121
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
luðu ve Batý Roma Ýmparatorluðu biçiminde ikiye bölünmesiydi.
Daha sonralarý Bizans adý ile tanýnan Doðu Roma Ýmparator-
luðu, karýþýk bir süreç sonunda, 15. yüzyýlýn yarýsýna deðin varlýðýný
sürdüren feodal bir devlete dönüþtü.
4. ÝDEOLOJÝ VE KÜLTÜR
Eski Romanýn köle sahipleri, egemenliklerini sürdürmek için,
ideolojik yollara da baþvurdular. Bu ideolojik yollar, Roma devleti
varolduðu sürece Roma köleci toplumunun siyasal, ekonomik ve
toplumsal yapýsýndaki deðiþikliklere uygun olarak deðiþti.
Eski Cumhuriyet
Bu dönemde egemen rol, sitede, baðrýnda gentes aristokra-
sisinin hüküm sürdüðü toplulukta idi. Roma ideolojisinin aþýrý tutu-
culuðu, buradan geliyordu. Özet olarak, bu ideoloji, topluluk
düzeninin, sitenin diniydi; baþka bir deyiþle, patrisyen, yani aristo-
krat bir hükümete baðýmlýlýktý.
Özel hukuksal kurallarla düzenlenen mülkiyet iliþkileri
geliþmekteydi.
Sözlü halk türetmeleri yanýnda, Roma nesir ve þiirinin ilk
anýtlarý da ortaya çýkýyordu.
Cumhuriyetçi Dönem
Sitenin siyasal sisteminin bunalýmý, ayný zamanda, site ideo-
lojisinin de bunalýmý oldu. Romanýn Küçük Asyada Balkan yarýma-
dasýnda yönettiði savaþlar sonunda, cumhuriyetçi dönemin ideolojisi,
Yunan toplumunun ideolojisinin etkisi altýnda biçimlendi. Romada
da, Yunanistanda olduðu gibi, iki ideolojik ilke arasýnda savaþým
baþlamýþtý. Dinsel
[sayfa 141]
idealist eðilim, Yunan mitolojisinin etkisi
altýnda oluþmuþtur.
O zamana deðin, devletlerin kuruluþu çaðýnda Romalýlar, bir-
çok tanrýya tapýyorlardý. Onlarýn gözünde, her þey ve her görüngü,
bu tanrýlarýn ruhuna ve tanrýsallýðýna sahipti. Örneðin, çocukluðun
kýrküç tanrýsý vardý: yeni doðan çocuðun ilk çýðlýðýnýn tanrýsý, bebe-
ðin ilk adýmlarýnýn tanrýsý vb.. Penat (ev bark tanrýlarý), lar (aile ocaðý
122
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
tanrýlarý) gibi iyi ruhlar, aile ocaðýnýn ve ailenin koruyucularý idiler.
Birçok rahip kolegyumlarý (kurullarý) vardý. Yüksek rahipler
kolegyumunun üyeleri, dinsel ayinleri düzenliyorlar; baþka bir kole-
gyumun üyeleri, kâhinler, kendilerini, geleceði haber verme iþlerine
veriyorlardý vb..
Gitgide, Yunan etkisi altýnda, Roma ve Yunan panteonlarý
(tanrýlarýnýn tümü) birbirine karýþtýlar. Roma tanrýlarý, insan biçimle-
ri aldýlar. Daha sonra, Roma imparatorlarý en büyük din adamlarý
sayýldýlar ve Roma kilisesinin baþý oldular.
Materyalist eðilim, Epikürosun öðretisinin etkisi altýnda geliþi-
yordu. Lukretius (MÖ 98-55) bu öðretinin üstün bir temsilcisi oldu.
Þeylerin Doðasý Üzerine adlý yapýtýnda, doðanýn ve insanlýðýn kökeni
ve evrimi hakkýndaki fikirlerini geliþtirdi. Bölünmez, yaratýlmamýþ
ve yokedüemez atomlardan sözediyordu.
Gerçeðin materyalist bir açýdan yorumlanmasý. Yunanlýlar-
dan öðrenilenlerin ve kendi öz bilimlerindeki ilerlemenin sonucu
olan bilimsel bilgilerin birikimini kolaylaþtýrýyordu. Marcus Terenti-
us Varron (116-28), zamanýnýn bilgi düzeyine uygun, gerçek bir bilim-
sel ansiklopedi ortaya koydu.
Meta-para iliþkilerindeki geliþme ve özel mülkiyetin evrimi
ile köleci Roma hukukunun yetkinleþmesi, ayný hýzla yürüyordu.
Konuþma sanatý ve güzel söz söyleme sanatý, baþarý ile ilerliyordu.
Çiçeron bu sanatýn en güzel süsü oldu. Toplumsal, siyasal ve tarih-
sel alanda yazýlý yapýtlar
[sayfa 142]
çoðalýyordu (Jül Sezarýn notlarý,
Sallusteun yapýtlarý). Özgün ozanlar ortaya çýktý. Bu arada Livius
Andronikus (MÖ 3, yüzyýlýn ilk yarýsý), Catulle (MÖ 87-54), drama-
turg Planutus (254-184) ve Terensius (190-159) gibi mimarlarý ve
heykelcileri de sayalým.
Ýmparatorluk
Ýmparatorluðun siyasal kurumlarý, bazý ideolojik olaylar ile
birlikte oluþuyordu. Egemen köleciler sýnýfý, halk yýðýnlarý üzerinde
etki yapmak için, daha büyük bir kararlýlýkla dinden yararlanýyorlar-
dý. Ýmparator, onlarýn iktidarýnýn tanrýsal kökenini belirtmek, güç-
lendirmek görevini yükleniyordu. Doðu eyaletlerinde, egemen
sýnýftan olanlara, tanrý gibi saygý gösteriliyordu.
Ýmparatorluðun ululaþtýrýlmasý, yayýlmakta olan stoacýlýðýn
123
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
baþlýca amacý oldu. Stoacýlýðýn temsilcileri Seneka, Epiktetos oldu-
lar. Stoacýlara göre, insan, tek büyük organizmanýn bir parçasýydý ve
onun bütün eylemi, bu organizmanýn, yani toplumun, devletin iyiliði-
ne adanmalý idi. Stoacýlar, her þeyin durmadan yinelendiðini, hiçbir
zaman yeni hiçbir þey olmadýðýný ve olamayacaðýný söylüyorlardý.
Bu fikirler, imparatorluðun ve kurulu düzenin sonsuzluðuna uygun
düþüyordu.
Yeni pitagorasçýlar, Pitagorasýn, Platonun ve Aristotelesin
felsefî fikirlerini gizemcilikle dopdolu yeni bir öðreti kurmak üzere
birleþtirdiler; bu öðretiye göre tanrýsal ilke iyi, madde ise kötü idi.
Egemen sýnýfýn ideolojisine karþýt olarak halk yýðýnlarý, kendi
öz ideolojilerini kendiliklerinden oluþturuyorlardý. Bu, keyfe baðlý
yönetime karþý bir protestonun ideolojisi, emeðin ve küçük kiþilerin
ululaþtýrýlmasý ideolojisi oldu. Halk arasýnda, yalnýz krallar ve aristo-
kratlarýn deðil, basit emekçilerin de ölümünden sonra tanrýlarla eþit
olabilecekleri düþünülüyordu.
[sayfa 143]
Edebiyat ve sanatlar da, egemen sýnýf tarafýndan imparator-
luk iktidarýnýn sürdürülmesi ve ululanmasý için kullanýldý. Ýmparator
Ogüstusun hükümdarlýðý zamanýnda Virgilius, Horacius, Properceus,
Tibullus, Ovideus gibi ozanlar, Tite-Live adlý nesir yazarý vb., yapýtla-
rýný verdiler.
Genç Plinein, tarihçi Plutarkhos Appienin, Suetonesun yaz-
malarý daha sonraki çaðla ilgilidir. Bize dikkate deðer yapýtlar býra-
kan mimarlýk, henüz kesin biçimini almakta olan Roma hukuku,
hep imparatoru ululamaya hizmet ediyordu.
Öte yandan, edebî yapýtlar ve siyasal yazmalar özellikle ta-
rihçi Tacitius, ozan Lucain, nesir yazarý Petroneus, imparatorluða
karþý köleci sýnýfýn bir fraksiyonuna baðlý olan öteki satirik yazarlar
Juvenal ve Luciende-, eleþtirici fikirler içeriyorlardý.
Ýmparatorluðun baþlangýcýnda, Romanýn, Yunanistanýn ve
ele geçirilen Doðu eyaletlerinin kültürel gerçekleþtirmelerinin sen-
tezi olan tek bir Roma-Helen kültürü oluþmaya baþlýyor. Bu, her
þeyden önce, doða bilimleri için doðrudur. Yaþlý Plinein Doðal Ta-
rihi, özellikle derleme bir yapýttý. Ama daha ciddî bilimsel yapýtlar
da ortaya çýktý. Bu yapýtlar, eski yazarlar tarafýndan incelenmiþ olan
maddeleri, eleþtirici bir gözle dikkate alýyorlardý. Strabon, önemli
coðrafya yapýtlarý verdi. Ptolemeus, kendi adýný alan bir gökbilim
sistemi ortaya koydu.
Dostları ilə paylaş: |