95
hâkimin görevi, alıkoyulmanın uygun olup
olmadı ına bakarak, geçerli ve haklı gerekçeler
mevcutsa
alıkoyma
halini
onaylamaktır.
Alıkoyma süresinin uzatılmasında, ki inin
kaçması ya da tanıklara müdahale etmesi
endi esinin bulundu unun iddia edilmesi yeterli
de ildir; bu endi eye ili kin kanıtların ortaya
konması ve tüm kanıtlarda oldu u gibi bu
kanıtların da ikna edici olup olmadı ına
bakılması gerekir. Örne in, yeminli ifadelerin
alındı ı durumlarda tanıklara müdahale edilmesi
riski yeterince ikna edici de ildir. Ayrıca,
hâkimin gösterdi i
gerekçe gerçek
olmalı ve
salıverilme talebinin gerekçelerine hiç itibar
edilmedi ini gösteren bir kurgusal kalıba ait
unsurlar
barındırmamalıdır.
152
Dolayısıyla,
salıverilme talebinin otomatikman reddedilmesi
ve gerekçesi olmayan kararlar kabul edilemez.
152
8 Haziran 1995 tarihli Mansur-Türkiye davasında
oldu u gibi.
3. Yargı gözetiminde zamanlama
Yargı gözetiminin en önemli artlarından
biri de ilk yargı gözetiminin “en kısa süre içinde”
gerçekle tirilmesidir. Bu terim, bir ki inin
alıkoyulmasında her tür keyfî uygulamanın
kesinlikle
yasaklanmı
olmasından
kaynaklanmaktadır. En kısa sürede yargılanma
artı, ki inin ilk alıkoyulma uygulaması ile bu
uygulamanın ilk olarak yargı gözetimine tâbi
oldu u an arasında geçen süreye haricî bir
sınırlama getirmektedir. Bu art aynı zamanda,
uluslararası standartlara göre alıkoyma i lemini
gerçekle tiren mercilerin, yetki verilen azamî
süre içinde mahkemelere bu denetimi mümkün
olan ilk fırsatta gerçekle tirme imkânı vermesinin
gerekmesini sa lamaktadır. Bir ba ka deyi le, bu
haricî sınır, davanın özelliklerine gerekli ölçüde
dikkat edilerek uygulanmalıdır.
Bazı davalarda söz konusu alıkoyulma
süresi, makul olarak kabul edilebilir süreden çok
daha uzun olmu tur. Örne in, suçlanan ki inin
96
gözaltına alınmasıyla mahkeme huzuruna ilk
çıkarılması arasında on be günlük bir süre geçen
McGoff- sveç davasında Avrupa nsan Hakları
Mahkemesi hiç tereddütsüz, bir ihlâl tespit
etmi tir. Yargı gözetimine kadar üç ay bir süre
geçmi olan Assenov ve Di erleri-Bulgaristan ve
J ius-Litvanya davalarında en kısa süre içinde
yargı gözetimine tâbi olunması artının ihlâl
edildi i tespit edilmi tir. Ayrıca, gecikmenin on
bir ilâ on dört gün arasında oldu u Van der
Sluijs, Zuiderveld ve Klappe-Hollanda davasında
da (bu davada askerî emirlere itaatsizlik söz
konusuydu; askerli e özgü ko ullar ve kurallar
gere i bir süre alıkoymaya müsaade edilmi tir)
bir ihlâl bulundu u tespit edilmi tir. Ancak, bu
sürenin bu kadar uzun olmadı ı hallerde de bu
yükümlülü ün ihlâl edilmesi söz konusu olabilir.
Örne in, Avrupa nsan Hakları Mahkemesi, be
ilâ altı günlük süreleri de kabul etmemi tir.
153
Ayrıca, ki inin mahkemeye çıkartılmasına kadar
153
Sırasıyla, Koster-Hollanda; De Jong, Baljet ve Van den
Brink-Hollanda davaları.
altı günlük bir gecikme olmasının ikayet konusu
oldu u Skoogström- sveç davasında dostâne bir
çözüm bulunmu olması da dikkat çekicidir.
Yargı gözetimiyle ilgili süre kısıtlaması
getirilmesiyle (ki inin alıkoyulmasını takiben ilk
olarak yargı huzuruna en fazla ne kadar bir süre
sonra çıkartılabilece i) ilgili en çarpıcı dava,
Brogan-Birle ik Krallık davasıdır. Bu davada
hem dört gün altı saatlik süre çok uzun
bulunmu tur, hem de bu dava ki inin ilk
alıkoyulmasını takiben mahkeme huzuruna
çıkartılması
yükümlülü ünün
ne
amaçla
getirilmi oldu u konusu aydınlatılmı tır. Brogan
davasında yakalanan ki i, terörist oldu undan
üphelenilen bir ki idir. A HM her ne kadar
terörle mücadeleye özgü artların, alıkoymanın
yargı gözetimine tâbi olmasından önceki süresini
etkileyebilece ini kabul etmi olsa da davaya
özgü ko ullar çerçevesinde, ki inin en kısa
sürede yargı huzuruna çıkarılması artının ihlâl
edildi ini belirlemi tir. A HM, kabul edilebilir ve
yeterli kanıt bulmada kar ıla ılan zorluklar, belli
adlî tahlillerin yapılması için gereken süreler ve
97
davaya ili kin bilgilerin hassasiyeti gibi
konularda bazı sıkıntılar ya anabilece ini takdir
etmektedir. Ancak, A HM’nin bu ko ulları takdir
etmesi bir ölçüye kadardır, zira A HM “en kısa
süre” artının aranması gerekti i ve bu artın son
derece önemli oldu u kanaatindedir. A HM bu
davada u kararı vermi tir:
Bu davanın özel ko ullarına bu tür bir
önem atfederek ki i hâkim ya da bir ba ka
yargı yetkilisi önüne çıkarılıncaya kadar
bu denli uzun bir alıkoyma süresini haklı
göstermek, “en kısa sürede” ifadesinin
kelime anlamının kabul edilemez ölçüde
geni bir ekilde yorumlanmasıdır.
Bu tür bir yorum, bu çerçevede
Sözle menin 5. Madde 3. Paragrafında
öngörülen usule ili kin teminatın ki inin
zararına olacak ekilde ciddî bir biçimde
zayıflatılmasına yol açacak ve bu
maddeyle korunan hakkın özüne zarar
verecek sonuçlar do uracaktır.
Teröristlerin
yol
açtı ı
sorunlar
hakkındaki bir di er davada A HM’nin, yargı
gözetimi olmaksızın on iki ilâ on dört günlük bir
süre geçmi olmasını kabul edilemez bulmu
olması da a ırtıcı de ildir.
154
Askerî
suçlardan
ötürü
askerlerin
alıkoyulmasına ili kin davalarda, her ne kadar
A HM askerli e özgü artların gere i
155
olarak
belli bir süre alıkoyulmaya müsaade etmi se de
en kısa süre artının bu durumda da geçerli
oldu una i aret etmi tir.
Devam ettirilmesi için yargı yetkisi
alınmadan önce özgürlükten mahrumiyetin,
üphelinin takibatı için gerekenden daha uzun
sürmemesi gerekir. Bu tür bir takibatta temel
unsurlar: ba ka bir yerde alıkonulmu sa ki inin
karakola götürülmesi; ki iden adlî kanıtlar temin
154
26 Kasım 1997 tarihli Sakık ve Di erleri-Türkiye
davası.
155
De Jong, Baljet ve Van den Brink, Koster, Van der
Sluijs, Zuiderveld ve Klappe-Hollanda davalarında oldu u
gibi.
Dostları ilə paylaş: |