Baki avrasiya universiteti NİĞde üNİversitesi



Yüklə 4,88 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə202/204
tarix23.01.2018
ölçüsü4,88 Mb.
#22347
1   ...   196   197   198   199   200   201   202   203   204

407 

Öğr. Gör. Zeynep Çiğdem ÇENGEL/ Türk Kültüründe, Grifon Figürünün Hun Türklerindeki Yaygın 

eşyaları  ile  atının  malzemeleri  konulmuş  ve  günümüze  kadar  gelmiştir.  Dönemin  dini  inançlarıyla 

grifonun  gücü  ve  koruyucu  etkisine  inanmak  örtüştüğü  için  hemen  hemen  her  eşya  yüzeyinde  farklı 

tekniklerle var olmuştur. 

 

Resim 1. Eyer kaplaması Pazırık Hermitage Müzesi St. Petersburg. 

Batı Türkler (Hunlar)’ın batıya olan ilk göçleri M.S.  93 yılında Batı Türkistan’a doğru olmuştur. 

Daha  sonra  Volga  bölgesine  ulaşmışlar,  gelişmiş  sanat  seviyelerini  Şipovo  ve  Çariçin  kurganları  ile 

kanıtlamışlardır  (Çoruhlu:1998,  s.132).  M.S.  370-375  yıllarında  İdil  Nehri’ni  geçerek  Karadeniz’in 

kuzeyine doğru hareket etmişlerdir. Bu tarihler Kavimler Göçü’ne denk gelmektedir. Yine bu tarihlerde 

Urfa’ya kadar ilerlemişlerdir (Baştav: s.853).  

Avrupa  Hunları  yaptıkları  bu  seferlerle  Doğu  Avrupa’nın  yapısında  dikkate  değer  değişikler 

yaratmıştır;  Avrupa’ya  kültürel,  politik  ve  sosyal  yönden  etkiler  taşımış,  Avrupa’daki  çeşitliliği 

zenginleştirmiştir.  Beraberlerinde  getirdikleri  sanatsal  özelliklerden  biri  maden  sanatına  uyguladıkları 

“polychrome” tekniği olmuştur (Wolfram:1985, s.68). 

Yaklaşık  olarak  441  civarı  Karpat  ve  Macaristan’da  yer  alan  Pannonia’yı  istila  eden  Avrupa 

Hunları  bu  çevrede  takı,  levha,  kazan  ve  kaplardan  oluşan  değerli  sanat  eserleri  üretmişlerdir.  Ayrıca 

altın, gümüş ve tunç gibi (Esin:1978, s.77) çeşitli madeni eserler, metal levhalarla kaplı eyerler, ok, yay, 

mızrak gibi silahlar, keramik ve cam kaplar da ele geçirilmiştir.  

Takı, levha ve kemer tokaları üzerinde grifon motiflerini izlemek mümkündür. Sözü edilen eserler, 

tarihi ve etnik sürecin en iyi yorumlarını yansıtır (Wolfram:1985, s.69). Bu buluntular arasında Segedin-

Nagyszeksos  ve  Csongrad  mezarları  ilk  sırayı  alır  (Çoruhlu:1998,  s.132-134)  Nagyszeksos  Hazinesi 

kıymetli taş ve ziynet eşyaları ile birlikte, Tuna bölgesinde bulunan en değerli eserleri barındırmaktadır 

(Baştav, s.883). 

Türkler büyük göçler yaparak zaman zaman farklı bölgelere uzun süreli yerleşerek imparatorluklar 

kurmuşlar  ve  eserlerini  mimari  yapılar  üzerinde  oluşturmaya  başlamışlardır.  Büyük  Selçuklular  XI. 

yüzyıldan  itibaren  Orta  Asya’da  önemli  olmaya  başlamışlardır;  Bu  imparatorluğun  temeli  Horasan’da 

atılmıştır.  Doğu  Türkistan’dan  İran,  Afganistan,  Anadolu  ve  Arabistan  Yarımdası’na  kadar  olan 

topraklarda varlık göstermişlerdir (Yazıcı:2002, s.205-Atalay, s.243). 



408 

III. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu 

 

Resim 2. Pazırık Hermitage Müzesi St. Petersburg.( Ahşap Grifon Başı). 

Hun sanatı ile Selçuklu sanatı arasında ortak özellikler vardır. Her ikisinde de bozkır hayatında öne 

çıkan hayvan figürleri ağırlıklı yer alır. Hayvan mücadele sahneleri hemen hemen aynı estetik ve kıvrak 

çizgilerde oluşturulmuş, doğadaki vahşi hayatı ve tüm doğa hayvanlarını konu alır. Her iki sanat algısında 

da ortak efsanevi yaratık grifondur. Bunların dışında Selçukluda sren, sfenks, zümrütüanka kuşu (simurg), 

hüma kuşu, ejder gibi pek çok efsanevi varlık eserlerde süsleme unsuru olarak kullanılmıştır. Bu varlıklar 

yapılarda koruyucu güç faktörü olarak yer alır. Bununla birlikte gerçek hayvanlarda ise başta kartal, aslan, 

geyik mücadele sahneleri ve hatta bazen insan figürüde sanat eserlerini süslemiştir.  

Zamanla  çini  ve  sırlı  tuğla  kullanımında  ilerlemişlerdir.  Keramik  alanında  çok  çeşitli  teknik  ve 

süslemelere  sahip  olan  Selçuklular  bitkisel  motiflerin  yanı  sıra  Hayvan  Üslubu  özellikleri  yansıtan 

tasvirlere de yer vermişlerdir. Dini törenlerde, savaşta ve günlük hayatta kullanmak üzere madeni eserler 

üretmişlerdir.  Bu  madeni  eserler  üzerinde  aslan,  tavşan,  tilki  gibi  gerçek  hayvanlarla  birlikte  grifon, 

sfenks  gibi  gerçeküstü  hayvanlar  da  kullanılmıştır  (Erginsoy:1978,  s.128).  Bunlardan  başka  geometrik, 

bitkisel motifleri ve yazıyı dekoratif unsur olarak sanatlarında göstermişlerdir (Çoruhlu:2000, s.54). 

Anadolu  Selçuklu  Dönemi’nde  özellikle  XIII.  yüzyılda  cami,  türbe,  kervansaray  gibi  önemli 

mimari  eserler  üretilmiştir  (Ögel:1989,  s.4-10).  Bu  dönemde  mimaride  olduğu  gibi  el  sanatlarında  da 

önemli eserler ortaya çıkmıştır; mimariye bağlı süsleme, çini, keramik,  maden, cam, oyma, hat, tezhip, 

dokuma ve daha pek çok alanda güzel ve değerli örneklerle karşılaşmamız mümkündür. Tüm bu eserler 

üzerinde kaynağını İslamiyetten önce Orta Asya Türk sanatından alan grifon, kartal, aslan gibi motiflerin 

yanı  sıra  insan,  bitki,  geometrik  figürler  başarı  ile  uygulanmıştır.  Hayali  varlıklar,  mimari  eserin 

korunacağı tılsımı olduğuna inanılarak yapının farklı yerlerinde çini süslemelerde yada yapı dışındaki taş 

kabartmalarda  estetik  ve  sanatsal  bir  formda  nakşedilmiştir.  Selçuklu  sanatı  resimden  ve  figürden  yana 

oldukça  zengindir.  Orta  Asya  coğrafyasındaki  sanat  algısının  Anadoluya  uzantısı  olmuş  ve  İslam  ile 

oldukça uyumlu bir sentez oluşturmuştur.  




409 

Öğr. Gör. Zeynep Çiğdem ÇENGEL/ Türk Kültüründe, Grifon Figürünün Hun Türklerindeki Yaygın 

 

Resim 3.Selçuklu Kubadabad Sarayı Çinileri (Kanatlı Grifon Figürü). 

Orta  ve  İç  Asya’da  yoğun  olarak  varlık  gösteren  Türkler’in  ana  hatlarıyla  vermeye  çalıştığımız 

tarihsel süreç ve coğrafya içinde, Çoruhlu’nun belirttiği gibi, Proto-Türk Dönem’de büyümeye başlayan 

sanat  unsurları,  Hun  Devri’nde  ortak  özellikler  kazanmış,  Göktürkler’de  gelişmeye  devam  etmiş; 

Uygurlar’da ise evrenselliğe ulaşmış, Avarlarla dünyaya açılmıştır. Türkler’in İslamiyeti kabulü ile ortaya 

çıkan yeni sentezlerin Türk sanatının kendi yorumu ile birleşerek Anadolu Türk sanatı ile doruk noktasına 

varmış  olduğu  belirtilebilir.  Türkler  ilk  ortaya  çıktıkları  Altay  ve  Orhon  bölgelerinden  doğuda  Çin’e, 

güneyde Hindistan’a ve batıda Viyana’ya kadar ulaşmışlardır (Glück:1941, s.151-152). 

Sonuç olarak Türk sanatı uygulama teknikleri çeşitliliği ile oldukça zengin eserlerin verildiği, her 

coğrafya  ya  uyum  sağlayabilmiş  kültürel  zenginliğin  yansımaları  ile  yüzyıllar  boyu  süregelmiştir. 

Günümüzde  batı  etkisinde  eserlerin  oluşturulmasının  yanında  zengin  çeşitliliğe  sahip  geleneksel 

eserlerimizinde köklerimizi yansıtan örnekleri yapılmaktadır. Ancak Grifon figürüne yüklenen anlamlar 

unutulmuş geçmişteki tılsımına artık inanılmamaktadır. Müzelerde yer alan sanat eserleri yaşadığımız çağ 

ile  geçmiş  arasında  bağ  kurmamızı  sağlayarak  bize  kimliğimizi  nasıl  yaşadığımızı  ve  en  önemlisi 

atalarımızı hatırlatmakta ve anlamaya çalışmamızı sağlamaktadır. 

KAYNAKLAR 

ARMOUR, P.(1995). “Griffins”, Mythical Beasts, (ed. John Cherry), British Museum Press.  

ASLANAPA, O.(2002). “İlk Müslüman Türk Devletlerinde Kültür ve Sanat”, Türkler Ansiklopedisi, c. VI, s. 

15-38. 


ATALAY, İ. “Türk Dünyası’nın Coğrafyası”, Türkler Ansiklopedisi, c. I, s.243-259. 

BAŞTAV, Ş.  “Avrupa Hunları”, Türkler Ansiklopedisi, c. I, s854-887. 

ÇORUHLU, Y.(1998).  Erken Devir Türk Sanatının ABC’si, İstanbul.  

ÇORUHLU, Y.(2000). Türk İslam Sanatının ABC’si, İstanbul. 

DİYARBEKİRLİ, N.(1977). İslamiyetten Önce Türk Sanatı Hunlar Göktürkler-Uygurlar (Yaykur 1977 Ders 

Notları), Ankara.  

ERGİNSOY, Ü.(1978). İslam Maden Sanatının Gelişmesi, İstanbul.  

ESİN, E.(1978). İslamiyetten Önceki Türk Kültür Tarihi ve İslama Giriş, İstanbul. 

GLÜCK, H.(1941). “Türk Sanatı”, çev. A. Cemal Köprülü, Eski Türk Sanatı ve Avrupa’ya Etkisi, Ankara, s. 151-

162. 


GOLDMAN, B.(1960). “The Development of the Lion-Griffin”, American Journal of Archaeology, vol. 64, s.319-

328. 


GRIAZNOV, M. P.-Eugene A. G.(1933). “The Pazirik Burial of Altai”, American Journal of Archaeology, vol.37, 

1933, s.30-44. 

JETTMAR, K.(1967). Art of the Steppes, London. 

LEIBOWITCH, J.(1968). “Quelques Griffons Demeurés Inédits”, Israel Exploration Journal, vol.18, s.126-136. 

LIGETI, L.(1970). Bilinmeyen İç Asya, II, (çev. Sadrettin Koratay), İstanbul.  

MINNS,(1913). Scythians and Greeks, Cambridge. 

MÜLAYİM, S.(1999). Değişimin Tanıkları Ortaçağ Türk Sanatında Süsleme ve İkonografi, İstanbul. 



Yüklə 4,88 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   196   197   198   199   200   201   202   203   204




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə