Efendi'nin bomba muhakemesinde savcısı-
dır. Şöyle anlatır;
" Muhakeme esnasında, Reisin tam celseyi açacağı sırada,
mahkemenin hakimlere mahsus kapısı açılıyor ve içeriye bir Ma-
beyn (Saray) paşası giriyor. Asker paşası...Paşa şef'"ler, yabancı ga-
zete muhabirleri, hükümet ileri gelenleri ve yüksek sınıfların dol-
durduğu salonda, mevki ve rütbesiyle mütenasip biryere geçip otu-
racağına , hakimler kürsüsünün arkasındaki bir koltuğa kuruluyor
ve duruşmayı oradan takip etmeye hazırlanıyor.Bunun üzerine Re-
is, mübaşiri çağırıp, kulağına fısıltı halinde şunları söylüyor;
-Git de paşa hazretlerine de ki, orası mahkeme heyetine mah-
sus bir yerdir ve başkaları tarafından kullanılamaz. Lütfen o koltu-
ğu terketsinler; ve mahkemeyi takip etmek istiyorlarsa rütbeleriyle
uygun biryere geçsinler!..
-Mübaşir, kimsenin duymadığı bu sözleri paşaya bildiriyor,
fakat buna karşı paşa. yüksek sesle,
-Git de Reise de ki, ben burada "Zat-ı Şahane"nin (Padişah)
temsilcisiyim ve dilediğim yerde oturabilirim;
Hilmi Efendi, bu defa, paşanın sesinden daha yüksek sesle
mübaşire haykırır;
-Paşaya de ki, burada "Zat-ı Şahane"nin temsilcisi, onun adına
kaza icra eden Reistir. Eğer hemen o yeri terketmeyecek olurlarsa,
rütbelerine rağmen kendilerini bir jandarma neferiyle dışarıya attı-
racağım!
Paşa bunun üzerine oradan çıkıp gider.
Aradan bir kaç saat geçtikten sonra, hakimler odasında Hilmi
Efendinin karşısına çıkan başka bir Mabeyn Paşası "Zat-ı Şahane"
den şu iradeyi getiriyor;
-Paşaya edilen muameleden dolayı utufetlu Reis Efendi Haz-
retlerini takdir eder ve kendilerine bu hareketlerinden ötürü birinci
rütbeden Mecidi nişanını ihsan ederim!" (69)
FİTNE-FESAT KARGAŞASI
Osmanlı Devleti, bütün halkını huzur ve refah içerisinde asır-
lar boyunca bir arada yaşatmasını başaran nadir devletlerden. Os-
manlı devletinin âdil, merhametli ve hoşgörülü yönetimi bugün da-
hi dünya gündeminde Balkanlardan Orta Asya, Afrika içlerine ka-
dar Osmanlının özlemini duyan insanların sayısı hergeçen gün ar-
tmakta.
Osmanlı devletinin zulüm gören milletleri himaye ettiği ve
hangi dinden olursa olsun zulme rıza göstermediği Osmanlı Arşiv-
lerinde çarpıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor.
. Yahudiler 1492'den sonra İspanya'da barınamadılar ve Osman-
lıya sığındılar. Fransa'da 1572'de St. Barthelemy katliami yaşandı.
Avrupa din harpleri ile 1648'lere kadar çalkalandı. Diğer taraftan bu
yıllarda gayri Müslimler, Osmanlı devletinin âdil idaresi altında hu-
zur ve güvenlik içerisinde yaşıyordu.
Osmanlı devleti tüm bunlara rağmen emperyalist Batılı devlet-
lerin sinsi oyunlarından kurtulamadı. İçteki yozlaşma neticesinde
başlayan yıkım rüzgarları Batılı devletler için kaçınılımaz büyük
bir fırsat oldu.
47


Mehmet AYDIN
II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
Osmanlı devletinin idaresinde yaşayan halkları ve bilhassa
azınlıkları Batılı güçler, Osmanlıyı parçalamakta maşa olarak kul-
lanmaya çalıştılar. Asırlarca bir arada huzur içerisinde yaşamış bu
azınlıkların bazıları maalesef oyuna gelerek kendi kuyusunu kazma-
ya başladılar. Bilhassa Rusların Ermenilere karşı güttüğü politika
onların felaketine sebep oldu. Yıllarca yaşadıkları bölgeleri terket-
melerine, yine asırlarca beraber yaşadıkları Müslüman komşularına
zulmetmeye başladılar.
Rusya, 93 harbinde, bâzi Türk şehirlerini işgal ettikten sonra,
buradaki Ermenileri kendi emellerine âlet ederek bağımsızlık ama-
cı ile Osmanlı devletine karşı isyana teşvik etti. Ayastefanos ve
Berlin antlasmalarana, Ermenilerin bulunduğu yerlerde ıslahat ya-
pılmasına dâir şartların konulması, bu hükümlere dayanılarak bü-
yük devletlerin Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahalede bulun-
ması ile Ermeni meselesi ortaya çıktı.
Aslında Ermeni meselesi, 'Şark Meselesi'nin bir parçasıydı.
48 Ermeni meselesinin ortaya çıkış sebeplerinin, Osmanlı Devleti top-
• rakları üzerinde yaşayan Ermenilerin sosyal, kültürel, ekonomik,
idarî ve siyasî statülerinden kaynaklanmadığı; bu meselenin teme-
linde, yapay olarak oluşturulan ve 'Şark Meselesi' adı ile anılan mil-
letlerarası bir emperyalist stratejinin, güçler dengesi politikasını
oluşturmaktadır.
'Şark Meselesi' gayri müslimler için Osmanlı Devleti'nin par-
çalanmasını ve kendi lehlerine reformlar yapılmasını, bu çerçevede
kendilerini muhtariyete veya istiklâle götürecek taviz ve imtiyazlar
koparmayı ifade etmektedir.
Ermeni kavmini, asırlarca beraber yaşadığı Osmanlı devleti ve
Türk milletine kin, nefret ve intikam duygusu ile peşinen mahkûm
edip, kanına kastettirenler Rus, ingiliz ve Fransiz menfaatleridir.
Osmanlıya karşı hazırlanan komploda Ermeniler maşa olarak kulla-
nılmışlardır. Ermeni meselesinin ortaya çıkışını hazırlayan sebeple-
rin başında Rusya, ingiltere. Fransa ve Amerika'nın Osınanli Devle-
ti'ne ve Ermenilere karsı takip ettikleri siyaset gelmektedir. Bu dev-
letlerin uyguladıkları siyasetin seyrini özet olarak tespit etmek fay-
dalı olacaktır.
Rusya'nin Takip Ettiği Siyasetin Tesirleri:
Çar I. Petro (1682-1725) zamanında kendisini Avrupa'da nü-
fuzlu bir devlet hâline getiren Rusya'nin gözü daima Boğazlarda ol-
du. Balkanları da ele geçirmek veya kendi yönetimine tâbi kılmak
isteyen Rusya, bu gaye ile Balkan ülkelerinde konsolosluklar kura-
rak onları Osmanlı Devleti'ne karşı teşkilatlandırdı. Böylece Slav-
Ortodoks birliğinin ve halkının hamisi rolünü üstlendi. Bu politika-
sını tatbik için bölgedeki bütün huzursuzluklardan ve bozulan den-
gelerden istifadeyi de ihmal etmeyen Rusya, 1806'daki Sırp,
1827'deki Yunan isyanının ve 1875-1876'daki Bosna-Hersek ile
Bulgar ve Sırp isyanlarının çıkarılmasını temin etmiş ve bunların
yayılmasını körüklemiştir. Bu isyanlar sonunda adı geçen halklar
namına Osmanlı Devleti'nden toprak koparmak isteyen Rusya'nin
bu siyaseti, zaman zaman İngiltere ve Fransa'nın menfaatleri ile ça-
tıştığı için her zaman başarılı olamamış, bunun üzerine Rusya, Os-
manlı Devleti'ne karsı harekete geçmeden evvel, elde edilecek pas-
tayı diğer devletlerle bölüşme siyasetini uygulamaya koymuştur.
Sıcak sulara inmek, Akdeniz ve Orta Doğu'da hâkim güç ol-
mak emelini, Anadolu topraklarını parçalamakla gerçekleştireceği-
ne inanan Rusya, bu maksatla Ermenilerin yaşadığı Erzurum-isken-
derun Hattı'nı ele geçirmeye teşebbüs etmiştir. Böylece Rusya'nin
Osmanlı Devletindeki Ermeni kiliseleriyle teması ve Ermeni terör
unsurlarını desteklemesi başlamıştır.
Doğu Anadolu üzerindeki emellerini. Çar'ın hizmetine giren
Ermenilerin öncülüğünde gerçekleştirmeye çalışan, İran ile savaş-
larında Ermenileri ön saflarında kullanan Rusya, 1828 Türkmençay
Antlasması'yla Doğu Ermenistan kendisine verilip. Iran Ermenileri
de bu birliğe katılınca elde ettiği bu yeni güçle Osmanlı Devleti'ne
saldırmıştır. 1829'da yapılan Edirne Antlasmasi'yla Rusya'ya göç
eden 40.000 Ermeni, muhtar bir Ermenistan kurmak isteyince iş
tersine tersine dönmüş, Ermenilerin talepleri geri çevrilmiştir.
Böylece Osmanlı devletinin sâdık tebaası olma vasfını kaybe-
den Ermeniler; Çarlık Rusyası'nda çoğu defa en tabiî haklarına kar-
şı dahi baskı ve zulümler görerek, bu ihanetlerinin cezasını çekmiş-
lerdir.
49


Yüklə 3,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə