Almanak 2017 entropol kitap



Yüklə 5,21 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/79
tarix06.05.2018
ölçüsü5,21 Kb.
#42952
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   79

 

 
  Ertesi gün boynumda  yükselen  alışveriş  merkezine  çantalarımı  asıp  yola  koyuldum. 
Şehirden  ayrıldım,  doktorun  haklı  olduğunu  ormana  girişimle  işçiler  seslerini  kestiğinde 
anladım. Bin odalı gökdeleni boynunda taşıyan zavallı babamın beni vakit buldukça götürdüğü 
göle  çok  yakındım  artık.  Gölün  ardındaki  çiçek  tarlasında  onunla  müzik yaptığımız günleri 
hatırladım. Başım öne eğik, ayakkabılarımı çıkarıp göle ayaklarımı soktuğumda boynumdan 
yükselen  yapının  bir  katının  tuzla  buz  olduğunu  fark  ettim,  uzun  zamandan  sonra  mutlu 
hissediyordum  ta  ki  ormanın  içinden  bana  doğru  koşan  şişman  çocukları  görene  kadar. 
Veletler ben yokmuşum gibi suları üzerime sıçratarak geçip gitti. Boynumdaki işçiler molanın 
bittiğini haykırdığında kafamı göğe kaldırmaya zorladım. Babamla müzik yaptığımız ormanın 
yerine  büyük  bir  alışveriş  merkezi  dikildiğini  işte  o  zaman  fark  ettim.  Gözlerimden  yaşlar 
süzülürken, işçiler olmadığı kadar hızla kat üstüne kat çıkmaya başlamışlardı. Ağırlık suratımı 
göle doğru iterken, sudaki aksimle kısa süre yüz yüze geldim. Suratım bana ait değildi artık, 
işçiler ve alışveriş merkezinin müdavimlerinindi. Tepemdeki bina hızla yükselirken suratım 
suyun içine gömülüverdi ve o an, belki de suyun içinde en huzurlu nefesimi alıp verdim...alıp 
verdim....alıp verdim...  
 
ÖYKÜ GAZETESİ - AĞUSTOS 2017 SAYISI’nda yayımlanmıştır.  
   


 

 
OZANLARIN BALADI 
BAHADIR İÇEL 
 
Henüz  yayınlanmamış,  “Karanlık  Serisi  olarak  adlandırdığım  fantastik  serimin 
yedinci  kitabı  olan  “Karanlığın  Yüreğinde”de  yer  alan,  kitaptaki  olayları  bir  ozanın 
gözünden anlatan, şiir şeklinde bir destandır.   
 
Sağır tanrılar, kör gözleri
Kayıp destanlar, çok sözleri. 
 
Kulak verin şu ozana, 
Kanmayın tarihteki zana. 
 
Bir dolu hikaye var dilinde, 
Doğrusunu bulmak halkın elinde. 
 
Bir balat bir söz ki rüyalara takılmış, 
Kutlu ağızlarda bir şişeye satılmış. 
 
Sabır bilin anlatılacak öykü, 
Kahramanlar ne dünkü ne bugünkü. 
 
Zamana binecekler eyersiz, 
Şimdi meraklanmanız çok yersiz. 
 
Sisler içinde kalmış olan, 
Sıyrılacak duvağından. 
 
Akıllarınıza düşecek görüntüler ama, 
Düşmeyecek tatları kurtların damağından. 
 


 

 
Karanlık bir el uzandı öte yana, 
Çekti Kutsal ruhu bu yana. 
 
O ki tanrılara kafa tutacaktı, 
Kendini beğenmiş elflerle cirit atacaktı.  
 
Ne yiğitler koştu peşinden ölüme, 
Korkmayın hiçbiri gitmedi güme. 
 
Her yere düşen damla feragatla kutsandı, 
Ölüm sağa sola koşturmaktan usandı.  
 
Önce Serena düştü Kara Şövalye’ye, 
Prenseslerin prensesi döndü deliye. 
 
Herkna’nın kaderinde şehri kurtarmak vardı, 
O da gitti Adı Olmayana kandı. 
 
Böyle yazılmış, olması gerekendi diyenler, 
Haeldon Dinyar gelince topuğa kuvvet verenler. 
 
Uyandılar o rehavetli uykularından, 
Gönderdiler Herknalarını kurtulmak için karanlığın ahından. 
 
Bir dağ bir tepe inledi denizlerin içinde
Herkna peşinde takipçileri ile sulara girdiğinde. 
 
Koruyucu, ormanın kutsal rehberi idi, 
Yüreği kızıllar içinde idi. 
 
Ak sakallarını baltasıyla tıraş eden cüce, 


 
10 
 
Kızardı ağzı durmaz tiflinge. 
 
Yürüdüler doğuyu boydan boya
Aldılar Tanrının ellerinden çıkanı. 
 
Yürüdüler güneyi boydan boya, 
Kandırdılar peşlerindeki kurt adamı.  
 
Bize bir şey anlatmadın diyenler, 
Karşılarına çıktı nozzgerler. 
 
Öyle gömülmüşlerdi ki metale, 
Mimarları eremedi kemale. 
 
Geçtiler amansız çölü, 
Yüreklerinde korku gölü. 
 
Sivri dağlar kesti yollarını, 
Aşağı yukarı sürüdüler ayaklarını.  
 
Neden sonra onlara yol verdi bir ork, 
Kimseye söylemeyin günah sayarlar sözümü. 
 
Her ne kadar karanlık fısıldasa da, 
Keserler dilimi, oyarlar gözümü.  
 
Çalsın biraz veenalar, 
Bozulmasın hemen ağalar.  
 
Bir küçük gülümseme arası, 
Kart çalmasın kumarbazlar.  


 
11 
 
 
Yoluna yürüdükçe yoldaşlar, 
Kuzeyde büyük bir savaş başlamıştı.  
 
Serena’yı evi yapmış çarpılmışlar, 
Buna kimse dayanamamıştı.  
 
Önce Bozkırın Kanı geldi atlarıyla, 
Cüceler bitiverdi ellerinde baltalarıyla. 
 
Elflerin gelişi nazlaydı, 
Karanlık hala çok fazlaydı.  
 
Neden sonra atlarına bindi şövalyeler, 
Ne methiye, ne aman dinlemediler. 
 
Omuz omuza çıktılar karanlığın karşısına, 
Büyücüler oturmuştu tepelerin başına.  
 
Böcekler gibi kaplamıştı karanlık dağı tepeyi, 
Dinlemediler karşılarındaki debdebeyi… 
 
Başlarında Yarımelf ve Kara Danışman, 
Kara Şövalye düşmüştü Ay Işığına evvel zaman. 
 
Sarsıldı tepeler, dağlar, 
Yıkıldı bütün kervansaraylar.  
 
Bozkırlılar tepeden gök gürültüsü gibi indi, 
Çarpılmışlar geriden zehirli mantarlar gibi bitti.  
 


 
12 
 
Eski savaş kıskanacaktı bu mücadeleyi, 
Gearlyn’in dişleri kıstıracaktı akıllıyı ve deliyi. 
 
Bırakalım çelikler tokuşsun
Büyücüler sihirle konuşsun.  
 
Uzakta yolcular bulmuştu deliği, 
Hepsini yutacak deliliği… 
 
Karanlığa çıkıyordu kule, 
Cehenneme uzanıyordu merdivenleri. 
 
Bir de tuzakları sorun hele, 
Öldürüyordu kendilerine er diyenleri… 
 
Biri kaldı artlarını kollayacak, 
Biri düştü merdivenlerin keskinliğine, 
 
Ruh, anahtar, koruyucu, cadı anılacak, 
Vardılar deliğin dibine. 
 
Onları bekliyordu ölenler, 
Ölüp de acıyla dirilenler… 
 
Cehennem açmıştı kapılarını,  
Kusmaya başlamıştı yalanlarını… 
 
Gölgelerdeki dikenler yaralar açtı, 
Yaraları zehirler kanattı… 
 
Neden sonra karşılaştı Herkna ile Zel’al, 


Yüklə 5,21 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   79




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə