lir, ama nihayet bilim de bir “dünya görüşü”dür. Husserl
üzerindeki etkisi büyük olan Alman filozof Dilthey bu göre-
selci felsefenin merkezinde yer alır.
Göreselcilik, insan bilimlerinden (Comte’un pozitiviz
mi, Schiller’in hümanizmi, James’in pragmatizmi) doğmuş
tu ve bunların bilim olarak ortadan kalkmaları sonucunu
getiriyordu, zira bilgiyi temellendiren mantıksal ilke ve ka
tegoriler (örneğin nedensellik) psikologun koyduğu psişik
süreçlere tabi kılınmak suretiyle bilginin geçerliği yıkılır
sa, [bu kez] psikologun söz konusu süreçleri koymak için
kullandığı ilke ve kategorilerin geçerliğinin ne olduğu so
rusu ortada kalır. Psikolojiyi anahtar-bilim yapmak onu
bilim olarak yoketmektir, çünkü psikoloji kendi kendini
haklı/geçerli kılmaya yetenekli değildir.
Başka deyişle, göre-
selcilik yalnız doğa bilimlerine saldırmakla kalmaz, insan
bilimlerine ve onların ötesinde bütün bilimlerin tabanı
olan mantıksal altyapıya da saldırır. Husserl eserine, duru
bir zihinle, bu altyapının savunmasını üstlenerek başla
mıştır.
2
/ Bu bakış açısından ele alınırsa, fenomenoloji bir
mantıktır:
Mantıksal Araştırmalar’dan Deneyim ve Yargıya,
Husserl düşüncesinin yolundan sapmazlığı [sanırım] yukar
da görülebildi. Fakat bu mantık ne formel ne de metafizik
tir; doğru usyürütmenin alanını tanımlayan bir işgörücü
operasyon ve koşullar bütünüyle tatmin olmaz; ama öte
yandan işgörücülüğü aşkınlık üzerine kurmak da isteme
diği gibi, 2 artı 3’ün toplamı 5 ediyorsa bunun nedeninin
Tann’nın böyle istemesi olduğunu, ya da zihnimize bu eşitli
ği koymuş olan Tanrı aldatıcı olamayacağı için bunun böyle