Eylül 2016 İstanbul/Türkiye



Yüklə 4,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/238
tarix14.06.2018
ölçüsü4,91 Mb.
#48762
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   238

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 39


nebilir. Cûzcânî’nin onun ordusunda dini ibadetlerini rahatça gören 30 bin 

Müslüman’ın varlığına işaret etmesi bununla ilgilidir. Batu’nun yerine geçen 

oğulları Sartak ve Ulakçı’nın birbiri ardınca ölmeleri bu Müslüman fırkası-

nın devlet içerisinde yer etme mücadelesinin sonucu olabilir. Yine bu konuda 

Cûzcanî’nin Sartak’ın Mengü Han tarafından zehirlendiğini iması

24

 bu ölüm-



lerin normal ölümler olmadığına bir işaret sayılabileceği gibi, Berke’nin de 

içinde olduğu ve söz konusu bu Müslüman fırkasının dâhil olduğu bir saray 

entrikası ile daha da mümkün görülüyor.

Berke Han, 1256 yılında hanlık tahtına çıkmıştır. Hanlık makamına gelme-

den  önce  Hârezm’de  bulunduğu  sırada  Islâm  ulemasından  Şeyh  Seyfeddin 

Bâherzî ile irtibat kurmuş ve onun tesiri ile Müslüman olmuştur. O Cengiz’in 

Hârezm’i istilası sırasında direnirken ölen Şeyh Necmeddin Kübrâ’nın halefi 

olarak bilinmektedir.

25

 Han’a uyarak eşi Çiçek, küçük kardeşi Tugay Timur ve 



diğer devlet adamları da Islâmiyet’i kabul ettiler. Müslüman olduktan sonra 

Berke Han, Bağdat’taki Abbasi Halifesinin dini hâkimiyetini kabul etti ve sü-

rekli olarak halifeyle yazışmalarda bulundu.

26

Bu dönemde Altın Orda ahalisi üzerinde esas etkili olan tarikat yine Ye-



sevîlik idi. Hârezm’de bu işlevi üstlenen Yesevîlik merkezi ise Bakırgan yahut 

Bakırgan-Ata şehri olmuştur. Göçebe bozkır ahalisi nüfus bakımından Altın 

Orda  sahasında  çoğunluğu  oluşturmuyordu.  Buna  karşın  orta  ve  aşağı  idil 

boyunda  Bulgar,  Kazan,  Saray  bölgesi,  Kırım’ın  kıyı  şehirleri,  Kafkasya’nın 

kuzey bölgeleri ve nihayet yüksek bir ziraat kültürüne sahip bulunan Hârezm 

bölgesi Altın Orda devleti sınırları içerisinde kalabalık yerleşik unsurları bün-

yesinde barındırmaktaydı

27

. Ancak Altın Orda’nın bu yerleşik ahalisi, askeri 



unsurlarını oluşturan göçebeler ile medeniyet bakımından bir tenakuz oluş-

turmamış olması ilginçtir. Sadece devletin kuruluş dönemi sırasında gözlem-

lenebilen  göçebe  yönetici  seçkinler  ile  bu  yerleşik  nüfus  arasında  yaşanan 

zıtlaşma-ayrışma  kısa  sürede  ortadan  kalmış,  ziraatçı  ve  hayvancı  iktisadiya-

tı birleştiren bir ortak zemin meydana çıkmıştır. Bunu büyük oranda temin 

24

  Cûzcânî, a.g.e., s. 186.



25

  Bakarzî’nin  Berke  Han’ın  Müslümanlaştırılmasındaki  rolü  için  bkz.  Jean  Richard,  “La 

Conversion  de  Berke  et  les  Debuts  de  I’Islamisation  de  la  Horde  d’Or”,  Revue  des  Etudes 

Islamiques, XXXV (1967), 173-178.

26

  Kafalı, s. 54-55



27

  A. Yu. Yakubovskiy, Altın Orda ve Çöküşü, Çev. H. Eren, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 

1992, s. 57.



40  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

eden kuşkusuz Türkleşme ve Islamlaşma sürecinin de arkasındaki itici güç 

olan,  Türk  tasavvufudur.  Türk  tasavvufu,  etnik  ve  sosyal  yönden  ayrı  olan 

Kıpçaklarla Moğolları, Hârezm ile Bulgar’ı aynı potada eritmeyi başarmıştır.

Kırım ve Astarhan bölgesi Islamlaşma sürecinde Anadolu ve Mısır’ın dini 

ve ticari üssü durumuna gelecektir. Tuda Münge Han zamanında 1287 yılın-

da Kırım’da Salgat’ta yapılan Memluklerden Sultan el-Melik el-Mansur adına 

yapılan camii buna iyi bir örnektir. Yine bu dönemde artan Türk tasavvufu-

nun etkisi ile Müslüman olan han, dervişane bir hayatı tercih ederek tahtan 

çekilmiştir.

28

 Islamlaşma siyasetinin devlet siyasetine dönüştüğü Özbek Han 



devrinde  1314  yılında  aynı  Salgat  bölgesinde  yapılan  camii  ve  medrese  bu 

siyasetin somutlaştığı anıtsal eserlerdir.



C- Anadolu’nun Deşt-i Kıpçak İle Dini İlişkisi

Anadolu’nun Deşt-i Kıpçak ile ilişkisi, başka bir ifade ile Anadolu Selçuk-

luları’nın Altın Orda ile teması 1243 Kösedağ felâketinden iki yıl sonrasına 

denk gelir. Gıyâseddin Keyhüsrev, Şemseddin Isfahânî’nin başkanlığında bir 

heyeti  Batu  Han’a  göndermiştir.  Bundan  Iran  Moğollarının  tahakkümünü 

dengelemeyi uman Sultan, bu sayede Klikya Ermenilerine karşı askeri faali-

yette bulunma iznini de alabilmiştir. Anadolu Selçukluları artan Ilhanlı baskısı 

karşısında, Altın Orda-Memluk ittifakını kendi çıkarlarına uygun buluyorlar-

dı. Ancak Selçuklu yönetiminin bu uğurdaki gayretleri çoğu kere Ilhanlıların 

Anadolu’ya yönelik baskı ve öfkesini daha da artırmaktan başka bir işe yara-

mamıştır. Deşt-i Kıpçak ile ilişkiler, II. Izzeddin Keykavüs’ün 1249’dan sonra 

kardeşleri ile ortaklaşa yürüttüğü saltanatı zamanında en üst seviyeye çıka-

caktır. O, kardeşleri ile sürdürdüğü iktidar kavgasında,  Ilhanlılara karşı hep 

bir dış destek arayışında olmuştur. Içeride de halkı kendi etrafında toplamaya 

hizmet edeceğini umduğu gazayı öne alan bir manevi iklim, siyasi çıkarlarına 

daha  uygun  bulunuyordu.  Bu  yüzden  dönemin  Selçuklu  sultan  namzetleri 

içerisinde Türkmenlere ve onların manevî önderleri mutasavvıflara en yakın 

olan kişi haliyle yine II. Izzeddin Keykavüs idi. Ne var ki, onun bu yöndeki 

faaliyetleri tersine siyasi sonunu hazırlamış, 1262 yılında Ilhanlılar karşısında 

yenilerek Bizans’a sığınmak zorunda kalmıştır. Bu dönem, aynı zamanda Altın 



Orda-Memluklu ittifakı ile İlhanlı-Bizans itilafının yarattığı rekabetin en yoğun 

yaşandığı bir dönem olarak da belirginleşir. Bu ittifak düzeni, Türk tasavvufu-

28

  Mehmet Alpargu, Nogaylar, Değişim Yayınları, Istanbul, 2007, s. 16-17.




Yüklə 4,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   238




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə