421
koymak//bir tәrәfә atmaq; 0. Uzatmak//vermәk. 0. Bir yerden başka yere taşımak// aparmaq; 0.
(sille, tokat, tekme//tәpik) vurmak//vurmaq; 0. (top, tüfek gibi silahlar için)
Patlatmak//doldurulmuş tüfәngdәn, tapancalardan, topdan vә s. silahdan atәş açmaq; 0. (zaman
bildiren cümlelerle) Geri bırakmak// tәxirә salmaq; 0. Örtmek//örtmәk, salmaq, sәrmәk; 0.
Yapılmış kötü bir işi birine yüklemek//şәr atmaq, yalandan günahlandırmaq; 0. Sözle sataşmak//
◊ Söz atmak//söz atmaq; 0. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkartmak//atmak; 0. mec.
İçki içmek//içmәk; 0. (kalp, nabız gibi kan dolaşımı ile ilgili organlar için) Vurmak,
çarpmak//döyünmәk, vurmaq, tәrpәnmәk; 0. Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı
bölümleri çıkarmak//çıxartmaq, buraxmaq, pozmaq. Mәqalәnin birinci abzasını atmaq; 0.1.1.1.
Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak; 0.1.1.2. (-i) Patlayıcı maddelerle havaya
ucurup yıkmak: Köprüyü dinamitle attılar; 0.1.1.3. (renk için) Solmak; 0.1.2.1. Tәrk etmәk,
buraxmaq, üz döndәrmәk//burakmak; 0.1.2.2. Rәdd etmәk, әmәl etmәmәk; 0.1.2.3. mec. (hlk)
Vurmaq, öldürmәk, yaralamaq (tüfәng ya tapanca ilә); 0.1.2.5. Sәpmәk. Toxum atmaq; 0.1.2.5.
Sökülmәk.
108. Avadanlık is. avadanlıq
0. Bir işi yapmak, bir aracı onarmak için kullanılan
alet takımı//bir iş üçün lazım olan tәchizat vә lәvazimat; maşınlar, alәtlәr, cihazlar, mexanizmlәr,
qurğular vә s; 0.1.2. Ev şeylәri, müxәllәfat, dir-dirrik.
109. Avara is. ve s. Far. avara 0. İşe yaramaz, kötü//heç bir işlә mәşğul olmayaraq
boş-boş gәzәn adam, işsiz-güçsüz adam; 0.2.1. Üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden
bağımsız olarak çıalışan mekanizma. □ Avara kasnak işlemek (veya dönmek) hiçbir işe
yaramadan boşuna; 0.2.2. Yersiz-yurtsuz, mәskәnsiz, sәrsәri, sәrkәrdәn □ Avara qalmaq - әli hәr
şeydәn çıxmaq; 0.2.1.1. İt. Bir geminin başka bir gemiden veya kıyıdan açılması; 0.2.1.2. ünl.
Kıyıya dayanılarak sandalın açılması için kürekçilere verilen komut; 0.2.2. (hlk.) Camış balası,
iki yaşar kәlçә//manda yavrusu.
110. Avcı is. ve s. ovçu
0. Avlanmayı seven veya avı kendine iş edinen kimse// ovla,
ovçuluqla mәşğul olan adam; 0.1.1.1. Avçılara özgü olan; Avçı çantası, Avçı giysisi; 0.1.1.2.
Başka hayvanları yakalamakta usta olan (hayvan): Avcı kuş. Avcı kedi;0.1.1.3. mec. Bir şeyi
büyük bir istekle izleyen ve bulup ortaya çıkaran, tanıtan kimse. Yıldız avcısı;
111. Avunmak (nsz.) ovunmaq 0. Bir şeyle uğraşarak acısını unutmak, sıkıntılardan
uzaklaşmak, teselli bulmak, müteselli olmak// sakitlәşmәk, tәskinlik tapmaq, tәsәlli tapmaq;
0.1.1.1. Oyalanmak; yetinmek; 0.1.1.2. hlk. (hayvan) Gebe kalmak//boğaz olmaq.
422
112. Ayaq is. ayaq 0. Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü//insan
ve heyvanın yerimәsinә xidmәt
edәn bәdәn üzvü; 0. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını
sağlayan dayak, destek veya bunların her biri//bir sıra şeylәrin ayağa oxşayan, yerә dirәnәn
hissәsi, dayağı, qıçı, dirәyi; 0. coğr. Büyük bir ırmağa karışan ikinci derecedeki akarsuların her
biri; Göl ayağı// çay, bulaq vә s. axar suların aşağı hissәsi; 0. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk
derecesi//sürәt, addım mәnasında; 0. esk. Yarım arşın veya 30.5 cm. uzunluğundaki ölçü birimi,
kadem//dan. yarım arşına yaxın mәsafә ölçüsü; 0. Aşağı düzeyde, sıradan, bayağı// mec. (dan.)
dәyәrsiz, alçaq, qiymәtsiz, keyfiyyәtsiz, keyfiyyәtcә yaramaz. Ayaq mal; 0.1.1.1. Bacak//qıç;
0.1.1.2. Vücudun belden aşağı bölümü Ayağına bir pantolon çekti//Әyninә bir şalvar geydi;
0.1.1.3. ed. Halk edebiyatında kafiye veya mısra// qafiyә vә ya misra; 0.1.1.4. 30,4 cm. değerinde
İngiliz uzunluk ölçüsü birimi, fut; 0.1.1.5. (buzdolabı ölçülerinde) İngiliz ölçüsü futun kübü
alınarak hesaplanan değer; 0.1.1.6. mat. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya düzlemi kestiği
nokta: Dikme ayağı; 0.1.2.1. son, axır//sonuç. Onun sö- zünün nә başı var, nә ayağı; 0.1.2.2.
(dan.) Dәfә, kәrә. Bir ayaq; 0.1.2.3. Tüfәng, tapança kimi silahların çakmağı, tәtiyi. Tüfәngi
ayağa çәkmәk. □ Ayaqda qoymaq: herhangi bir silahı ateş açmaya hazır duruma getirmek; ◊
Ayak sürümek//ayaq sürümәk. Söz konusu deyimin Türkiye Türkçesinde ve Azerbaycan
Türkçesinde aşağıdaki anlam alanları bulunmaktadır: 0.1.1.1. Verilen bir işi ağırdan almak;
0.1.1.2. Bir yerden uzaklaşmak üzere bulunmak; 0.1.1.3. Halk inanışına göre bir kimsenin
gelmesi, ardından başkalarının da gelmesine neden olmak; 0.1.1.4. Ölmek üzere olmak; 0.1.2.
Könülsüz yerimәk, yubanmaq, geri qalmaq, gedәrkәn qәsdәn dala qalmaq; Ayakta
kalmak//Ayaq üstә qalmaq. Söz konusu deyimin Türkiye Türkçesinde ve Azerbaycan
Türkçesinde hem ortak hem de farklı anlam alanları bulunmaktadır: 0. Oturacak yer
bulamamak//oturmağa yer tapmamak; 0.1.1.1. Yıkılmamak, çökmemek; 0.1.1.2. Değerini
yitirmemek, önemini korumak; 0.1.2. Axıra qalmaq, geridә qalmaq.
113. Ayakaltı is. ayaqaltı 0. Gelip geçenlerin çok olduğu yer//daim tapdalanan, daim
hamının basıp keçdiyi yer. Hәyәt lap ayaqaltı oldu. 0. mec. Hakir görülen, gözden çıkarılan//heç
kәsin saymadığı, hesablaşmadığı, hörmәt etmәdiyi adam; iradәsiz, hәqir, mәzlum adam. □
Ayakaltına almak//Ayaqaltı olmaq; 0.1.2. Ayaq altına salınan, yaxud ayaq silmәk üçün qapının
ağzında, girәcәyindә salınan xalça, balaca palaz, hәsir, әsgi vә s.//dar uzun xalça. Ayaqaltı
salınmış pillәkәn.