Ebedi dönüş mitosu



Yüklə 3,73 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/51
tarix15.01.2023
ölçüsü3,73 Mb.
#98631
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   51
0963-Ebedi Donush Mitosu-Mircea Eliade-chev-Umit Altugh-1976-187s

Birinci Bölüm
ARKETİPLER VE TARİH



SORUN
Bu kitap arkaik ontolojinin belirli veçhelerini, daha kesin 
bir ifadeyle modern-öncesi toplumlardaki insanın davranışla^ 
rında okunabilecek varlık ve gerçeklik anlayışlarını incele­
meyi amaçlıyor. Modern-öncesi ya da "geleneksel" toplum- 
ların kapsamına hem "ilkel" denilen dünya hem de Asya, Av­
rupa ve Amerika'nın antik kültürleri girmektedir. Elbette, ar­
kaik dünyanın metafizik kavramları her zaman teorik dilde 
formül edilmiş değildir; ama simge, mitos, ayin - bunların her 
biri farklı düzlemlerde ve kendilerine özgü anlamlarla şeyle­
rin nihai gerçekliğine ilişkin tutarlı önermelerden oluşan kar­
maşık bir sistemi, bir metafizik oluşturduğu söylenebilecek bir 
sistemi ifade etmektedir. Ancak, bütün bu simge, mitos ve 
ayinleri kendi gündelik dilimize çevirmek için önce onların 
derin anlamlarını kavramak gerekmektedir. Arkaik bir mitos 
veya simgenin otantik anlamına ulaşma çabasına girişildiğin- 
de bu anlamın, kozmos içinde belirli bir durumun tanınması ol­
duğu, dolayısıyla metafizik bir konum ima ettiği görülecektir. 
Büyük felsefi geleneklerin büyük çabalarla yarattığı terimle­
rin arkaik dillerdeki karşılıklarını aramak faydasızdır: 
"varlık", "varlık-olm ayan", "gerçek", "gerçek-olmayan",
f

17


"oluş", "yanılsama ürünü" gibi kelimelerin Avustralya ya da 
antik M ezopotam yâlıların dillerinde bulunacağı sanıl- 
mamalıdır. Ama kelimesi olmasa da kendisi mevcuttur; ne 
var ki, simgeler ve mitoslar aracılığıyla "söylenmekte", yani 
tutarlı bir tarzda açığa vurulmaktadır
Arkaik insanın genel davranışını gözlemlediğimizde şu 
olgu bizleri çok şaşırtacaktır: ne dışsal dünyanın nesneleri ne 
de insani eylemler, kelimenin tam anlamıyla, özerk, kendine 
ait herhangi bir değere sahip değillerdir. Nesneler ya da ey­
lemler onları aşan bir gerçekliğe şu veya bu tarzda İcatılmak 
suretiye değer kazanır ve böylece gerçek olurlar. Sayısız taş 
arasında bir taşın kutsal olmasının -v e dolayısıyla varlık 
içermesinin- nedeni bir kutsalın tezahürü [hierophanie] oluş­
turması veya mana içermesi, ya da bir mitsel eylemi anım­
satmasıdır. Nesne onu kendi ortamından farklılaştıran ve ona 
anlâm ve değer veren bir dışsal gücün zarfı olarak görünür. Bu 
güç nesnenin tözünde ya da biçiminde bulunabilir; bir kaya 
kutsal olarak görünür çünkü bizzat varoluşu kutsalın bir teza­
hürüdür: yokedilemez ve dayanıklıdır, yani insanın olmadığı 
bir şeydir. Zamana karşı direnir; gerçekliği kalıcılığıyla pe­
kiştirilir. Taşların en yaygınını alalım: simgesel şekli ya da 
kökeni sayesinde "değerli taş" mertebesine yükselecek, yani 
ona büyüsel ya da dinsel bir güç atfedilecektir: yıldırımtaşı* 
gökten düşmüştür; ya da inci denizlerin dibinden gelir. Diğer 
taşlar da ya ataların ruhlarının bulunduğu yerlerde oldukları 
(Hindistan, Endonezya), ya bir zamanlar bir tanrı tezahürüne 
[teophanie] sahne oldukları (Yakub’un yatak olarak kullan­
dığı bethel gibi) ya da bir adak veya ant tarafından kutsal- 
laştırıldıkları için kutsal olacaklardır.1
Şimdi insani eylemlere dönelim - salt otomatizm sonucu ol­
mayan eylemlere tabii. Bunların anlamları, değerleri kaba 
fiziksel verileriyle değil bir ilk eylemi yeniden üretme, bir 
mitsel örneği tekrarlama özellikleriyle bağlantılıdır. Beslen­
* Yıldırımla gökten düştüğüne inanılan bir taş (ç.n.J.
18


me salt fizyolojik bir işlem değildir; aynı zamanda bir 
komünyonu yenilemektir. Evlilik ve kollektif orji mitsel pro­
totipleri yansıtır; bunlar tekrar edilirler, çünkü başlangıçta 
("o günlerde, "in illo tempore, ab origine) tanrılar, atalar 
veya kahram anlar tarafından dinsel amaçla ifa edil­
mişlerdir. 
'
"îlkel", arkaik insan bilinçli davranışında daha önce baş­
ka birisi tarafından, insan olmayan bir varlık tarafından ya­
pılmamış ve yaşanmamış herhangi bir eylemi yaptığını ileri 
sürmez. Onun yaptığı herşeydaha önce yapılmıştır. Yaşamı 
başkalarınca başlatılm ış hareketlerin bitmek bilmez te­
kerrürüdür. 
*
Belli paradigmatik jestlerin bu bilinçli tekrarlanışı özgün 
bir ontolojiyi göstermektedir. Doğanın kaba ürünleri, insanın 
çalışmasıyla biçimlenmiş nesneler aşkın bir gerçekliğe katıl­
maları ölçüsünde gerçeklik, özdeşlik kazanırlar. Her jest bir 
ilk eylemi tekrarladığı ölçüde anlam ve gerçeklik kazanır.
Farklı kültürlerden toplanmış çeşitli olgu grupları bu ar­
kaik ontolojinin yapısını tanımamıza yardımcı olacak.İlk 
olarak geleneksel düşüncenin mekanizmasını olabildiğince 
açık biçimde gösterebilecek örnekleri, başka bir deyişle, mo­
dern-öncesi toplumların insanı için belirli şeylerin nasıl ve ne­
den gerçek olduğunu anlamamıza yardım edecek olguları araş­
tırdık.
Arkaik tinselliğin ufku içinde insanın varoluş ve tarih so 
runlannı inceleyebilmek için önce bu mekanizmanın tam ola­
rak anlaşılması gerekmektedir.
Topladığımız olguları bir kaç ana başlık altında sırala­
dık:
1. Arkaik insan için gerçekliğin, bir göksel arketipin tak­
lidinin türevi olduğunu gösteren olgular.
2. Gerçekliğin "merkez sim geciliğin e katılma yoluyla 
edinildiğini gösteren olgular: kentler, tapınaklar, ev­
ler "dünyanın merkezi"ne olan benzerlikleriyle gerçek 
olmaktadır.
19


3. Son olarak, ab origine tanrılar, kahramanlar veya ata­
lar tarafından ortaya konmuş bir takım eylemleri bi­
linçli olarak tekrarlama suretiyle kendilerine atfedi­
len anlamı kazanan ve bu anlamı cismanileştiren 
ayinler ve önemli dindışı jestler.
Bu olguların sunuluşu onların temelinde yatan ontolojik an­
layışın incelenmesi ve yorumlanması için bir zemin oluştur­
maya yetecektir.
20



Yüklə 3,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə