TMK md.194 genel amacı, diğer eşin ve ailenin barınma ihtiyacını,evlilik sona erinceye kadar hak sahibi
eşin düşüncesizce ve kötüniyetle yapacağı işlemlere karşı korumaktır.Bu amaç ancak,diğer eşin ve ailenin
gerçekten bu konuta ihtiyacı kalmadığı,yani barınma hakkının korunmasının haklı görülmediği durumlarda
geçerliliğini kaybeder. Boşanma,ayrılık veya iptal davası açılması ile evlilik sonlanmış sayılmayacağından, dava
açılması TMK md.194 uygulanmasına engel olmaz. Korunacak menfaatin kalmadığı özel haller (eşlerin kesin
olarak aile konutundan taşınmaları,birlikte anlaşarak aile konutu özelliğini kaldırmaları vb ) hariç,boşanma
davası esnasında da TMK md.194 uygulama alanı bulacaktır. ŞIPKA, Ş. (Haziran 2004). Aile Konutu ile İlgili
İ
şlemlerde Diğer Eşin Rızası.sf 93,94,96
Ayrıca boşanma veya ayrılık davası açılınca TMK 169 hükmüne göre geçici önlemler alınması,TMK
md.194 hükmüne engel oluşturmaz. Boşanmaya veya iptale ilişkin karar kesinleşinceye kadar aile konutu
koruması devam eder. Birlikte yaşamaya ara verilmesi (TMK 197) halinde evlilik sonlanmış sayılmayacağından
bu durumda TMK 194 md. uygulamasına engel oluşturmaz..TMK md.194 hükmünün kural olarak, evlilik sona
erene kadar uygulanması gerekir. Eşlerin fiilen veya hukuken ayrı yaşamaları bu hükmün uygulanmasına engel
olmaz. DOĞAN, M. TMK’nun Evliliğin Genel Hükümleri Bakımından Getirdiği Yenilikler. AÜHF Dergisi
Aile konutuna ilişkin hükümlerin geçerli olabilmesi/uygulanabilmesi için eşlerden birinin yada her ikisinin
birlikte oturulan konut üzerinde ayni ( mülkiyet, intifa vs ) yada şahsi (kira vs) bir hak sahibi olmaları gerekir.
2. Hukuk Dairesi,Esas : 2004/7617,Karar : 2004/8465,Tarih : 28.06.2004 “ Dosyadaki yazılara, kararın
dayandığı delillerle yasal gerektirici nedenlere ve özellikle aile konutu olduğu iddia edilen taşınmaz 3. kişiye
ilişkin olup Türk Medeni Yasasının 194. ve 240. maddeleri koşulları da oluşmamış bulunmasına göre
yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle , hükmün ONANMASINA”
Eşler arasında aile konutu niteliği konusunda çekişme bulunmamalıdır. Taşınmaz malın aile konutu olup
olmadığı yönünde eşler arasında çekişme varsa,eşler ayrı ayrı veya birlikte , çekişme konusu olan konutun
aile konutu olup olmadığının belirlenmesini aile mahkemesi hakiminden isteyebilirler. Bir konutun aile konutu
olup olmadığını belirleme /tespit yetkisi konusunda görevli Mahkeme aile mahkemesidir. Gençcan, Ö. U.
(2007). Mal Rejimleri H.sf 204
.
cc)TMK md.199 gereği; tasarruf yetkisinin kısıtlanması
TMK Madde 199 – “Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir
yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim, belirleyeceği
malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir.
Hakim bu durumda gerekli önlemleri alır.
Hakim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, resen durumun tapu kütüğüne
şerh edilmesine karar verir.”
Ayrıca TMK 199 hükmü ile getirilen tedbir hükümleri ayrılık ve boşanma davalarında da uygulanabilirler.
KILIÇOĞLU, A. (2002). Diğer Eşin Rızasına Bağlı Hukuksal işlemler ve Eşin Yasal Alım Hakkı. Sf 28,29
2. H.D. Esas : 2005/5879,Karar : 2005/8355,Tarih : 30.05.2005 “Dava Türk Medeni Kanununun 199.
maddesine dayalı olarak açılmıştır. Mahkemece yapılacak iş, ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik
birliğinden doğan mali yükümlülüğün yerine getirilmemesi ile ilgili değerleri, taşınmazların ada, parsel numaralarını
ve bulundukları yerleri davacıya açıklattırmak bu suretle Yargıtay denetimine de imkan verecek şekilde diğer eşin
rızasıyla yapılacak tasarruflarla ilgili mal varlığı değerlerini belirlemek ve bunları infazda tereddüde yer vermeyecek
şekilde, kararda ve hüküm fıkrasında göstermek, davalı eşin taşınmaz veya taşınmazlar üzerinde tasarruf yetkisini
kaldırırsa, bu taşınmazlarda ada parsel numaralarını ayrı ayrı göstererek kendiliğinden tapu kütüğüne, şerhine karar
vermekten ibarettir.”
2. HD.Esas : 2005/5719,Karar : 2005/6864,Tarih : 27.04.2005 “ Davacıya 400.000.000 lira nafaka takdiri
yapılmıştır. Davacının aileyi ekonomik çöküntüye sokacak davranışı isbat edilmemiştir. Evlilik birliği devam
ettiğine göre güvence altına alınması gereken hükmedilen nafaka ve iler ki yıllardaki artış miktarı
olmalıdır. Mahkemece; gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınarak tedbir konulan onaltı parça taşınmazın
davalıya isabet edecek kısmı ile davalının diğer taşınmazların değeri denetimine imkan verecek
şekilde belirlenmesi ve tasarrufun bu ölçüde sınırlandırılması gerekir. ”
B) BOŞANMA DAVALARINDA
YARGILAMA VE TALEPLER
( Boşanmanın fer’i olan unsurlar)
1-BOŞANMA SEBEBİYLE MADDİ
TAZMİNAT
2-BOŞANMA SEBEBİYLE MANEVİ
TAZMİNAT
3-YOKSULLUK NAFAKASI
4- VELAYET VE İŞTİRAK NAFAKASI
Boşanmada yargılama usulü TMK md.184 de düzenlenmiştir.
Boşanma davaları ile birlikte,
-mahkemece re’sen alınacak önlemler;
-eş ve varsa çocuklar için tedbir nafakası ve
-istenebilecek diğer tedbirler;
-yoksulluk nafakası;
-boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat talepleri;
-çocukların velayeti ve çocuklar için iştirak nafakası
halleri gündeme gelebilecektir.
Boşanma davalarında mahkemece re’sen alınması gereken tedbirler, önlemler taleple bağlı
olmayıp, mahkemece davanın başında dikkate alınmalıdır.
Boşanma davalarında, yoksulluk nafakası ve boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat
talepleri boşanmanın ferilerini oluşturan hususlardır. Ancak bu taleplerin değerlendirilmesi
talebe bağlı olup, mahkemece re sen takdir edilemeyecektir.
Yoksulluk nafakası ve boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat talepleri, boşanmanın
ferisi (eki) niteliğinde olmakla, boşanma dava dilekçesinde, cevap dilekçesinde veya yargılama
esnasında hüküm verilinceye kadar bu taleplerin aynı davada talep edilmesi de mümkündür.
Anlaşmalı boşanma halinde tarafların boşanmanın eki niteliğindeki hususlarda anlaşmış
olmaları ve bu anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunarak onaylanması gerekmektedir.
Yoksulluk nafakası ve boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat talepleri, ister
boşanma dava dilekçesi ile birlikte talep edilsin, isterse daha sonra yargılama esnasında
hüküm verilinceye kadar talep edilsin, her hangi bir harca tabi değildir.