Microsoft Word 02 Orhan Bey doc



Yüklə 0,66 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə20/30
tarix19.11.2017
ölçüsü0,66 Mb.
#11047
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   30

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 75  

 

gibi durumlarla karşõlaşõlmaz. Zaten hemen paragrafõn üzerindeki örneklerde 



de görüleceği gibi Cunbur, Ergun, Öztelli ve Karaer kelimeleri “sorup/girip” 

şekillerinde p’li almõşlardõr. Sakaoğlu Türkçe olan bu sözleri neden b’li almõş 

veya bunun örneğini nereden getirmiş?  

Burada şunu da belirtmek lâzõmdõr. Arap harflerini kullandõğõmõz uzun a-

sõrlar içerisinde son seslerdeki “p” sesleri hep “b” ile karşõlanmõştõr. Öyle bile 

olsa Türkçe kelimeler sonda “b” bulundurmadõklarõ için bu sesler “p” olarak 

telâffuz edilip, yazõlagelmiştir. Kõsacasõ bu, herkesin anlayamayacağõ bir imlâ 

meselesidir. 

327- 664. sayfada “Ferman baçõ” için verilen anlam doğrudur.  İrfan Can’õn 

ifade ettiği anlam yanlõştõr. Metnin tamamõna baktõğõmõzda; “Baç, ferman baçõ” 

kelimelerinin hepsinde anlam “ücret, vergi” olmalõdõr. Sözlüklerde de öyle ge-

çer. Durum böyle olunca 671. sayfada “baç” kelimesine “Güzellere bakma, onlarla 



bir arada bulunma isteği” şeklinde verilen mana yanlõştõr. İrfan Can öyle dedi di-

ye yanlõşlõk yapõlmamasõ gerekirdi. 

328- Sayõn Sakaoğlu’nun hazõrladõğõ kitabõn sözlük kõsmõ 666. sayfada baş-

lamaktadõr. Bu kõsõm bir sözlük değil, adeta kelimelerin rast gele metinde geçti-

ği şekliyle alõndõğõ bir sözcükler yõğõnõdõr. Kelimelerin sözlükte madde başõ ola-

rak nasõl alõnacağõ hususu hiç gözetilmemiştir. 

Bir kelimenin sözlükte madde başõ olarak nasõl alõnmasõ gerektiği ne sebep-

ledir bilinmez, yazar tarafõndan hiç düşünülmemiş. Bu konuda ilmî olan yön-

tem bilinmiş olsaydõ sözlük bölümünün baştan sona her sayfasõnda onlarca de-

fa karşõlaştõğõmõz hatalar olmazdõ. Bilindiği gibi kelimeler sözlüğe ya kök ya da 

gövde hâlinde alõnõr. Birleşik fiillerin alõnõşõ da ayrõ bir husustur. Sayõn 

Sakaoğlu 1930 ve 1940’lõ yõllarda, yani Türkiye Türkçesiyle sözlük yapma bili-

minin gelişmediği bir dönemde, eskilerin aldõğõ şekilde, avama hitap eden bir 

sözlük yapmayõ denemiştir. Bu da Türk Dilbilgisinin oldukça geliştiği zamanõ-

mõzda ilmî olmaktan çok uzak kalmaktadõr. Türk Dil Kurumunun çeşitli bilim 

kollarõnda üye olarak yõllarca çalõşan yazarõn bunlarõ bilmemesi “bağõşlanõr” 

cinsten hatalar değildir. Biz, kitabõn sözlük kõsmõ üzerindeki eleştirilerimizi ya-

parken bütün yanlõşlarõ göstermeyeceğiz, seçme örneklerle yetineceğiz. Eğer 

bütün sözlük üzerinde her hususu örnekleriyle tek tek göstermeye çalõşõrsak ve 

bunlarla ilgili değerlendirmede bulunursak, her sayfasõ için 8-10 sayfa yazmak 

gerekir. 

329- Sözlüğe alõnan kelimelerin bir çoğu alfabetik sõrada değildir. Örn: 

Asõlam, âşõkân (s.670), bulam (s.667)… 



76 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ 

 

Yazar kitabõnõn yeni bir baskõsõnõ daha düşünüyorsa bizim buradaki dü-



zeltmelerimizle yetinmemeli, her kelimeyi bilimsel usullere göre fişleyerek ye-

niden ele almalõdõr. 

330- “Ab-õ Kevser 1” denilmiş. Bunun II., III. anlamlarõ yok. I. varsa II.’si, 

III.’sü… de olmalõydõ. 

331- “Ablak” kelimesine üç ayrõ anlam verilmiş. Bir sõfat olan kelimenin 

dikkat edilirse hep aynõ manada olduğu görülecektir. 

332- “Ağ, ak” kelimelerinin ikisi de aynõ manadadõr. Ayrõ ayrõ alõnmõş, fark-

lõ anlam verilmiş. Ak: beyaz, ak anlamõndadõr. 

333- Kelimenin “ağa” olarak alõnmasõ gerekir. Ağalar, ağ(a)lar gibi kul-

lanõşlar madde başõ olamaz. Sözlük baştan sona kontrol edilirse bunun gibi 

madde başõ alõnmamasõ gereken yüzlerce kelime ile karşõlaşõlõr. Ayrõca söz ko-

nusu kelime, gönderilen 327/1, 471/1 gibi yerlerde görülmemektedir. 

334- Sayõn Sakaoğlu yukarõda ifade ettiğimiz gibi, kelimelerin sözlükte nasõl 

madde başõ olarak alõnacağõnõ bilmemektedir. Örnekler: (Burada ilk kelimeler 

Sakaoğlu’nun aldõğõ şekil, ikinci kelimeler olmasõ gereken şekillerdir.) açõlõndõ, 

açõlõn-; açõnca, aç-; açmayõn, açma-; adõn, ad; ağalar, ağa; ağlar ve ağlarõm, ağla-; 

ağõ yedirir, ağõ yedir-; ağzõn, ağõz; ahdõn, ahd; âhõrõ ve âhiri, âhir; akam, ak-; ak-

lõm, akl veya akõl; aklõn, akõl; alam, al-; alaman, alama-; alõksõn, alõk; alõn mõ ve 

alõnan, al- ve alõn-; alman mõ, alma- anasõn, ana; arasõn, ara; ardõn, art; araya, 

ara; asõlsam, asõl-; askerin, asker; aşam, aş-; avõn, av; avlanam, avlan-; aynasõn, 

ayna… 

Bu örnekler sadece A harfinden alõnmõştõr. Diğer harflerdeki durum da 



bundan farklõ değildir. Böyle olunca da Sayõn Sakaoğlu’nun bilmediğinden do-

layõ madde başõ olarak aldõğõ kelimelerin sayõsõnõn daha önce de söylediğimiz 

gibi yüzlerle ifade edilebileceği görülmektedir. 

335- “âhõrõ” ile aynõ kelime olan “âhiri” için yer verilirken başka örnekleri 

de çokça görüleceği gibi; geçtiği yer için verilen rakamlardan aynõ olanlarõ var-

dõr (415/1). Yani ayrõ ayrõ madde başõ verilen kelimelerin geçtiği yer aynõ yer-

dir. 

336- “Âhu” kelimesine verilen anlam yanlõştõr. Metin kontrol edilirse keli-



menin net bir şekilde “ceylan” anlamõnda olduğu görülecektir. 

337- “Akça” kelimesine gelince birçok problemle karşõlaşõyoruz. “Para” an-

lamõndaki 1. mana doğrudur. 432/2’de “ahça” şeklindedir. II. mana olarak gös-

terilen “ceran” anlamõ yanlõştõr. Bu maddede de verilen referanslardan hepsi 

“ak renge yakõn, ak renge çalan, ak” anlamlarõndadõr. Verilen III. anlam da II. 

ile aynõdõr. 




TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 77  

 

338- “Aman” için verilen mana 100/3 ve 336/2’de “söz verme” anlamõnda-



dõr; yazarõn dediği gibi “bağõşlama, af, izin” anlamlarõ yoktur. Bu kelimenin de 

böyle bir anlamõ bulunmamaktadõr. Kelime “peyman” şeklinde olmalõdõr. 

339- Birleşik fiili Ar etme-” olarak almak yanlõştõr, “ar et-” alõnmalõdõr.  

340- Aralan-” kelimesine “Arasõ açõlmak” şeklinde verilen anlam yanlõştõr, 

“uzaklaşmak” olarak düzeltilmesi gerekir. 

341- Âre olarak madde başõ verilen kelime Türkçedir. “ara” şeklinde dü-

zeltilmelidir. Kelime için gösterilen referanslarda “âre” sözcüğüne rastlanama-

mõştõr. Ârõ kelimesi için de durum aynõdõr. Gösterilen yerde kelime yoktur. 

342-  Arta kelimesine verilen karşõlõk yanlõştõr, “fazla, uzun” anlamõ ve-

rilmelidir. 

343- Arş kelimesi gönderilen referansta bulunamamõştõr.  

344- Asa kelimesine verilen anlam doğrudur. Kelime için parantez içeri-

sindeki açõklama, Sayõn Sakaoğlu’nun kelimenin eski şeklini bilmediğini gös-

termektedir. Burada bir bilgiçlik taslanmak istenmiş, ama yerini bulmamõştõr. 

Kelimenin doğrusu “asâ” dõr. Ayõn, sad ve elif ile yazõlõr. Yazarõn dediği gibi 

âsâ” hiç değildir. 

345- Âşikâre kelimesi daha önce de söylediğimiz gibi “eşkere” olmalõdõr. 

346- Aşk eli; “sevginin, sevdanõn gücü” şeklinde anlamlandõrõlmõş. Veri-

len bu mana yanlõştõr “aşk elinden, aşk sebebinden, aşk yüzünden” olarak dü-

zeltilmelidir. 

347- Âşõkan kelimesine I ve II gibi iki anlam verilmiş. “âşõkõnõ” olarak ve-

rilen mana, gösterilen referansta bulunamamõştõr. İhtimâldir ki, anlam da yan-

lõştõr. II. manaya gelince “âşõklarõnõ” denilmiş. Sayõn Sakaoğlu, manaya küçük 

bir dikkat gösterseydi, Farsçanõn çokluk yapmakta kullanõlan iki ekini (-ân, -hâ) 

bilseydi herhâlde bu hataya düşmezdi. Kelimeye “âşõklar” anlamõ verilerek bu 

yanlõşlõk da düzeltilmelidir. 

348-  Atõp tururuz madde başõ, metinde “atõp duruz”  şeklindedir. “Atõp 

duruz” şeklindeki anlam da “bõrakõrõz” olmalõdõr. 

349- Âvâze et-”e “ölmek, çõğrõşmak” denilmiş; “öt-, çağõr-”anlamõ verilme-

lidir. 


350- “Kendine gelmiş, sarhoşluktan kurtulmuş” anlamõ verilen “ayõk” ke-

limesinin, metne basit bir dikkatle bakõlõrsa, “kendinde, aklõ başõnda” manasõn-

da olduğu açõk olarak görülecektir. 

351- Ayrõlõk eline “Ayrõlõğõn sõkõntõsõ, çilesi” denmiş. Dizede  

 

 Ayrõlõk elinden bağrõm eziktir 



 


Yüklə 0,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə