Manu kanunnamesi’ne göre hinduiZM



Yüklə 0,79 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə31/46
tarix22.10.2018
ölçüsü0,79 Mb.
#75422
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   46

     
                                                                                                                                                         56 
 
gören bir aile reisi ormana gitmelidir.”
260
 Aile reisliği dönemini bitiren kişi hayatın 
bu aşamasına geçeceği zaman karısını oğullarına emanet ederek ailesini terk eder. Bu 
geçiş adeta nefsin ölümünü  simgeler. Bu yüzden evlerini terk edecek kişiler için 
cenaze töreni gibi bir tören düzenlenir. Manusmriti’de münzevi hayat dönemindeki 
kişinin neler yapması gerektiği şu şekilde anlatılmıştır: “Tüm yiyecekleri ve servetini 
geride bırakıp, karısını  oğluna emanet ederek ya da onu da alarak ormana gider. 
Kurban ateşini ve kurban ateşi için gerekli aletleri yanına alarak nefsini dizginlemek 
üzere ormana gider. Münzeviler için temiz sayılan çeşitli yemek, sebze, kök ya da 
meyvelerden beş büyük kurbanı sunmalıdır. Bir hayvan postu giymeli, saç ve 
sakalları keçeleşmiş, vücut tüyleri ve tırnakları kesilmemiş olmalıdır.”
261
 
Çevirmenler
 
kadının kocasıyla birlikte gitmesi konusunda iki ayrı görüş olduğunu 
belirtmişlerdir. Bunlardan ilki adamın karısı gelmek istiyorsa onunla gelir, diğeri ise 
karısı yaşlıysa yanında götürebilir şeklindedir.  Ancak esas olan kişinin karısını 
bırakarak yalnız gitmesidir. 
 
Bu kimselerin yememesi gereken gıdalar  şöyle açıklanmıştır:  “Sabanla 
sürülmüş bir tarlada yetişen ya da köyde yetişen yiyecekleri çok acıkmış olsa da 
yememedir... Kendi kendine zamanla olgunlaşan ya da ateşte pişmiş yiyecekleri 
yemelidir. Onları ezmek için taş ya da (bir havan gibi) kendi dişlerini 
kullanmalıdır.”
262
  Buradan anlaşılmaktadır ki, bu kimselerin tarlalarda emek 
harcanarak yetişmiş yiyeceklerle değil doğal ortamda yetişmiş bitkilerle beslenmesi, 
bunları yine doğal yollarla hazırlayarak yemesi gerekir. Bu, zaten münzevi hayat 
yaşadıklarından çok fazla eşyaları bulunmayan böyle kimseler için uygun bir 
beslenme tarzıdır denilebilir. 
  
Bu dönemdeki kişiden yapması istenen bazı  şeyler ise gerçekten zordur. 
Kişiden vücuduna acı çektirmek suretiyle kendini olgunlaştırması istenmektedir. 
“Bütün gün yerde yuvarlanmalı, ayak parmaklarının üzerinde dikelmeli, oturarak ya 
                                                           
260
 MS, VI, 2. 
261
 MS, VI, 2–6. 
262
 MS, VI, 16, 17. 


     
                                                                                                                                                         57 
 
da ayakta dinlenmelidir... Yazın kendini beş ateşle  ısıtmalı
263
, çıplak tenle 
musonlarda yaşamalı, kışın  ıslak elbiseler giymeli ve yavaş yavaş içsel ateşini 
(maneviyatını) artırmalıdır.”
264
 
 
Münzevi hayat döneminde Hindular geçimlerini dilenerek sağlarlar: 
“Geçinmek için asketik olan bir rahipten ya da aile reisinden ya da ormanda 
yaşayan diğer iki kere doğmuş münzevilerden dilenmelidir.”
265
 
 
Bu dönem aile reisliği ile dünyadan tamamen uzaklaşılan dilencilik dönemi 
arasında adeta bir geçiş vazifesi görür. Böyle bir hayatın kaç yıl sürdürülmesi 
gerektiği bilgisi eserde yoktur. 
 
1.6.4. Çilecilik (Dilencilik) Dönemi 
 
Hayatının üçüncü dönemini ormanda dünyevî isteklerden uzaklaşıp, nefsini 
teskin etmeye çalışarak geçirmiş bir Hindu, hayatının en son döneminde dünyayı 
tamamen terk eder. “Hayatının üçüncü dönemini ormanda geçiren kişi, dördüncü 
döneminde tüm bağlarını koparıp bir asketik olarak,  dolaşarak geçirmelidir.”
266
 
 
Hindu çilecilere “yogi” ya da “saddhu” da denilmektedir. Kişi bedensel 
güçlerini kontrol altında tutarak ilahi gerçekliğe erişebilir. Bu yüzden saddhular çok 
az yer, çok eski kıyafetler giyinir, nefes alış verişlerini kontrol altında tutmaya çalışır 
ve meditasyon yaparlar. Genelde saç ve sakallarını karışmış, yarı  çıplak vaziyette 
dolaşırlar. Canlılara zarar vermekten büyük bir özenle kaçınırlar. Dünyadan tamamen 
koparak nihai gerçeğe ulaşmak için çalışan bu kimseler böylece, özgür hale 
geleceklerine inanırlar. 
                                                           
263
 Çevirmenler bunu şöyle açıklamışlardır: Çevresine dört yönde ateş yakar. Tepesinde de güneşle 
   beş ateş arasında olur. 
264
 MS, VI, 22, 23. 
265
 MS, VI, 27. 
266
 MS, VI, 33. 


     
                                                                                                                                                         58 
 
 
Ancak kişinin özgür hale gelebilmesi için hayatın diğer evrelerini kuralına 
uygun olarak geçirmesi ve hayatın ikinci döneminde bahsettiğimiz bilgelere, atalara 
ve tanrılara olan üç kurban borcunu ödemesi gereklidir.
267
 Kişi bu dönemlerden 
sırasıyla geçmeden özgür olmaya kalkarsa hata eder. “Üç kurban borcunu ödeyen bir 
adam kalbini ve zihnini özgürlük üzerine yoğunlaştırmalıdır. Ancak bu borçlarını 
ödemeden özgürlüğün peşine düşerse dibe batar.
268
 Kurallara uygun olarak Vedaları 
öğrenen, sonra oğullara sahip olan, elinden geldiği kadar kurbanlarını sunmaya 
çalışan kişi aklını ve kalbini özgürlük üzerine yoğunlaştırabilir. Ancak Vedaları 
öğrenmeden, yeni nesillere sahip olmadan ve kurban sunmadan özgürlüğü arayan 
kimse dibe batar.”
269
 
 
Bu dönemde çilecilerin yapmaları gereken en önemli işlerden biri de 
tefekkürdür. Manu bu kimselere, insanların önceki hayatlarında yaptıkları işlerin ve 
hataların sonucunda nasıl cehenneme gideceklerini, hastalıklar tarafından nasıl acı 
çektiklerini, ruhun ayrı bir varlık olarak bedenden ayrılıp bir embriyoda ve yeni 
rahimlerde nasıl milyonlarca defa yeniden doğduğunu düşünmelerini tavsiye eder.
270
 
 
Çilecilerin sosyal bir ortamda bulunmasından ziyade yalnız yaşamaları ve 
yalnız gezmeleri tavsiye edilmiştir. Yalnızlık kişinin meditasyon yapması ve tefekkür 
etmesi için gereklidir. Sosyal bir ortam kişinin kendiyle baş başa kalmasını, tefekkür 
etmesini ve bireysel ibadetlerini engelleyeceği için tavsiye edilmez. Ayrıca insanlarla 
birlikte olmak insanlara bağlanmayı beraberinde getirir. Bu ise hayatın bu evresinde 
istenmeyen bir durumdur: “ Her yere arkadaşsız yalnız gitmelidir. Başarıya ulaşmak 
için bunu yapmalıdır. Çünkü yalnız bir kişi ne terk edebilir ne terk edilir. Münzevi 
hayat yaşayan kişinin ateşi ve evi olmamalıdır. Ama yemek, sükûnet, kaygısızlık, 
değişmezlik ve derin bir konsantrasyonu sağlamak için bir köye gitmelidir. Bir 
kafatası, ağaç kökleri, eskimiş elbiseler, arkadaşsızlık ve her şeye karşı sessizlik 
                                                           
267
 Bu kurbanlar için bkz. MS, IV, 257. 
268
 Çevirmenler burada, dibe batmanın, cehenneme gitmek ve kasttan düşmek  şeklindeki iki 
   yorumundan, ikincisinin ifade edildiğini söylerler. 
269
 MS, VI, 35–37. 
270
 MS, VI, 61–63’ den derleme. 


Yüklə 0,79 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   46




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə