Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
43
başlayarak uç geleneğinin Deşt-i Kıpçak’taki en belirgin temsilcileri olarak
görebileceğimiz Nogayların etnik oluşumunda bu durumun belirleyici oldu-
ğunu söyleyebiliriz. Nogaylar, Edige Destanı ile daha sonraki dönemlerde de bu
geleneğe uygun edebi ürünleri üretmeye devam etmişlerdir.
33
2- Sarı Saltuk
Anadolu ile Deşt-i Kıpçak arasındaki dini ilişkinin anlaşılmasında önemli
şahsiyetlerden biri de Sarı Saltuk’tur. O, Barak Baba, Otman Baba gibi mürit-
leri ile Anadolu inanç tarihinde büyük bir iz bırakan bu kalenderi dervişlerin
en önde gelenlerindendir. Köprülü, onu Hacı Bektaş gibi Yesevîlik ile bağlantılı
olarak değerlendirir.
34
Anadolu ve Rumeli’nde on iki mezarı olduğu bilinen
Sarı Saltuk’un hayatı ile ilgili çeşitli rivayetler olsa da Izzeddin Keykavüs’le
ilişkili olan rivayetlerin büyük oranda gerçeği yansıttığı söylenebilir. Nitekim
kadim Türk geleneklerine düşkünlüğü ile bilinen Cem Sultan’ın, onun tür-
besini ziyaret esnasında dinleyip Ebülhayr Rûmî’ye kayda aldırdığı Saltuknâ-
me’de onun 1262’den önceki hayatı belirsizdir.
35
Keykavüs’un 1262 yılında
Bizans’ın Enez’deki hapishanesinden Emir Nogay’ın marifetiyle kurtarıl-
masından sonra Altın Orda hanı Berke’nin sultana iktâ olarak verdiği Kefe
ve Salgat bölgesine yerleştirilen Türkmenler arasında manevi nüfuzu yük-
sek Sarı Saltuk’un da olduğu anlaşılıyor. Bu dönemde Ilhanlıları ve onların
Anadolu’daki yöneticisi Muineddin Pervâne’yi Keykavüs’un siyasi gücü kadar
maiyetindeki manevi nüfuzu yüksek Türkmen babalarının da rahatsız ettiği-
ni tahmin edebiliyoruz. Salgat bölgesi bu tarihlerde Islamlaşmanın merkezi
hüviyetini kazanmış görünüyor. Aynı zamanda Deşt-i Kıpçak ile Anadolu ve
Mısır hattında gelişen ilişkilerin de üssü durumundaydı. Tuda Müngge Han
zamanında 1287 yılında Kırım’da Salgat’ta yapılan Sultan el-Melik el-Mansur
adına yapılan cami bu dönemde artan Türk tasavvufunun etkisini göstermesi
bakımından önemlidir.
36
Keykavüs’ün 1279 yılında burada vefat etmesinden sonra gerçek hamile-
ri olan Emir Nogay’ın karargâhı Ishakçı/Dobruca’ya dönmüştür. Burada bir
33
Andrea Schmitz, Edige Destanı: Bir Kahramanlık Geleneğinin İçeriği, Oluşumu ve Etkileri, Çev. C.
Bulut, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, Izmir, 2004.
34
Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 54-59.
35
Bkz. Ebü’l-Hayr-ı Rûmî, Saltuk-nâme, I-II-III, Haz. Şükrü Halûk Akalın, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 1987.
36
Mehmet Alpargu, Nogaylar, s. 16-17.
44
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
süre yaşadıktan sonra 1293 veya 1298 yılında ölmesi ardından, bizim de ziya-
ret etme fırsatı elde ettiğimiz bugünkü türbesinin bulunduğu Babadağı’nda-
ki zaviyesine gömülmüştür. Machiel Kiel, Yûsuf b. Ismâil en-Nebhânî’nin,
Câmi’u Kerâmâti’l-evliyâ adlı eserinde kaynak olarak gösterdiği Kemâleddin
Muhammad Serrâc er-Rifâî’nin 715’te (1315) yazmış olduğu Tüffâh’ü’l-ervâh
adlı eserine dayanarak yeni bilgiler ortaya koymaktadır. Sarı Saltuk (Saltuk
et-Türkî), 1298 yılında vefat ettiğinde, zaman zaman inzivaya çekildiği dağın
yakınlarına gömülmüştür. Mensuplarının onun adına yaptırdığı zâviye sebe-
biyle burası Babadağı olarak adlandırılmıştır.
37
Sarı Saltuk ve ona bağlı Türkmenler, Keykavüs’un emrinde teşekkül et-
tikleri yeni il ve yaşadıkları mücadeleli hayat dolayısıyla ona nispetle
Gaga-
vuz diye anılmışlardır. P. Wittek’in, Gagavuzların kökeni hakkında Yazıcıoğlu
Ali’nin Selçuknâme’sine dayanarak geliştirdiği “II. Izzeddin Keykavüs ve Sarı
Saltuk ile Balkanlar’a geçen Selçuklu Türklerinin Hıristiyanlaştırıldığı”
görüşü, tarihi gerçeklerle büyük oranda uyuşmaktadır. Nitekim Keykavüs
henüz hayatta iken oğlu Melik, Konstantin adıyla Hıristiyanlaştırılmış bulu-
nuyordu.
38
Keykavüs ile birlikte hareket eden topluluğun 12 bin kişi olduğu
rivayet edilmektedir. Sarı Saltuk’un başlarında olduğu bu Türkmenlerin bir
kısmının daha sonra Ece Halil ile birlikte 1300 yılında Çanakkale boğazını
geçerek Karasi Beyliği sahasına döndükleri rivayet edilmektedir.
39
Bu durum,
bu dönemde Deşt-i Kıpçak ile Anadolu’nun ortak bir manevi coğrafyaya dön-
düğünü gösterdiği gibi aynı zamanda Anadolu’da çok sayıdaki Sarı Saltuk
mezarlarını da izah eder. Bu göçlerin, Emir Nogay’ın ölümünün hemen ardın-
dan vuku bulması, onun yönettiği, Deşt-i Kıpçak’tan Balkanlara kadar yayılan
Türk tasavvuf hareketinin bu yöndeki etkinliğini yitirdiğine işaret etse de Os-
manoğulları ile etkinliğin yönü Batı Anadolu’dan Balkanlara doğru yeniden
örgütlenecektir.
1334 yılında Bizans imparatorunun kızı olan Özbek Han’ın eşi Beylûn
Hatun’un kafilesi ile Istanbul’a seyahat eden Ibn Battuta’da yolculuğu esna-
37
Sarı Saltuk’un tasavvufî kimliğine ait bilgiler de içeren bu kaynağa göre mürşidi Şeyh Mahmud
adında bir zat olup Şeyh Ahmed er-Rifâî’nin Irak Ümmüubeyde’deki tekkesinden feyiz
almıştır. Şeyh Mahmud’un himmetiyle Sarı Saltuk kâfir topraklarını dolaşarak oradakileri
Müslüman yapmıştır. Machiel Kiel, “Sarı Saltuk”, TDVİA, cilt 36, s. 147-150.
38
Paul Wittek, “Yazijioghlu Ali on the Christiyan Turks of the Dobruja”, BSOAS, XIV/ 3 (1952),
pp. 639- 668.
39
Turan, a.g.e., s. 581.