Ankara 2015 T. C. MİLLÎ EĞİTİm bakanliği açik öĞretim okullari



Yüklə 49,95 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/31
tarix05.02.2018
ölçüsü49,95 Kb.
#24748
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   31

ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
31
1.Dış Politikadaki Gelişmeler
a. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine  (Cemiyet-i Akvam) Girişi ( 18 
Temmuz 1932)
Milletler Cemiyeti, I. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası barışın korunması 
ve iş birliğinin sağlanması için galip devletler tarafından kurulmuştu (1920). Milletler 
Cemiyeti, uluslararası barışı sağlamak amacıyla kurulmasına rağmen, bir süre sonra 
amacından uzaklaşmış, İngiltere önderliğindeki büyük devletlerin çıkarlarını gözet-
meye başlamıştı. Türkiye ise bu şartlarda faaliyette bulunan Milletler Cemiyeti’ne 
güvenmediği için üye olmayı düşünmedi. Musul meselesinin çözümlenmesinde 
Milletler Cemiyeti’nin İngiltere’nin yanında yer alması güvensizliğin artmasında et-
kili oldu. 1930 yılına doğru Avrupa’da belirginleşen gruplaşma hareketi statükocu 
devletlerin Türkiye’ye önem vermesine yol açtı. Türkiye’nin uluslararası politikada 
ağırlığını hissettirmesi, barışçı bir dış politika izlemesi, Batılı devletlerle sorunları-
nı büyük ölçüde çözmesi Milletler Cemiyeti’ne davet edilmesine ortam sağladı. 
İspanya’nın girişimi ve Yunan temsilcisinin desteği ile 6 Temmuz 1932’de Genel Ku-
rula sunulan önergenin oy birliğiyle kabulünden sonra Türkiye’nin davet edilmesi-
ne karar verildi. TBMM bu daveti 9 Temmuz 1932’de kabul etti. Türkiye 18 Temmuz 
1937’de de Milletler Cemiyeti’ne üye oldu. Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne üye olmakla 
dünya barışına katkıda bulunmayı ve dış politikada karşılaştığı sorunları çözümle-
mek için diplomatik destek sağlamayı amaçlamıştır. 
b. Balkan Antantı ( 9 Şubat 1934) 
1933’ten sonra İtalya ve Almanya’nın dünya barışını tehdit eden faaliyetleri Bal-
kanlarda da kaygı uyandırmaya başlamıştı. İtalya, Balkanlarda ve Doğu Akdeniz’de, 
Almanya ise Doğu Avrupa’da yayılmacı bir politika izliyordu. 
Türkiye ise Balkan devletleriyle iyi ilişkiler kurmak istiyordu. Bu amaca yönelik 
olarak 1923’te Arnavutluk, 1925’te Bulgaristan ve Yugoslavya ile karşılıklı dostluk 
antlaşmaları imzalamıştı. Yunanistan ile yaşanan nüfus mübadelesi sorunu 1930 yı-
lında çözümlendi. 30 Ekim 1930’da Venizelos Ankara’yı ziyaret ederek siyasi, askerî 
ve ekonomik konulara ilişkin Dostluk, Tarafsızlık ve Uzlaşma Antlaşması’nı imzaladı. 
İki ülke arasında sağlanan yakınlaşma 1931 yılında Başbakan İsmet Paşa’nın Atina’yı 
resmî ziyaretiyle güçlendirildi. İlişkiler o kadar samimi bir hâl aldı ki 1934 yılında Ve-
nizelos, Atatürk’ü, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Türk-Yunan yakınlaşması Bal-
kanlarda da etkisini gösterdi. Balkan devletleri arasında bir dizi Balkan konferansının 
toplanmasına yol açtı. Bu konferanslarda İtalya’nın etkisinde bulunan Arnavutluk ve 
Bulgaristan’ın uzlaşmaz tavırları tüm Balkan devletlerini kapsayan bir antlaşmanın 
yapılmasını önledi. Buna rağmen 9 Şubat 1934’te Atina’da Türkiye, Yunanistan, Yu-
goslavya ve Romanya arasında Balkan Antantı imzalandı. Balkan Antantı ile imzacı 
devletler Balkanlardaki sınırlarını karşılıklı olarak güvence altına almayı ve diğer bir 
Balkan devletine karşı birbirine önceden haber vermeksizin, hiçbir siyasi eylemde 


ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1
32
bulunmamayı ve siyasi yükümlülük altına girmemeyi taahhüt ediyorlardı. Ancak 
Almanya’nın Balkanları ekonomik olarak etkisi altına alması, İtalya’nın bölge üzerin-
deki siyasi nüfuzu, Antantın zayıflamasına yol açtı. Balkan Antantı Bakanlar Konseyi 
son toplantısını Şubat 1940’da II. Dünya Savaşı içinde yaptı. Bundan sonra konsey 
bir daha toplanamadığı gibi üye devletler Türkiye hariç, Almanya ve İtalya’nın işga-
line uğradılar. 1941 yılında Balkan Antantı savaş şartları sonucunda tarihe karıştı. 
c. Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi ( 20 Temmuz 1936)
Lozan Barış Antlaşması ile Boğazlar bölgesi silahtan arındırılmış ve Boğazlar-
dan geçişi denetlemek üzere bir Uluslararası Boğazlar Komisyonu kurulmuştu. Böl-
genin güvenliği Milletler Cemiyeti’nin teminatı altına alınmıştı. Türkiye 1923 yılında 
Milletler Cemiyeti’nin uluslararası barış ve güvenliği koruyacağı umudu taşıyordu. 
Ancak silahsızlanma çabalarının olumsuz sonuçlanması ve Milletler Cemiyeti’nin et-
kinliğinin azalması, Türkiye’yi harekete geçirdi. Türkiye ilk kez 1933’te Londra’da Si-
lahsızlanma Konferansı’nda, daha sonra 1935’te Milletler Cemiyeti Genel Kurulu’nda 
Boğazların statüsünün değiştirilmesi için diplomatik girişimlerde bulundu. Türkiye 
tek taraflı bir oldubitti gerçekleştirme yerine, barışçı yollardan sonuç almayı düşü-
nüyordu. 
Türkiye 10 Nisan 1936 tarihinde Lozan Barış Antlaşması’na taraf devletlere bir 
nota göndererek Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesini istedi. Sovyetler Birliği, 
Boğazlar rejiminde kendi lehine düzenleme yapılabileceğini düşünerek Türkiye’nin 
önerisini destekledi. Bulgaristan, Nöyyi Barış Antlaşması’nın kendi lehine değiştiri-
lebilmesi için Boğazlar rejimindeki değişikliği örnek alarak kullanabileceği düşünce-
sindeydi.  Fransa, 1935 yılında Sovyetler Birliği ile bir ittifak imzalamış olduğundan 
bu devletle ters düşmek istemezdi. Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya ise Balkan 
Antantı nedeniyle bu konuda Türkiye’ye destek vermişlerdi. İngiltere ise Akdeniz’de-
ki İtalyan tehdidine karşı Türkiye’nin desteğini almak istediğinden Türk önerisini 
olumlu karşıladı. Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesine tek tepki İtalya’dan geldi. 
İtalya, Avrupa’da ve Milletler Cemiyeti’nde kendisine karşı olan atmosferden dolayı 
olumsuz bir tutum takındı. Bu nedenle konferansa katılmadı. 22 Haziran 1936’da 
İsviçre’nin Montrö kentinde toplanan konferansa Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyet-
ler Birliği, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan Japonya ve Avustralya katıldı. 
Görüşmeler sonunda 20 Temmuz 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imza-
landı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, İtalya dışında Lozan Barış Antlaşması’nın bütün 
imzacı taraflarınca onaylanarak yürürlüğe girdi. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne 
göre ticaret gemileri Boğazlardan serbestçe geçebileceklerdi. Savaş durumunda
Türkiye savaşın içindeyse Boğazlarda istediği tedbiri alabilecek, su yolunu istediğine 
açıp, istediğine kapatabilecekti. Türkiye’nin yer almadığı herhangi bir savaş duru-
munda savaşın içinde olan devletlerin savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi yasak-
landı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Uluslararası Boğazlar Komisyonu kaldırılarak 
Türkiye’ye Boğazlar ve çevresinde asker bulundurma hakkı tanındı.  
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye’nin milletlerarası ilişkilerdeki etkin-
liği daha da arttı. Sözleşmenin süresi 20 yıldı. Ancak bu sürenin geçmesinden iki 


Yüklə 49,95 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə