14
Sayce, Urartu çivi yazısı işaretlerinin bir tablosunu yaptı ve o güne kadar yayımlanmış
yazıtlara dayanarak bir gramer eskizi çıkardı. Ayrıca, eserinde yazıtların
transkripsiyon
ve çevirilerini de verdi. Sayce’in Urartu yazıtlarının tümünü çözdüğüne dair vaktinden
evvel açıklamalarına rağmen, onun birikimleri bu dönemlerde Urartu dili hakkındaki,
temel bilgiler olarak gösterilmiştir.
Daha sonraki yıllarda kutsal kent Musasir’le ilişkilendirilen iki Urartuca ve
Assurca blingual (çift dilli) yazıt; Kelişin ve Topzava yazıtları tespit edildi. 19. yüzyılın
son yıllarında keşfedilen bu kaynaklardan en iyi korunanı ve dilin çözümünde en faydalı
olanı; Urartu Kralları İşpuini ve Minua tarafından yazılmış olan, İran – Irak sınırında,
Zagros Dağları’nın kuzeyindeki Kelişin geçidinde bulunan Kelişin Steli’ydi (resim 3).
Urartu yazılı kaynaklarının güvenilir bir şekilde analiz edilmeye başlanması bu yazıtın
keşfiyle başlamıştır
5
.
Urartu yazıtlarına ilgi Rusya’da da erken dönemlerde başlar. Urartu epigrafik
anıtları ve Urartu diline ilişkin ilk önemli Rusça yayınları Assurolog
M.Y. Nikolsky
yapmıştır. Nikolsky Arkeolog
A.A. Ivanovsky ile beraber 1893 yılında Transkafkasya
bölgesindeki Urartu yazıtları ve anıtlarını ziyaret etti ve bunlar hakkındaki
çalışmalarının sonuçlarını 1896 yılında yayımladı. Bu eser kelimelerin anlamlarının ve
gramatikal formlarının ortaya çıkarılmasında önemli bir adımdır. Rus Assurologları
arasında
V.S. Golenıscev’de Zvartnots yazıtını aynı dönemlerde
tercüme etmiştir
6
.
Rus Arkeoloji Cemiyeti’nin 1916 yılındaki Van Kalesi kazılarıyla,
I.A. Orbeli
yeni epigrafik yayınlara ulaşmıştır. Van Kalesi’nde II. Sarduri’nin yıllıklarının analizinin
yapılması Urartuca’nın araştırılmasına zengin kaynak sağlanmıştır. 1922 yılında
N. J.
Marr, II. Sarduri yıllıkları ve diğer yazıtları yayınlamıştır. Ancak bu yayınlarda
transkripsiyon hataları ve çevirilerde hatalar vardır. Çünkü o da keyfi bir şekilde Urartu
Dilini Gürcü Dili’nin verileriyle açıklamaya çalışmış ve Urartuca’nın Gürcüce ile olan
akrabalığını göstermeye gayret etmiştir.
5
M. Salvini – Pecorella,
Research between Urmia Lake and Zagros Mountains, Roma, 1982, 10
6
G. A. Melikişvili,
Die Urartaische Sprache, Bıblıcal Institute Press, Roma, 1971 12, 13
15
1920’li yıllarda Sovyet akademisyen
I. I. Meşcaninov Urartu Dili’nin
problemleri
ve yazıtlarla uğraşmaya başlamış ve özellikle 1927 yılında Bakü’de yayınladığı kitabı
Urartu anıtlarına ilgiyi çok arttırmıştır. Meşcaninov ilk başlarda Marr’ın görüşlerine
benzer düşüncedeydi ama daha sonra farklı bir yaklaşımla, 1935 yılında Leningrad’da
bir eser yayınlamıştır. Bu eserde Urartuca’nın gramer yapısının sorunları genelde doğru
olarak analiz edilmiştir. Meşcaninov’un ayrıca; kitabının birinci kısmı olan “Nominal
Bölüm” ve ikinci kısmı olan “Verbal Yapılar” bu alandaki önemli çalışmalardandır.
Berlin müzesinde asistan olarak çalışan
C. F. Lehmann-Haupt ve Weldemar
Belck, 1898-99 yıllarında Urartu İmparatorluğu’nun kapsadığı alanları gezerek yeni
yazıtlar keşfetmiş ve Urartu başkenti Tuşpa’da (bugünkü Van) ilk ayrıntılı kazıları
gerçekleştirmişlerdi. Bu çalışmaların sonuçları; Lehmann- Haupt’un ilki 1928, ikincisi
ise 1935 yılında yayımlanan eserlerinde açıklanmıştır. Eserde Urartu Kralları’ndan I.
Sarduri, İşpuini ve Minua dönemlerine ait 110 yazıt ele alınmıştır. Lehmann-Haupt diğer
araştırmaları göz ardı ettiğinden fazla ilerleyememiştir. Yazıtların transkripsiyonlarında
önemli hatalar yapılmasına rağmen döküman orjinalleri (yazıtların
fotoğraf ve
estampajları) araştırmaların ilerlemesi için önemli değer arzetmektedirler.
Sovyet Urartulojisi’ndeki 1930’lardan beri süren ilerleme Karmir-Blur
Kenti’ndeki Teişebani Kalesi’nin kazıları ile hızlanmıştır.
B. B. Piotrovski idaresinde
yürütülen bu kazılar Urartu Kültür ve tarihine ait çok değerli malzemeler sağlamıştır.
Burada ayrıca çok önemli Urartuca yazıtlar bulunmuştur. Bu kazıların sonuçları
Erivan’da 1944, ve 1950-55 yılları arasında basılan “Karmir Blur 1-2-3” ciltlerinde
yayınlanmıştır. Sovyet Urartulojisi’nin önemli eserlerinden biri
I. M. Diakonoff
tarafından 1963 yılında Moskova-Leningrad’da yayınlanan kitaptır. Bu çalışma özellikle
birçok lexikal saptamayı içermektedir. Urartu yazıtlarının örnek yayınlarından
biri de G.
V. Tseretelli’nin eseridir.
1953-54 yıllarında
Melikişvili tarafından makale halinde yayımlanan eser o güne
kadar bilinen tüm yazıtların transkripsiyonlarını Rusçaya çevirilerini, açıklamalarını,
Urartu çivi yazısı işaretlerinin bir listesini, Urartu gramerinin bir eskizini içinde
16
barındırmaktaydı. Ayrıca o güne kadar Urartu
metinlerinde geçen kelimeleri,
ideogramları, determinatifleri ve özel isimleri de içermekteydi.
Yaklaşık aynı dönemlerde 1950-55 yıllarında Alman
F. W. König tarafından iki
kitap halinde yayımlanan eserler yakın zamana kadar en kapsamlı yazıt kolleksiyonunu
içinde barındırmaktaydı. Bu yayınlar yine o güne kadar bilinen tüm yazıtların
transkripsiyon ve Almancaya çevirileri ile Urartu çivi yazısı işaretleri listesine sahipti.
Bunun dışında tüm kitaba ait bir lügat ve özel isimler listesi bulunmaktaydı.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Urartuca çalışmaları, (Urartu ve Hurri
Dilleri arasındaki yakın ilişki fark edilince) karşılaştırmalı bir şekilde sürdürülmektedir.
Ayrıca günümüze kadar Urartular’a ait birçok yeni yazıt bulunmuş ve dilin özelliklerine
yönelik yeni bilgiler elde edilmiştir. Bu süreç içerisinde Urartuca çalışmaları (ilerleyen
bölümlerde içlerinden bilgiler sunacağımız yeni yayınlarıyla birlikte): Gürcü
I.M.
Diakonoff,
G. A Melikişvili, Ermeni
N. Harouthunyan,
M.L. Chacıkyan ve
daha genç
bilim adamları olan İtalyan
M. Salvini, Alman
G. Wilhelm ve Türkiye’den
Ali. M.-
Belkıs Dinçol tarafından devam ettirilmektedir
∗
.
∗
Erken dönemlerden 1998 yılına kadar sürdürülen Urartuca çalışmaları için bkz:
Zimansky 1998, 100-167