Bilim akademilerinden bir diğeri de
BERLİN BİLİM
AKADEMİSİ'dir.
Bu akademi 1700'de kurulmuştur.
Ana özellikleri açısından diğerlerinden pek farklılık
göstermez. Bu akademinin üyeleri arasında meşhur
bilim adamıve filozof LEİBNİZ'igörüyoruz.
Leibnizakademinin kurulmasında önemli rol oynamıştır.
Diğer akademilerden farklıolarak dil konusundaki
çalışmalar da akademinin ilgi alanıiçine dahil edilmiştir.
Bilim akademilerinden bir diğeri de
BERLİN BİLİM
AKADEMİSİ'dir.
Bu akademi 1700'de kurulmuştur.
Ana özellikleri açısından diğerlerinden pek farklılık
göstermez. Bu akademinin üyeleri arasında meşhur
bilim adamı ve
BİLİMSEL YÖNTEM KONUSUNDAKİ ARAŞTIRMALAR
Bu dönemde bilimin giderek güçlenmesi ve diğer
düşünsel etkinlikleri yönlendirir bir konuma yükselmesi
bilimin nasıl bir etkinlik olduğuna ilişkin araştırmaların
yoğunlaşmasına neden olmuştur.
Bu konuda özellikle
BACON
ve
DESCARTES
önemli
görüşler ileri sürmüşlerdir. Bacon ne kadar
indüksiyon
(tümevarım)
taraflısı idiyse Descartes de o kadar
dedüksiyon (tümdengelim)
taraflısıydı. Yani Bacon,
gözlemlerde bulunmak ve deneyler yapmak suretiyle
kanun, hipotez, ve teoriler bulmak yöntemini;
Descartes ise, varolan kanun ve teorilerden
yararlanmak suretiyle, matematik yöntemlerle yeni
kanunlar öngörmek yöntemini savunmuştur.
14
FRANCİS BACON (1561-1626)
Francis Bacon,
bilimi belli bir yaklaşım olarak
anlama ve anlatma girişiminde bulunan ilk kişidir.
“Bacon bilimin önemini ve insanlığın refahı
yönünden vaat ettiği olanakları ilk kavrayan
düşünürdür.”
Onun asıl ilgisi bilimi anlamak, bilgi edinmenin
doğru ve etkili yolunu kesin bir biçimde bulup
ortaya çıkarmaktır.
Çünkü ona göre,
doğanın gizemlerini çözmek ve
kanunlarını keşfetmek insanlığın refahı ve
ilerlemesi için gereklidir.
15
Bacon'a göre, bugüne kadar insanın doğa
karşısında çaresiz ve zavallı bir duruma
düşmesinin nedeni, ne insan aklının
yetersizliği ne de doğanın
anlaşılamayacak kadar karmaşık
olmasıdır.
Neden,
yalnızca yanlış bir yöntemin
kullanılmasıdır.
16
Bacon, İngiliz Kraliyet Sarayı çevresinde, üst-düzey
yönetici bir ailenin çocuğu olarak büyüdü. Daha küçük
yaşlarındayken Francis, güzel ve ciddi konuşmalarıyla
Kraliçe Elizabeth'in ilgisini çekmişti. Kraliçe, saçlarını
okşamaktan hoşlandığı bu çocuğa,
"SARAY'IN MİNİK
LORDU"
diye hitap ederdi. Çok yönlü bir eğitimle
yetişen Bacon, 18 yaşına geldiğinde
diplomatlar
arasına
katılmaya,
elçilerle
birlikte
Avrupa
başkentlerine gidip gelmeye
başlamıştı. Ancak, bu
parlak başlangıç uzun sürmedi. Babasının erken ölümü,
ağabeyinin yarattığı politik skandal nedeniyle ölüm
cezasına çarptırılması, ailesini çökertti.
17
Bacon, bir yandan aile borçlarını ödemeye çalışırken,
bir yandan da kendi geleceğini kurmaya çalışıyordu.
Ama hüsrana dönüşen yaşamında onu ayakta tutan ve
yaşam boyu sürecek bir inancı vardı:
Uygar geleceğe
giden yolda aydın kesime bilimin önemini kavratmak,
bilimsel araştırmaya kurumsal bir kimlik kazandırmak!
“İLGİ ALANIMDA YALNIZCA BİLGİ, BİLGİYE
YÖNELİK ARAŞTIRMA VARDIR."
diyordu Bacon
.
18
Deneysel felsefenin öncüsü olan Bacon, temelde somut
sorunlara ağırlık veren pragmatist bir düşünürdü.
İnsanlığın mutlu ve aydınlık geleceğine ilişkin, biraz
ütopik ve birazda iyimser bir beklentisi vardı. Ona
göre,
geleceğin başlıca güç kaynağı güvenilir bilgiydi,
ilerlemeyi tıkayan tek engel, yerleşik tabulardı.
Öncelikle
aklı teolojinin tutsaklığından kurtarmak,
kapıları deneysel araştırmalara açmak
gerekiyordu.
Bacon, militan bir tutum içindeydi; yaşamını, skolastik
bilginlerin yetkisini çürütmeye adamıştı.
19
Bacon'un önerdiği bilim, kurumsal nitelikte bir
girişimdi. Bunun için;
tüm dillerde yazılmış değerli kitapları da içine
alan zengin bir kitaplık,
geniş botanik ve hayvanat bahçeleri,
görkemli bir müze ve
her türlü deneye yeterli büyük bir laboratuar
kurulmalıydı.
20
Doğanın sırlarının çözülmesi ve özlenen uygar
dünyanın kurulması, ancak bu kuruluşlardan
oluşan
kompleks
bir
Bilim
Merkeziyle
gerçekleştirilebilirdi. Bacon bu amaçla seçkin
bilim adamlarını bünyesinde toplayan
KRALİYET
BİLİM
AKADEMİSİ'Nİ
(THE
ROYAL
SOCİETY)
kurmuştu.
21
Bacon, bilimin önemini vurgulamakla kalmamış, bilimsel
yöntemi açıklama işini de üstlenmişti. Doğayı tanımak,
doğa güçlerini denetim altına almak için bir yöntem
belirlemek, başlıca amaçlarından biriydi.
Ona göre;
gözlem ve deney, bilimsel araştırmanın asal
özellikleriydi.
Doğru olan yöntem,
gözlem veya deneyle
olguları saptamak, toplanan verilerden indüksiyonla
genellemelere gitmek, ulaşılan genellemelerden en
kapsamlı olanları aksiyom (öncül ilke) olarak seçmekti.
Tümdengelim (dedüksiyon), ancak bu aşamadan sonra
yararlı olabilirdi.
22
Dostları ilə paylaş: |