86
ÖZGÜR İLDEŞ
yapmayanların taklitçi ve gelenekçi olarak kalacaklarını düşünmektedir.
27
Görünen o
ki, Süreya’nın, bir şiirin “kötü” olmasından da çok, onun “taklitçi” olması ile bir sorunu
vardır. O taklit eserlere ve duygusu ya da kalıbı önceden kararlaştırılmış, deyim yerin-
deyse “muvazaalı şiirlere” büyük bir meydan okuma ile tepki vermektedir. Geleneksel
şair ile okuyucu arasında, ritüeller konusunda, bir ön-anlaşma olduğu bilinmektedir ve
paylaşımın genel çerçevesinin o anlaşma ile mukayyet olduğu söylenebilir. Öte yandan,
modern şair şiir konusundaki “toplumsal sözleşme”yi (ya da uzlaşıyı) geçersiz hale
getirerek, bir nevi kaos ortamı oluşturmaktadır.
28
Süreya’nın poetikası, kaosun yer yer normal kabul edildiği ve toplumsal değişimin
hızlı ve radikal olması gerektiği görüşüyle organik bir bağ içindedir. Süreya’nın da
belli ölçüde etkilendiği “sürrealizm” akımı, geleneksel toplumu yok etmek istemekte,
yeni bir toplum ve insan anlayışı getirmek istemektedir.
29
Bu noktalarda, sürrealizmin
ve ondan etkilenmiş diğer modernist eğilimlerin, geleneksel yollar karşısında belli bir
tehdit (ya da meydan okuma) anlamına geldiği gayet açıktır. Modernist şairlerin böyle
bir meydan okumayı bilinçli olarak üstlendikleri de zaten bir gerçektir. Yazdıklarına
bakıldığında, Cemal Süreya’nın da bu modernist çerçevede poetikasını (ve ayrıca
politikasını) oluşturduğu pekala söylenebilir.
Süreya, geleneksel kalıpların şaire
a priori bir yol sunduğunu ve bunun da şairi
kuşatarak, onu bir çerçeve içinde dondurduğunu belirtmektedir. Şairin bundan kurtul-
masının tek yolu ise, kendi duygu ve düşüncelerine kulak vererek, her şiirde özgün bir
biçim denemesine girişmesidir. Süreya’nın, biçimi, esas olarak özün kendini ortaya
koyması olarak gördüğü gözlemlenmektedir.
30
O, içerik ile biçimin ayrılamayacağını
ve her özün kendi özgün biçimini (üslubunu) ortaya koyacağını düşünmektedir. O
bakımdan, Süreya her sahici şairin, sahici olması ölçüsünde “farklılaşmış”, “ayrıksı-
laşmış” bir üsluba ve biçime sahip olacağını düşündüğü söylenebilir.
Yazılarından çıkarılabilecek sonuca göre, Süreya, bir şairin özgün olmamasını,
şairlerin anonim ve folklorik kalıplara fazlaca yaslanmaları ve kendilerini dinleme-
ye fırsat bulamamaları ile ilişkilendirdiği görülmektedir. Bir şair, bilinen kalıpları
tekrarladığı ölçüde, geleneğin ağına yakalanacak ve özgün (şahsi) olabilme şansını
Dostları ilə paylaş: