39
Urartu’ya ait kısa yazıtlar ise genellikle bronz eserler üzerinde krali ve tanrısal
mülkiyetlerin teşhis edilmesi ve birçok pithos çömlek üzerinde
kapasitelerini gösteren
yazıtlar şeklinde görülmektedir (resim 9-13). Bunlar genelde saray ve magazin
yapılarında ortaya çıkarılmışlardır
48
. Sayıları 300’den fazla olan bronz eserlerin yarısı II.
Sarduri dönemine, diğer yarısının büyük bir kısmı İşpuini, Minua ve I. Argişti
dönemlerine geri kalanlar ise İnuşpia, I. Rusa, II. Argişti, II. Rusa, III. Rusa ve IV.
Sarduri dönemlerine aittir. Ayrıca metal mutfak eşyaları, levhalar, taş boncuklar ve
bilezikler üzerinde de bu kısa yazıtlar görülebilmektedir (resim14-18) .
Üzerinde
yalnızca hacimleri (kapasiteleri) bulunan 120 kadar iri çanak çömlek ve pithoslar,
Toprakkale, Kevenli, Çavuştepe, Adilcevaz, Altıntepe, Karmir-Blur, Bastam ve Erivan
ve Ayanis kazılarında
ele geçirilmiştir
49
.
Mezopotamya’nın geleneksel yazı malzemesi olan kil tabletler (
tuppu),
Anadolu’da Hititler döneminde yaygın olarak kullanılmıştı
50
. Fakat Urartu egemenlik
alanını kapsayan topraklardaki merkezlerde yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen kil
tablet sayısı oldukça azdır. 30 civarındaki kil tablet; Toprakkale, Çavuştepe, Karmir-
Blur, Bastam ve son yıllarda yapılan Yukarı Anzaf ve Ayanis kazılarında
bulunmuştur
51
.
Bunlar genellikle malzeme listeleri gibi ekonomik işlerle ilgili belgeler ile merkezden
memurlara gönderilen ve kralın çeşitli talimatlarını içeren mektuplardır (resim 26,
açıklama s. 85-86). Kil tablet halindeki bu mektuplar içeriklerinin gerçekliğini
kanıtlamak üzere, bütün Eski Önasya’da olduğu gibi gönderenin mührüyle
mühürlenmişlerdi
52
. Urartu’da kil tabletlerin yaygın olarak kullanılmamış olması
Urartu’nun bunları kullanım ihtiyacının azlığından çok arkeolojik araştırmaların
yetersizliğinden de kaynaklanabilir.
Urartu mühürlerinin bazılarında tasvirler yanında yazıya da yer verilmiştir.
Genelde krali ve resmi memur mühürlerinde yer alan yazıtlar, çoğu zaman mührün
48
Zimansky 1998, 100 ; Salvini 2001, 270-278, 308-311
49
Ali M. Dinçol, Ersin Kavaklı,
Van Müzesi’nde bulunan Yazıtlı bir Urartu Boncuğu, ANAR VIII
Ayrı Basım, İstanbul, 1980, 231-236 ; Payne 1995, 3
50
Nuray Yıldız, Eski Çağda Yazı Malzemeleri ve Kitabın Oluşumu, TTK, Ankara, 2000, 115
51
Payne 1995, 4
52
Dinçol 2003, 44
40
sahibine ait bilgilere yer vermektedir. Örneğin; Ayanis Kalesi VII nolu alanda bulunan
bir bulla üzerindeki mühür baskısında; Argişti oğlu Rusa’nın mührü (resim 19) ve bir
başka mühür baskısında ise; X evinin mührü(dür) (resim 20) ifadeleri yer almaktadır
53
.
Daha çok silindir damga mühürlerde bazen de damga mühürlerde yer alan Urartu
çivi yazılı metinleri en çok kil tabletler ve bullalar (kil topak) üzerindeki baskılarda
görülmektedir (resim 21 ). Urartu hakimiyet alanında bulunan 950’den fazla bulla
Toprakkale, Karmir-Blur, Bastam ve Ayanis kazılarında bulunmuştur
54
(resim 22 a-d).
Mühürlü bullaların Urartu’da, Krallığın daha çok geç dönemlerinde kullanılmış olması,
Urartu’nun, en azından M.Ö. 7. yüzyıl
içlerinden itibaren, deri gibi kolay bozulabilen
maddeleri de, yazı için kullanmış olduğunu göstermektedir: Çünkü mühür baskısını, deri
ve benzeri meteryal üzerine gereği gibi uygulamak oldukça zordur
55
.
53
Eşref Abay, Ayanis I.
Seals and Sealings, Roma, 2001, 327-329
54
Payne 1995, 4 ; Salvini 2001, 279-307
55
Wilhelm
2004, 119
41
5. URARTU DİLİ’NİN YAPISAL ÖZELLİKLERİ
5.1. URARTU DİLİ’NİN FONETİK YAPISI (SES BİLİMSEL ÖZELLİKLERİ)
Bütün ölü dillerin
fonetik özelliklerini, oral (sesli) kayıtları elimizde
bulunmadığından, yazılı belgelerden öğrenmekteyiz. Eğer yazı dilin bütün ses
özelliklerini yansıtmıyorsa o dilin fonetik eksikliğini anlayabiliriz. Urartu dilinin
fonolojisi de büyük oranda Assur yazıtlarıyla sınırlı olduğu için Urartu dili içinde aynı
durum söz konusudur. Semitik Assur dilinin gereksinimlerine uygun olan Assur çivi
yazısı Kafkas kökenli olduğu düşünülen Urartu dilinin ses gereksinimini tam olarak
yansıtmakta kısıtlılık yaratabilmektedir. Yani, bazen yazı tüm sesleri
karşılayamamaktadır. Bu durum yazının bir dilden başka bir dile geçerken
kullanılmasında sıklıkla görülebilmektedir. Günümüz Latin
alfabesini kullanan birçok
ulusun alfabelerindeki aynı simgeler farklı sesleri gösterebilmektedir.
Örneğin; Latince’den Türkçe’ye kazandırılan “ç” sesinin orijinali Fransızca’da
“s” sesidir. Almanca’daki “tsch” ancak Türkçe’deki “ç” sesini çıkarır. İngilizce’de “sh”
Almanca’da ise “sch” Türkçe’deki “ş” sesini karşılamaktadır. Bazen dillerin fonetik
yapısını yansıtacak işaretlerde bulunmaktadır. Örneğin Türkçe’ye Arapça’dan girmiş kâr
sözcüğü “ ˆ “ inceltme işareti ile yansıtılabilmektedir.
Şayet, Urartu Dili gerçekten Kafkas Dilleri grubunda ise görüyoruz ki; bu
dillerde, Semitik Diller’e çok yabancı olan sürtünme sesleri vardır. Assurca’nın da
içinde bulunduğu Sami Dilleri’ne yabancı, ama Urartu Dili’nde olma olasılığı çok
yüksek olan bu sürtünme seslerini Assur yazı işaretleri karşılayamamaktadır. Urartu
Dili’ndeki pek çok sesin saptanmış olması yanında bazen telaffuz edilen ses değerlerinin
gerçeğinden saptığını da düşünebiliriz
1
.
1
Melikişvili 1971, 21