Bilig 49. sayı



Yüklə 3,45 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə60/90
tarix18.06.2018
ölçüsü3,45 Kb.
#49338
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   90

biligBahar / 2009, sayı 49 
 
164 
Hikâyelerde, Nergisî’nin kadılık yapmış olduğu Saraybosna’nın yanı  sıra;  İs-
tanbul (129b), Edirne (132a) ve Ankara (132a) şehirlerinin adı geçmektedir. 
Özellikle Saraybosna’ya ait unsurlar, zengin bir gözlem gücüyle tasvir edilir. 
Meşâkku’l-Uşşâk’taki şahıs kadrosu ile klasik şiirimizdeki “âşık, maşûk, rakip” 
tipleri arasında, bazı benzerlikler vardır: Çile çeken kişinin hep âşık olması, 
âşıkla maşûk arasındaki engeller (rakîb vb.). Fakat Meşâkku’l-Uşşâk’taki 
tipler, Divan şiirindeki gibi soyut değil; giyim-kuşamları, meslekleri ve davra-
nış biçimleriyle toplum hayatını somut ve canlı olarak aksettiren kişilerdir. 
Yine Meşâkku’l-Uşşâk’ta, maşûkların “Osman, Ferdî, İbrahim” gibi isimlerle 
anılan genç ve güzel delikanlılar olması dikkat çeken diğer bir özelliktir. Cin-
sellikten uzak bir güzelliğe duyulan aşkı dile getirmek gibi bir sebebe bağla-
nabilse de, hikâyelerdeki bu özellik başlı başına bir araştırma konusudur. 
Yüzyılın önemli şairi Atâyî’nin hamsesinde benzeri durum, toplumda yaygın-
laşan ahlakî çöküntülerden biri olarak ifade edilmekte ve eleştirilmektedir 
(Âtâyî 1999: 254-266; Kortantamer 1993: 133-137).  
Sanatlı dili ve zengin muhtevasıyla özgünlük arz eden Meşâkku’l-Uşşâk’ın 
(Süleymaniye Ktp. Hamidiye n.1462 vr.144b-137a), toplum hayatını yansıtan 
yönünün ele alınacağı bu çalışma, toplumsal yapı ve toplumsal hayat ana 
başlıkları altında incelenecektir.  
A. Toplumsal Yapı  
Girift ve dinamik bir sisteme sahip olan toplumsal yapının bütün yönleriyle, 
bir edebî eserden hareketle ortaya konması zordur. Meşâkku’l-Uşşâk’ta zen-
ginlik, otorite, konfor; fakirlik, huzursuzluk; kargaşa gibi farklı toplumsal olgu-
lar, karakterlerin davranış biçimlerinden hareketle tespit edilebilmektedir. Aşk 
eksenli hikâyelerde padişah, vezir, şeyh, vaiz, âlim, sofi, yeniçeri, yeniçeri 
ağası, bostancıbaşı, kethüda, hademe, ciltçi, kahvehaneci, kahvehaneci çıra-
ğı, meyhaneci, ip cambazı gibi farklı meslek ve sosyal gruplara mensup kişiler 
ve bunların yaşayış tarzları işlenmektedir. Hikâyelerde padişah, vezir gibi üst 
tabakaya mensup kişiler, olay örgüsü içinde aktif olarak yer almadıkları için 
bunların isimleri verilmez. 
Meşâkku’l-Uşşâk’ta olay zinciri içinde yer alan kişileri, mensup oldukları 
sosyal tabakaya göre aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür.  
a. Din ve İlim Adamları 
Osmanlı toplumunun dinî-tasavvufî düşünce ve yaşam açısından renklilik arz 
ettiği, din ve ilim adamlarının sosyal yaşam içinde saygın bir konuma sahip 
oldukları bilinmektedir. Meşâkku’l-Uşşâk’ta “âlim, şeyh, vaiz, sofî” gibi di-
nî/tasavvufî çevreden kişiler hemen her hikâyede karşımıza çıkar. Fakat bu 
kişiler ruhbanî bir hayat süren, toplumdan elini eteğini çekmiş kişiler değil; 


Selçuk, Nergisî’nin Meşâkku’l-Uşşâk’ında Osmanlı Toplum Hayatından Yansımalar 
 
165 
sosyal hayatın her karesinde yer alan, sıradan kişilere âşık olan, hanımından 
azar işiten, kahvehaneye, hatta meyhaneye giden, kısacası diğer insanlar gibi 
hatasıyla sevabıyla var olan, toplumun canlı ve dinamik bireyleridir.  
Hoca Himmet’in macerasının anlatıldığı hikâyede, din adamlarının toplum 
içerisinde saygın ve sözü dinlenir insanlar oldukları anlaşılmaktadır (130a, 
130b). Altıncı hikâyede de dürüst, yardımsever, gurur ve kibirden uzak Me-
lâmî-meşrep şeyhin halkla iç içe olduğu görülür (138b). Bu şeyh, bir kahve-
hanecinin işlerini canlandırmak amacıyla kahvehanesine uğrar. Bir müddet 
sonra kahvehaneci çırağına âşık olan bu şeyh, eşinden ve çevresinden tepki 
görür, dedikodulara sebep olur (139a,142a). 
Kendisini toplumdan soyutlamayan, halkla kaynaşmış olan din adamlarının 
aksine, halkı küçümseyen kibirli ve softa din adamlarının varlığı da dikkat çek-
mektedir. Dönemin tarikat çevrelerindeki yozlaşmayı da yansıtan beşinci hikâ-
yenin başkahramanı, Halvetî tarikatına mensup, riyakâr ve gösteriş meraklısı 
bir şeyhtir (137a). Kahvehanelerin önünden bile geçmeyen softa şeyh, kahve-
hane sakinlerine selam vermez. Bu şeyh, sevdiğine hediye etmiş olduğu ihramı, 
ayrılma anında kendisinden isteyecek kadar da kaba biridir (138a).  
Din adamlarının ilim adamlığı vasfını da taşıdıklarını gözlemlediğimiz hikâye-
lerde, geleneksel eğitim metodunun yaygınlığı dikkat çeker. Kahvehaneye 
alınan çıraktaki yeteneği gören şeyh, işten arta kalan zamanlarında ona 
okuma yazma öğretmeye başlar: “ba’zı tenhâ zamânlarda ki hizmet-i taksîm-i 
kahveden fürce-i âzâdî bula, bârî ta’lîm-i mertebe-i sevâd-hˇânîden behre-
ver kılınmak münâsibdür, diyüp edebde niyyet-i neyl-i sevâb ile oğlanun 
hˇâceligi hizmetini irtikâb eyledi (139b-3/5)”. 
Sekizinci hikâyede, “ferîdü’d-dehr ü üstâd-ı küll” olarak anılan meşhur âlimin 
beş yüzden fazla talebesi vardır: “kûs-ı iştihârı âfâk-gîr olup beş yüzden ziyâde 
talebe-i ‘ilm, pîşgâhında zânû-zede-i ta’allüm ü istifâde idi (151a-2/3)”. Talebele-
rinin her türlü sorunuyla yakından ilgilenen bu büyük âlim, öğrencileri için bir 
aylık yolu yaya yürüyecek kadar da fedakârdır: “kem-pâyegân-ı talebe içün râh-
ı yek-mâheye piyâde revân olurdı (151a-10)”. İlim ve faziletiyle şöhret bulmuş 
olan bu âlim, kınamaları hiçe sayarak, bir öğrencisinin âşık olduğu meyhaneci-
nin kızını, bizzat kendisi evinden alıp getirir; talebesiyle görüştürdükten sonra 
evine bırakır (151b-152a). Yine aynı hikâyede halkın da, din ve ilim adamları-
nın gayret ve fedakârlıklarını karşılıksız bırakmadıkları, onlara yer yurt temininde 
ve ihtiyaçlarını gidermede yardımcı oldukları anlaşılmaktadır (151a).  
b. Askerî Sınıf  
Osmanlı imparatorluğunun hemen her dönemde odak noktasını oluşturan 
seyfiyye sınıfının devlet teşkilatı ve toplum içerisinde müstesna bir yeri vardır 
(Özcan, 1999: 93). Meşâkku’l-Uşşâk’ta, “yeniçeri, yeniçeri ağası, yayabaşı, 


Yüklə 3,45 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   90




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə