59
özgür bir kimsenin ayırt edici işaretleridir. Ne yaşamayı ne de ölmeyi istememeli, bir
hizmetçinin emir beklediği gibi doğru zamanın gelmesini beklemelidir.”
271
Doniger
ve Smith burada kullanılan emir beklemek (
order) kelimesini karşılayan “
Nirdesa”
için ödeme günü (
pay-day) şeklinde bir çeviri yapmanın da mümkün olduğunu
söylerler. Bu durumda kişi tavsiye edilenleri yaptıktan sonra bunların karşılığını
alacağı günün gelmesini beklemelidir anlamı da çıkar.
Hayatın her döneminde olduğu gibi güzel ahlak bu dönemde de çok önemli
ve vazgeçilmez özelliklerdendir:
“Zor sözlere dayanmalı ve kimseyi hor
görmemelidir. Kendi bedeni uğruna kimseye düşman olmamalıdır. Kızgın bir
kimseye karşı kızgınlıkla cevap vermemeli, tehdit edildiği zamanda güzel bir şekilde
konuşmalıdır.”
272
Bu kimselerin dünya malı namına sahip olacakları şeyler asgari seviyededir:
“…Bir kâse, bir asa ve bir su kabıyla daima dolaşmalı, kendini kontrol etmiş olmalı
ve yaşayan hiçbir canlıya zarar vermemelidir.”
273
Yine Hinduizm’in önemli öğretilerinden olan canlılara zarar vermemek
hayatın bu evresinde de önemlidir:
“Canlıları korumak için gece veya gündüz
yürürken toprağı sürekli kontrol etmelidir...”
274
Bu kimseler geçimlerini dilenerek sağlarlar. Ancak bunu yaparken kanaatkâr
olmaları ve maddi nesnelere düşkün olmamaları istenmektedir.
“Günde bir defa
dilenmeye gitmeli ve çok miktarda bir şey elde etmek için hevesli olmamalıdır.
Yemeğe düşkün olan bir asketik maddi nesnelere de düşkün olur.”
275
271
MS, VI, 42–44.
272
MS, VI, 47, 48.
273
MS, VI, 52.
274
MS, VI, 68.
275
MS, VI, 55.
60
Kişi dünyevi nesnelere karşı ilgi ve istek duymaya başlarsa az yemek ve
yalnız kalmak suretiyle duyusal güçlerini yeniden kontrol altına almaya çalışmalıdır.
“Eğer dünyevi nesneler tarafından duyusal güçleri yoldan çıkartılmaya çalışıldıysa
az yemeli, yalnız kalmalı ve yalnız oturmalıdır.
Duyusal güçlerine hâkim olma, arzu
ve nefreti yok etme ve canlılara zarar vermeme yoluyla kişi, nihai gerçeğe ulaşmaya
uygun hale gelir.”
276
Manusmriti’deki şu madde kişilerin tanrıda yok olma seviyesine erişmek için
neler yapması gerektiğini özetler mahiyettedir:
“Şiddetten uzaklık, duyusal güçlerden
bağımsız olmak, Vedik ibadetler ve şiddetli içsel ateşle (maneviyatla) kişi o
seviyeye(Nihai gerçeklik, tanrıya ulaşma) ulaşır.”
277
Aşramanın üçüncü ve bu dönemleri birbirine benzemekle birlikte Orman
sakinliği dönemi her yönüyle daha hafiftir diyebiliriz. Ancak bu iki dönemin
özelliklerini şu başlıklar altında toplamak mümkündür.
—
Nefse ve bedensel isteklere kesin olarak hâkim olmak. Bunun için
gerekirse bedene acı çektirecek tedbirler almak.( Saddhuların bazılarının
çivili tahtada uyumaları buna iyi bir örnek olsa gerek.)
—
İnsanlardan uzakta ve yalnız yaşamak.
—
Her türlü canlıya zarar vermekten azami kaçınmak.
—
Dilenerek geçinmek.
—
Dünyevi nesnelerden sadece yaşaması için zorunlu olanlarla yetinmek.
—
Bedene ve kıyafetlere özen göstermeyerek saç sakal karışmış, pejmürde
bir vaziyette gezmek. Bu, dünyaya değer verilmediğinin
bir göstergesi
olabilir.
—
Az yemek, az uyumak. Buna karşı çok ibadet ve meditasyon yapmak.
276
MS, VI, 59, 60.
277
MS, VI, 75.
61
İKİNCİ BÖLÜM
MANU KANUNNAMESİ’NE GÖRE KAST SİSTEMİ
2.1. KAST
Kast kelimesi Portekizce
casta kelimesinden türemiştir ve sandık, çekmece,
kabile, aşiret anlamlarına gelmektedir. Eski Hindistan’da bu kavramın yerine renk
anlamına gelen
Varna terimi kullanılıyordu.
Varna, ya da
varnaşrama sistemin
Hinduizmde kullanılan orijinal karşılığıdır. Kast kelimesi ise bugün kullanılan
yaygın halidir. Manu Kanunnamesi’nin İngilizce
çevirisinde kast kelimesi
kullanılmıştır.
Hinduların kendileri için “Vedaların takipçileri” anlamına gelen
varnasrama
terimini kullanmaları kast sisteminin Hinduizm’deki yerini ve önemini anlamak
açısından çok önemlidir. Çünkü bu kelime kast anlamına gelen
Varna kelimesini
içinde barındırır ve tam bir çeviri ile “dört kastı kabul eden” şeklinde çevrilir.
278
O
halde Hinduizm’de kastın iman için şart olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
“Kast” Hinduizm’de dinin ve özellikle Manu ve diğer bazı kutsal kitapların da
toplumda olmasını ve işlemesini istediği toplumsal tabakalaşma sisteminin adıdır. Bu
sistem dört temel kast, ara kastlar ve kast dışı paryalarla birlikte sayısız tabakalardan
oluşur. En üstte din adamlarının en altta ise sistemin içindekilere
göre hizmetçilerin,
bir şekilde sistemin dışına itilmişleri de sayarsak paryaların oluşturduğu toplumsal
tabakalaşmanın adıdır kast. Aslında kast dışına itilen paryalar sistemin içinde kabul
edilmemekle birlikte yine de toplumdaki sınıflandırmanın en altında yer almaları
nedeniyle sistem değerlendirilirken tamamen görmezden gelinemeyecek bir gruptur.
Sistemde alttan üste doğru artan bir üstünlük ve mutlak bir boyun eğiş söz
konusudur.
278
Kürşat Demirci,
Hinduizm’in Kutsal Metinleri Vedalar, İşaret Yayınları, İstanbul, 1991, s. 25.