3- AGNOSTİK'lere göre: Duyularımız doğrudan doğruya vardırlar,
ama içeriyi mi dışarıya, yoksa dışarıyı mı içeriye yansıtırlar? Bileme-
yiz. Hele duyularımız ötesinde gerçek bir nesnenin var olup olmadığı-
nı bize duyularımız ispat edemez.
"Materyalist için (donnée effective: fiilen, gerçekten verili) olan şey,
suretleri (imajları) duyularımızdan ibaret olan dış dünyadır. İdealist için
gerçekten verili olan şey duyuştur. Dış dünyaya gelince, o bir "Duyuş-
lar kompleksi" (duyular yumağı) olarak bildirilir. Agnostik (Bilinmezci)
için duyuş gene "dolaysız bilinir olan şey" (donnée immediate: dolaysız
veri)dir, ama agnostik bundan ötesine gidemez. Ne dış dünya gerçek-
liğinin maddeci kavranılışına, ne dış dünyayı bizim tasavvurlarımız gibi
gören idealist teoriye doğru gidemez."(Lenin, Materyalizm ve Am-
piriyokritisizm, s. 85 (Collected Works, C. 14, s. 111-112)
"Materyalist için doğa ruhtan önce gelir, idealist için iş bunun büs-
bütün zıddıdır. Engels, Hume ile Kant'ın öğrencilerini bu iki görüşün
arasına yerleştirerek, onlara agnostik (Bilinmezci) adını verir. Çünkü o
gibileri kâinatı tanımanın yahut hiç değilse esaslıca bilmenin olağanlığını
reddederler." (Lenin, age., s. 13 (Collected Works, C. 14, s. 32-33))
Biz burada gerek İdealizmin (Fikirciliğin ve Ruhçuluğun), gerek
agnostisizmin (bilinmezciliğin) ve benzerlerinin öne sürdükleri sistem
uydurmalarını sayıp dökmeyeceğiz. Maksadımız gerçek Materyalizmin
öteki görüşlerden ayrımını vermektir. Materyalizm, insan duyularından
kuşkulananları tımarhane hekimine gönderir. Çünkü hayal gördüğü-
nü sananlar, demagog değilseler, deli olmalıdırlar. Materyalizme göre
düşüncemiz dışında gerçekten var olan madde dünyası duyularımızla
yansıtılır. O madde dünyası benliğimiz dışında bulunduğu için objektif
bir hakikattir. Çünkü dış dünyanın, tek kişi düşüncesi için olduğu gibi,
bütün insan düşünceleri için de ruhumuzdan önce geldiğini her günkü
bilim buluşları ispatlar.
"Materyalist olmak için duyu organlarımızın bize bildirdiğini ob-
jektif hakikat olarak kabul etmek gerekir."(Lenin, age., s. 105 (Col-
lected Works, C. 14, s. 133))
Ancak, Materyalizm genel adı altında; bir İşçi Sınıfının materyalizmi
olan Diyalektik Maddecilik vardır, bir de işveren sınıfının Mekanik Mad-
deciliği vardır. Mekanik burjuva maddeciliği metafizik kalmıştır. Meka-
nik Maddecilik, hareketi ve değişmeyi doğada ve toplumda gereği gibi
gözönünde tutamaz. O yüzden hayat olaylarını mekanik kanunlarla ve
toplumu da hayat kanunları ile açıklamaya kalkışır. Burjuva maddeciliği
için varlık mutlak ve soyut bir cevherdir.
Diyalektik Maddeciliğe göre, mutlak varlık izafi varlıkların toplamı-
dır. Madde denilen şey düşüncemiz dışında vardır. Diyalektik Madde-
ciliğe göre:
"Kabul edilmesi felsefecil materyalizmi tanımlayan maddenin biri-
cik 'kalite'si [niteliği]; Objektif bir gerçeklik olmak, bilincimiz dışında
mevcut bulunmaktır." (Lenin, age., s. 225 (Collected Works, C. 14,
s. 260-261))
Demek, Diyalektik Materyalizm için Madde denilen şey yalnız ve
ancak "Objektif gerçeklik"tir. Maddecilik objektif realiteyi kabul et-
mektir. Bu iki sözcük (Objektif Realite) ne demektir?
OBJE (NESNE): Düşünce dışında olup, düşünülen şey, duyulan şey
demektir. OBJEKTİF: Obje ile ilişkili demektir. (Objektife: Nesnecil de-
nilebilir.)
REEL (GERÇEK): İnsanın duygu ve düşüncelerine bağlı olmaksızın
sahiden var olan şey demektir. Bu açıdan insan duyguları ve düşün-
celeri gibi, ruh olayları da gerçek sayılır. REALİTE: Reel olan şey, sa-
hiden var olmak demektir. (Türkçe'si: Gerçeklik olur.)
Objektif Realite (NESNECİL GERÇEKLİK): Düşüncemiz dışında
nesne olarak bulunan varlığın gerçekliğidir.
Demek MADDECİLİK, düşüncemiz dışında gerçekten var olan şeyi
inkâr etmemektir. Bu anlamda Maddeciliği kısaca tarif edersek, şöyle
diyebiliriz:
HAKİKİ MADDECİLİK: "Gerçek dünyaya (Doğaya ve Tarihe) her-
hangi bir idealist kuruntu taşımadan bakmak'hr. (F. Engels, Ludwig
Feuerbach ve Klâsik Alman Felsefesinin Sonu (Marks-Engels, Werke,
C. 21, s. 292))
Kâinata "idealist kuruntu taşımadan", yani Materyalist bir gözle
bakmak deyince iki nokta hatıra gelir:
1- OLAY UYDURMAMAK: "Olaylara sığmayan idealistçe (kuru fi-
kirci) uydurmasyonlar"(F. Engels, age) icat etmemek, olmaz şeylere
olur dememek;
2- İLİŞKİ UYDURMAMAK: "Olayları uydurma ilişkiler içinde değil,
kendi ilişkileri içinde incelemek" (F. Engels, age), olaylar ve şeyler
arasında bulunmayan bağlılıkları varmış gibi göstermemek...
Tek sözle, Maddecilik OLANI OLDUĞU GİBİ GÖRMEK'tir. "Materya-
lizm bundan başka hiçbir anlama gelmez." (F. Engels, age)
Mekanist burjuva maddecileri Varlığın özü olarak değişmez, dağıl-
maz CEVHER halinde bir "madde" yahut "kuvvet" kabul etmekle işe
başlarlar. O Cevher uzun yüzyıllar boyu atom adını alır. Ondan sonra
artık Madde denildi mi, mahiyeti [özü, aslı] hep metafizik kalan bu
atom veya kerpiç gibi üst üste gelen atomlar gözönüne gelir. Bu ker-
piç-atomları yan yana getirerek cisimler kurarlar. Cisimler de atomlar-
dan kurulduğu için gene metafizik karakterlerle yüklü olur. O zaman
idealistlerin "Fikir" dedikleri şeyle, kaba materyalistlerin "madde" de-
dikleri şey, esrarengiz, mutlak bir kavram durumuna sokulur.
Günün birinde denemeler ve buluşlar, dağılmak nedir bilmez sa-
yılan atomun içinde Elektron, Proton, Nötron, Pozitron, Mezon ve
benzeri adlı bambaşka elemanlar yakalar. Bu elemanlar yıldızların
sistemleştiği evren biçiminde kuvvetlerdir. Böylece kaba materyaliz-
min Madde ve Kuvvet diye ikiye böldüğü objektif varlık, bir tek şey
halinde belirir. Yapılan telsiz, radyo ve benzeri keşifler, insan beyninin
mekanizması ile düşünceyi bir Madde ve Kuvvet ilişkisi olarak açıklar.
Böylece ortada dokunulmaz ve değişmez Cevher fikri söner. Madde ile
Ruh ayrımı kalkar. Materyalizm adına bir tek şey kalır: Olanı olduğu
gibi görmek...
Maddenin iç yapısı üzerine yapılan son keşiflerden sonra Mater-
yalizm çevresinde bir bilgin şaşkınlığı çıktı. Oysa bu Keşifler ve daha
nice benzerleri: "Bilgi (yahut: Psişik: Ruhçul) ile Fizik (Bedencil) dün-
ya arasındaki ilişkiler"den hiçbir şey değiştirmedi.
"Çünkü maddenin biricik kalitesi [niteliği] (ki bunu kabul etmek
felsefe maddeciliğini kabul etmektir): Objektif bir realite (nesnecil bir
gerçeklik) olmak, bilincimiz dışında var olmaktır." (Lenin, Materyalizm
ve Ampiriyokritisizm, s. 225 (Collected Works, C. 14, s. 260-261))
Şimdiye dek hiçbir buluş, Maddenin Düşüncemiz dışında bulundu-
ğunu çürütmedi. Tersine, her keşif, Maddenin objektif gerçekliğini bir
yol daha ispatladı.
Mekanistçe materyalizm, insan bilgisinin ilkel gelişim çağında ile-
ri bir hipotez idi. 19. Yüzyıldan sonra, İsa'dan 500 yıl önceki Yunan
filozoflarının yaptıkları formülü gözü kapalı tekrarlamak, Maddeciliği
küçük düşürmek, Materyalizm düşmanlarına açık vermek olur. Son
günlere dek bütün dincil ve lâik İdealistler, büyük bir ciddiyet perdesi
altında, Materyalizmin hep o kaba, ilkel ve mekanik biçimini ele alıp
örselerler. Bu bakımdan, Diyalektik olmayan Maddecilik artık kendi
kendini inkâr etmiş sayılır.
Diyalektik Maddeciliğin bütün Metafizik Materyalizmlere üstünlüğü
şuradadır: O, daha elektron keşfedilmeden önce maddeyi ve madde-
nin en "parçalanmaz: atom" denilen zerresini dahi canlı bir organiz-
ma gibi hareketli, değişir, yaşar ve ölür bilmiş ve öyle bildirmiştir. O
zamandan beri Doğa bilimlerinin her alanda boyuna ispatladıkları şey
de bu olmuştur.
Maddecilik gerçek OLAYCILIK sayıldı mı, artık Diyalektikten ayrıla-
maz. Çünkü maddenin gelişimi ve hareketi ile kendisi ayrı ayrı şeyler
olmaktan çıkmıştır:
"Hareket, maddenin var oluş yordamıdır. Hiç bir yerde ve hiçbir
zaman hareketsiz madde olmadı ve olamaz... Hareketsiz madde, tıpkı
maddesiz hareket kadar kavranılmaz bir şeydir." (F. Engels, Anti-
Dühring, C. I, s. 74-75 (Marks-Engels, Werke, C. 20, s.55))
Dostları ilə paylaş: |