Kızılkaya / Fıkıh Usulünde Sahabe Fetvasının Kaynaklık Değeri Cilt / Volume: • Sayı /Issue: • 2012



Yüklə 7,06 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə34/111
tarix16.08.2018
ölçüsü7,06 Mb.
#63317
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   111

73
Güder, Mercan / 2000 Sonrası Türk Dış Politikasının Temel Parametreleri ve Orta Doğu Politikası
Projesi kapsamında Türkiye’nin üstlendiği görev
15
, Türkiye’nin bölgenin yeniden şekil-
lenmesindeki rolünü de göstermektedir. Bununla birlikte böyle bir görev, Türkiye’nin 
dış politika tercihlerinde ne kadar bağımsız hareket edeceği sorusunu da önemli ve 
manidar bir hale getirmektedir. 
AK Parti Hükümeti döneminde, özellikle Ahmet Davutoğlu’nun etkisiyle coğrafya ve 
tarih eksenli bir dış politika yapım düşüncesinin hakim olması ile Orta Doğu’ya yönelik 
açılımlar artmıştır. Orta Doğu, coğrafi konumu itibari ile Ahmet Davutoğlu’nun deyi-
şiyle Türkiye için kaçınılmaz bir hinterland konumundadır (Davutoğlu, 2004, s. 129). Bu 
nedenle AK Parti döneminde Orta Doğu, daha önceki dönemlere nispeten çok daha 
yoğun politikaların üretildiği ve gelişmeler karşısında aktif bir rolün üstlenildiği bir alan 
haline gelmiştir. Özellikle ABD’nin Irak’ı işgali sonrası başlayan süreçteki bölgesel dina-
mikler, AK Parti’nin bölgeye daha çok eğilmesine ve aynı şekilde yürütülen politikalarla 
da Erdoğan ve partisinin Orta Doğu ülkeleri tarafından da teveccüh görmesine neden 
olmuştur. Bu dönemde Orta Doğu’da çok farklı problemlere müdahil olan Türkiye, 
bölgenin temel sorunlarına yaklaşırken dış politikanın belirleyici ilkelerinden olan “çok 
boyutlu dış politika” anlayışı çerçevesinde komşularıyla, bölgedeki diğer ülkelerle ve 
en önemlisi küresel güçlerle olan ilişkisini de dengede tutmaya çalışmıştır (İnat, 2008, 
s. 1). Bu nedenle Hükümet, Orta Doğu’da ulusal çıkar anlayışı çerçevesinde siyaset 
geliştirmeye gayret etmiş ve kimi zaman çok sert beyanatların yapıldığı konularda bile
çıkar ilişkileri nedeniyle dengeleri göz ardı etmeyen bir politika benimsemiştir. 
Parti ve hükümet programlarında Orta Doğu ile ilgili öne çıkan vurgu, bölgedeki 
çatışmaların sona erdirilmesi ve dökülen kanın durdurulması yönünde olmuştur. Parti 
programında geçen aşağıdaki ifadeler, AK Parti’nin Orta Doğu’da öncelikli politikasının 
ne olduğuna dair açık bir fikir vermektedir:
“Orta Doğu’da akan kan, tüm dünya kamuoyunu olduğu gibi bu bölge ile yakın 
kültürel ve tarihi ilişkileri olan Türk halkını da üzmekte ve endişeye sevk etmek-
tedir. AK PARTİ, din ve ırk ayırımı yapmaksızın, kime ait olursa olsun, dökülen 
kanın ve gözyaşının acilen durdurulmasını sağlayacak tek yolun, kalıcı bir 
barıştan geçtiğine inanmaktadır. Bu çerçevede Türkiye, barışın tesisine yönelik 
çabaları desteklemeye devam edecektir.” (AK Parti Programı, t.y.).
Orta Doğu’daki sorunları ve problemleri çözme arayışı üzerine temellenen AK Parti 
dış politikası, aynı zamanda bölgede “merkez ülke” olmayı amaçlamaktadır. AK Parti 
hükümetleri, sadece İran, Irak ve Suriye gibi komşu devletlerle değil, aynı zamanda böl-
gedeki her problemin Türkiye’yi doğrudan etkileyeceği düşüncesiyle Orta Doğu’daki 
diğer ülkelerle de yakın ilişkiler kurmayı ve sorunları yakından takip etmeyi kendine 
hedef edinmiştir (Çetinsaya, 2008, s. 932). Parti ve hükümet programlarında Orta Doğu 
üzerine vurgu yapılması ve İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) ile ilişkilerin artırılmasına 
15  Bu süreçte Türkiye, Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında eş başkan statüsüne sahip olmuştur.


74
İnsan ve Toplum
yönelik girişimler, AK Parti’nin kendi vizyonuyla inşa edeceği TDP’nin hedeflerinin ve 
önceliklerinin ne olduğunu göstermektedir. AK Parti Programı’ndaki Orta Doğu ile ilgili 
aşağıdaki ifadeler, bu durumun en önemli göstergesidir:
“Partimiz, Türkiye’nin İslam Ülkeleri’yle ilişkilerine özel bir önem vermektedir. Bu 
nedenle, bir yandan bu ülkelerle ikili işbirliğimizin artırılması, öte yandan İslam 
Konferansı Örgütü’nün (İKÖ), uluslararası alanda daha saygın yer edinebilmesi 
ve inisiyatif alabilen dinamik bir yapıya kavuşturulması için çaba sarfedecek-
tir. Yine bu bağlamda, başkanlığını Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı İKÖ, 
Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) faaliyetlerine daha 
somut içerik kazandırmaya çalışacaktır.” (AK Parti Programı, t.y.).
İKÖ’de Türkiye’nin etkinliğini artırmaya yönelik girişim, Prof. Dr. Ekmeleddin 
İhsanoğlu’nun örgütün genel sekreteri olması ile önemli bir boyut kazanmış ve bu 
durum, Türkiye açısından önemli bir uluslararası kazanç olmuştur.
16
 AK Parti’nin Orta 
Doğu ve İslam ülkeleri ile olan ilişkilerine gerekçe oluşturmak için öne çıkarılan ve tartı-
şılan düşüncelerden birisi de Neo-Osmanlıcılık fikri olmuştur. İlk kez 1990’ların başında 
Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı döneminde gündeme gelen Neo-Osmanlıcılık fikri, 
özellikle Batılı akademisyenler ve bölgedeki Osmanlı karşıtları tarafından sık sık dile 
getirilmiş ve AK Parti dönemindeki politikalarla birlikte bu durum, yeniden canlanma-
ya ve anılmaya başlamıştır.
17
 Özellikle Ahmet Davutoğlu’nun “stratejik derinlik” derken 
sürekli olarak Osmanlı mirası ve Türkiye’nin coğrafi konumuna vurgu yapması, bu 
fikrin yeniden canlandırıldığını iddia edenlerin en büyük dayanak noktası olmuştur. 
Bu bağlamda bu düşünceyi eleştirenler nezdinde “Neo-Osmanlıcılık düşüncesi, İslam 
dünyasına liderlik yapılacak yeni bir imparatorluk projesinin merkezine Türkiye’yi 
yerleştirme hareketi” (Yavuz, 2001, s. 41)
18
 olarak tanımlanmıştır. AK Parti’nin Orta 
Doğu’ya yaklaşımı ve Osmanlı mirasından yararlanma isteği Neo-Osmanlıcılık düşün-
cesiyle açıklanmaya çalışılsa da bu kavram doğrudan kullanılmamıştır.
19
 Bu durum, AK 
Parti’nin bu noktada daha farklı bir çizgide yer aldığını göstermektedir. AK Parti hükü-
metleri döneminde gerçekleştirilen politikalar, bu akımın benimsendiği noktasında 
bir görüntü meydana getirirken Başbakan ya da Dışişleri Bakanı’nın bu kavrama hiç 
değinmemiş olması, Osmanlı algısının kötü olduğu bazı Arap devletleri ve özellikle de 
bölgenin en güçlü aktörlerinden olan İran’ın tepkisini çekmemeye yönelik bir girişim 
olarak da değerlendirilebilir. Nitekim İranlı yazar Mustapha Zein (2006), bir makalesin-
16  Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, 2005 Ocak ayında gerçekleştirilen İslam Konferansı Örgütü Dışişleri 
Bakanları 31. Dönem Toplantısı’nda seçilerek İKÖ Genel Sekreteri olmuştur.
17  Bu konu hakkında örnekler için, bkz. Uzgel (2009) ve Yavuz (2001).
18  Ayrıca Neo-Osmanlıcılık fikri, büyük ölçüde ABD tarafından da Orta Doğu’da yeni bir düzen 
oluşturmak amacıyla desteklenmektedir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için, bkz.  Friedman (2009).
19  Örneğin Ahmet Davutoğlu, 2010 Ağustos’unda Kosova’ya düzenlediği ziyaret esnasında yaptığı 
açıklamada; tarihî, dinî ve kültürel birliğin altını çizmekle beraber ‘Neo-Osmanlıcılık’ fikrini 
reddetmiştir. Ayrıntılı bilgi için, bkz. Davutoğlu (2010b).


Yüklə 7,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə