boşluğu. Kalıcı
bir
blastösol.
PSI: Basınç göstergesi. Pound square inch. Pound / inch kare olarak basıncı
gösterir. Standart otoklavlamada kullanılan sıcaklık değeri 121 °C 'da basınç 15 psi 'dir.
Psikrofil: Serini seven (15 °C altında sıcaklıkları seven) ve bu sıcaklıklarda
optimum gelişen. Bazı mikrokoklar tipik psikrofil karakterli bakterilerdir. Psikrofil
mikroorganizmalar ile ilgili çalışmalarda inkübasyon sıcaklığı genel olarak +7 °C 'dır.
Ayrıca bakınız; mezofil, termofil, ekstrem termofil, termolabil, termostabil, psikrotrof,
Psikrotrof: Aslen mezofil karakterli olduğu halde psikrofil sınırlarında da
gelişebilen, soğuğa dayanıklı,
Psikrotolerant: Yersinia enterocolitica ve Listeria monocytogenes tipik
psikrotrof bakterilerdir. Ayrıca bakınız; psikrofil, mezofil, termofil, ekstrem termofil,
termolabil, termostabil, termodurik
Psilopsida: Çıplak bitkiler. Tracheaphyta’nın bir alt filumu, en ilkel vasküler
bitkilerdir. Bunlar köksüzdü veya yapraksız ya da pula benzer küçük yaprakları vardır.
Günümüzde yaşayan yalnız üç türü bilinmektedir.
Pteropsida: Kanatlı bitki. Eğrelti otları, kozalaklı bitkiler ve çiçekli bitkileri
kapsayan Tracheophyta’nın bir alt filumu. Bitki dünyasındaki en geniş grup.
Puberulent: Seyrek tüylü. Yüzeyi ince kısacık yumuşak seyrek tüylerle kaplı
olan.
Pubesent: Kısa yüzeyli.Yüzeyi çok kısa, zayıf ve sık tüylerle kaplı olan.
Pulvinus: Yaprak yastığı.Yaprak sapının gövdeye birleştiği yerde bulunan
yastığa benzer şişkinlik.
Punktat: Benekli, noktalı. Kalem ucu ile yapılmış gibi dağınık benekleri, noktalı
olan.
Punktulat: Benekcikli, noktacıklı. Yüzeyde küçük benekcik ve noktaları olan.
Pupa: Yarı ergin böcek. Bir böcek gelişmesinde larva ve ergin dönemleri
arasındaki bir evre. Beslenmeyen ve hareket edemeyen bir hayat formu.
Puplaşma: Erginleşme evresi. Bazı böceklerin larva evrelerinin sonunda
beslenmesiz ve hareketsiz belli bir zaman devresine girerek ergin organizmaları
meydana getirmesi olayı.
Pustikulat,
Pustulat: Siğilli, siğil şeklinde çıkıntıları olan. Yüzeyi küçük ve
hafifçe kabarık, siğile benzer kabarcıklarla kaplı olan.
Pürinler: Pure ürinin karışımı. Çift halkalı bazlar Birbirine bağlanmış iki
halkada karbon ve azot atomları içeren organik bazlar. Nükleik asitlerin ATP, NAD ve
diğer biyolojik aktiviteli maddelerin bileşenleri
Pütrifaksiyon:
Çürüme. Amino asit ve proteinlerin enzimatik yoldan anaerobik
bozulumu.
R
plazmidi:
Mikroorganizmanın anti mikrobiyel maddelere dayanıklılığını
sağlayan genleri içeren plazmit. Ayrıca bakınız; direnç faktörü.
Radial Segmentasyon: Işınsal oluşum. Embriyoda, oluşan yeni hücrelerin
birbirinin üzerine veya yanına gelecek şekilde ilerlediği segmentasyon tipi.
Radial Simetri: Işınsal simetri. Vücuttan diklemesine (yere paralel olarak)
geçen tüm düzlemlerin, vücudu eşit iki parçaya ayırdığı simetri tipi.
Radiat: Işınsal. Bir merkezden çıkan ve yayılan yapılan için kullanılır.
Radikula: Kök veren. Tohumlu bitkilere ait hipokotilin kök veren kısmı.
Radula: Törpü organı. Kiton, salyangoz, mürekkep balığı bazı Mollusk’ların
sindirim sistemindeki törpüye benzer bir yapı. 2.Yumuşakçalarda, üzerinde kitin diş
sıraları taşıyan, ağız içi rende organı, dişi dil.
Radyobiyoloji:
Radyasyon bilimi. Radyasyonun canlılar üzerine nasıl etki
ettiğini inceleyen bilim dalı.
Radyoekoloji: Radyoçevre bilimi. Radyason ve ekolojik sistem arasındaki
ilişkiyi inceleyen bilim dalı.
Radyoimmunoassay:
Antikor tekniği. Radyoaktif olarak işaretli özel antikorlar
kullanılarak antikor veya antijenlerin aranması ve ölçülmesi için kullanılan çok hassas
bir teknik.
Rafe: Omurgamsı. Ovülün fonikulus ile birleştiği yerde meydana gelen çizgi ve
omurga.
Rahilla: Çiçek ekseni. Poaceae ve Cyperaceae familyalarında spikeletleri
taşıyan eksen. Çiçeklerin dizildikleri eksen.
Rahis: Bileşik yaprak ekseni. Bileşik yapraklarda yaprakcık saplanılın bağlı
olduğu ana eksen veya bir çiçek durumunda tüm çiçekleri taşıyan ana eksen.
Rasem: Salkım, tek salkım. Bir ana eksen ve üzerine dizilmiş saplı çiçeklerden
oluşan çiçek kümesi.
Rasemus: Çiçek salkım dallanması. Monopodial dallanmalı (salkım şeklinde)
çiçek durumu.
Rassenkreis: Bir populasyonun coğrafik alt türlerinin geniş bir alana yayılmış
grupları. Her alt tür kendisine komşu olandan bazı bakımlardan farklıdır fakat
birbirleriyle çiftleşirler. Ancak serinin iki ucundaki gruplar tamamen farklı olabilir ve
belirgin şekilde birbirleriyle döllenmeleri azalmıştır.
Raşitizm: D vitamin eksikliği, kemik zayıflığı. Çocuklarda D vitamini
yetersizliğinde bacaklarda görülen X ya da O şeklinde çarpıklık.
Reabsorbsiyon: Geri emilim, geri emme-verme. Böbreğin kıvrılmış tüplerinin
hücreleri tarafından glomerulus süzücülerinden bazı maddelerin seçilerek emilmesi ve
bu salgıların kana verilmesi için kullanılan terim.
Readycult Enterococci Broth: Enterokokların araştırılmasında kullanılan
besiyeri.
Red-Tide: Kırmızı kuşak. Dinoflagellata takımında yer alan alglerin, yılın beli
dönemlerinde okyanuslarda çok hızlı bir şekilde çoğalmaları ve bu alglerin içerdikleri
pigmentin renginin suda yoğunlaşması sonucu ortaya çıkan görüntü.
Redüksiyon: İndirgenme. Bir molekül ya da atoma elektronların eklenmesi,
oksidasyonun tersi.
Redya: Salyangozlular. Trematoda’ların hayat devresindeki ikinci evre.
Salyangozda redyalar eşeysiz olarak serkaryaları oluşturur.
Reflaktör
Periyodu: Sinir tepki ara süresi. Bir sinir ya da kas lifinin bir impulsa
tepkisinden sonra, yeni bir tepki gösterişe dek geçen zaman süresi.
Refleks: Tepki, istemsiz hareket. Verilen bir uyartıya karşı doğuşsal, otomatik
ve istemsiz bir tepki şekli olup işe karışan sinirlerin anatomik ilişkileriyle saptanır.
Refleks yayı: Tepki yayı, İstem dışı hareket sinirleri. Duyu, ara ve motor
nörondan oluşan en basit mekanizma.
Refraktometri: Işık kırılma ölçülmesi. Işığın kırılmasına dayanan refraktometre
denilen aletle yapılan ölçme metodu.
Rejenerasyon: Yenilenme, onarılma. Bir organizmanın kopan ya da yaralanan
doku parçasının yeniden büyümesi.
Regülatör
genler: Düzenleyici genler, şifre geni. Repressör proteinlerin sentezi
için şifre veren özel genler.
Rekapitulasyon: Atasal rüya, atasal tekrarlılık. Embriyonun, gelişim seyri
içinde evrimsel atalarının embriyonik gelişim evrelerini kısaca tekrar etmesi.
Rekombinant DNA: Birleşmiş DNA. Farklı biyolojik kaynaklardan elde edilen
DNA moleküllerinin birleşmesinden oluşan yapı.
Rekombinasyon: Gen kombinasyonu. Mevcut genlerin yeni genotipleri
oluşturacak şekilde bir araya gelmesi.
Dostları ilə paylaş: |