Demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan.
Küçük bir hikâyeye tanıklık eden bu fotoğraflara eşlik etme
si gereken bir marş varsa o da Onuncu Yıl Marşı olmalı. Bu fo
toğraf sivil ve asker toplulukların arasındaki görünüş farkını
ortaya koyduğu gibi, marşın kendinden fazlasıyla emin sözleri
ni de hüzünle kaplıyor: Örnektir milletlere açtığımız yeni izJ im
tiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz.
Buharlı lokomotifin için
de poz vermiş olanlar yönetici kesimden olmalı. Resmin sağ
ve sol taraflarında çocuklar kümelenmiş. Sağ tarafta, daha ya
kından görülen birkaç çocuğun yüzlerindeki sevinç “fotoğrafta
çıkmak”tan mı, yoksa birer neferi oldukları devletlerinin böy-
lesi bir demir güce sahip olmasının verdiği gururdan mı kay
naklanıyor, bilinmez.
45
Beyaz pantolon, koyu renk ceket
İdman Yurdu’nun olanakları başlangıçta kısıtlı olmalı ki,
bando üyeleri üniforma yerine beyaz pantolon ve koyu renk ce
ketle yetinmişler. Ceket ceplerine beyaz mendil iliştirenler hali
vakti yerinde olanlar mı yoksa giyime daha çok özen gösteren
ler mi, kim bilir. Klarnetçiler ön safta, diğerlerinin çalgıları da
ha çok yer kaplıyor diye arkaya sıralanmışlar. Oturanların orta
sında siyah pantolon giymiş olan kişi bando şefi, elinde bir ba
get tutuyor ve siyah pantolonu onu diğerlerinden ayırıyor. Biri
dışında üyelerin tamamı bıyıksız. Sol başta, ayakta duran uzun
paltolu kişinin elinde bir flama var. Fotoğraf siyah beyaz oldu
ğu için anlaşılmıyor ama ASİY’nin renkleri sarı kırmızı. Flama
epeyce koyu tonlarda yapılmış olsa gerek ya da fotoğrafta koyu
çıkmış. Üyelerin ayakkabılarının durumu dikkat çekici. Bu fo
toğrafta olduğu gibi, o yıllarda çekilmiş pek çok fotoğrafta, kı
yafetler ne kadar temiz ve yeni olsa da ayakkabıların çamurlu
ve harap oluşu yolların olmayışına işaret ediyor. Her yağmurda
çamur haline gelen toprak yolda yürümeye ne ayakkabı ne de
ayakkabı boyası dayanmıştır.
46
Hüzünlü bir resmi geçit.
Bir resmi bayram, belki 29 Ekim, belki 23 Nisan veya 30
Ağustos. Bando resmi geçit yapıyor. Şef papyonlu. Dükkân
lar resmi tatil olduğundan kapalı olabilir, belki de bayram pa
zar gününe denk gelmiştir. Türk bayrağı son şeklini almamış
henüz, hilal daha kalın. Dükkânların önünde iyi kötü bir kal
dırım varsa da, kasaba meydanının zemini toprağa gömülmüş
47
taşlardan oluşuyor. Üstüne bayrak takılmış arabalar devlet ri
caline ait olmalı. Seyircilerden birinin kıyafetindeki sefalet dik
kat çekici, ceketinde sayısız yırtık var. Sağ alt köşede görülen,
resmin tek fötr şapkalı kişisi şehrin yönetici takımından ol
sa gerek. Iç yakıcı bir şeyler var bu resimde. Az seyircili, yok
sul, hazin, hüzünlü bir bayram meydanı görülüyor ve Onuncu
Yıl Marşı nın
aşırı milliyetçi, her satırda Türklüğe vurgu yapan
sözleriyle çok acıklı bir tezat oluşturuyor. Türk’üz bütün başlar
dan üstün olan başlarız/ Tarihten önce vardık, tarihten sonra va
rız/ Bütünledik her yönden İstiklal kavgasını/ Bütün dünya öğren
di Türklüğü saymasını.
48
Hüzün gitmiş, kendine güven gelmiş.
Bandonun fotoğrafçıya müzik yapıyormuş pozu verdiği bir
an. Papyonlu şef önde çömelmiş. Yanındaki kişi çizgili takım el
bise giymiş olduğuna göre bandocu değil, şehrin yöneticilerin
den olabilir. Üyelerin tümü kareye girebilmek için salları sıklaş
tırmışlar. Bando hâlâ beyaz pantolon, koyu renk ceket dönemi
ni yaşıyor. Önde iki trampetçi var. Birinin ceketi daha açık renk,
yüzü güneş yanığı. Belli ki yazı tarlada çalışarak geçirmiş. Güneş
yanığı bandocunun yanındaki trampetçi Gümüş Ahmet, grubun
en genci. Pantolonu beyaz olmadığına göre henüz bandonun as
li üyesi değil. Gümüş Ahmet’in arkasında duran, şapkası geriye
kaykılmış klarnetçi Necip Çakıroğlu, namı diğer Tüfekçi Necip.
Bu kitaba bu resimleri ve hikâyeyi armağan eden Ergun Koca-
bıyık’ın dedesi. Arkada bandonun bir spor birliğinin parçası ol
duğunun ispatı, beyaz fanilalı bir sporcu var, bandonun Hama
sim tutuyor. Birkaç kişinin yakalarındaki beyaz yuvarlaklar bir
tür rozet olsa gerek. Yerler kırık taş kaplı. Güneş çalgıları ışılda
tıyor. Bando üyelerinin yüzlerindeki hüznün yerini en azından
bu fotoğrafta kendine güven almış.
49
Tüfekçi Necip.
Kapalı bir dükkânın kepenklerinin önünde, elinde klarneti,
hüzünle poz veren bu genç adam Tüfekçi Necip. Fotoğraf niye
yanık, kim yakmış bilinmiyor. Ama yanığın hali resmin son an
da ateşten alındığı hissini uyandırıyor.
50
Sporcunun zeki, çevik ye ahlaklısı.
Akşehir Sanatkârlar İdman Yurdu’nun bando dahil toplu fo
toğrafı. Birliğin imkânları biraz genişlemiş olmalı ki, bandocu
ların sıradan koyu renk ceketlerinin yerini, hâkim yakalı, bo
ğaza kadar düğmeli ceketler almış. Sivil bir topluluk olması
na rağmen, askeri bir havası var. Bandonun başka türlü olma
sı beklenemez denebilir ama tam da öyle değil aslında. Çünkü
küçük şehirlerde bandolar bayrak törenlerinin, resmi bayram
ların temel aktörleriydi ama aynı zamanda (son yirmi-yirmi beş
yıla kadar) nişan, düğün, sünnet törenlerine üniformalarıyla
katılan ve Batılı çalgılarla yerel müzik yapan eğlence topluluk
larıydı. Yıllar içinde bu sivil işlevlerini kaybettiler. Günümüz
de düğünlerde bandolara rastlanmıyor. Bandonun hemen altı
na sıralananlar İdman Yurdu’nun futbol takımı. Takım olma
nın gerektirdiği birlik-beraberlik duygusunu kollarını birbirle
rinin omuzlarına atarak göstermişler. Futbolcuların birkaçının
başında bere var, o yıllarda yaygın olabilir, ama bugün için pek
alışıldık bir şey değil, jandarmayı çağrıştırıyor, bir futbol takı
51
Dostları ilə paylaş: |