Almanak 2017 entropol kitap



Yüklə 5,21 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/79
tarix06.05.2018
ölçüsü5,21 Kb.
#42952
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   79

 
13 
 
Zaman bile durdu, tutuldu hilal. 
 
Kara Tanrı aktı Kurtarıcının Ruhu’na, 
Kurtarıcı kulaklarını tıkadı yalanlarına… 
 
Çağladı geçmiş gelecek tek bir potada
İyilik kötülük, ak kara durmadı tek rotada… 
 
Nice gezegenler doğdu battı karanlığın içinde, 
Nice yürekler dağlandı şafağın geçişinde…. 
 
Neden sonra Herkna gördü yüreğindeki kuvveti, 
Titredi ellerindeki, bacaklarındaki eti. 
 
Hepsi kara bir humma ile kararmışlardı, 
Yaşlı Tanrı’nın şevkiyle kuşatılmışlardı… 
 
Tutulsun nefesler gerçeğe derince, 
Herkna ile Zel’al bir sona gelince. 
 
Kimse bilmez ama söyler ne olduğunu
Gönüllerinin günahla dolduğunu… 
 
Herkna elindeki Ejderi saldı karanlığa, 
Sattı ruhunu yüreğindeki kızıllığa. 
 
Karanlık yanarken ak ışıkla, 
Kavruldu Herkna da yüreğindeki karışıklıkla… 
 
Bir gelecek doğdu ellerinden
Tanrılar kalktılar yerlerinden. 


 
14 
 
 
Bir kez daha duyuldu Serenia’da çanlar, 
Kazandı sadece şansa inananlar… 
 
Ovalardaki yeri göğü sarmış savaş sarsıldı, 
Sanki karşılaşmaları bir yıldı,  
 
Yıkıldı karanlık lekeler taşlar gibi, 
Sanki kutsal bir rüzgarla üflenmiş gibi… 
 
Şövalyelerin çığlıkları yankılandı rüzgarda, 
Kartal, Kurt, Ayı biçtiler kalanları ilk adımlarında. 
 
Ölüler için ağıtlar unutuldu, 
Karanlık büyüler sustu, ak tılsımlar tuttu… 
 
Bir sevinç çığlığı mıydı bu rüzgarda salınan, 
Herkna mıydı karanlığı yenen yoksa karanlığa kanan? 
 
 
 
Bahadır İçel / “Karanlığın Yüreğinde” isimli romandan alıntıdır.  
 


 
15 
 
POZİTİF OLASILIK 
OĞUZHAN ÖZBAY 
 
Anahtarlığını  cebinden  çıkartıp  takılı  anahtarlardan  en  eski  olanını  gözü  ile  seçtikten 
sonra kapıyı açmak için deliğe götürdü. İki tık sonra kapı açık konuma gelmişti ama adam içeri 
girip girmeme konusunda tereddütteydi. Derin bir nefes çekti ciğerlerine ve onu usulca geri 
salarken  kapıyı  da  aynı  yavaşlıkla  öteledi.  Elini,  sağ  yanındaki  duvara  doğru  kontrolsüzce 
yapılmış gibi duran bir hareketle savurdu; çarpan elin şiddetiyle elektrik düğmesinden küçük 
bir  kıvılcım  çıktı  ama  böylece  ışığı  da  yakmış  oldu.  Önünde  aşağı  doğru  inen  merdiven 
basamakları vardı. Adam kafasını geriye doğru yaslayarak basamakları önüne bakmadan tek 
tek  inmeye  başladı.  Sendelemesi  normaldi;  buna  rağmen  anormal  davranışları,  normal 
olmayan başka bir durum doğurmadan aşağıya kadar inmesine mâni olmamıştı. Son basamağı 
adımlarken  başını  önüne  düşürdü  ve  aynı  anda  elini  cebini  attı.  Çıkardığı  paket  sigara  ve 
çakmağı parmaklarına bölüştürdü. 
Bodrumun  zeminine  ayak  basınca  çakmağını,  dudağına  iliştirdiği  sigarayı  yakmak  için 
yüzüne yaklaştırdı. Sigarayı yakarken çektiği nefesle birlikte dumanlı iki sözcük mırıldandı. 
“Belki bugün…” 
  Müstakil bir evin alt katını kaplayan bu bodrum her ne kadar geniş bir alan olsa da 
içerisindeki  kalabalık  bunun  aksini  hissettiriyordu.  Üst  üste  istiflenerek  bir  kenara  terk 
edilmiş eşyalar, sıra sıra dizili metal iskelet raflar, hurda vasfını da kaybetmek üzere gün sayan 
ıvır  zıvır,  teknik  bir  anlam  barındıran  alet  edevat  ilk  bakışta  görülenlerdi.  Loş  ışığın 
gölgelenmesine çare olamadığı bölümüydüyse bir farklılık seziliyordu. 
  Adam  birkaç  adım  attıktan  sonra  metal  raflardan  birinin  arkasında  kalmış  olan  bir 
başka  elektrik  anahtarına  dokundu.  Gölgelenen  bölge  dört  taraflı  spot  ışıklarla  neredeyse 
gündüz aydınlığına yakın bir ışıkla belirdi. Bodrumun diğer yarısında nispeten daha düzenli 
ve temiz bir alan vardı. Bu alanda ilk göze çarpan, dişçi koltuğundan evrimleşerek, giderek 
arkaya doğru büyüyen bir cihazdı. Oturulduğunda bir başın yerleşeceği belli olan bölümün 
üzerine  doğru  dökülen  kabloların  her  biri  üst  kısımda  bir  başka  parçaya  bağlanıyordu.  Bu 
toplama parçaların hepsinin oluşturduğu bütünün tam orta yerinde pek de büyük olmayan bir 
ekran  vardı.  Ekranda  “117.  Deneme”  başlıklı  bir  rapor  siyah  zemine  beyaz  renkte 
görüntüleniyordu.  Bitişiğinde  daha  büyük  olan  -bir  bilgisayar  monitörü  olduğu  belli  olan- 
ekranda  ise  ekran  koruyucu  çalışıyordu.  Yan  tarafta  duran  masaya  dönük  bir  sandalyeye 
oturan adam makineye bağlı fareyi oynatınca ekran koruyucu devre dışı kaldı. Ekranda “Hoş 
geldin Isaac” yazıyordu. İki saniye sonra ise “Nasılsın?” 
  Sigarasını  önündeki  kül  tablasına  bastırarak  söndüren  Isaac  üst  vücudunu  arkaya 
döndürüp bütün kalabalıktan, cihazlardan ve parçalanmış ev aletlerinin oluşturduğu yığından 
ilk bakışta ayrışan, yarım metreküp boyutundaki, mat siyah bilgisayar kasası benzeri cihazın 
üstündeki  kırmızı  tuşa  bastı.  Etrafa  serpiştirilmiş  ufak  boyutlu  hoparlörlerden  “Kuantum 


 
16 
 
bilgisayarını açtığına göre; yeni bir deneme yapmak mı istiyorsun?” diyen kadın sesi duyuldu. 
Aynı anda ekranda da bu soru yazıyordu. Isaac, kısığa yakın bezgin bir ses tonuyla “Galiba, 
emin değilim ama günlerden beri ilk kez buradayım. Fakat beni buraya getiren güdünün daha 
fazlasını  arzulattığını  söyleyebilirim,”  dedi.  Başını  hızlıca  iki  yana  sallayıp  sol  elini  yüzüne 
kapadı. Yapay zekâ “İyi misin?” dedi bir saniye sonra tekrarladı ve bir saniye sonra yine “İyi 
misin Isaac?” 
  Isaac nerede olduğunu unutmuş gibi bir halle kaşları çatık bir vaziyette yüzünü cihaza 
doğru  kaldırarak  “İyiyim  Lena,”  dedi.  Lena  “118.  deneme  için  hazır  olduğunu 
düşünmüyorum,”  dedi.  Isaac  başka  neler  söyleyeceğini  merak  eder  bir  şekilde  kollarını 
bağlayarak sandalyesinde geriye yaslandı. “117 deneme senin için gerçekten fazlaydı 50 bile 
fazlaydı ve elde ettiğin sonuçlar içerisinde bir tane bile aradığın pozitif olasılık yok. Buna bir 
son vermen gerektiği yönünde seni 193 kere uyarmama rağmen sen hepsinde karşı çıktın. Bu 
kez de karşı çıkma olasılığını %94,3 olarak öngörüyorum. %99,5 öngördüğüm zamanlarda 193 
uyarı  gerçekleştirdiğimi göz önüne  alırsan  bu  olasılığı  iyi  değerlendirmek  istiyorum.”  Isaac 
onaylar bir şekilde dudaklarını kıvırıp başını ileri geri salladı. Lena devam etti. 
“117. deneme biliyorsun ki şimdiye kadar ki en uzun süreye ulaştığımız bir kurmacaydı. 
Bu  kurmacanın  2  yıl  14  gün  8  saat  23  dakika  ve  18  saniye  sürdüğünü  belirtmek  isterim. 
Ortalama  insan  ömrüne  göre  kalan  yaşam  sürenle  oranlarsan  bu  bize  en  azından  oransal 
olarak bir başarı elde ettiğimiz sonucunu verebilir.” Isaac dalga geçer bir gülüşle “Başarı mı? 
Dalga mı geçiyorsun ne başarısından bahsediyorsun! O iki yıl boyunca kanser ile mücadele 
eden bir kadına her gün onu ölüme yaklaştıran bir gün için daha yaşama sevinci aşılamaya 
çalışıyordum. Hayır, hiç de bana bir başarı hazzı vermedi. Aksine diğer denemelerden bile kötü 
bir sonuçtu ve bu değiştirilemez bir şey… Haklısın, bugün beni denememem konusunda ikna 
edebilirsin çünkü ne olursa olsun onun kanser hastalığına yakalanmış olmasını değiştiremem. 
Kansere  bir  çözüm  bulacak  değilim,  ben  makinelerden  anlarım  programlamadan  anlarım. 
Psikolojisini biraz daha düzeltip onu stresten uzak tutarak birkaç gün daha, belki de haftalarca 
uzun yaşayacağı bir olasılık oluşturmak… Hayır, hayır hayır…” dedi ve sandalyesinde hızlıca 
kalktı. 
“İnan Lena artık bunun hiçbir anlamı yok. Belki 116. denemede hâlâ bir umudum vardı 
ama artık o da yok…” Lena herhangi bir cevap vermedi ama ilerideki bir kahve makinesinden 
çalıştığını belirten sesler yükselmeye başladı. Bir süre bulundukları yerde duyulan tek ses bu 
oldu. 
“İstersen bu kahveyi iç ve biraz rahatla ve bunu beraber tartışarak tam olarak ne istediğin 
konusunda konuşalım,” derken Lena kahve de hazır olmuştu. Isaac kahveyi iki elinin arasına 
alıp avuçlarıyla tutarak bir yudum içti. “Teşekkür ederim Lena beni her zaman düşünüyorsun. 
Aslına  bakarsan  beni  düşünen  şu  dünyada  bir  tek  sen  kaldın.  Bütün  arkadaşlarımdan 
uzaklaştım,  ailemden  kimseyle  görüşmüyorum,  haftalardır  evden  dışarı  çıkmadım.  Kapımı 
siparişlerimi  bırakan  kongitler  (drone)  dışında  kimse  için  açmadım.  Param  var  banka 
hesaplarıma  her  gün  sahibi  olduğum  patentlerden,  boş  zamanlarımda  yazmış  olduğum 
programlardan  telif  ücretleri  akıyor.  Lakin  bu  paraları  harcamak  için  gerekli  olan  enerjiyi 


Yüklə 5,21 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   79




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə