Kadina yöneliK ŞİddetiN Önlenmesinde mevzuattaki ve uygulamadaki noksanliklarin tespiTİne iLİŞKİn rapor


Sığınma Evlerinde Kalan Kadınların Durumlarına Ve Sığınma Evlerine İlişkin



Yüklə 447,57 Kb.
səhifə18/18
tarix14.01.2018
ölçüsü447,57 Kb.
#20524
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   18

2. Sığınma Evlerinde Kalan Kadınların Durumlarına Ve Sığınma Evlerine İlişkin

1) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun(SHÇEK) altyapısının kuvvetlendirilmesi ve burada yeterli sayıda psikolog, sosyal çalışmacı benzeri kalifiye personel istihdam edilmesi gerekmektedir. Sığınma evlerinde çalışan personelin sayısının arttırılması, bu personelin özlük haklarının iyileştirilmesi, geçici kadrolu personelin sürekli kadroya geçirilmesi ve bu personelin donanımlı hale getirilmesi sağlanmalıdır. SHÇEK, sığınma evlerinin bulunduğu illere ilk istasyon merkezleri açmalı, 7/24 esasına göre çalışmalı, şu anda var olan içapçı sistemin yerine nöbet sistemine geçilmelidir.


2) Şiddet mağduru kadınlara yönelik hizmet veren kurumlarda çalışan personelin, mağdur kadına ne yapması gerektiğini söylemek yerine, neler yapabileceğine ilişkin alternatifleri göstermeli ve bu noktada ilgili personele eğitim verilmelidir.
3) Şiddet mağduru kadını mesai saatleri dışında ve tatil günlerinde sığınma evine yerleştirmenin önündeki bürokratik engeller kaldırmalıdır.
4) Valilikte, başında bir vali yardımcısının bulunduğu bir birim kurulmalı ve sığınma evleri arasında koordinasyon ve bilgi akışı bu birim sayesinde sağlanmalıdır. Sığınma evlerinin yerlerinin gizli olması sebebiyle, valilikte oluşturulacak birim aracılığıyla sığınma evlerine gidecek postalar ulaştırılmalıdır.
5) Emniyet görevlileri, tarafların avukatları ve diğer kamu görevlilerinin, sığınma evlerinin yerlerini deşifre etmesinin önüne geçmek için gerekli tedbirler alınmalıdır.
6) Sığınma evi, polis merkezi, sağlık kuruluşu, adliye vb. kamu kurumları arasında kadının naklinin, hangi kurum tarafından yapılacağı netleştirilmelidir.
7) Yerel yönetimler kadın konuk evi açma, kadın sığınma evi açma konusunda teşvik edilmeli, aynı zamanda sığınma evlerinin bir kısmını evsiz ve düşkünler işgal ettiği için, yerel yönetimler daha fazla evsizler ve düşkünler evi açılmalıdır.
8) Akli dengesi bozuk ve sokakta yaşayan kadınlar sığınma evlerine alınamamaktadır. Bu kadınlar özel olarak tedavi edilmeli ve bakılmalıdır. Bu kadınlar için Sağlık Bakanlığı özel birimler kurmalıdır.
9) Tüm Avrupa örneklerinde olduğu gibi Türkiye’de de genel olarak sığınma evlerini sivil toplum örgütleri işletmeli, yerel yönetimlerin de sığınma evi işletmesi mümkün olmakla birlikte bu konuda uzmanlaşmış sivil toplum kuruluşlarından danışmanlık almalıdır.
10) Sığınma evlerinde ve kadın danışma merkezlerinde kadın merkezli yaklaşımın benimsenmesi gerekmektedir. Kadına şiddete uğraması durumunda önündeki alternatifler gösterilmeli, kadının eşiyle barışması yönünde vb. yönlendirmeler yapılmamalı, kadının özgür iradesiyle seçim yapmasına olanak tanınmalıdır.
11) Şiddet mağduru ve sığınma evlerine gelen kadınlar ücretsiz sağlık ve hastane hizmetlerinden faydalanmalıdır. Bu konuda Sağlık Bakanlığı gerekli düzenlemeyi yapmalıdır.
12) Sığınma evi çalışanlarının, şiddet gibi ağır bir konuya ilişkin çalışmaları çok yıpratıcı olduğu için, daha çok izin, teşvik edici ikramiye, tatil gibi motive edici olanaklar bu çalışanlara sağlanmalıdır.
13) Türkiye’deki bütün sığınma evleri bilişim ağıyla birbirine bağlanmalı ve başka bir sığınma evinin doluluk boşluk oranı sistemde görünmelidir. Buna ilişkin altyapı SHÇEK’te olmakla beraber, ülkedeki bütün sığınma evleri bu ağa dahil edilmelidir.
14) İstasyon tipi sığınma evlerinin sayısı arttırılmalıdır. Kadına yönelik şiddet daha çok akşamları ve hafta sonları yaşanmakta, dolayısıyla kadınların sığınma evine yerleştirene kadar barınma ihtiyaçları karşılanmalıdır. Kamu misafirhaneleri bu amaçla kullanılabilmelidir.
15) 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14. maddesinin (a) bendine göre Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu 50.000 aşan belediyelerin yasal sorumluluklarını yerine getirerek, 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesinde tanımlandığı şekliyle kadın ve çocuklar için acilen sığınma evleri açılmalıdır.

16) Kadına yönelik şiddetle ilgili davalarda görev alan avukatlar zaman zaman şiddet mağduru kadının tekrar travmatize olmasına yol açmaktadır. Şiddet görmüş kadına nasıl yaklaşacağını bilen uzmanlaşmış avukatlar bu tür davalara bakmalıdır. Sığınma evlerinde hukukçu kadrosu bulunmalı, bu avukatlar konu hakkında eğitimli kişiler arasından seçilmelidir.

17) Her Sığınma evinde bir çocuk birimi kurulmalıdır. Araştırmalar göstermektedir ki şiddet uygulayan kişi genellikle erkek, dolayısıyla çocukların erkeklere karşı olumsuz duygu, düşünce geliştirmelerinin önüne geçmek için çocuklara bakan ve eğiten özellikle erkeklerin çocuk psikolojisi alanında eğitim almış kişilerden seçilmesine özen gösterilmelidir.
18) Her il merkezinde nüfus kriteri göz önünde bulundurulmaksızın bir sığınma evi açılmalıdır.

3. Medyaya İlişkin


1) RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle uygulanmaya başlanan “Medya Okuryazarlığı Dersi”nin içeriği cinsiyet ayrımcılığı ve kadın-erkek eşitliği temelinde yeniden düzenlenmelidir.

2) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü(KSGM), çalışmalarına konu hakkında çalışan sivil toplum örgütlerini de katmalı ve “Medya Dönüşüm Planı” hazırlayıp, uygulamasını yapmalıdır. Medya içeriğine “toplumsal cinsiyet”i bir ana akım olarak yerleştirecek somut önlemler için KSGM harekete geçmelidir.

3) Medya alanına ilişkin çıkarılan yasalarda, toplumsal cinsiyet eşitliği ana akım olarak benimsenmeli ve buna yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.
4) RTÜK tarafından uygulanan yaptırımlarda, toplumsal cinsiyete duyarlılık gösterilmeli ve cinsiyetçi dil kullanılması da cezalandırılmalıdır. Bu aynı zamanda iç hukukumuzun bir parçası olan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi(CEDAW)’ninde yüklediği bir yükümlülüktür.

5) Medyada karar alma süreçlerine kadınların katılımı arttırılmalı.

6) Medya ve reklam ajanslarına, yayın ve şirket ruhsatları verilirken ya da yenilenirken, CEDAW konusunda bilinci arttıracak özel programlar geliştirmeye yönlendirmek amacıyla, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminden geçmeleri şart olarak konulmalıdır.

7) RTÜK bünyesinde ilgili devlet kuruluşları ile bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini ve üniversitelerin “Kadın Çalışmaları” bölümlerinden uzmanların katılımı ile “Medyada Kadının Durumunu İzleme Komisyonu” kurulmalıdır.

8) Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un, RTÜK’ü düzenleyen hükümlerine, diğer daire başkanlıklarına ek olarak “Toplumsal Cinsiyet Başkanlığı” yada “Kadın-Erkek Eşitliği Dairesi Başkanlığı” eklenmelidir.

9) RTÜK’ün “akıllı işaretler” arasına, “Dikkat bu program, film vb. cinsiyet ayrımcılığı içermektedir.” ibaresi eklenmelidir. Bu işaretin kullanım oranına göre ilgili medya kuruluşuna yaptırım uygulanmalıdır.

10) Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun’un 4. maddesinin (m) bendinde yer alan “Siyasi partiler ve demokratik gruplar arasında fırsat eşitliği sağlanması; tek yönlü, taraf tutan yayın yapılmaması; seçim dönemlerinde belirlenen seçim yasaklarıyla ilgili ilkelere aykırı davranılmaması” ifadesindeki ilk cümlenin “Siyasi partiler, demokratik gruplar ve kadınlarla erkekler arasında fırsat eşitliği sağlanması” şeklinde değiştirilmelidir.

11) Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun’un 4. maddesinin (u) bendinde yer alan “Kadınlara, güçsüzlere, özürlülere ve çocuklara karşı şiddetin ve ayrımcılığın teşvik edilmemesi” ifadesinde yer alan ‘kadınlar’ ibaresi, güçsüz ve özürlülerden ayrılarak ayrı bir madde altında düzenlenmelidir.

12) RTÜK Uzman Yardımcılığı Giriş ve Yeterlilik Sınavları ile Uzmanlığa Atanma, Yetiştirilme, Görev, Yetki ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesine “…ilanda belirtilen puan türlerinden en yüksek puanı alan adaylar, kadın-erkek eşitliği gözetilerek ve sınav şartları gereği fırsat eşitliği yaratılarak…” ibaresi eklenmelidir. Uzman yardımcılarının uzmanlığa geçiş sürecinde kurum içi, “toplumsal cinsiyet eşitliği” eğitimi almaları sağlanmalıdır.

4. Kamu Kurumlarının Görevleri Ve Koordinasyonu İle Genel Politikalara İlişkin

1) Kadınların uğradıkları şiddeti rahatça söyleyebilmeleri ve saklamamaları için sağlık kuruluşu çalışanları, emniyet çalışanları, sosyal hizmet çalışanları ve konuyla ilgili diğer kişilerin, mağdur kadına yaklaşım tekniklerini öğrenmeleri gerekmektedir.


2) Kadına yönelik şiddetle mücadele ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda aile mahkemelerinde çalışan bütün hakimler ile savcıların ve aile mahkemelerinde çalışan sosyal hizmet uzmanları ile psikologların konuya ilişkin eğitimleri tamamlanmalı ve verilen eğitimler belirli aralıklarla devam etmelidir.
3) Aile içi şiddet konusunda uzmanlaşmış aile savcısı, aile polisi birimleri kurulmalıdır.
4) Sağlık personelinin fark ettiği şiddet olaylarını ihbarla yükümlü olmasına rağmen, can güvenlikleri olmadığı için bu ihbarlarda sıkıntı yaşanması sebebiyle, (a)sağlık personelinin can güvenliği sağlanmalıdır. (b) sağlık personelinin ihbar yükümlülüğü hafifletilmelidir. (c) Sağlık personeli bu tür durumlarda ihbar yükümlülüğünün gereklerini yerine getirmelidir. Çünkü ihbar mükellefiyeti yerine getirilmeyip, mahkemece kadını koruyacak tedbir kararı verilmediği zaman, daha ağır sonuçlar ortaya çıkabilmekte, ölümler olabilmektedir.
5) Sağlık kurumlarında şiddet mağduru kadına seçeneklerini gösteren bilgilendirici broşürler dağıtılmalıdır.
6) Aile mahkemesi hakimi tarafından verilen tedbir kararlarından olan, şiddet uygulayan bireyin rehabilitasyonunun sağlanması kararlarının hayata geçebilmesi için Sağlık Bakanlığınca buna yönelik birimler yahut kurumlar kurulmalıdır.
7) İl özel idareleri tarafından Sosyal Destek ve Danışma Merkezleri kurulmalıdır. Bu birimlerde şiddet mağduru kadına ilişkin izleme, önleme ve müdahale bir arada yapılmalı, önerilen Merkezde adli tıp uzmanları, psikologlar, sosyal çalışmacı görevlendirilmeli ve bu birim polis merkezleriyle ortak çalışmalıdır.
8) Emniyette diğer birimlerden ayrı bir şekilde kurulmuş olan çocuk şube müdürlüklerinin yapısı biraz daha genişletilerek, “Aile Koruma Birimi” haline getirilmelidir.
9) Ekonomik durumu kötü ailelere sosyal ve ekonomik yardımı sistematik hale getirmek için kurumsallaşmış bir mekanizma kurulmalıdır.
10) Kadına yönelik şiddetle mücadele, Sağlık Bakanlığına bağlı Kronik Ruhsal Bozukluklar Şubesinin alanına tam olarak girmemektedir bu sebeple konuyla ilgili mücadele AÇSAP( Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü) tarafından yürütülmelidir.
11) Kadına yönelik şiddetle mücadele bir halk sağlığı sorunu olduğu için bununla mücadele etmek için, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına ilişkin politikalar üretilmeli ve kadına yönelik sosyal destek arttırılmalıdır.
12) Kadına yönelik şiddetle mücadelede istatistiki bilgi toplanması noktasında sıkıntılar meydana gelmekte, her kurum (Emniyet, Sağlık Bakanlığı, SHÇEK vb.) kendisine gelen müracaatların istatistiğini tutmaktadır. Bu istatistiki bilgiler birleştirilmeli ve ülke geneli için sağlıklı bilgi elde edilmelidir. Kadına yönelik şiddetle mücadelede başarılı olmak için, suç araştırma sonuçlarına göre, il ve belediye bazında stratejik eylem planları hazırlanmalıdır. Polis Merkezlerinden aylık olarak, il ve belediye bazında işlenen suç istatistikleri istenmeli, suç analizleri yapılarak, kadına yönelik şiddet suçlarının genel suçlar içindeki oranı tespit edilmeli ve yerele özel stratejik eylem planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. İzleme ve denetimi “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Eylem Komiteleri” yapmalıdır.
13) Emniyet personeline verilen eğitim çok önemli olmakla beraber, özellikle aile içi şiddet durumlarında müracaat alan ve bütün evrakları hazırlayan mukayyit polis memurları bu konu hakkında çok iyi yetiştirilmelidir.
14) Polis merkezlerinde kadına yönelik şiddetle ilgilenen ve konu hakkında eğitimli kadın polislerin bulunduğu birimler kurulmalı ve şiddet mağduru kadını görür görmez şiddete uğradığını anlayacak ve ona destek olacak elemanlar yetiştirilmelidir.
15) Şiddet uygulayan ve hakkında tedbir kararı uygulanan kişinin tedbir kararını ihlali durumunda, ne tür yaptırımlara maruz kalabileceği konusunda kolluk tarafından uyarı yapılmalıdır.
16) Emniyet teşkilatında kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimi alan personel sık sık yer değiştirdiği için verilen eğitimlerden beklenen fayda sağlanamamaktadır. Buna ilişkin önlemler alınmalıdır.
17) 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi uyarınca kurulması gereken il koordinasyon kurulları bütün illerde kurulmalıdır. Bir şehirde şiddet gören kadının başka bir şehirdeki hizmetten faydalanması noktasında büyük fayda sağlayacak olan, kadına yönelik şiddet eş güdüm koordinasyon kurulu ülke genelinde kurulmalıdır.
18) SHÇEK’in işlettiği Alo 183, kadına yönelik şiddete özgü bir hat olmayıp, genel olarak bütün sosyal hizmetlerle ilgilidir. Şiddet mağduru kadına yaklaşım tekniklerini bilen çalışanların olduğu ve sadece bu konuda uzmanlaşmış bir özel hat kurulmalıdır. Bu konuda sorumlu kuruluş 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi uyarınca SHÇEK’tir.
19) Kadına yönelik şiddetle mücadele eden STK’lar için yerel yönetimler ve merkezi hükümet bütçe ayırmalıdır. Ancak STK’lar desteklenirken bağımsızlıklarına müdahale edilmemelidir. Hem yerel yönetimler hem de merkezi hükümet her sene, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yapmalıdır.
20) Ülke genelinde Kadın Danışma Merkezleri kurulmalı, kurulacak bu merkezlerde özel görüşme odaları ve profesyonel çalışanlar bulundurulmalıdır.
21) Sığınma evinden çıkıp kendi hayatını kurmak isteyen kadınlara barınacak yer sağlanmalı, bu amaçla geçiş evleri kurulmalıdır. Bu evlerin sağlanmasında Toplu Konut İdaresi Başkanlığı rol almalıdır.
22) Şiddete uğrayan ve özellikle sığınma evlerindeki ihtiyacı olan kadınları ve danışma merkezleri ile sığınaklara başvuran kadınları ekonomik olarak güçlendirmek, yeniden ev kurmalarını sağlamak amacıyla bir "Kadın Destek Fonu" oluşturulmalı ve kadınların uygun işlere yerleştirilmesi sağlanmalıdır. Bu noktada 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi uyarınca yerel yönetimler ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı görev üstlenmelidir.
23) 2007/8 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesi uyarınca, illerde ve ilçelerde mülki amirlerin başkanlığında; kolluk kuvvetleri, mahalli idareler, sosyal hizmet birimleri, meslek kuruluşları, sağlık müdürlükleri, milli eğitim müdürlükleri, sivil toplum kuruluşlarının ve gerekli görülmesi halinde diğer kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımı ile kadına yönelik şiddetle mücadele yerel eylem komiteler oluşturulmalıdır. Yerel bazda eylem planları hazırlanmalı ve acil müdahale birimleri kurulmalıdır.

24) 2007/8 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesi uyarınca, Kadınlara yönelik şiddet olaylarına ilişkin soruşturma sürecinde görev alan genel kolluk kuvvetleri ve şiddet mağdurlarıyla doğrudan karşılaşan adalet, sağlık, kadın danışma merkezi/birimi, sığınma evi personeline, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet, mağdurla iletişim teknikleri ve yasal haklar konusunda eğitim faaliyetleri düzenlenmelidir.

25) Baroların Adli Yardım Bürolarındaki hizmetten ve adli müzaheretten yararlanmak isteyen, şiddete uğramış kadınlar için; geçici özel önlem olarak şiddete uğramış olma kıstası yeterli bulunarak, asgari ücretin üstünde ücret alan mağdurların da bu hizmetlerden yararlanması sağlanmalıdır.
26) İşe alınmada eşitliği sağlayıcı önlemler alınmalı, işyerinde cinsiyete dayalı ayrımcılığın olmaması için işverenler ve yöneticiler duyarlı davranmalıdır. Kadınların istihdam olanakları ve iş kurmak için gereksinim duydukları kredi almalarını kolaylaştıracak düzenlemeler yapılmalıdır.
27) Konuyla ilgili olarak toplantı yapan kamu kurumları, konuyla ilgili STK’ları bu toplantılara çağırmalıdır.
28) Şiddet mağduru kadının her gittiği kurumda benzer soruların yer aldığı formları tekrar tekrar doldurması, kadının tekrar travmatize olmasına yol açtığı için, bir kurumda tek bir form doldurulmalı ve o kurum bu formu diğer kurumlara iletmelidir.
29) Tecavüze uğramış, cinsel şiddete maruz kalmış kadınların Adli Tıptan 24 saat içinde hizmet görmesi gerekmekte; tecavüz vakalarında 24 saat geçirildiği zaman deliller kaybolmaktadır. Bunun önüne geçmek için, aile mahkemeleri 24 saat çalışmalı ve bu mahkemelerde nöbetçilik sistemine geçilmelidir.
30) Toplumsal cinsiyet eşitliği dersi okul müfredatlarına girmelidir.
31) Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı kadına yönelik aile içi şiddet konusunda ailelere yönelik eğitim çalışmalarına ağırlık vermelidir.


1 Siyasi parti grupları ile bağımsızların oranlarında meydana gelen değişiklik nedeniyle, siyasi parti grupları ile bağımsızların Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuna verecekleri üyeliklerin sayısı 5840 Sayılı Kanunun 2 ve İçtüzüğün 22. ve 21. maddeleri uyarınca oran cetveline göre bağımsızlara üyelik düşmediğinden, İstanbul Milletvekili Ayşe Jale AĞIRBAŞ’ın komisyon üyeliği sona ermiştir. TBMM Genel Sekreterliğinin 14.06.2010 tarih ve 24101 sayılı yazısı.

2 Batman Milletvekili Ayla AKAT ATA’nın komisyon üyeliği, mensubu olduğu Siyasi Partinin Anayasa Mahkemesince kapatılması (31/12/2009 tarihli Resmi Gazete) nedeniyle İçtüzüğün 22. maddesi gereğince kendiliğinden sona ermiştir. TBMM Genel Sekreterliğinin 16.12.2009 tarih ve 18400 sayılı yazısı.

3 Şiddete uğrayan kadının ilk olarak başvurduğu ve yönlendirmesinin yapıldığı birimler

4Sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi

            Madde 280- (1) Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.



            (2) Sağlık mesleği mensubu deyiminden tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler anlaşılır.



5 Bu sunumda kadın sığınma evi tabiri yerine kadın konuk evi tabiri kullanılmıştır.

6 Geçici barınma sağlayan, hayati tehlikesi olan kadının başka ile yollanıncaya kadar birkaç gün yahut en fazla bir hafta kalabileceği yerler.




Yüklə 447,57 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   18




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə