Bibliyografya: 6 Bibliyografya: 7



Yüklə 1,09 Mb.
səhifə29/33
tarix30.10.2018
ölçüsü1,09 Mb.
#76033
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   33

BÜNYAN ULUCAMİİ384

BURDE385

BÜREK ES-SARİMİ

el-Haccâc b. Abdillâh el-Bürek es-Sarîmî el-Hâricî (ö. 40/661) Muâviye b. Ebü Süfyân'a suikast girişiminde bulunan Haricî.

Asıl adı Haccâc'dır, fakat daha çok Bü-rek lakabıyla tanınır. Temîm kabilesinin Sarîm koluna mensuptur. Önceleri Hz. Ali'nin taraftarlarından olan Bürek, Hz. Ali ile Hz. Muâviye arasındaki ihtilâfın çözümünün hakemlere havale edilmesine karşı çıkarak Hz. Ali'den ayrılmış ve Hâ-ricîler'in safına geçmiştir. Hakem Vak'a-sı'na, "Hüküm ancak Allah'ındır" diyerek ilk itiraz edenin Bürek olduğu söylen­mektedir.386

Bürek, Abdurrahman b. Mülcem ve Amr b. Bekir hac münasebetiyle bulun­dukları Mekke'de bir toplantı yaparak doğru yoldan ayrıldıklarına inandıkları Hz. Ali, Muâviye ve Amr b. Âs'ı öldürmek suretiyle hem Nehrevan'da katledilen Hâricîler'in intikamını almaya, hem de bütün müslümanları rahata kavuştur­maya ant içtiler. Abdurrahman b. Mül-cem'in Ali b. Ebû Tâlib'i, Amr b. Bekir'in Amr b. Âs'ı, Bürek'in ele Muâviye b. Ebü Süfyân'ı 17 Ramazan 40387 tarihinde sabah namazı için mescide git­tikleri zaman öldürmesini kararlaştırdı­lar. Daha sonra da her biri Şam, Küfe ve Mısır'a hareket ettiler. BüreK es-Sarîmî kararlaştırılan gün ve vakitte Şam Mes-cidi'nde zehirli kılıcıyla Muâviye'ye sal­dırdı, fakat onu öldüremedi. Derhal ya­kalanan Bürek, Ali b. Ebû Tâlib'in bir ar­kadaşı tarafından Kûfe'de öldürülmüş olması gerektiği haberini vererek affe­dilmesini istedi. Ancak Muâviye'nin em­riyle orada öldürüldü.



Bibliyografya :

İbn Sa'd, et-Tabakât, III, 35-36; Câhiz, el-Be-yân ue't-tebyîn, II, 206; Müberred. el-Kâmil (nşr. M. Ahmed ed-Dâlî|, Beyrut 1406/1986, III, 1106. 1115, 1121; Ya'kübf. Târîh, II, 212; Taberî, Târih (Ebü'1-Fazl), V, 143-144, 149; İbn Kesrr/ el-Bidâye, VII, 326-327, 330; Ziriklî. el-Aclâm (Fethullah), II, 168; Ömer Ferrûh, 7"ârF-hu şadri'l-İslâm ue'd-deüleLü'l-Emeüiyye, Bey­rut 1983, s. 123-124; Hudarî. Muhâdarât (Emeviyye), 11, 79; Ch. Pelİat, "al-Burak al-Şarlrnî",s.l57.



BÜREYDE B. HUSAYB

Ebû Abdilİâh Büreyde b. el-Husayb b. Abdillâh el-Eslemî (ö. 63/682-83 [?]) Horasan bölgesinde en son vefat eden sahâbî.

Eşlem kabilesinin Sehmoğulları kolu­na mensuptur. Adının Âmir, künyesinin Ebû Sehl, Ebû Sâsân veya Ebü'l-Husayb olduğu da rivayet edilmektedir. Mekke-li müşriklerin hicret sırasında Hz. Pey-gamber'i diri veya ölü olarak ele geçire­ne büyük mükâfatlar vaad ettiğini du­yan Büreyde, arazisinden geçmekte olan Hz. Peygamber ile yanındakileri durdu­rup kimliklerini öğrenmek istedi. Fakat bu esnada Resûlullah'ın konuşmasından etkilenerek müslüman oldu ve adamla­rıyla beraber onun arkasında namaz kıl­dı. Hz. Peygamberin Medine'ye bayrak­sız girmesini uygun görmediği için ken­di sarığını çözüp mızrağına bağladı ve arazilerinden çıkıncaya kadar onlara mu­hafızlık yaptı. Hz. Peygamber'den bir sü­re sonra o da hicret ederek Medine'ye yerleşti. Bedir ve Uhud gazvelerinde bu­lunamadı; fakat daha sonra Hz. Peygam-ber'le birlikte on altı gazveye katıldı. Müreysî Gazvesi öncesinde İstihbarat gö­revlisi olarak düşmanın savaş hazırlıkla­rını büyük bir maharetle tesbit etti; sa­vaştan sonra da esirlerin muhafazasına memur edildi. Hudeybiye'ye giden İslâm ordusuna kılavuzluk yaparak orduyu Mek­ke keşif kollarının takibinden kurtardı. Hayber'in fethinde bulundu. Mekke'nin fethi sırasında Eşlem kabilesine ait iki sancaktan birini Büreyde taşıyordu. 9 (630) yılında Hz. Peygamber tarafından Eşlem ve Gıfâr kabilelerine zekât âmili olarak gönderildi. Tebûk Seferi için ka­bilesini savaşa hazırlamakla görevlendi­rildi. Bir ara Hz. Peygamber'in kâtipliği­ni yaptı. Resûlullah Üsâme ordusunun sancağını da ona vermişti.

Hz. Ömer devrinde kumandan olarak görev alan Büreyde Basra şehrinin ku­ruluşuna kadar Medine'de kaldı, daha sonra Basra'ya yerleşti. Hz. Osman za­manında Horasan'ın fethine katıldı. Ye-zîd b. Muâviye döneminde 62 (681 -82) veya 63 (682-83) yılında vefat edinceye kadar Merv'de kaldı.

Büreyde b. Husayb Hz. Peygamber'­den 164 hadis rivayet etmiş, kendisinden de iki oğlu Süleyman ve Abdullah ite Ebû Nadre el-Abdî, Şa'bî, Abdullah b. Evs el-Huzâî ve başkaları rivayette bulunmuş­tur. Büreyde'nin rivayet ettiği hadisler­den biri Buhârî ve Müslim'de, ayrıca bir tanesi Buhârfde, on bir tanesi de Müs­lim'de yer almaktadır. Rivayet ettiği di­ğer hadisler başta dört büyük sünen ol­mak üzere diğer hadis kitaplarında ve Müsned'üe (V, 346-361) mevcuttur.

Hayber'in fethinde surlarda açılan ge­dikten içeri dalanlardan biri de Büreyde idi. 0 sırada üzerinde kırmızı bir elbise bulunduğu için herkes kendisini farket-mişti. Daha sonra Büreyde alçakgönüllü­lüğe aykırı bulduğu bu halinden daha büyük bir günahını hatırlamadığını an­latırdı. Hz. Peygamber'in bir sefer sıra­sında konakladıkları yerde kalan bazı eşyayı onun sırtına koyduğunu ve ken­disine "yük devesi" (ez-zâmile) diye ilti­fat ettiğini naklederdi (Heysemî, IX, 398). Büreyde at sırtında düşmana saldırmak­tan daha güzel bir hayat şekli olmadığı­nı söylerdi.



Bibliyografya:

Müsned, V, 346-361; Vâkıdî. el-Meğazî, 1, 404-405, 410; III, 1120-1123, 1125, ayrıca bk. İndeks; ibn Sa'd. et-Tabakât, IV, 241-243; VII, 8, 365; İbn Kuteybe. el-Macârif (Ukkâşej) s. 300; Ya'kübî. Târîh, II, 79; İbn Hazm. CeuâmCu's-sTre, s. 277; İbn Abdülber, el-İstfâb, I, 173-176; İbnü'l-Esîr, Üsdü't-ğâbe, I, 209-210; Ze-hebî, A'lâmü'n-nübelâ3, II, 469-471 ; Heysemî, Mecma'u'z-zeuâ'id, 1967, IX, 398; îbn Hacer, el-lşabe, I, 146; a.mlf., Tehztbü't-Tehzîb, I, 432-433; Halebî, İnsânü'l-'uyûn, Beyrut 1320, II, 51-52; İbn Hudeyde. el-Mişbâhu'l-mudt fî küt-tâbi'n-nebiyyi'l-ümmî, Beyrut 1405/1985, 1, 76-78; M. Mustafa el-A'zamî. Küttâbü'n-nebt, Riyad 1401/1981, s. 47; K. V. ZetterstĞen, "Büreyde", İA, II, 838-839; a.mlf, "Burayda b. al-Huşayb", E!2{Vr.), I, 1353.



BÜREYMİ

Ahmet Önkal Doğu Arabistan'da bir bölge ve bu bölgede aynı adı taşıyan küçük bir yerleşim merkezi.

Bugün Suudi Arabistan, Uman ve Bir­leşik Arap Emirlikleri arasında bölün­müş olan Büreymî bölgesi Ebûzabî'ye 127 km. mesafededir. En yakın Suudî yerleşim merkezi Ahsâ'ya uzaklığı ise 600 kilometrenin üzerindedir. Hurma yetiştirmeye ve diğer ziraî faaliyetlere elverişli mümbit topraklara sahip olan Büreymî bölgesinde Büreymî, Ayn, Şa'râ, Hîlî, Kattâre, Kîmî ve Mu'taraz gibi yerleşim merkezleri bulunmaktadır. Hacer dağlarından çıkan su kaynakları için yer altından dolaşan ve felec denilen su da­ğıtım şebekesi ziraatı geniş bir araziye yayar. Bu su yollarının yerleşim merkez­lerinin altından geçişi ziraat yapılan yö­releri birbirine bağlamış ve hatta birbi­rine bağımlı kılmıştır. Büreymî Cîzî va­disinin batı kesimine yakındır. Bu vadi boyunca uzanan yol Batine sahil kesi­minin önemli şehri Suhâr'a varır ve Dü-bey'den Uman Devleti topraklarına gi­rerek İbrî, Nizve gibi şehirlere ulaşır. Bü-reymî'de yerli nüfusu bölgede yaşayan yerleşik kabile Benî Nuaym ile onun kol­ları olan Âl-i Bû Hamîr, Âl-i Bû Felâse ve Âl-i Bû Felâh'ın mensupları teşkil eder. Ancak Ayn şehrinde üniversite açılması ve diğer sanat faaliyetlerini içine alan merkezlerin kurulmasından sonra böl­genin nüfusu artmış ve dışarıdan gelenler yerli halkı geçmiştir. Bölgede hurma yanında her çeşit sebze ve portakal, mengo gibi meyveler üretilerek özellik­le Dübey ticaret merkezi yolu ile deniz­den ve karadan yurt dışına ihraç edilir.

İik İslâm coğrafyacıları Büreymî'den Tuâm adıyla ve inci satış merkezi olarak bahsederler. Tuâmiye kelimesinin Arap­ça'da bugün "inci" mânasına gelen lü'lü' ve dürre karşılığında kullanılması da bu­nunla ilgilidir. Arabistan yarımadası ve özellikle Doğu Arabistan'dan söz eden ilk müellifler bölge için bir de Cevf keli­mesini kullanmışlardır. Cevf veya Cuv Büreymî'yi çevreleyen bölgeye verilen isimdir. Büreymî vaha bölgesinden eski kaynaklarda çok az bahsedilir. Hz. Pey­gamber 629'da Uman kabilelerine İs­lâm'a davet mektubu göndermiş ve mek­tubu götüren Amr b. Âs orada kalmıştı. İmam Mühennâ b. Ca'fer devrinde Büreymîyi ele geçiren Benî Cülendâ ile ima­mın valisi arasındaki mücadelede vali Öl­dürülmüştü (840). Mahallî tarihçilere gö­re Büreymî bölgesi Abbasî Halifesi Mu'-tazıd-Billâh'ın Bahreyn'den gönderdiği ordu tarafından işgal edilmiştir (893). Bundan sonra XVII. yüzyıl başlarına ka­dar bölge hakkında kaynaklarda herhan­gi bir bilgiye rastlanmamaktadır.

