108
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
dünyanýn gölgesi, genel fikirlerin, kavramlarýn, olaylarýn ve nes-
nelerin yansýsý gibi anlýyordu. Ýnsan, bu genel fikirleri, ölümsüz
ruhunun anýmsamalarý sayesinde bilebilir. Ýþte bu, sýk sýk savunu-
lan nesnel bir idealizmdir.
Mistik fikirleri, Platonda çok kuvvetli olarak belli olmaktadýr.
Aristoteles
Eski dünyanýn büyük düþünürü Aristoteles (MÖ 384-322), De-
mokritos ile Platon arasýnda, ortada yer tutar. Fikirlerin duyular-
üstü dünyasý hakkýndaki Platonun öðretisini, eleþtirici bir gözle
inceliyordu. Bizim dýþýmýzda, nesnel bir dünyanýn varlýðýný kabul
etmekle birlikte, duyusal algýlarý, dünyanýn kusursuz bir betimleme-
sinin kaynaðý gibi görüyordu. Bu en önemli felsefe tezi, Aristotelesin
materyalizme yaklaþtýðýna tanýklýk etmektedir. Aristotelese göre,
platoncu fikirler, görüngülerin ve algýlanan nesnelerin, ne
[sayfa 125]
ortaya çýkýþ nedenlerini, ne de evrim nedenlerim açýklayabilecek
yetenekte idi.
Ama Aristoteles, varlýk (duyusal algýlar) ve düþünce arasýn-
daki iliþki sözkonusu olduðundan, idealist konumda kaldý. Bilgi
süreçlerinde, anlayan, kavrayan ruh, maddî bedenden baðýmsýz ola-
rak kesin bir rol oynar. Ona göre edilgin (pasif) ve biçimsiz madde,
etkin (aktif) bir güç tarafýndan devindirilmiþtir. Bu gücün çýkýþ nok-
tasý ve ayný zamanda evrensel evrimin son amacý, bir çeþit bütün
biçimlerin biçimi, yani Tanrý idi.
Ünlü bilgin Aristoteles, doðal bilimler, özellikle zooloji ko-
nusunda, tarih, edebiyat, mantýk ve edebiyat teorisi konularýnda
pek çok yapýt yazdý. Aristotelesin siyasal sorunlara ayrýlmýþ yazýlarý,
çok ilgi çekicidir. Çeþitli devletlerin siyasal düzenlerine özgün bir
toplu bakýþ olan Atinalýlarýn Politikasý adlý kitabýnda, politika teri-
mini de, ilkin Aristoteles kullandý.
Helenizmin Ýdeolojisi ve Kültürü
Helenistik dünyanýn kültürü, eski Yunanda yaratýlmýþ olan
þeylerin en iyisini kendine maletti. Helenistik devletlerin oluþmuþ
bulunduðu geniþ bölgelerin herbirinde, helen kültürü ile yerel kül-
türler gibi, çeþitli bilimsel eðilimler, sanat ve edebiyat eðilimleri de
109
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
birleþip kaynaþýyordu. Üretimin geliþmesi, doða bilimlerinin ilerle-
mesine yardýmcý oluyordu. Doðanýn, doðru ve özenli araþtýrýlmasý
bu çaða deðin uzanýr.
Bilimsel bilgi dallarý, kesin olarak felsefeden ayrýlýrlar ve hýzla
ilerlerler. Bununla birlikte, bazý düþünürler, bilimin birçok dallarýn-
da, ayný zamanda, önemli sonuçlar elde ederler.
Eratostenes (MÖ 276-193), matematik, fizik, gökbilim, tarih
ve özellikle coðrafya ile uðraþýyordu. Yeryüzü yuvarlaðýnýn
(aþaðýyukarý 40.000 km olan) en geniþ enlem çizgisini
[sayfa 126]
39.700
km olarak ilk kez o hesapladý. Çaðýna göre, Eratostenesin hesaplarý
çok açýk ve kesindi.
MÖ 3. yüzyýlýn baþlarýnda Öklidin ünlü geometrik öðeleri
ortaya çýktý.
Sicilyada matematikçi ve mekanikçi Arþimides (MÖ 285-
212) yaþýyordu. Hidrostatiðin temel ilkesini (Arþimides ilkesini)
buldu; tarlalarýn sulanmasýnda kullanýlan aygýtlarý (Arþimides
vidasýný) yetkinleþtirdi, baþka teknikler icat etti.
Gökbilimde, Aristarkos (MÖ 3. yüzyýl), heliosantrizm (güneþ
merkezcilik) denen, gökcisimlerinin güneþin çevresinde döndükle-
ri fikrini, ilk kez ortaya attý.
Ýskenderiyede Homeros metinlerinin eleþtirel incelenmesi,
filolojinin baþlangýcý oldu.
Mutlu bir yaþam üzerine ilk ütopyacý edebî yapýtlarýn ortaya
çýktýklarý görüldü. Örneðin Yambul, Güneþ Devleti adlý kitabýný yaz-
dý.
Ýdealizm ile materyalizm arasýndaki savaþým devam ediyor-
du. Stoacýlarýn anlayýþlarý, materyalist öðeler taþýmaktaydý. Bununla
birlikte, onlarýn görüþlerini bütünüyle nitelendiren, evrenin anlayýp
kavrayan yapýsý ilkesini (logosu) kabul etmeleriydi. Canlý bir bütün
olarak varsayýlan, dünya olaylarýný yöneten, yasalarý koþullandýran,
iþte bu lodostu. Stoacýlar ve idealizm ile dinin öteki savunucularý,
bilimsel materyalizmin yayýlmasýna kesinlikle karþý koyuyorlardý.
Materyalist Epiküros (MÖ 341-270), insaný, çevresindeki doðanýn bir
parçasý sayýyor.
Demokritos gibi, Epikürosa göre de, bölünmeyen parçacýklar,
atomlar ve bunlarýn mekanik devinmelerinin yer aldýðý boþluk, her
þeyin temelini oluþturuyordu. Epikürosa göre, bütün doða görün-
güleri atom bileþimleri idiler. Ama Demokritostan farklý olarak, Epi-
110
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
küros, atomlarýn birbirlerinden yalnýz büyüklükleri ve biçimleri ile
deðil aðýrlýklarý ile de ayrýldýklarýný kabul ediyordu. Epikürosun, atom-
larýn
[sayfa 127]
düþey devinmelerinin, onlarýn aðýrlýklarý nedeniyle, ve
kendiliðinden varolan bir iç güç nedeniyle doðru çizgiden çok küçük
bir sapma (declinaison) ile birlikte oluþtuðu fikri, dünyanýn mate-
ryalist tanýnmasýnýn hazýrlanýþý için büyük bir önem taþýr. Maddî
dünya öncesiz ve sonrasýz, insan bilincinden baðýmsýzdý. Ýnsan, di-
yordu, dünyayý duyularý sayesinde tanýr. Epiküros, eski dine açýkça
saldýrýyordu. Onun fikirleri, tanrýtanýmazlýðýn geliþmesinde önemli
bir rol oynadý.
[sayfa 128]
111
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ESKÝ ROMADA KÖLECÝ DÜZENÝN
BELLÝBAÞLI ÇÝZGÝLERÝ
ESKÝ Yunanistan, Kuzey Afrika ve eski Asya devletlerinden
farklý olarak, Roma, en üstün derecedeki köleci devleti kurdu:
Romada, köleler, maddî servetlerin baþlýca üreticileridirler. Köleler
ile köle sahipleri arasýndaki sýnýf savaþýmlarýnýn özellikle en acý-
masýz biçimleri Romada ortaya çýkmýþtýr.
Roma tarihi, köleci toplumun iktisadî, toplumsal ve siyasal
süreçlerini, en ayýrdedici çizgileri ile gösterir.
1. KÖLECÝ TOPLUMUN VE KÖLECÝ DEVLETÝN YAPISI
Roma Toplumunun Ýlk Aþamasý (Ýmparatorluk Çaðý)
Ýlk aþamada, Romada, köleci iliþkilerin hýzlý evrimi
[sayfa 129]
Dostları ilə paylaş: |