Selçuk İletişim, 7, 3, 2012
212
önceden bu dairede yaşayan gizemli küçük
kızın hikâyesini öğrenmesine yol açar. Bundan
sonra hayatları değişir.
Filmdeki intikamcı hayalet öğesini, ailesinin
ihmali sonucu su deposuna düşerek ölen küçük
kız Mitsuko oluşturur. Yoshimi ile kızı İkuko,
Mitsuko’nun ölmeden önce ailesi ile yaşadığı
dairenin alt katına taşınmıştır. Yoshimi ve kızı
birbirine bağlıdır, iyi bir iletişimleri vardır.
Onların bu bağlılıkları, annesi tarafından terk
edilen Mitsuko’nun huzura kavuşamamış ruhu-
nun yalnızlığının altını çizer. Başlangıçta açık-
ça kötü sayılabilecek eylemlerde bulunmaz,
ancak ‘karanlık/kirli su’ aracılığı ile sürekli bir
şekilde varlığını hissettirmeye, kanıtlamaya ve
duyurmaya çalışır.
Amerikan yapımı Karanlık Sular filminde de
büyük ölçüde benzer bir hikâye vardır. Koca-
sından yeni ayrılan Dahlia, kızı Cecilia’nın
velayetini almaya çalışmaktadır. Kızına baka-
bileceğini ispatlamak için bir ev bulması gere-
kir. Mali sebeplerle o da, kentin merkezine
uzak bir semtte kocaman bakımsız bir binada
küçük bir daire tutar. Cecilia’nın yatak odası-
nın tavanındaki küçük rutubet lekesi sürekli bir
şekilde büyür ve su sızmaya başlar. Çaresiz
biçimde yeni yaşamaya başladıkları bu garip
binada neler olup bittiğini anlamaya çalışan
Dahlia, apartman yönetiminin ilgisizliği karşı-
sında, suyun sızdığı üst kattaki daireye çıkar ve
burada yaşayan ailenin başına neler geldiğini
araştırır. Gizemin ardında Japon çevriminde
olduğu gibi ailesinin ihmali sonucu su deposu-
na düşerek ölen küçük bir kızın hayaleti vardır.
Karanlık Sular ve Halka filmlerinin temaları ve
kadın karakterleri arasında benzerlikler vardır.
Her iki filmde de intikam almak isteyen bir
kadın ruhu, boğulma ile ölüm, çalışan ve koca-
sından ayrı yaşayan/yalnız anne gibi benzerlik-
ler vardır. Ancak Karanlık Sular’da, yalnız
annelik ve aile ihmalinin yarattığı korku daha
baskın iken Halka’da kadın canavar imgesi
ağırlık kazanır. Aşağıda önce filmleri genel
anlamda kısaca karşılaştırdıktan sonra bu iki
temayı ilgili filmler aracılığıyla ele alacağız.
5.1. Genel Karşılaştırma
Filmleri cinsiyet açısından ele almadan önce
genel bir karşılaştırma yapmakta fayda bulun-
maktadır. Korku filmleri Batı’da oldukça geniş
kitlelere ulaşan, her zaman çok iş yapan ve
izleyici çekebilen filmler olmuşlardır. Batılı
korku filmleri genellikle mantığa bağlı kalır.
Fantastik canavar ve hayaletler, ruhun rasyonel
dünyadaki varlığı açıklanabilir olmalıdır. Ja-
ponya’da kültür ve masallar yoluyla sızmış
olan hayaletlere bunlar rasyonelleştirilemese
dahi daha sık rastlanır. Ruh, yaşayan canlılar-
dan cansız objelere kadar her şeyde bulunabilir.
Buna inanıyor olmak da ölümden sonra yaşam
olasılığına inanmayı mümkün kılar. Ölüm
sonrası yaşam öğesine örnek olarak evlerde
ataların ruhlarının yaşadığına inanılan temsili
sunakların gösterilebileceğini söyleyen Rucka
(2005), bunun Doğu/Japon insanı ve Batı/Batılı
insanın ölüme ve yaşam sonrasına dair farklı
kavrayışlarını ortaya koyan bir örnek olduğunu
ve bu temel farkın Japon korku filmlerini Ba-
tı’daki korku filmlerinden ayırdığını dile ge-
tirmektedir.
Bu bağlamda Japon çevrimi Halka filminin
dünyası, doğaüstü ve paranormalin/mistiğin
daha geniş bir gerçekliğin parçası olarak kabul
edildiği bir dünyadır. Bu temel farklılık nede-
niyle Japon filmleri Batılı filmlerden farklı
olarak, bilimsel açıklaması yapılamayan psişik
güç ve ne ölü ne de canlı olan hayaletin varlı-
ğını kendiliğinden kötü olarak görmez.
Ozawa’ya (2006: 4) göre, Doğu ve Batı pers-
pektifi, en açık biçimde orijinal Japon filmi ile
Amerikan çevrimindeki ana karakter olan ölü
kız Sadako’nun/Samara’nın vücudunun farklı
temsillerinde görülebilir. Her iki kızın da, pek
çok geleneksel Japon gotik hikâyelerinde görü-
len ‘öç alıcı ruh’un önemli bir özelliğini oluştu-
ran uzun siyah saçları vardır. Sadako’nun yüzü,
uzun siyah düz saçlar ile saklanıp film boyunca
hiç görülmezken Amerikan çevrimindeki
Samara’nın yüzü hep gösterilir. Filmin en kor-
kunç sahnesinde bile, Sadako’nun yüzü yerine
yalnızca tek gözü gösterilir. Karakterin yüzüne
karşı bu farklı yaklaşım, özneler ve kimlikler
konusundaki
Batı
düşüncesi
ile
bağlantılandırılır. Batı düşüncesine göre, oriji-
nal çevrimdeki, dünyada yaşayanlara saldırmak
için öteki dünyadan geri dönen yüzü olmayan
hayalet, insanoğlunun ve temsilin ötesinde
açıklanamayan varoluş, mantıksız bir şey ola-
rak görülebilir. Bu nedenle Amerikan çevri-
minde hayalet bir yüze kavuşturularak, mantık
Toplumsal Cinsiyet ve Sinemaya Yansıması… (206-217)
213
sınırları ve insan kavrayışı dahilinde kalınma-
sına özen gösterilmiştir.
Benzer bir şekilde Japon ve Amerikan çevrim-
leri arasında Sadako’nun/Samara’nın TV moni-
töründen çıktığı filmin doruk sekansında da
önemli bir farklılık bulunmaktadır. Elleri ve
kolları üzerinde emekleyerek kurbanına doğru
yaklaşan Sadako/Samara, TV monitörünün
içinden dışına çıkar. Kurbanının önünde ayağa
kalkar kalkmaz, kamera yüzüne zoom-in yapar.
Sadako’nun yüzü saçları arasından görülen tek
gözü hariç gizlenirken, Samara’nın yüzünün
birdenbire değiştiği, olgunlaştığı, tipik bir
Hollywood canavarına dönüştüğü görülür.
Japon çevrimi ‘insanötesi’ müdahale korkusu-
nu gündeme getirirken, yeniden çekimdeki bu
sekans Samara’yı, orijinalden çok daha fazla
bir şekilde sibernetik bir canavar, ‘insanötesi’
olarak temsil etmeye çalışmaktadır.
Bunlara ek olarak teknik farklılıklar da dikkat
çeker. Japon çevrimi Halka filminin ilk sahne-
sindeki kötü olayların olacağını ima eden ka-
ranlık dalgalı bir deniz görüntüsü ve müzik,
izleyiciye insanın denetimi dışında kalan doğa-
üstü güçler hakkında gizemli, psikolojik ve
atmosferik bir korku filminde olduğunu bildi-
rir. Bu, bir anlamda Japon toplumunda tarih
boyunca denize karşı oluşan bilinçaltı korku-
nun görselleştirilmesidir. Amerikan çevrimin-
de ise, pek çok popüler Amerikan korku filmle-
ri gibi orijinal filmin incelikli korku, dehşet
duygusunun yerini görsel efektler alır. Bunun
açık bir örneği, lanetli videoyu izleyen ve ye-
dinci günde ölen kişilerin yüzlerinde görülür.
Orijinal filmde kurbanların yüzü büyük bir
dehşet anında sanki donmuş gibiyken, Ameri-
kan yeniden yapımında ise bu incelikli atmos-
ferik korkunun yerini ucuz şoke edicilik almış
gibi görünmektedir (O’Gara, 2008). Diğer
yandan Halka ve Karanlık Sular gibi Japon
korku filmlerinde, Hollywood korku sinema-
sında yaygın olan kalıplaşmış ses ipuçları yok-
tur. Oysa Amerikan yeniden yapımlarında ses,
filmlerin korku atmosferinin yaratılmasında
önemli bir yer kaplamakta, filmin etkisini en
yüksek dereceye çıkarmak için her türlü ses
öğesi kullanılmaktadır.
İncelemenin konusunu oluşturan filmlere ba-
kıldığında, öyküler temel çerçeve olarak benzer
olmakla birlikte, Amerikan çevriminde öykü-
nün arka planı, seyircinin dikkatini çekecek ve
merakını canlı tutacak şekilde daha ayrıntılı ve
daha eylem ağırlıklı olarak verilmiştir. Bunda
seyircinin sıkılmaması ve olan-bitene rasyonel
bir açıklama getirilmesi, ana etmendir. Bu
yukarıda da belirtildiği üzere Doğu ve Batı
perspektifleri arasındaki farklılığın sonucudur.
5.2. Canavar Kadın
Kadın karakterlerin canavarlaşması korku film-
lerinde sık rastlanan bir durumdur. Canavar
kadın ve korku ilişkisini ele alan feminist yazar
Barbara Creed (2001: 67), Freud’un 1927 tarih-
li Fetişizm adlı çalışmasından yaptığı alıntıyla,
tüm toplumlarda canavar kadın kavramı oldu-
ğunu ifade eder. Bu, kadının şok edici, dehşete
düşürücü, korkutucu ve aşağılık olması ile
ilişkilendirilir.
Hem orijinal hem de Amerikan çevrimi Halka
filminde, canavar kadın karakteri filmin ana
öğesini oluşturur ve ölümlerin arkasındaki
gizemin kaynağıdır. Geleneksel Japon tiyatrosu
ve korku sinemasında ‘canavar kadın’ teması
açıkça yer almaktadır. Hatta masallarda, oyun-
larda ve filmlerde hemen hemen tüm canavar,
hayalet ve olumsuz nitelikler yüklenmiş doğa-
üstü karakterlerin kadın olduğu söylenebilir.
Aynı şekilde Hollywood sinemasında canavar
kadın teması tekrar tekrar karşımıza çıkar.
Öte yandan filmlerde canavar kadınlar arasında
belirgin farklar vardır. Japon çevrimi Halka
filmindeki Sadako 18 yaşlarında genç bir kız
iken, Samara küçük bir kızdır. Daha da önemli-
si Sadako gizemli doğaüstü güçlere sahip
Shizuko’nun çocuğudur ve filmde onu kötülü-
ğe iten talihsiz olaylar açık bir şekilde anlatılır.
Samara ise orta halli bir Amerikalı aile olan
Morganların evlat edindiği bir kızdır ve gerçek
ailesi/kökeni bilinmediği için gizemlidir.
Bu gizemli kadınların yaşayan insanlara zarar
verme motivasyonları birbirinden farklıdır.
Japon çevriminde Sadako’nun annesinden
devraldığı güçlerini kullanması, insanlara kalp
krizi geçirterek öldürmesi annesinin başından
geçen bir olaya bağlanmış, ABD çevriminde
ise muğlâk bırakılmıştır. İki çevrim arasındaki
bu farklılık Doğu ve Batı bakışını göstermesi
açısından önemlidir. Çünkü orijinal çevrimin
anlatısını oluşturan temel düşünce, düzen ve
Dostları ilə paylaş: |