TOPLUMSAL CİNSİYET VE SİNEMAYA YANSIMASI: YENİDEN ÇEKİMLER
ARACILIĞIYLA JAPON VE AMERİKAN SİNEMALARINDA KADININ TEMSİLİNE
BİR BAKIŞ
Zeynep Çetin Erus
- Hasan Gürkan
ÖZET
Bu araştırmada son dönemde çekilen Japon korku filmleri ile bunların Hollywood tarafından
gerçekleştirilen yeniden çekimleri karşılaştırılarak, Doğu ve Batı kültürlerinde toplumsal cinsiyet
kavramı çerçevesinde kadına yaklaşımdaki benzerlikler ve farklılıklar incelenmektedir. Ele alınan
filmler 1998’de Hideo Nakata tarafından çekilen Halka (Ringu) ve 2003’te yine aynı yönetmenin
çektiği Karanlık Sular (Honogurai mizu no soko kara) filmleri ile söz konusu filmlerin sırasıyla
2001 ve 2005 yıllarında Gore Verbinsky ve Walter Salles tarafından yönetilmiş olan Hollywood
sinemasındaki yeniden çekimleridir (Ring ve Dark Water). Çalışmada korku filmleri üzerinden
kadının toplumsal hayatta değişen rolü ile ilgili muhafazakar çekincelerin ve küreselleşmenin ve
modernleşmenin yaklaştırdığı değişik kültürlerde kadının özgürleşme sürecine farklı bakışların
tartışılması amaçlanmıştır. Bunun için konu toplumsal cinsiyet bağlamında incelenerek filmlerdeki
ana kadın karakterlerin temsil edilme biçimleri feminist bakış açısıyla karşılaştırılmıştır. Çalışma-
da incelenen filmler özel güçlere sahip kadının canavara dönüşmesi ve yalnız kadının çocuk yetiş-
tirmekteki yetersizliği gibi muhafazakâr temaları işlemektedir. Her iki filmde de, korku filmlerinde
sıklıkla gözlemlendiği üzere, güçlü ve geleneksel rol ve konumundan uzaklaşan kadınların olumsuz
olaylarla özdeşleştirilmesi sözkonusudur. Bununla birlikte özellikle de kadının özgürleşmesi ve
bunun sonucunda erkeğin oynadığı rol açısından iki film farklılaşır ve Japon çevrimi değişimde
sorumluluğun bir kısmını erkeklerin kadınları geleneksel rollerde tutmaktaki yetersizliğine bağlar.
Anahtar sözcükler: Toplumsal cinsiyet, muhafazakârlık, kadının sunumu, Japon ve Hollywood korku
fimleri
GENDER AND ITS REFLECTION IN CINEMA: A LOOK AT THE WOMEN
REPRESENTATION IN JAPANESE AND AMERICAN CINEMA’S THROUGH
REMAKES
ABSTRACT
This article aims to analyze similarities and differences in perception of women from the
perspective of social gender in Eastern and Western cultures through a comparison of recent
Japanese horror films and their remake by Hollywood. Films considered in this study are Ringu
(Ring, 1998) and Honogurai mizu no soko kara (Dark Waters), both directed by Hideo Nakata,
and their Hollywood remakes directed by Gore Verbinsky in 2001 and by Walter Salles in 2005
respectively. This is expected to provide a discussion on changing gender roles in society and
conservative concerns about it through horror films. It would also provide a look at how these
perceptions differ or are similar in different cultures in the modern world where cultures gets
closer through globalization. For that aim films are analyzed from the perspective of social gender
and main characters in film are compared with a feminist approach. Analyzed films are based on
themes of a strong women becoming a monster and inability of single mother raising a kid. Both
the American and the Japanese versions relate women’s liberation in modern world and her
separation from traditional roles to negative developments. Films do differ, in turn, in how they
perceive the role of men in this transformation, with Japanese version putting part of the blame on
men who failed to keep women in their traditional roles.
Keywords: Social gender, conservatism, representation of women, Japanese and Hollywood horror
films
Doç. Dr., Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi
İstanbul Üniversitesi SBE Doktora Öğrencisi
Toplumsal Cinsiyet ve Sinemaya Yansıması… (206-217)
207
GİRİŞ
1990’lı yılların ikinci yarısında Japon korku
filmleri önce Japonya’da ardından da uluslara-
rası ölçekte önemli sayıda seyirciye ulaşmayı
başarmıştır. 1998 yılında Halka ile başlayarak
bu filmlerin Hollywood çevrimleri yapılmış ve
bunlar da yüksek gişe gelirleri getirmiştir. Bu
makalede söz konusu filmlerden iki tanesi,
Halka (Ringu) ve Karanlık Sular (Honogurai
mizu no soko kara) incelenerek Japonya ve
ABD çevrimlerinde kadının temsili karşılaştır-
malı olarak ele alınacaktır.
Çalışmada filmlere, erkek ya da kadın olmaya
toplumun ve kültürün yüklediği anlamları ve
beklentileri ifade eden toplumsal cinsiyet kav-
ramı çerçevesinde yaklaşılacaktır. Toplumsal
cinsiyet olgusu, gündelik yaşamı düzenleyen
aile, ekonomi, hukuk, politika gibi toplumsal
örgütlenmelerde yapılanır, kadın ve erkeğe
atfedilen rolleri toplumun görmek istediği
şekilde ve var olan ideoloji doğrultusunda
tanımlar. Söz konusu roller durağan olmayıp
zaman içinde sürekli olarak değişime uğramak-
tadır. Filmlerin incelenmesinde yoğunlaşılacak
öğe ise geçtiğimiz yüzyıl içinde radikal bir
şekilde değişen kadının ailedeki ve toplumsal
hayattaki yeri algısının muhafazakâr olmakla
bilinen korku filmlerine yansıması olacaktır.
Korku filmleri genelde takındıkları muhafaza-
kâr tutum açısından kadının konumu ile ilgili
algıyı ele almakta önemli bir kaynak olmakta-
dır. Kadının özgürleşmesi açısından korku
filmlerinin toplumun gerisinden geldiğini söy-
lemek yanlış olmaz. Bu anlamda korku filmle-
rini ele almak kadının toplumsal hayatta deği-
şen rolü ile ilgili muhafazakâr çekincelerin
neler olduğu konusunda önemli ipuçları verebi-
lir. Bu yaklaşımı, biri ABD diğeri Japonya’da
çekilmiş iki film çerçevesinde ele almak ise
küreselleşmenin ve modernleşmenin yaklaştır-
dığı değişik kültürlerde kadının özgürleşme
sürecine bakışın farklarını tartışma olanağı
vermektedir.
Çalışmada ele alınan filmler kadının konumu
ile ilgili iki konuyu incelemeye olanak vermek-
tedir. Halka (Ringu/The Ring) (1) korku film-
lerinde sıkça görülen ‘canavar kadın’ teması
çerçevesinde gelişir. Kadınlar korku filmlerin-
de toplumsal sınırların dışına çıktıklarında
sıklıkla canavar imgesi ile özdeşleştirilirler.
Her iki çevrimde de yaşları değişmekle birlikte
kadınlar kötülüğün kaynağıdır. Karanlık Sular
(Honogurai mizu no soko kara/Dark Water)
filmi ise yalnız başına çocuk yetiştirmeye çalı-
şan ve bu konuda yetersiz kalan kadın/anne
teması üzerine inşa edilmiştir.
İki filmin ABD ve Japon çevrimlerinde ortak
olarak gözlemlenen öğelerin yanı sıra önemli
farklar da bulunmaktadır. Bunlar içinde belki
de en önemlisi erkeklerin yeridir. Japon çevri-
mini erkeklerin toplumsal cinsiyet bağlamında-
ki rollerini yerine getirmediğini, kadınlar üze-
rinde yeterli kontrol sahibi olamadıklarını ve
bunun da kadınların canavarlaşmasına veya
yetersiz anneler haline gelmelerine yol açtığı
şeklinde yorumlamak mümkündür. ABD çev-
rimlerinde ise kötülüklerin belli bir sebebi
yoktur, erkekler geri plandadır, kadınların
toplumsal rolleri olumsuz şekilde değişmiştir.
Takip eden bölümlerde önce toplumsal cinsiyet
kavramı, bunun ABD ve Japonya’da kadına
yüklediği anlam ve korku filmlerinde muhafa-
zakârlık temaları ele alınacak, ardından filmle-
rin karşılaştırmalı bir incelemesi yapılacaktır.
1. TOPLUMSAL CİNSİYET
Toplumsal cinsiyet, kadın ya da erkek olmanın
biyolojik yönünü ifade eden cinsiyet terimin-
den farklıdır. Cinsiyet fizyolojik, biyolojik bir
farklılık iken, toplumsal cinsiyet erkek ya da
kadın olmaya toplumun ve kültürün yüklediği
anlamları ve beklentileri ifade eden kültürel bir
yapı olup genellikle bireyin biyolojik yapısı ile
ilişkili bulunan psikolojik özelliklerini de içer-
mektedir. Literatürde toplumsal cinsiyet, kısaca
bireyi kadınsı (feminen) ya da erkeksi
(maskülen) olarak kategorize eden psiko-sosyal
özellikler şeklinde tanımlanmıştır (Rice 1996:
5).
‘Toplumsal Cinsiyet’ ve ‘cinsiyet’ konularını
sosyolojiye kazandıran Ann Oakley’e göre,
toplumsal cinsiyet erkeklik ile kadınlık arasın-
daki biyolojik farklılığa paralel olarak toplum-
sal hayattaki eşitsiz bölünmeye gönderme
yapmaktadır. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet,
kadınlar ile erkekler arasındaki farklılıkların
toplumsal düzlemde kurulmuş yönlerine dikkat
çekmektedir (Marshall 1999: 98). İçinde yaşa-
nılan toplum, kadına ve erkeğe hem farklı dav-
ranmakta hem farklı anlamlar yüklemektedir.
Dostları ilə paylaş: |