1625'te Büreymfde vali olarak, Uman'-da hüküm süren Ya'rubî hanedanından İmam Mürşid b. Nâsır'ın valisi Ahmed b. Half görülmektedir. Büreymfde hâkim kabile olan Benî Nuaym bu dönemde Ye­men taraflarından gelmiştir. XVIII. yüz­yılın ortalarında Büreymî bölgesi bugün Uman'da hâkim olan Bû Saîd hanedanı­nın kurucusu Ahmed b. Saîd'in idare­sinde idi. Ahmed b. Saîd Suhâr'da ve Büreymî bölgesinde Ya'rubîler'in valisi olarak bulunuyordu; daha sonra Porte-kizliler'e karşı bölgeyi müdafaada gös­terdiği başarıya dayanarak istiklâlini ilân etti. 1800 yıllarında merkezleri Necid bölgesinde Riyad yakınlarındaki Der'i-ye'de bulunan Vehhâbîler Ahsa ve Ka-tîf'i ele geçirdiler ve Büreymfye ulaştı­lar. Bölgedeki Benî Nuaym ve Benî Ka-teb kabileleri de Vehhâbîler'e katıldılar. Bölgeye Necidli 700 süvari ile gelen Nû-beli kölelerden Harîk adlı kumandan ora­da kalıntıları bugün de görülen bir ka­le inşa etti. Kalenin yapılış amacı bura­yı bir üs olarak kullanmak ve Vehhâbî hâkimiyetini Uman'ın aşağı kesimlerine doğru uzatabilmekti. Bu dönemden baş­layarak Büreymî bölgesi yakın zamanla­ra kadar Uman, Suudi Arabistan ve Bir­leşik Arap Emirlikleri arasında ihtilâf ko­nusu bir yer olmuştur.

Uman'ın da katılmasıyla bu üç komşu ülkenin her biri Büreymî üzerinde hak iddia etti ve bu iddialarını tarihî belge­lerle desteklemeye çalıştı. 1 Eylül 1952-de Türkî b. Abdullah b. Utayşân kırk ki­şilik bir süvari birliğiyle Suudî Kralı Ab-dülazîz b. Suûd tarafından Hamâse'ye gönderildi ve Ahsa valisine bağlı olarak yeni Büreymî valisi tayin edildiği bildi­rildi. Bu durum, Suûdîler'in seksen yılı aşkın bir süredir Uman ve Ebûzabî ta­rafından idare edilen bölge ile tekrar il­gilendiklerini açıkça göstermekteydi. Böl­gede Ebüzabî ve Uman adına hareket eden İngiltere duruma müdahale etmek istedi; ancak faaliyetleri Suûdîler nezdin-de netice vermedi. Bunun üzerine Uman sultanı 7000 kişilik bir ordu ile Suhâr'a geldiyse de sultanın arkadaşı olan İngi­liz sefiri araya girerek Büreymî üzerine muhtemel bir askerî operasyonun baş­lamasını engelledi ve Uman sultanı se­kiz gün sonra Maskat'a döndü. Bu mü­dahalede İngilizler'in arkasında Ameri-kalılar'ın da gayret sarfettikleri bilini­yordu; çünkü bölgede petrol çıkarmaya başlamış bulunan Amerika da herhangi bir krizin patlak vermesini istemiyordu.

13 Ağustos 1955'te taraflar arasında bir nevi müzakere anlaşması imzalan­ması üzerine Türkî b. Abdullah b. Utay­şân Büreymî'den geri çekildi ve 23 Ocak 19SS'te Fransa'nın Nice şehrinde bir top­lantı yapıldı. Ardından da Cenevre'de aynı türden toplantılar düzenlendi. İlgili taraflar bölgenin kendilerine ait olma­sı gerektiğini anlatmaya ve karşı tara­fı ikna etmeye çalışıyorlardı. Bu toplan­tılarda, bir tarafta toprakları üzerinde Amerika Birieşik Devletleri'nin petrol ya­tırımı yaptığı Suudi Arabistan, diğer ta­rafta da İngiltere'nin tuttuğu Uman ve Ebûzabî yeni gerekçeler ileri sürdüler.

Uman Sultanı Saîd b. Teymûr Ekim 1955'te Ebûzabî Şeyhi Sahbût ile birlik­te, yanlarında Uman sahil koruma kuv­vetleri olduğu halde Büreymî bölgesine yürüdüler. Âl-i Bû Şâmis kabilesi reisi Râşid b. Hamed ve Nuaym kabilesi reisi Sakr b. Sultân Suudi Arabistan'a döndü­ler. 26 Ekim 1955'te İngiliz Başbakanı Eden, Suudi Arabistan ile Ebüzabî ara­sında sınır olarak 1937'de "Riyad hattı" adıyla kabul edilmiş bulunan sınırı tanı­yacağını, bunun dışında başka hiçbir şek­li müzakere etmeyeceğini açıkladı. Ayrı­ca VVashington'da Eisenhower'i ziyaret ederek Büreymî meselesini gündeme ge­tirdi. İmzalanan anlaşmaya göre bun­dan böyle İngiltere meseleyi Suudi Ara­bistan'la görüşecekti; ancak Suudi Ara­bistan Süveyş Kanalı krizi sebebiyle Ka­sım 1956'da İngiltere ile diplomatik iliş­kilerini kesti. Bu yüzden 1956-1963 yıl­ları arasında meselenin çözümünde bir ilerleme kaydedilemedi. Şeyh Zâyid b. Sultân, ağabeyi Ebûzabî Şeyhi Şahbût'u 1964'te hacca gitmeye zorladı. Suudi Arabistan'da yeni kral olan Faysal b. Ab-dülazîz İle Şeyh Şahbût ve kardeşi Şeyh Zâyid arasında yapılan toplantılar Bü­reymî meselesinin yabancı müdahalesi olmadan komşu ve kardeş ülkeler ara­sında barış yolu ile çözümlenebileceğini göstermiş oldu.

1966'da Ebüzabî şeyhi olan Şeyh Zâ­yid b. Sultân, 1967 yılında Suudi Arabis­tan Kralı Faysal'ı ziyaret ederek mese­leyi çözmede iyi niyetini ortaya koydu. Nihayet 1975'te her iki lider arasında bir anlaşma imzalanarak sınır meselesi çözüme kavuşturuldu. Büreymî bölgesi­nin bir kısmı sınır ihtilâfının son bulma­sı üzerine Suudi Arabistan'da, bir kısmı da Birleşik Arap Emirlikleri'nde kaldı. Bölgenin Birleşik Arap Emirlikleri'nde kalan kesiminde Ayn şehri kuruldu ve burası üniversite ile çeşitli araştırma ku­rumları açılarak bir ilim merkezi haline getirildi. Bölge ile aynı adı taşıyan Bü­reymî şehri ise bugün Uman Sultanlığf-na bağlı bir yerleşim merkezidir.

Bibliyografya:

İbn Rüzeyk. el-Fethu'l-mübTn fî sîreti's-sâ-deü'l-Bûsa'tdiyyîn388, Maskat 1397 /1977, s. 276, 438, 519, 521, 537; Deltlü'l-Halîc (Târih), II, 666, 743, 750-751; S. B. Miles, The Countries and Tribes of the Persian Gıılf, London 1919, II, 539; R. Hilton, The Thirteenth Power: The Middle East and the Wor!d Situaüon, London 1958, s. 180; J. B. Keli, Eastern Arabian Fron-üers, London 1964, s. 144; W. Phillips, Oman: A Hıstoiy, Beyrut 1971, s. 163-169, 171-177; Mu-harnmad Morsy Abdullah, The United Arab Emi-rates: A Modern History, London 1978, s. 16, 74, 174-176, 203, 208-213, 303-307; P. Bon-nenfant, La PĞninsule Arabique dAujoıırd'hui, Paris 1982, s. 269-270, 402-404; G. Rentz - W. E. Mulügan. "al-Buraymi", EF (İng.), I, 1313-1314.




Yüklə 1,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   33




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə