Issn: 2148-6026. Yakın Doğu Üniversitesi Adına Sahibi Owner on Behalf of Near East University



Yüklə 3,32 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə76/92
tarix17.09.2017
ölçüsü3,32 Kb.
#205
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   92

Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet ÇizgisindeKâmil Müslüman’ın Karakteri
 
167
ederek imansız kişilerin cennete giremeyeceğini, sonra da cennete gi-
rebilmenin  vazgeçilmez  şartı  olan  imanı  elde  edebilmek  için  Müslü-
manların  birbirlerini  sevmeleri  gerektiğini  bildirmiştir.  İşte  bu  etkili 
ve etkili olduğu kadar da verimli olan sevgiyi Allah’ın elçisinden gören 
ve  öğrenen  sahâbîler  bütün  dünyaya  yaymışlardır.  Bu  sarsılmaz  ve 
perçinleşmiş  sevgi  ile  insanlık  tarihinin  örnek  neslini  yetiştiren  Hz. 
Muhammed  (s.a.v.),  onların  özelliklerini  ve  dayanışmalarını  şöyle 
betimlemektedir:  “Mümin’in  mümine  karşı  durumu,  bir  parçası  diğer 
parçasını  sımsıkı  kenetleyip  tutan  binalar  gibidir.”
195
  Hz.  Muhammed 
(s.a.v.) burada, nasıl bir duvarın taşları sımsıkı birbirine kenetleşmiş-
se, Müslümanların da Allah rızası için birbirlerine karşı saygı ve sev-
gide -bu duvarın taşları gibi- sapasağlam bağlanmalarını, dünya men-
faatlerinden dolayı birbirinden vazgeçmemelerini öğütlemiştir. Çünkü 
Müslümanların Allah rızası için birbirlerini sevmede, birbirlerine karşı 
saygı duymada bu sapasağlam bağı, içlerinden birisinin yapabileceği 
bir hata ile hemen kopacak kadar zayıf bir bağ olmadığı da anlaşıl-
maktadır. İslâm, Müslümanların kızgınlık ve öfke anında duyguların 
ve niyetlerinin değişebileceğini hesaba katarak, öfke ve kızgınlıkları-
nın  geçmesi  için  bir  süre  tanışmıştır.  Bu  süre  dolduktan  sonra  her 
iki  Müslüman’ın  barışmayıp  küs  kalmalarını  da  kınamıştır.
196
  İslâm 
dini,  Müslümanların  birbirlerini  karşılıklı  sevmeye,  kaynaşmaya  ve 
yakınlaşmaya davet ederek, kin, nefret, haset, dargınlık, zan gibi has-
letlerden de uzak durmalarını emretmiştir. Yüce Allah (c.c.) Kur’ân’da 
şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çün-
kü  zannın  bir  kısmı  günahtır.  Birbirinizin  kusurunu  araştırmayın.  Ki-
miniz  kiminizi  arkasından  çekiştirmesin.  Sizden  birisi  ölü  kardeşinin 
etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O hâlde Allah’tan 
korkun. Şüphesiz Allah tevbeleri çok kabul edendir, çok esirgeyendir.”
197
 
Konuyla ilgili Hz. Peygamber (s.a.v.) de: “Başkalarının elindeki nimetin 
gitmesini istemeyiniz! Almak istemediğiniz halde -malın fiyatını arttır-
mak için- fiyat yükseltmeyiniz! Birbirinizi kızdıracak şeyler yapmayınız! 
Birbirinize  sırtınızı  dönüp  uzaklaşmayınız!  Birinizin  yaptığı  alış-veriş 
üzerine  alış-veriş  yapmayınız!  Allah’ın  kulları,  kardeş  olunuz!  Müslü-
man Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulüm etmez; ona yardımını kesmez; 
ona yalan söylemez; onu hakir görmez. Kalbine işaret ederek üç defa: 
Takva işte şuradadır. Kişinin Müslüman kardeşini hakir görmesi kötü-
lük olarak ona yeter. Müslüman’a, bütün Müslümanların kanı, malı ve 
ırzı  haramdır.”
198
  buyurmuştur.  Müslüman’ın  Müslüman’a  karşı  ka-
zanacak hiçbir zaferi yoktur, ama birlikte kazanacakları çok zaferler 
195 Nesâî, “Zekât”, 66.
196 “Müslüman’ın  üç  günden  fazla  küs  durması  helâl  olmaz.  Kim  Müslüman  kardeşini  üç 
günden fazla terk eder ve o hâl üzere ölürse cehenneme girer”
 Ebû Dâvûd, “Edeb”, 47.
197 Hucurât, 49/12.
198 Müslim, “Birr”, 32.


168
 
Y
akın
 D
oğu
 Ü
nİversİtesİ
 İ
lahİYat
 F
akÜltesİ
 D
ergİsİ
vardır.  Müslümanlar  ancak  iyilikte  ve  takvada  yarışırlar,  kötülükte 
ve günahta değil.
199
 Müslüman, kardeşine kızsa ve öfkelense bile bir 
müddet sonra kızgınlığı geçince onu affetmesini de bilir. Yüce Allah: 
“…(Takva sahibi Müminler) Öfkelerini yenerler, insanları bağışlarlar. Al-
lah, iyilikte bulunanları sever.

200
 buyuruyor. Sadık Müslüman, gerek 
kardeşlerine gerekse de arkadaşlarına karşı her zaman yumuşak huy-
lu ve anlayış sahibi olmalıdır. İslâm dini, Müslüman’ın Müslüman’a 
karşı sert olması, küskün durması bir yana, ona somurtkanlığı bile 
yasaklamıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda Müslümanları uyara-
rak şöyle buyurmuştur: “Allah, Müslüman kardeşine karşı surat asan 
kimseye lânet eder.”
201
 Allah (c.c.) da, Müslümanların Müslümanlara 
lânet değil, dua etmelerini istemektedir.
202
 Beddua eden kişinin bed-
duası ise hedefine ulaşamayınca sahibine geri döner ve sahibini vurur 
bir bumerang gibi.
IX. Kâmil Müslüman’ın Topluma Karşı Görevi
Tarih boyunca insanlara kan kusturan ırkçılık, renkçilik, hizipçilik, 
aşiretçilik, kabilecilik, bölgecilik, sınıfçılık ve bencillik anlayışını İslâ-
miyet toptan reddedip, insanlar arasında takvayı tek bir ölçü olarak 
tanımıştır.
203
  Mezhep,  tarikat,  cemaat,  kardeşliğini  din  kardeşliğine 
tercih edeni de Allah (c.c.) affetmez; çünkü insanların sağlık, güvenlik, 
mutluluk  ve  huzur  içinde  yaşaması  İslâm’ın  temel  prensiplerinden-
dir. Müslüman, Kur’ân ve sünnetin nuruyla aydınlandığı için ümmet 
bilinciyle hareket eder. Onun görevlerinden biri de toplumda İslâm’ın 
cemiyet  için  koymuş  olduğu  kurallara  uymasıdır.  Müslüman  gerek 
tek  başına  olsun  gerek  ailevi  olsun  cemiyete  her  zaman  muhtaçtır. 
Çünkü Müslüman sosyal bir varlıktır; onun sosyal kişiliğini oluşturan 
özelliklerin oluşması ve devamı, sosyal yaşantısında Kur’ân ve sünne-
tin koyduğu kurallara özenle uymasıyla olur. İslâm inanç sisteminin 
temel kurallarından biri olan bu ilkeden, Müslüman’ın yaşantısında 
olması gereken sosyal ahlâk kaideleri çıkar ve Müslüman insanlarla 
olan ilişkisini bu ilkeye göre ayarlayıp uygular.
204
Müslüman’ın topluma karşı vazifesi de Kur’ân ve sünnetin emrettiği 
şekilde olmalıdır. İslâm dininin istediği örnek ve model Müslüman’ın 
199 Âl-i İmrân, 3/114; Mâide, 5/2; Asr, 103/2-3.
200 Âl-i İmrân, 3/134.
201 Bu hadisi Ali bin Ebî Tâlib (r.a.) rivayet etmiştir; Celâleddin es-Suyutî, a.g.e., Hadis No. 
1064
202 Haşr, 59/10.
203 Mâide, 5/2; Şuarâ, 26/89; Hucurât 49/13; Konuyla ilgili Hz. Muhammed de: “Ey insan-
lar, şüphesiz Rabbiniz tek birdir, hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. 
Arab’ın  Arap  olmayana,  Arap  olmayanın  Arab’a,  kırmızının  siyaha,  siyahın  kırmızıya 
-hiçbir- üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır”
 buyurmuştur. Ahmet b. Hanbel, 
a.g.e.
, V, 411; Muhammed b. Süleyman er-Rudani, Cem’ul-Fevaid ve Mecma’iz Zevaid, I, 
510 (Hadis No: 3632)
204 M. Ali Haşimia.g.e., s. 178.


Yüklə 3,32 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə