Felsefe ve d n b L mler anab L m dali



Yüklə 0,51 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə21/25
tarix19.10.2018
ölçüsü0,51 Mb.
#74762
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   25

 

47 


ait  değildir,  insan  toprağa  aittir.  Her  şey  bir  aileyi  bağlayan  kanlar  gibi  birbirine 

bağlanmıştır

116



Kadim  medeniyetlerde  insanın  ve  tabiatın  varoluşları  daha  üst  bir  Yaratan’a  ya  da 



prensibe  bağlanmış  olduğu  için  bu  iki  unsur  arasında  yaratılan  ve  edilgen  olmak 

bakımından  ortak  bir  obje  konumu  varken,  bu  durum  modern  felsefi  çevrelerde  ya 

tabiatın  öncelliği  ya  da  insanın  hakimiyeti  anlamında  aynı  sonucu  doğuran  iki  kutup 

ortaya  çıkarmıştır.  Bu  iki  kutup  da  nihai  kertede  insan-tabiat  ilişkisini  dolaylı  ya  da 

doğrudan  bir  hakimiyet  ilişkisi  halinde  görmüştür  ki,  bu  yaklaşımın  ortaya  çıkardığı 

özne-nesne  ilişkisi  bir  mutlak  farklılaşma  ve  rekabet  anlayışının  yaygınlaşmasına  yol 

açmıştır.  

Tabiatla  ilgili  bu  zihnîyet  dönüşümünün  bilgi  ve  metod  temelleri  Rönesans  dönemine 

kadar geri götürülebilirse de, egemen paradigma haline gelişi, esas itibariyle Newton’un 

mekanik tabiat anlayışı ile birliktedir. Yani deistik metafiziğe dayanır.  

Modernite  ile  birlikte  yaşanan  çevre  bunalımı,  “insan  tabiata  hakimdir”  önermesinin 

aslında  mutlak  hürriyete  ulaşma  adına  ontolojik  güvenliği  yok  eden  bir  iç  çelişki 

barındırdığını ortaya çıkarmıştır. Modern döneme damgasını vuran bu önerme ile tabiatı 

sömürülecek ve barbarca hakim olunacak bir tükenmez kaynak gibi gören bu zihnîyet, 

evrensel varoluşu tehdit  eden ekolojik bir felakete yol açmıştır

117


.  

nsan,  hem  sosyal  hem  de  fiziksel  çevresiyle  ilişkiler  kuran  ve  bu  ilişkiler  nedeniyle 

çevresi üzerinde etkiler bırakan bir varlıktır. Çevre ile olan ilişkilerimiz, tarihsel süreçte 

birçok değişimler geçirmiştir. Geleneksel toplumlarda da insan-çevre ilişkilerinde çeşitli 

sorunlar yaşanmıştır. Fakat tarihin bu safhasına tekabül eden ve diğer zamanlara oranla 

modern zamanların ayırıcı bir özelliği olan bunalımın iki temel vasfı var: Biri bunalımın 

evrensel boyutlar kazanması, diğeri de insanın beşeri hayat yanında hayvansal, bitkisel 

ve giderek sonunda gezegenin kaderini yakından ilgilendiren ekolojik yapısını da içine 

alan ciddi bir tehdidin baş göstermesidir

118


                                                 

116

  Konu  ile  ilgili  bir  çok  eserde  bulunabilecek  bu  metin  Star  gazetesinin  7  Haziran  1992  tarihli 



nüshasından  alınmıştır.  O  zaman  yenik  düşmüş  bir  kültürün  geri  kalmışlığını  ve  iç  sancısını  yansıttığı 

düşünülen  bu  satırlar  bugün  yerleşik  tabiat  paradigmasının  yıkıcılığını  çarpıcı  bir  şekilde  gözler  önüne 

seren  hikmet  parıltıları  olarak  görülmektedir.  Kızılderili  Şef’in  sözlerinde  sarıçiçek  ile  konuşan  Yunus 

Emre’nin  dünya  görüşünün,  toprağı  yegane  sadık  sevgili  olarak  gören  Aşık  Veysel’in  tabiata  bakış 

tarzının,  “topraktan  yaratıldık,  toprağa  döneceğiz”  deyişinde  kendini  bulan  slami  yaratılış  ve  varlık 

telakkisinin izlerini bulmak mümkündür.  

117

 Davutoğlu, a.g.m. s.30. 



118

 Ali Bulaç, Din ve Modernizm, Endülüs Yayınları,  stanbul, 1990, s.20. 




 

48 


Bugün  insan  ile  doğa  arasındaki  dengenin  bozulduğunu  pek  çok  kimse  kabul  etmekle 

birlikte,  bu  dengesizliğin,  insanla  Tanrı  arasındaki  uyumun  bozulmasından 

kaynaklandığını  herkes  farketmiş  değildir

119


.  Dengesizlik,  öncelikle  dikey  düzlemde, 

yani  insan  ile  Tanrı  arasında  belirmiş,  daha  sonra  da  yatay  düzlemde  yansımalarını 

bulmuştur. Çağımızda yaşanan dengesizliklerin temelinde, modern zamanlara geçerken 

Batılı  toplumların  kozmolojik  paradigmalarında  geçirmiş  oldukları  köklü  değişim 

yatmaktadır.  Bu  tür  değişimler  toplumların  tarihinde  çok  nadir  gerçekleşen  hallerden 

biri  olduğu  için  buna  bir  “paradigma  değişimi” diyebiliriz.  Bununla  geleneksel  yaşam 

tarzları ve ilişki biçimleri kökten değişti.  

Bu  değişimin  entelektüel  temelleri  18.  yüzyıl  Aydınlanma  Çağı’na  kadar  geri 

gitmektedir. 

Kozmoloji,  biçimsel  gerçekliğin  bütün  düzlemleriyle  uğraşan  bir  bilimdir.  Maddî 

düzlem,  bu  gerçekliğin  boyutlarından  sadece  bir  tanesidir.  Geleneksel  kozmolojilerde 

maddî  âlem  ve  kâinat,  bir  görüntüdür.  Fenomenler  dünyası,  başka  bir  dünyanın 

(metafiziğin)  bir  tezahürü  ya  da  uzantısıdır.  Ancak  derin  bir  tefekkür,  maddî  âlemden 

hareket  ederek,  görüntülerin  arkasındaki  bu  gizemli  dünyayı  yakalayabilir.  Özellikle 

slâm  kozmolojisinde  görünen  dünya  (zahiri  boyut)  ile  görünmeyen  dünya  (bâtınî 

boyut) karşılıklı bir bağımlılık ilişkisi içinde yorumlanır. Modern dünya görüşü, varlığı 

sadece  zahiri  suretlere  indirgemekle,  onu  anlam  ve  gayeden  yoksun  kılmış  ve 

sekülerleştirmiştir. 

nsanlık  tarihinin  başlangıcından  beri  âlem  kutsallıkla  dolu  bir  dünya  olarak 

algılanmıştır.  Oysa  modern  zamanlarda  geldiğimiz  nokta  ise,  Weber’in  deyimiyle 

“büyüden  arındırılmış  bir  dünyadır”  (Entzauberung  der  Welt)

120


.  Kanımca  modern 

kozmolojinin temel özelliği de budur.  nsanlığın uzun süren tarihinde doğa, hep kutsal 

ve olağanüstü bir bahçe olarak tasarımlanmıştır. Bu sebeple insan ve doğa ilişkisi belirli 

bir  saygı  ve  karşılıklı  olarak  birbirini  gözetme  temelinde  şekillenmiştir.  Dünyanın 

büyüden  arındırılmasıyla  birlikte  kutsal  doğa  yerini,  kullanılan,  değiştirilen,  tüketilen 

madde yığınlarından ibaret bir kütleye bırakmıştır. 

Modern kozmolojinin ikinci temel özelliği, temelleri Newton tarafından atılan mekanik 

bir  evren  tasarımına  sahip  olmasıdır.  Geçmişte  evrende  her  şey  organik  bir  biçimde 

                                                 

119


 S.Hüseyin Nasr, a.g.e., s.18 

120


 Attas, a.g.e. s.44 


Yüklə 0,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə