CEMAL SÜREYA’NIN ÖZGÜNLÜK BAĞLAMINDAKİ POETİK GÖRÜŞLERİ ÜZERİNE
87
büyük oranda kaybedecektir. Geleneksel yolların dışında gezinen bir şair, illa ki özgün
olacaktır denilemez elbette, ama Süreya’ya göre özgün olabilenler, “o bölgede” gezi-
nenlerin arasından çıkacaktır. Süreya’nın fikir yürütmesi, görünüşe göre modernizmin
bireysel özerkliğe ilişkin varsayımları çerçevesinde gerçekleşmektedir denilebilir.
Süreya’ya göre, modern şiir, geleneksel değer ve kalıpların içinden değil, bireyin karşı
karşıya olduğu bilinmezlik, belirsizlik ve “varoluşsal kaos”un içinden türeyecektir. O
bakımdan, modern şiir, gelenekçi değil, “varoluşçu” bir şiir olacaktır. Nitekim Cemal
Süreya’nın, diğer İkinci Yeni şairleri gibi, bireyci ve varoluşçu tema ve duyarlılıklara
yöneldiği bilinen bir gerçektir.
31
Burada, yeniden şiirde özgünlük meselesine dönüp, konuyu Cemal Süreya’nın
şiir teorisine bağlarsak şunları söyleyebiliriz. Süreya, bir şairde “düz zekâ”dan (ham
zekâdan) ziyade, özgün olabilen zekâya önem vermektedir. O, entelektüel kapasitesi
illa ki çok yüksek olmasa bile, sahip olduğu zekâ düzeyinde “taze” işlere yönelen özgün
kişileri takdir etmekte, öte yandan yüksek kapasiteli kişilerin, gelenek ve kalıpların
emrinde “sağlam” (ölçülü biçili) işler çıkarmasına ise, bu işler özgün olmadığı ölçüde
pek değer atfetmemektedir. Denilebilir ki her zekâ düzeyindeki sanatçının önünde,
zekâsından bağımsız olarak iki yol var gibi görünmektedir: ya bilineni takip etmek
ya da bilinmeyeni denemek.
32
Farklı meslek gruplarından örnek vermemiz gerekirse,
örneğin çok yetenekli bir aşçı, hep bilinen yemekleri ustaca pişirirken, o kadar yete-
nekli olmayan bir aşçı bazen acemice de olsa, pek bilinmeyen, yeni ve ilginç yemekleri
pişirmeye yönelebilir. Ya da başka bir düzlemde, çok yetenekli ve zeki bir şair, bilinen
kalıpları “ışıldatmakla” yetinirken, bazen o kadar da yetenekli ya da zeki olmayan bir
şair, kendi kapasitesince farklı öz ya da biçimleri deneme cüretini sergileyebilir. Bu iki
farklı tutumdan hangisi daha değerlidir? Süreya’ya göre özgünlük ya da cinslik, daha
değerlidir. O sağlamlığın önemini ya da değerini reddediyor değildir; ama özgünlüğe
ağırlık
ve öncelik vermektedir, diyebiliriz.
Bu bağlamda, Süreya “Folklor Şiire Düşman” adlı yazısında, folklora dayalı şiir
geleneği içinde pek çok “güzel” şiirin yazıldığını, ama bunların çoğunlukla özgün
olmadığını ve otantik kabul edilemeyeceğini belirtir.
33
Gelenekçi şiirin, kendi içinde
güzel şekilde ifade etmeyi önceleyen ve bireyin yalnızca sınırlı şekilde farklılaşmasına
imkan veren ifade pratiklerine (yani esas itibariyle muhafazakâr bir edebiyat anlayışına)
dayandığı söylenebilir. Örneğin bir gazel, eğer güzel ve estetik şekilde kurulmuş ise,
gelenekçilere göre “başarılı” addedilmelidir. Fakat o şiirin, gazel geleneğine tam olarak
Dostları ilə paylaş: