538
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER
İ
şte cemiyetin henüz Osmanlılığın korunabileceğini düşünerek itthad-ı
anasır politikasını ortaya attığı bu dönemde çıkartmaya çalıştığı Cemiyet-
ler Kanunu, büyük tartışmalara neden olmuştu. İttihatçılar kurulmuş olan
siyasî derneklerin ayrılıkçılığı körüklediğini ve imparatorluğun birliğini
baltaladığını savunuyorlardı
9
. Bu amaçla cemiyet dernekleri kendi dene-
timleri altına almak ve etnik, millî ya da dinî bir temele oturmasını yasak-
lamak istiyordu. Bu nedenle müzakerelerin tartışmalı geçeceği başından
belliydi.
Nitekim 19 Haziran 1909 günü Kanunun daha mecliste madde madde
görüşülmesinden önce ufak ufak sorunlar yaratılmaya başlanır. Aydın me-
busu İsmail Sıtkı Bey bu kanunun ne amaçla getirildiğini soruyor ve tek
tek maddeler üzerine geçilmesi için Dâhiliye Nazırı’nın gelip bu konuda
bilgi vermesini istiyor
10
. Anlaşıldığına göre içlerinde Ohannes Vartkes, Pa-
nayot, Bostani, Pançoderef Efendi gibi gayrimüslim mebusların da olduğu
bir grup bu kanun layihasının vükelâsız kabul edilmemesi gerektiği hak-
kında fi kir birliği etmiştir. Sonunda başkanın kararıyla telefonla vükelânın
haberdar edilerek kanun layihasının görüşülmesine geçilmiştir.
Dersim mebusu Lütfi Fikri Bey kanunu savunur. Fransa, Almanya ve
Rusya’dan örnekler ile derneklerin ruhsat alması hakkında çok önceden bu
türlü maddeler olduğunu belirtmiştir.
Trayan Nali Efendi (Manastır) ise, söz almış ve Fikri Bey’i görüşlerin-
den dolayı cemiyetler aleyhinde olmakla suçlamıştır. Ona göre cemiyetler
teşkili için böyle ağır şartlar sunulması cemiyetlerin gizli kurulmasına yol
açacaktır. Hükümetin memleketin anasır-ı muhtelifeden ibaret olduğunu
nazar-ı dikkate alarak derneklerin kavmiyet ve cinsiyet esaslarıyla teşkil
olunamayacağı şeklindeki ifadesini de açık olarak eleştirmiştir
11
.
Bulgar Velahof Efendi (Selanik) ise
bu kanunun hükümetin gönderdiği
şekilde veya encümence tadil olunan surette kabulu veyahut daha liberal
bir şekle ifrağı meselesi idare-i meşrutamızın hayat ve memat meselesidir
diyerek konunun önemini vurgularken tamamiyet-i mülkiye-i devleti ihlâl
ve tefrik teşebbüsatı korkusu hükümet ile encümeni şu ahkâm-ı umumiyeyi
kabule sevk etmiştir cümlesiyle de gerçeği gördüğünü ortaya koymakta-
dır
12
.
9 Ahmad,
a.g.e.,
s.138
10 Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi (MMZC), Cilt 4. Devre 1, İçtima 1, 6 Haziran 1325,
s.472.
11 MMZC, Cilt 4, s.473
12 MMZC, Cilt 4, s.474
539
Dr. Mehmet Emin ELMACI
Lütfi Fikri Bey’in Avrupa’dan olumlu verdiği örneklere Velahof
Efendi de kendi açızından Avusturya’dan örnek vererek derneklere hiç-
bir şart getirilmemesini göstermiştir. vatandaşlarımın ve bilcümle anasır-ı
Osmaniye’nin kavmiyet ve cinsiyet esası ve ünvanlarıyla veyahut enter-
nasyonal esası üzerine istedikleri cemiyet-i siyasî yeleri teşkil edebilmeleri
için hürriyet-i tamme verilmesi taraftarıyım demiştir ve derneklerin mena-
fi -i umumiyesi tabirinden Talat, Halil ve Cavit Beylerin başka, Zehrap ve
Vartkes Efendilerin başka anlam çıkardığını belirterek de açıkca tarafl arı
da ortaya koymuştur.
Ermeni olan Hamparsum Muratyan Efendi (Kozan)
13
ilk eleştirisini
hükümetin bu kanunu getirmesindeki yöntem yanlışlığı üzerine yaptıktan
sonra; bir insanın, bir milletin ne düşündüğünün anlaşılabilmesi için, bu
insanın, bu milletin serbest bırakılması gerektiği üzerine konuşmuş ve...
şimdi bir cemiyet teşkili, eğer hal-i serbestîde bırakılacak olursa bizler
anlayabileceğiz ki acaba bizim Osmanlı milleti, ne gibi yola süluk ediyor,
acaba hürriyete mi istibdada mı gidiyor? demiştir. Öneri olarak da bir ba-
banın oğlunun kötü yola girmesini, girdiğini gördüğünde yaptığı gibi hü-
kümetin de zararlı yolda nasihat ederek engel olabileceğini belirtmişir.
Şu halde benim fi krimce eğer ki biz burada okunan bu kanun layiha-
sının kabulünü tasdik edecek olursak demek ki biz kendi kendimize mani
oluyoruz. Bırakmıyoruz ki farz edelim Araplar ne düşünüyor, Ermeniler
ne düşünüyor. Eğer ki biz tahtit edecek olursak kendi milletlerinin düşün-
düklerini tahtit edecek olursak, hürriyet vermeyecek olursak, o zaman biz
anlamıyoruz ki onlar ne düşünüyorlar ve onlara ne lâzımdır, acaba düşün-
dükleri doğru mu değil mi? Haklı mı haksız mı? O vakit onların hakkına
lâzım gelen muamelede bulunamayacağız
14
.
Hamparsum Efendi’nin bu sözleri Ali Osman Efendi’nin
bu sözlere
mahal yok cümlesiyle kesilir. Mehmet Vehbi Efendi (Konya) ise cemiyet-
lerin bir kanuna mutlaka ihtiyacı olduğunu savunur ve kanunsuz olundu-
ğunda neler olduğunu Volkan gazetesinden ve 31 Mart’tan örnek vererek
açıklamaya çalışır. Hamparsum Efendi ise bu kanunun geçmesi durumun-
da gizli cemiyetler kurulacağı görüşündedir.
13 Meclis’te mebus olan Muratyan, Birinci Dünya Savaşı yıllarında doğuya gidecek ve Erme-
ni çetelerinin başında Osmanlıya karşı çetecilerin başında savaşacaktır.
14 MMZC, Cilt 4, s.476.