Hazirlayanlar



Yüklə 3,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə133/189
tarix10.12.2017
ölçüsü3,37 Mb.
#15029
1   ...   129   130   131   132   133   134   135   136   ...   189

398

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

duğunu iddia etmek kolay olmayacaktır. Bizim düşüncemiz bu konularda 

dinî araç olarak kendi kötü düşünceleri uğrunda kullananların yanlış yap-

tığı şeklindedir. Bize göre din, inanç, mezhep ve mabet Allah’a kulluğun 

mekânı, vasıtası ve birer parçasıdır. Bunları sömürge kullanmış ve kendi 

hedefl eri açısından başarılı olmuştur. Bundan sonraki süreçte din ve inanç-

lar hangi din olursa olsun art niyetlilerin aracı olmamalıdır. Bu da ancak 

inanmış insanın uyanması ve şuurlanması ile gerçekleşecektir. 

Tarafsız ve çağdaş gözle konuya bakan insafl ı araştırmacılar bu ko-

nuda dinin-hangi din olursa olsun- kutsal makamında durması gerektiğini 

hiçbir konuda alet edilmemesinin doğru olacağını paylaşırlar. Din, ayrılık 

düşüncelerine isyan ve fi tnelere alet edildiğinde sonuçta insanların o dine, 

onun kurumlarına masum mensuplarına karşı var olan itimad ortadan kalk-

maktadır. Kimsenin dinî inançlara zarar vermeye hakkı bulunmamaktadır. 

Araplar ve Ermenilerden ayrılmak isteyenler, Osmanlıdan ayrılacaksa, bu 

konuda din alet edilmeden, dinin kurumları yıpratılmadan, inanç zedelen-

meden, inanmış insana olan güven kaybedilmeden de bu yapılabilirdi.



5. İlişkilerin Bozulma Süreci

Fransız  İhtilâli’yle başlayan milliyetçilik eğilimlerinin Osmanlıya 

yansıyacağı kaçınılmaz bir beklentiydi. Yönetimin her kademesinde bu-

lunan ve ileri düzeylere gelen Ermeniler hallerinden memnun olmaları ve 

sorun bulunmaması nedeniyle onlardan her hangi bir olumsuzluk beklen-

miyordu. Fakat dıştan müdahaleler, kışkırtmalar her zaman için göz önün-

de bulundurulmalıydı. Bunu göz ardı etmek sorunların gerçek yönünü gör-

memeyi beraberinde getirecekti. Dıştan Ermenilere sunulan cazip teklifl er 

onların içindeki art niyetlilerin heveslerini kabartacak ve özellikle Rusya 

ile yapılan faaliyetleri sadece ticarî  boyutta kalmayacak, farklı alanlara 

yansıma gösterecekti.

Müslümnalar’ın sorunu kendileri iyi niyetli oldukları için herkesi iyi 

niyetli sanmalarından kaynaklanmış, bu da sorunlara sebep olmuştur. Er-

menilerin cemaaat ve cemiyet kurması ve dernek faaliyeti yürütmesi tabii 

bir haktır. Buraların sıkı kontrol edilmemesi oralarda yıkıcı faaliyetlerin 

yapılmasına yönelişe kapı aralamıştır. Bu iki toplum içiçe yaşamış, birbi-

rinden yoğun şekilde etkilenmiş, özellikle sağlık alanında yetişmiş Erme-

ni doktorlara kendi sağlığını teslim eden Müslümanlar, zamanla bir takım 

olumsuzlukların varlığını hissetmeye başlamıştır. Artık devletin yetiştirdi-

ği, dul ve yetim oldukları için yardım ettiği ve himayesinde tuttuğu kim-




399

Doç. Dr. İsa YÜCEER

selere güven gittikçe sarsılmaya başlamış, geçmişin güzel anılarının yerini 

artık pek çok yerden gelen kötü haberler almıştır. Devletten nişan ve ma-

dalya alan üst düzey insanlara güvenin sarsılması ise yıkım olmuştur.

En acısı da Osmanlı tarihinin başından itibaren Patrikhane bazında ve 

kiliseler düzeyinde ayakta tutulan Ortadokslar’ın zamanla Osmanlı dışın-

daki kendi mekteplerine mensup kesimlerle gizli iş birliğine girişmiş ol-

malarıdır. Bildiride sunmak istediğimiz ana tema da budur. Müslümanların 

kiliseleri tamir etmesi, bir başka dinin ayakta kalması için çaba vermesi 

belki de sadece Müslümanlarda yoğun şekilde görülmektedir. 

Şüphesiz mabedin insan zihninde önemli bir yeri vardır. Müslüman-

lar hangi dinin ibadet mahalli olursa olsun oraya saygı duyar. İnsanların 

samimi duygularla orada ibadet ettikleri, dinî yetkililerden güzel telkinler 

aldıkları, dinledikleri nasihatler doğrultusunda iyi insan olduklarını düşü-

nür. Kilisesinde dua ile meşgul olan insanı saygın kişi olarak değerlendirir. 

Papaz Efendi diye hitap ederek önemli saygıyı ifade eder. Bu iyi niyetlere 

karşı din adamları, milletvekilleri ve çete reisleri Müslümanlara karşı bir-

likte hareket etmiş,  Haçlı Seferi için Ayin-i Ruhanî törenleri yapmışlar-

dır


79

.

Geçmişte Ruslar tarafından hor görüldükleri halde Osmanlıdan özel-



likle din ve inançları yoluyla himaye gördüklerini kendileri itiraf etmek-

tedirler


80

. Techir sırasında öldürme ise yalan yanlış propagandadan iba-

rettir

81

. Onların planlı hareketleri arasında işgal güçlerinin askerlerinin de 



büyük çoğunluğunun Ermenilerden oluştuğu tespit edilmektedir

82

.



Geçmişte ihtilaf halinde olan Rum ve Ermenilerin birbirleriyle ittifak 

ve birlik içinde oldukları dönem artık 1919’dur

83

. Böylece aynı dinin farklı 



kesimleri birlik ve beraberlik sağlamışlardır. Kiliselerdeki hâkim noktalar-

dan Müslümanlara ateş açıldığı tespit edilmiştir

84

. Böylece ibadet yerleri 



bu tür faaliyetlerin merkezi haline gelmiştir. Bunun yanında Türk ve Müs-

lüman halkla hiçbir meselelerinin olmadığını açıklamaktan çekinmeyenler 

de vardı

85

. Böylece bir kesim kendilerini kolaylıkla kamufl e etmişlerdir. 



79 Celal Yıldırım, Tarihî Belgeler Işığında Bayazıt’ta Ermeni Mezalimi, Kültür Sanat Yayın-

cılık, İstanbul 2003, s.223. 

80 Yıldırım, a.g.e., s.29.

81 Yıldırım, a.g.e., s.49.

82 Osmanlı Belgelerinde Ermeni Fransız İlişkileri 1918-1919, Devlet Arşivleri Genel Müdür-

lüğü, Ankara 2002, s.15, 136, 157.

83 Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, a.g.e., s.0.

84 Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, a.g.e., C. II, Ankara 2004, s.69. 

85 Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, a.g.e., C. II, s.130. 



Yüklə 3,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   129   130   131   132   133   134   135   136   ...   189




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə