Anadolu university journal of art & design cilt / volume sayi / number aralik / december 2016 issn: 2146-7692



Yüklə 19,39 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə55/79
tarix30.10.2018
ölçüsü19,39 Mb.
#76455
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   79

151
SANAT & TASARIM DERGİSİ
* Anadolu University, School of Music and Drama, Department of Musicology, Program in Musicology, Eskişehir / TURKEY  
erdemcologlu@gmail.com
ABSTRACT
The influence of the symbolist poetry and the impressionist painting on Debussy’s music 
is stronger than the influence of the music of his era. This close relation is not limited to 
the fact that Debussy composed many pieces on symbolic poems; there exists a similarity 
of design between symbolist poetry and Debussy’s music. Both are craving to create their 
aesthetic language with components that are freed from the conventional meaning of a 
priori systems; they aim the aesthetic effect to be born out from the inner qualities of 
the components and their relationships. In this essay, first, the revolutionary aspects of 
symbolism will be elucidated using poetry analysis, and then the traces of these issues will 
be examined in Debussy’s musical language. For the sake of non-professional readers, the 
musical and poetic terminology used in the essay will be limited to a basic level. The last 
part of the article is reserved for a survey of findings on the selected works by Debussy. 
Key Words: Debussy, Symbolism, Symbolist Poetry, Musical Analysis, Symbolist Music
DEBUSSY’S MUSIC AND SYMBOLIST POETRY
Assist. Prof. Dr. Mesut Erdem ÇÖLOĞLU*


152
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
GİRİŞ
XIX. yüzyılın ikinci yarısı, Avrupa’da kapitalizmin hızla yaygınlaştığı, üretim şeklinin, ekono-
mik ilişkilerin ve bunun bir sonucu olarak toplumsal yaşamın belirgin biçimde değiştiği, gele-
neksel dünyadan sert bir kopuşun yaşandığı bir dönemdir. Sanayi Devrimi’nin bir sonucu olan 
bu hızlı dönüşümün yarattığı toplumsal çatışmalar, uyumsuzluklar ve sıkıntılar İkinci Dünya 
Savaşı’na kadar Avrupalı sanatçıları belirgin biçimde etkilemiş ve yeni doğan birçok akımın top-
lumsal geri planını oluşturmuştur (Antokoletz, 2004: 3-4). XIX. yüzyılın ikinci yarısında özel-
likle edebiyatta farklı sanat akımlarının ortaya çıkışında da bu değişimin ve yarattığı toplumsal 
çalkantıların etkisi açıktır. Örneğin, romantizme bir tepki olarak doğmuş olan gerçekçilik akımı 
büyük ölçüde bu baş döndüren değişimin yarattığı toplumsal bunalımları konu alır. Gerçekçi 
romanlarda, sözgelimi Emile Zola’nın romanlarında toplumsal dönüşümün bireyler üzerinde 
yarattığı olumsuz etkiler, kimi zaman dramatik, kimi zaman ironik bir deyişle romanın tam 
merkezinde yer alır.
Avrupa kıtasında bu köklü dönüşüm kaçınılmaz olarak büyük savaşlara neden olmuştur (Er-
gur, 2009: 36-40). Bu savaşlar, özellikle kaybeden ülkenin üzerinde çok büyük ekonomik ve 
toplumsal bir baskı yaratmış, kapitalizmin getirdiği toplumsal sıkıntıları ve bireysel dramları 
derinleştirmiştir. XX. yüzyılın iki büyük savaşı dışında, XIX. yüzyılın ikinci çeyreğindeki Na-
polyon savaşları ve 1870’deki Fransa-Prusya savaşı da Fransız halkı için böyle bir tablo yaratmış-
tır. Fransa-Prusya savaşı sonrasında Fransa işgal edilmiş, Paris ablukaya alınmış ve ciddi yiyecek 
sıkıntısı baş göstermiştir. Bunun ardından kurulan Paris Komünü kısa bir süre sonra çok kanlı 
biçimde Fransız ordusu tarafından bastırılmıştır (Pointing, çeviri, 1999: 707-708; Alkan, 2006: 
14-16). 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı da, her ne kadar kazananlar tarafında olsa 
da, Fransa için bir yıkım olmuştur.
Bu iki savaş arasında kalan yaklaşık 45 yıllık dönem, Paris’in entelektüel ve sanat çevrelerinde 
son derece renkli ve hareketli bir sanat yaşamının gözlendiği, Fransız kimliği taşıyan sanatsal ve 
kültürel üretimin Avrupa üzerinde etkisinin arttığı ve XX. yüzyıla yön verecek yeni akımların 
doğduğu bir dönemdir. Gerçekçilik, parnas ve sembolizm akımları, şiirin amacına, içeriğine ve 
biçimine dair kuramların, tartışmaların, yenilikçi arayışların yoğun olduğu bu hareketli ente-
lektüel ortamda filizlenir. 1862 yılında doğan Debussy’nin müzik dilinin şekillenmesiyle sem-
bolist şiirin Paris çevrelerinde yaygınlık kazanması aynı döneme, yüzyılın son çeyreğine denk 
düşer. Debussy için, uzlaşılmış akademik yaklaşımları reddederek yeni bir dil kurma çabasında 
olan sembolist şiir, toplumsal değişimleri görmezden gelerek Alman müzik anlayışını, Alman 
romantizmini sürdürmeye çalışan ‘muhafazakâr’ Fransız bestecilerinden daha verimli bir esin 
kaynağı olmuştur.
1
 Bir bakıma, edebiyatın ve plastik sanatların (özellikle de resmin) yaşanılan, 
1 Debussy’nin çağdaşı olan Fransız besteci Paul Dukas bu konuda şunları söyler: “Debussy üzerinde en güçlü etki edebi-
yatçıların etkisidir, müzisyenlerin değil.”, “La plus forte influence qu’ait subie Debussy est celle des littérateurs. Non pas 
celle de musiciens.” (McCombie, 2003: s. vii, dipnot 2). Dukas’nın bu sözü McCombie tarafından Robert Brussel’in 1926 
tarihli La Revue Musicale dergisinin yedinci sayısında yayımlanan “Claude Debussy et Paul Dukas” adlı makaleden (s. 
101) aktarılmıştır.


153
SANAT & TASARIM DERGİSİ
toplumsal travmanın izlerini farklı şekillerde taşıyarak ait olduğu çağı vurgulaması, Debussy 
için bu alanların müzikten daha etkili olmasını açıklar. Bestecinin Alman müzik geleneğinden 
uzaklaşma çabası, bir taraftan estetik tercihlerin, bir taraftan da Alman müziğinin bu dönem-
deki yaygınlığına ve bundan doğan meta niteliğine karşı duyduğu tepkinin bir sonucudur. Bu 
yaygınlık, Alman müziğinin dil, yapı, tür ve ifade gibi parametrelerde sunduğu hazır çözüm-
lerle, merkeze yerleştirdiği ilerleyiş, gelişim gibi, kapitalist söylemle örtüşen ilkelerle, dönemin 
burjuva sınıfına hitap etmesinden doğar. Ortak beklentiler ve ortak dil üzerine tasarlanmış bu 
üslup, üretimin hızlı biçimde pazarlanabilir/tüketilebilir olmasını sağlar ve Alman üslubunda 
çalışan bestecilerin üretimini tüketime yönelik bir müzik pazarının parçası kılar.
Bu noktada, yukarıdaki hususlara Debussy’nin yaşadığı dönemin toplumsal ve tarihsel bir 
panoramasını çizmek amacıyla yer verdiğimizi belirtelim. Yazının devamında alanımızı sem-
bolist şiir ve Debussy’nin müzik üretimi ile sınırlayacağız.
Debussy’nin sembolist şiire yakınlığı bu şiirler üzerine şarkılar bestelemiş olmasıyla sınırlı 
değildir; bu görünür ilişkinin ötesinde, bestecinin müzik dili ile sembolist şiirin ilkeleri arasında 
büyük benzerlikler bulunur. Bir bakıma, Debussy’nin müzik dili, çağının Alman geleneğine
2
 öy-
künen ve bunu yeniden üreten Fransız müziğinde değil, sembolist şiirin ve empresyonist resmin 
yaklaşımlarında temellenir. Aşağıda detaylarıyla değineceğimiz gibi, sembolist şiirin sözcüğü 
ve sözdizimini ele alışıyla, Debussy’nin akorları ve akorlar arası ilişkileri ele alışı arasında bir 
yaklaşım benzerliği bulunur. Kısaca tanımlarsak, her iki üslupta da, yapısal gereçleri (sözcüğü/
armoniyi) önkabullü bir dizge (konvansiyonel dil/tonalite) çerçevesinde anlam kazanan ögeler 
olmaktan çıkartıp, özerk içerikleriyle ve etrafındaki öğelerle kurduğu ‘özgür’ ilişkilerle kimlik 
kazanan öğelere dönüştürmek arzusu görülür. Muhtemelen tüm müzik adamlarının hemfikir 
olacağı gibi, Debussy’nin müziği renklerden, tınılardan kurulu bir müziktir. Bu müziğin ‘renk’ 
ve ‘tını’ kimliğini öne çıkaran armonileriyle sembolist şiirin bir tını olayı olarak ele aldığı söz-
cükleri ve empresyonist resmin konturdan kaçan, ‘ışığa’ dönüşmüş şekilleri arasında yakın bir 
ilişki bulunur. Bestecinin müziği kimi yönlerden sembolist şiire, kimi yönlerden empresyonist 
resme yakın olarak nitelendirilebilir.
Yazımızın ilk kısmında, XIX. yüzyılın ikinci yarısında özellikle Paris’te etkin olan yazın 
akımlarına değineceğiz. Metinde yer alan bulguları destelemek amacıyla yer verdiğimiz şiir ör-
neklerini uyak, dize yapısı, ses ilişkileri, sözcüklerin seçimi ve çağrışımları yönünden yalın bir 
yaklaşımla inceleyeceğiz. Debussy’nin müziğine yer vereceğimiz ikinci kısımda da, yine me-
tinde yer verilen bulguları desteklemek amacıyla, müzik teorisi alanında kapsamlı bir birikime 
sahip olmayan okuyucunun da kavrayabileceği düzeyde bir armoni ve biçim çözümlemesiyle 
Debussy yapıtlarından seçilmiş kesitleri ele alacağız.
2 XVIII. yüzyılın son yarısından başlayarak, özellikle Beethoven’dan sonra tüm Avrupa’yı etkileyen senfonik müzik anlayı-
şını DeVoto kısaca bu şekilde adlandırır. (DeVoto, 2004: 1).


Yüklə 19,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   79




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə