54-Diyalektik Nedir indd



Yüklə 2,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/81
tarix26.11.2017
ölçüsü2,8 Kb.
#12761
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   81

oluruz. Onun için her şeyin kımıldayıp değişerek geçirdiği GELİŞİM 
GİDİŞİ'ni bütünüyle ve adım adım izlemeliyiz. 
Hegel'in, "Hukuk Felsefesinin Temel Çizileri" kitabının Giriş kıs-
mında ısrarla belirttiği gibi, şeylerin ve olayların tarifi ile yetinmek 
üstünkörü kalmak ve aldanmak olur. Gerçekliği kaçınılmaz (zarurî) ge-
lişimi içinde gözden geçirirsek, ancak o zaman sağlam bir düşünce ve 
kavram sahibi oluruz. Onun için DİYALEKTİK MANTIK her şeyden önce 
olan bitenleri öyle tümden ve her yanlı bir GELİŞİM içinde görmektir. 
Meseleyi daha iyi anlamak için kaba bir benzetiş yapabiliriz. Formel 
Mantık, Varlığın ve Hayatın tek ve dağınık FOTOĞRAFLARI ise, Diya-
lektik Mantık Varlığın ve Hayatın hareketli, canlı FİLMİ'dir. Sinema keş-
fedildikten sonra yaşayışı tek tek fotoğraflarla anlamaya kalkmak ne 
denli eksikse, tıpkı öyle, Diyalektik Mantık varken Formel Mantıkla iş 
görmek en az o kertede bir eksiklik ve gerilik olur. 
Formel Mantığın birinci kusuru olayları KIMILDARKEN (Hareket ha-
linde) görememesidir. Oysa Doğada ve Hayatta ve Toplumda her şey 
durmaz dinlenmez bir kımıltı, hareket ve değişim geçirir. Dünyamızın 
uzayda bir ateş bulutu iken, şimdiki katı kıvamına gelmesi, Madde 
adıyla cansız veya durgun saydığımız Varlığın değişmez bir nesne ol-
madığını, durmaksızın hem biçim ve hem de öz değiştirdiğini gösterir. 
Bitki ve hayvan türlerinin de boyuna evrim geçirmeleri, toplumun 
İlkel Komunadan (Vahşet ve Barbarlık'tan) bugüne dek biçimden bi-
çime girmesi; canlı organizmalar gibi toplum yapısının da, cansız var-
lıkların da evrende genel olan kımıltı ve değişim gidişine uyduğunu 
belli eder. Varlığın o sonsuz gelişimi kafamızın aynasına çarpar, beyni-
mizde uyanan duygu, sezgi ve düşüncelerimiz, herkesin pek iyi bildiği 
gibi, durmaksızın şimşek çakışlarıyla çarpışıp oynaşır ve her gün yeni 
değişiklikler getirerek ilerler. 
En ilgisiz insan olarak şöyle çevremize bir göz atalım. Durgun ve 
değişmez görünen Doğa, göz karartıcı bir gelişim ve değişim coşkun-
luğu içinde yüzer. Karşımızdaki dağ bize hep aynı gelir. Dikkatle baktık 
mı, dağın her saat, her dakika başka bir renk kompozisyonu olduğunu 
ressam olmadan da kavrarız. Hassas ölçülerimiz olsa her yıl aynı da-
ğın ağırlık ve biçimce değiştiğini ölçebiliriz. 
Önümüzdeki ağaç kışın ölü parmakları gibi kupkuru dallı idi. Bahar-
da ansızın tomurcuklandı, çiçeklendi. Yazın çiçekler dökülüp meyveler 
erdi ve taşlandı. Güz gelince, ağacın yemyeşil yaprakları önce sararıp 
kızardı, sonra teker teker, yel esince birden bire dökülmeye başladı. 
Kışa girdik mi, ağacın dalları gene kupkuru ölü parmaklarına döner. 
Ama o geçen yılki ağacın parmakları nerede? 
Örneklerimizi her günkü olaylar içinde sonsuzluğa dek çoğaltabi-
liriz. 


Bugünkü bilgi düzeyimize geldikten sonra, gerçekliği süreç olarak 
görmemek için insanın ancak toplumcul bakımdan kör olması gerekir. 
Ve başka hiçbir hayvanda bulunmayan öyle bir toplumcul körlük in-
sanda vardır. Ona sınıfsız toplumda "SOSYAL KÖRLÜK", sınıflı toplum-
da "SINIF KÖRLÜĞÜ" diyebiliriz. Göz bakar, her şeyi gördüğünü sanır. 
Gördüğünden bir şey anlaması ise, en uzun ve en çetin gelişmeleri 
bekler. Ve Hegel'in, mantığında birinci konak saydığı "KONSTATIEREN" 
(Kaydetme), yani Duyuş basamağından yukarı çıkamaz. O duyuş ise 
insanı her zaman aldatabilir. Yeryüzünün bin yıllar boyu düz bir tepsi 
olduğu, güneşin dünya çevresinde döndüğü böyle sanılmıştı. 
Onun için bütün Varlık, Doğa, Organizma ve Toplum olaylarında 
her şeyin boyuna kımıldayıp değiştiğini hiç unutmamak Diyalektik 
Mantığın birinci kavrayış prensibidir. Bu diyalektik gidiş veya süreç 
nasıl gelişir? Daha doğrusu, gerek Varlık, gerekse Düşünce neden hiç 
durmaksızın gelişim süreci içinde kımıldar? 
II- ÇELİŞKİLERİN BİRLİKTE GİDİŞİ 
Kımıltılı değişim: Sürecin dışarıdan görünüşüdür. Kımıldamayı ve 
değişmeyi gerektiren etki, Varlığın özünde kıyametler koparır. Bunun 
nedeni hangi kaynaktan gelir? 
Biçimcil Mantığın bu soruya vereceği karşılık tam bir totolojidir. 
Formel Mantığa göre Varlık kımıltılı olduğu için kımıldar. Formel Man-
tık olayların yalnız bir anlık duruşlarını fotoğrafa aldığı için, hareketi 
önemsemez. Ona göre kımıldama ve değişme, şeylerin başına arasıra 
tesadüfle gelen kaza ve belâya benzer. Hareket böyle iğreti bir takıntı 
sayıldı mıydı, artık değişimin iç zembereğini, asıl nedenini araştırma-
ya yer kalır mı? 
Doğrusunu ararsak, Biçimcil Mantık kurulduğu günden beri hareketi 
Açıklamakla uğraşacağına, bir çeşit İNKÂR etmeye çabalar. Hareketsizlik 
felsefesini düşünceye dayatmak ister. Aristo'dan kalma Formel Mantığın 
insan düşüncesine dayattığı üç temelli kanun şudur: 
1- EVET, "EVET"TİR: Evet, Hayır'la bir olamaz. 
2- HAYIR, "HAYIR"DIR: Hayır, Evet'le bir olamaz. 
3- BİR ÜÇÜNCÜ ŞIK OLAMAZ: Bir şey ya Evet yahut Hayır'dır, ikisi 
birden olamaz. 
Bu üç prensibe hep birden "ÇELİŞMEZLİK KANUNU" denilir. "Evet" 
ile "Hayır" birbiriyle çelişkindirler. Çelişkinler bir araya gelemezler. 
Gelirlerse birbirlerini yok ederler ve ortada hiçbir şey kalmaz. Onun 
için, çelişki "SAÇMA" (abes) sayılır, yani hiçtir. 
Antika Yunan toplumunun çöküntü çağında ortaya çıkan İşkilcil 
(Septik) Felsefe kurucularından Zenon'un "Sofizm" (Safsata) denilen 
düşünceleri hep o Formel Mantığın gerçekliğe tıpatıp uydurulmasın-


dan, daha doğrusu gerçekliğin Biçimcil Mantığa kardırılmasından çı-
karılmıştır. Zenon, Formel Mantığın Çelişmezlik Kanunu'na dayanarak, 
Hareketi toptan inkâr ederdi. 
Derdi ki: Havaya atılmış bir ok falan saniyede nerede bulunur? Filân 
yerde mi? Öyle ise, yani ok hareket ediyorsa, biz daha "Ok filân yerde-
dir" derken, ok o filân yerden çıkmış, feşmekân yere geçmiştir bile. De-
mek ok bir anda hem filân yerde bulunur, hem de bulunmaz. Ok falan 
anda filân yerde hem vardır, hem yoktur. Mantıkça (Formel Mantığın 
kafamıza dayattığı kanunlar gereği) bir şeyin hem var, hem yok olması 
ise "SAÇMA"dır. Öyle ise ok var mı? Vardır. Çünkü oku elle tutup gözle 
görüyoruz. Ok harekete geçerse yok sayılmalıdır. Oysa okun var olduğu 
ortadadır. O zaman, oku yok edemediğimize göre, Hareketi yok etmek 
gerekir. Ok varsa, Hareket yoktur, Hareket varsa Ok yoktur. 
İşte Zenon'un ünlü "SAFSATA"sı böylece daha o zamandan Biçimcil 
Mantığı kendi silâhı ile vurmuş gibidir. Zenon, Formel Mantığın bü-
tün kanunlarına ve adaletine uygun olarak, hareket olayını bir çırpıda 
idam ediveriyordu. 
Dogmatik filozoflar istedikleri kadar Zenon'u Sofistlik yapmakla suç-
lasınlar. Kendileri Biçimcil mantığı kullandıkları sürece bir yol Zenon'u 
"MANTIK"la susturamazlar. Tersine, Zenon onların topunu birden ko-
mik bir silâhla mat eder ve dogmatik filozoflar Hareket olayı dışın-
da birçok Varlık değişikliklerini metafizik mantıklarıyla inkâr ederken, 
Zenon'dan daha az gülünç birer Safsatacı olmaktan kurtulamazlar. 
Zenon'ları Sofizmleriyle birlikte yere yıkacak tek güç Diyalektik 
Mantığın gerçekliğidir. Diyalektiğe göre Çelişki ne saçmadır, ne hiçtir. 
Tamamıyla hep ve gerçektir. Mademki her şey kımıldayıp değişmekte-
dir, öyleyse bütün kımıltılar ve değişiklikler çelişkilerden doğarlar. Çe-
lişki saçma yahut kör bir tesadüf değil; genel ve yaratıcı bir kanundur. 
Çelişki, gelişimin ve dolayısıyla da Varlığın öz iç gücüdür. 
Formel Mantığın üç temelli kanununa karşı gelmek üzere, DİYA-
LEKTİK MANTIK'ın üç temelli düşünce kanununu vermek istersek, 
şöyle diyebiliriz: 
1-Evet (yani: TEZ) "Hayır"sız (yani: "ANTİTEZ"siz) olmaz. 
2-Hayır (yani: ANTİTEZ) "Evet"siz (yani: "TEZ"siz) olmaz. 
3-"Evet"ten (yani: "TEZ"den) ve "Hayır"dan (yani: "ANTİTEZ"den) 
bambaşka "bir üçüncüsü" olur. Tez ve antitez'in çatışması ile meydana 
gelen bu "Üçüncü"ye "SENTEZ" denir. 
Tez ile antitez bir araya gelince gerçi çarpışarak birbirlerini yok eder-
ler. Ama bu boşuna bir yok ediş değildir. Tezin antitezle çarpışması bir 
yokluğa ve boşluğa varsa; buna Çelişki değil, Saçma denirdi. Zıt bir Te-
zin karşısındaki antitezi inkâr edişi ve bu inkârın da yeniden inkâr edilişi 
yepyeni bir varlığa ulaşır. O varlığa Sentez denir. 


Yüklə 2,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə