54-Diyalektik Nedir indd



Yüklə 2,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/81
tarix26.11.2017
ölçüsü2,8 Kb.
#12761
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   81

EKONOMİ gücüne dayandı. Fransız burjuvaları aynı iş için SOSYAL ih-
tilâli başaracak olgunlukta idi. Alman kapitalistleri ne ekonomice, ne 
devrimcilik bakımından o güçte değildi. 
O yüzden, yani ne ekonomik ve ne de sosyal bir keskin davranış 
gösteremeyen Alman kapitalistleri adına aydın sözcüler işi FELSEFE'ye 
vurdular. İktidar isteyen kapitalistlerin Derebeyliğe karşı açık dilekleri 
ve sesleri çıkamıyordu. Onun için her babayiğidin içinden çıkamaya-
cağı ağdalı Felsefe sızıltıları ile yetindiler. Kapitalizm şunu istiyor, di-
yemiyorlardı. Dolambaçlı yoldan, "akıl" bunu söylüyor, "Mantık" şuna 
yetiyor, gibilerden, ortaya dokunaklı laf tekerliyorlardı. 
19. Yüzyıl öncesi Fransa'da ve İngiltere'de burjuva ihtilâlleri kop-
madan önce, buna benzer (Almanlardakini andırır) ünlü filozoflar ye-
tişmişti. Devrimcil davranışlar başlayınca, arpacık kumrusu gibi Bilim 
üstü Felsefe düşüncelerine yer kalmadı. Klâsik Alman Felsefesi, gerek 
İngiltere'de, gerek Fransa'da eski hızını yitirmiş olan bütün Felsefe 
düşüncelerini özleştirerek devleşti. Onun için 19. Yüzyılın klâsik felse-
fe ülkesi Almanya oldu. 
18. Yüzyıl sonunda Kant (1724-1804) geniş akıl felsefesi yolunu 
açtı. 19. Yüzyıl başında Hegel (1770-1831) akıl felsefesini son kerte-
ye dek bilimleştirdi. 
Hegel yüzyıllardan beri küllenmiş bulunan Diyalektik problemini 
aldı. Topluca çok geniş bilgisinin her alanına ayrı ayrı uyguladı. Yalnız 
o, Diyalektiği tersine, yani İdealistçe (sırf fikir içinde ve fikirden ibaret 
bir şey imiş gibi) koydu. 
Fransız ve İngiliz kapitalist devrimlerinden öncesi, Filozoflar Ma-
teryalist (her şey maddeden çıkar deyici) idiler. Bu onların sapına 
kadar devrimci oluşlarından ileri geldi. Daha doğrusu, o filozofların 
sözcülük ettikleri Fransız ve İngiliz burjuvaları az çok ileri bir iş ya-
pacak kertede devrimci idiler. Alman Klâsik Felsefesi İdealist kaldı. 
Çünkü bir türlü devrimci değildi. Daha doğrusu, sözcülük ettiği Alman 
işveren sınıfı pısırıktı, devrimi göze alamıyordu. 
Ne var ki, Batı dünyası yayından ve zembereğinden boşanmış bir 
gelişim içinde idi. O dünyanın kültür ve düşüncesi de öylesine olgun-
laşmıştı. Klâsik Alman Felsefesi hiç değilse İdealist sapıklığından bir 
canlılık gösterebilmek için, Diyalektiği diriltti. Hegel'in 
"En büyük becerisi, yüksek düşünce biçimi olarak Diyalektiğe dön-
mesi oldu." (F. Engels, Anti-Dühring, C. I, s. 7 (Marks-Engels, Wer-
ke, C. 20, s. 19)) 
Devrime kıyışamayan Alman burjuva aydını, hiç değilse düşün-
cede hareketli olan Diyalektiği ciddiye aldı. Hegel, zamanının bütün 
düşüncesini etkiledi. Üst yahut alt, tutucu yahut devrimci veya re-
formcu bütün sosyal sınıf ve zümrelerin eğilimleri Hegel'den geçti; 


Hegel felsefesinde her eğilim kendisine bir mantık dayanağı aradı. 
Hegel diyalektiğinin kıvraklığı her toplum kümesine bir mavi boncuk 
verebiliyordu. Hegel felsefesinin yapısı buna pek elverişli idi. 
Her filozof gibi Hegel'in de bir Sistemi ve bir de Metodu vardı. 
Hegel'in sistemi: İDEALİST, yani tutucu idi. Hegel'in metodu: DİYALEK-
TİK, yani kendisine göre, hiç değilse fikir alanında devrimci idi. 
Bu ikilik Hegel'den önce Kant felsefesinde de aşağı yukarı görüldü. 
Kant, "Temiz Aklın Eleştirisi" eserinde Materyalist, yani devrimci 
idi. "Pratik Aklın Eleştirisi" eserinde İdealist, yani tutucu (muha-
fazakâr) idi. Bu ikiye bölünme zamane alameti idi. O çağın Alman 
toplumunda birbirine zıt oldukları halde yapışık kardeşler gibi bir türlü 
yarılıp kopuşamayan iki sosyal sınıf vardı. Bunlar açıkça hesaplaşmayı 
ve çarpışmayı göze alamayan, uzlaşıcı ve kalleş Alman derebeyliği 
(Prusya Yunkerliği) ile Alman Burjuvazisi idi. Felsefeleri de o iç zıtlığı 
temsil ediyordu. 
Nitekim, daha henüz Hegel sağken, Hegelciler iki bölüğe ayrıldılar: 
1- Hegel'in Sisteminden yana olan tutucular, SAĞ HEGELCİ oldular. 
2- Diyalektik Metottan yana geçenler, SOL HEGELCİ adını aldılar. 
Sağ Hegelciler: Hegel sisteminin "Mutlak Fikir"ine tutundular. Bu 
Fikir'in toplumdaki somut karşılığı "MUTLAKIYET", "İSTİBDAT", "MUT-
LAK KRAL" idi. Derebeyi iktidarından yana olan Alman aydınları Fikir 
ve gericilik sözcüleri idiler. 
Sol Hegelciler: Diyalektiğin istediği gibi bir hareketten yana idiler. 
Diyalektik, kımıldama ve değişme felsefesi ve mantığı olduğu için, 
Solcular Hegel'in Diyalektiğine sarıldılar. 
Ancak, [Sol] Hegelciler hep bir tür değillerdi. Bu da Alman toplumu-
nun o çağdaki yapısından ileri geliyordu. Almanya'da bütün alt sınıflar 
ve tabakalar sosyal bir hareket ve değişiklik istiyorlardı. Ne var ki, 
sosyal bir hareket, sosyal bir sınıfın öncülüğü ile olurdu. Almanya'da 
beklenen değişikliğin başına hangi sınıf geçecekti? Derebeyliğe karşı 
olan alt tabakalar içinde burjuvalar (kapitalistler ve kodaman aydın-
lar), küçükburjuvalar (çalışan köylüler, küçük esnaf ve aydınlar), pro-
leterler (işçiler) vardı. Kapitalist sınıfı Devrim öncülüğünü ele almak ve 
toplumu kendisine yarar yönde yürütmek gücünü gösteremiyordu. İşçi 
Sınıfı bağımsız politika dileklerinde bulunarak iktidar mevkiine çıkma 
kertesinde gelişememişti. Küçükburjuvazi: her zamanki gibi, iki cami 
arasında bînamazdı. İşçi Sınıfı ile işveren sınıfı arasında sallanıp duru-
yordu. Bu üç sosyal kalabalığın topu adına Sol Hegelciler türemişlerdi. 
Onun için, Sol Hegelciler içinde, tuttuğu sosyal sınıfa ve zümreye göre 
başka başka eğilimli her telden çalan kişiler bulunuyordu. 
Hegel'den sonra çok geçmedi. Sol Hegelciler konuştukları ayrı dil-
lere göre parçalandılar. Başlıca iki büyük grupları belirdi. Solcuların 


Yüklə 2,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə