84
ÖZGÜR İLDEŞ
büyük şairi olan Orhan Veli’den de kısaca söz etmemiz gerekirse; onun da, Süreya’nın
kavramsallaştırdığı anlamda, hem büyük hem cins şair olmanın karakteristiklerini
(adeta altın oranını) yakalayabildiği kanaatindeyiz. Ama öte yandan, örneğin Ah-
met Haşim’in, literatürde kullanılan anlamda elbette majör bir şair olmakla birlikte;
Süreya’nın kullandığı anlamda “büyük şair”den ziyade, “cins şair”e daha yakın dur-
duğunu söyleyebiliriz.
Burada, konuyu biraz değiştirerek, odağımızı doğrudan Cemal Süreya’ya geti-
rirsek; Süreya’nın kendisi, büyük bir şair midir, yoksa cins bir şair midir? Makalenin
başında epigraf olarak kullandığımız dizelerinde Cemal Süreya, “çok şükür büyük
şair olmadığını” ve “cins şair” olduğunu söylerken ne kadar haklıdır? Kanaatimizce,
bu ifade biraz “şairanelik” içermektedir.
Bir şeyi vurgulayabilmek için, diğer mesele
konusunda belli bir mütevazılık göstermeye yönelmiş görünmektedir. Kanaatimizce
Cemal Süreya hem büyük hem de cins bir şairdir. Nitekim o, hem “kitlelerin duygularını
veya onların isteklerini yansıtmış, büyük temalara yönelmiş” bir şairdir hem de “hayatı,
dünyayı daha çok kendi imbiklerinden geçirmiş” cins bir şairdir. Cemal Süreya’nın
yazdığı şiirlere ve yazılara bakıldığında, onun geleneksel yolların şiirde tıkandığı ve
yeni, özgün yolların denenmesi gerektiğini düşündüğü görülmektedir. Bu bağlamda,
onun özellikle “Folklor Şiire Düşman” yazısının özel bir inceleme ve değerlendirmeyi
hak ettiğini düşünüyoruz. Bir sonraki bölüm, Süreya’nın bu yazısıyla birlikte özgünlük
meselesine değindiği diğer yazılarını ve bu yazıların özgünlük bağlamındaki imalarını
ayrıntılı şekilde ele almaktadır.
22
Cemal Süreya’nın Özgünlük Bağlamındaki
Poetik Görüşleri
Cemal Süreya’nın “Folklor Şiire Düşman” yazısının Türkiye’de modern şiir ve
modern şiir teorisi açısından kritik ve öncü bir yazı olduğu muhakkaktır. Bu yazıda
Süreya’nın, halk kültürü içinde alışıldık, kalıplaşmış yolların şairin “şahsiyeti”ni ortaya
koymasını engelleyeceğini düşündüğü görülmektedir. Halk kültürü, yer yer kendi bil-
geliğini içeriyor olsa bile, şairin kendi kişisel deneyimine dayanmadığı için, deneyimin
sahihliği konusunda büyük bir engele dönüşebilir. Folklor, bilineni tekrarlama ritüeli
olduğu ölçüde, özgünlüğün önündeki birinci engel olarak değerlendirilebilir. Süreya’nın
bahse konu yazıdaki ana fikri de esas olarak budur diyebiliriz. Süreya, Oktay Rifat’la
ilgili yazdığı bir yazıda da, Rifat’ın şiirde folklordan alınan “blok ifadeler”e fazlaca
yaslanmasının, beraberinde belli riskleri getirdiğini ve sanatta şahsilik yerine kalıba
teslimiyet ile sonuçlanabileceğini ifade etmektedir.
23
Dostları ilə paylaş: