Zabit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl



Yüklə 4,74 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/31
tarix14.05.2018
ölçüsü4,74 Kb.
#43494
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   31

33
üstünden hiçbir emir ve fikir alamayacağı durumla
karşılaşabilir. İşte bu sebeple, gerek komutanların
gerek askerlerin kendiliğinden düşünerek iş
yapabilecek meziyette yetiştiklerine kanaat
getirilmeden bir askerî birliğin, bir ordunun
güvenilecek ve dayanılacak kuvvet olarak bilinmesi
ihtiyatsızlıktır, felakettir.
Bu kuvveti meydana getirenler, genel hayatları,
fikirleri, hareket serbestileri bastırılmamış güçlü,
neşeli asker ve subaydan oluşursa böyle bir askerî
birlikte düşünerek kendiliğinden iş görme yeteneği
fazlasıyla ortaya çıkar. İtalyan Muharebesi’nde, Derne
kuvvetlerine komuta ettiğimiz sürede her gün bu
gerçeği ispat eden birçok örnek gördük. Derne
kuvvetlerini oluşturan bedeviler, bu tip insanlardı.
Başlarındaki subaylar da -her şeye rağmen-
fikirlerini, hareket serbestilerini ezdirmemiş
gençlerdi. İtalyanların, filan veya falan istikamette bir
hareketleri, bir çıkışları haber alınır alınmaz, emir
beklemeksizin her mücahit tüfeğini kaparak içtima
yerine koşardı. Emir verilmesi gecikirse kendiliğinden
düşman istikametine doğru giderdi. Bu tavrını da şu
fikri hükme dayandırırdı: “Mademki düşmanın bir
hareketi söz konusudur, o hâlde muharebe ihtimali
Zabit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl


34
vardır. Muharebe için düşmanı ordugâhımızda
beklemek olmaz. Onu uzaktan karşılamak daha
güzeldir. Düşman azsa yetişebilenlerimiz durdurur
veya uzaklaştırır; çoksa bütün mücahitler gelinceye
dek ateş açarak hareketi yavaşlatır, gerekirse biraz
geriye çekiliriz. İleri gitmek, beklemekten yeğdir.  Hiçbir
şey yapamazsak düşmanı görür, kuvvetini anlar,
merakımızı gideririz.”
Bu mücahitlerin her biri, ileri ya da geri harekâtta;
nereden, nasıl gitmek, nerede nasıl durup ateşe
başlanacağını emir beklemeksizin kendiliğinden anlar
ve uygularlardı. Yeter ki onlara genel istikamet ve
fikirler isabetle gösterilsin. 
Diğer yerlerde olduğu gibi, Derne’de de bir yıl
boyunca İtalyanları mağlup ederek üç kilometrelik bir
alandaki istihkâmlarda hapseden kuvvet, kendiliğinden
harekette, Osmanlı kuvvetini oluşturanların İtalya
ordusunu oluşturanlardan daha bilgili oldukları
söylenebilir. Sayı, top, tüfek, mühimmat, teknik
yönden üstünlük göz önüne alınırsa Orta Çağdan
kalma bir örnek olan Derne’deki az kuvvetin, son asrın
bütün gelişmelerinden yararlanan bir ordunun
karşısında bir gün dahi durmaması gerektiği kabul
edilmeliydi.
Zabit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl


35
Görülüyor ki eldeki vasıta, Orta Çağdan kalma bir
nitelik taşısa da onun parçaları, yapılacak görev için
her adımda bir emre, uyarıya ihtiyaç göstermeden
kendiliğinden hareket bilgisini almış durumdadır.
Karşısındaki bu özellikten yoksun kaldıkça
gelişmelerin en büyük yardımlarıyla mutlu olsa bile,
muzaffer olamaz. Tarih diyor ki orduların, ağırlıklı
olarak sağlam bünyeli, yetenekli askerlerden
meydana geldiği devirlerde, yani eski askerlik
usulünün geçerli olduğu zamanlarda, ordularda
inisiyatif o derecede belirgindi ki üstler bu hususiyetin
yokluğundan değil, aksine aşırılığından endişeye
düşerlerdi.
Bir orduyu meydana getiren unsurlardan
her birinin, bizzat her işi düşünüp kendiliğinden
yapıvermekteki derecesi aşırıya giderse ciddi bir
endişeye değer. Çünkü, kendiliğinden görülen işler
olumlu oldukça ne kadar takdire şayan ise amaca
aykırı olduğunda da o kadar eleştiriye açıktır.
Hâlbuki her hareketin amaca uygunluğu, her
türlü durum ve şartlar dâhilinde, amacı açıkca
görebilmeye bağlıdır. Bu hususta kolordulara,
tümenlere komuta edenlerle bir taburda, bölükte olup
avcı hattında gördükleri sınırlı olanların
kavrayış hükümleri elbette farklıdır. Bundan
Zabit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl


36
dolayıdır ki talimnamelerde kendiliğinden harekete
bazı sınırlar çizilir ve denir ki: “astların bağımsız
hareketleri keyfî davranış hâline gelmemelidir.” Harpte,
büyük başarıların hareket noktasını oluşturan müstakil
faaliyet, gerekli sınırlar çerçevesinde olmalıdır.
Kendiliğinden hareket yeteneğiyle, komutanlarını
memnun, düşmanları üzen bedevi mücahitler, bu
hususta aşırılığa kapıldıkça sonuçları kötü olmuştur.
Her hareketin, iyi ve kötü tarafını değerlendirmek için
bizzat düşünmeyi ve muhakemeyi; fikrî muhakemenin
ancak ilgisi durumunda iş görmenin alışkanlık hâline
getirilmesi genelde kötü olmayabilirse de orduda üst
makama geçenlerin, henüz o makama geçmek için
yaşı, tecrübesi ve rütbesi müsait olmayanlardan,
genellikle daha geniş, etraflı ve derin kavrayışa sahip
bulunduklarını kabul etmek gerektiğinden dolayı, astın
üstün emrettiği hususların mahiyetini anlayamasa bile
uygulamaya mecbur tutulması, ordunun temel disiplin
ruhunun gereğindendir.
İnisiyatifin sınır tanımazlık derecesine vardırıldığı
bir orduda, herkes bizzat kendisi olur. Amir ve ast
yoktur. Dolayısıyla itaat ve disiplin dahi kurulamaz. Son
asır ordularını teşkil eden askerlerin büyük kısmı,
gönüllü olarak askerlik hizmeti yapanlardan ibaret
Zabit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl


Yüklə 4,74 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə