107
olursa olsun, mahkemenin ki inin salıverilmesine
karar verme yetkisini haiz olması gerekir;
mahkeme karar alma ya da yasadı ı alıkoyulma
halinde (resmî yetkiliye adlî ceza verilmesi
gereken Van Droogenbroeck-Belçika davasında
oldu u
gibi)
ki inin
bu
hakkından
faydalanmasına yönelik di er çözümlerin temin
edilmesi konusunda kısıtlanmı sa, bu durumda 5.
Madde 4. Paragraf hükümleri yerine getirilmemi
olur. Bu maddenin özü, alıkoyulma halinin
hukuka aykırılı ının kanıtlanması halinde ki inin
salıverilmesini teminat altına almaktır.
2. Bizzat mahkemeye çıkarılmak
Daha önce de belirtildi i gibi, yargı
gözetiminin yararlarından biri de yasadı ı
alıkoyma dı ındaki suiistimallerin de tespit
edilebilmesidir. Bu da özellikle, alıkoyma
i leminin hukuka uygunlu unun ara tırılması için
alıkonulan ki inin normal
artlar altında
mahkemeye
çıkartılması
artı
kapsamına
girmektedir. Örne in, hakkındaki dolandırıcılık
suçlaması sebebiyle gözaltına alınan ki inin, ceza
muhakemeleri usulü kanununa göre mümkün
olmakla birlikte, mahkemeye çıkartılmamı
oldu u Kampanis-Yunanistan davasında 5.
Madde 4. Paragraf hükümlerinin ihlâl edildi i
tespit edilmi tir. A HM, alıkonulan ki inin
alıkoyma i leminin hukuka aykırı oldu unu iddia
etmek hakkı bulunması ve bizzat mahkeme
huzuruna çıkmanın alıkoymada suiistimal
yapılması ihtimalini azaltması sebebiyle,
alıkonulan ki inin savcılı ın kendisi hakkındaki
iddialara itiraz edebilmesinin önemine i aret
etmi tir.
3. Hukukî yardım, nizalı dava ve
silâhların e itli i imkânlarına
eri im
108
Tahliye
talebiyle
dava
açılırken
alıkonulan ki inin öne sürdü ü gerekçeler
karma ık hukukî açıklamalar gerektirebilir ve
ço u alıkonulan ki i de tüm yasal argümanları
tek ba ına hazırlamak imkânına sahip de ildir.
Dolayısıyla, kaçınılmaz bir sonuç olarak,
alıkonulan ki iye, itirazını formüle edebilmesi
için hukukî yardım alma imkânı tanınması
gerekir. Alıkonulan ki inin avukat ücretini
ödeyememesi halinde, bu masrafın Devlet
tarafından kar ılanması gerekir. Woukam
Moudefo-Fransa davasında A HM, temyiz
ba vurusu hukukî meseleler ihtiva etmesine
ra men, suçlanan ki inin tahliye talebiyle
Temyiz Mahkemesine ba vurması için kendisine
bir avukat tahsis edilmemi olmasının, 5. Madde
4. Paragraf hükümlerinin ihlâli anlamına
geldi ini tespit etmi tir. Öte yandan, Megyeri-
Almanya davasında A HM, aklî dengesi yerinde
olmayan ve alıkonulan ki inin, aksi yönde bir
uygulama gerektirecek özel ko ullar olmadı ı
sürece, duru malarda hukukî temsil hakkına
sahip oldu u kararını vermi tir. Ayrıca A HM,
ki inin hukukî yardım alma konusunda
kendisinden
inisiyatif
üstlenmesinin
istenemeyece ine de i aret etmi tir.
Hukukî yardım alma ihtiyacı, bir itirazın
formüle edilmesinin ötesinde, mahkemede
ki inin temsil edilmesini de kapsar. Duru mada
her iki taraf da hazır bulunabilmeli ve A HM’nin
6. Madde hükümlerini uygularken belirtti i
ekilde, taraflar arasında silâhların e itli i ilkesi
de gözetilmelidir: bunun anlamı, tahliye
talebinde bulunan ki inin, alıkoyulmasıyla ilgili
öne sürülen gerekçelerden ve alıkoyulmasını
destekleyen kanıtlardan haberdar olması ve bu
iddialara yanıt verme imkânının bulunması
gerekti idir. Örne in, Toth-Avusturya davasında,
alıkonulan ki inin katılmadı ı duru mada,
mahkeme heyetinin iddia makamını dinlemi
olması kesinlikle kabul edilemez. Benzer bir
ekilde, dava dosyasını hazırlarken Devletin
avukatının resmî dosyaya eri ebildi i, ancak
alıkonulan ki inin böyle bir imkândan
faydalanamadı ı Lamy-Belçika davasında da 5.
Madde 4. Paragraf hükümlerinin ihlâl edildi i
109
belirlenmi tir. Davaya hazırlanmak için âdil
fırsat tanınması, alıkonulan ki inin bu amaç için
yeterli zamanının olması anlamına da gelir;
itirazın ancak çok kısa bir süre içinde mümkün
olması, çarenin özde de il, sözde sa lanmasına
yol açabilir. Aynı ekilde alıkonulan ki inin,
davasını hazırlamak için gereken imkânlara
eri imi sa lanmalıdır; bu imkânlar arasında,
hukuk kitapları temin edilmesi, itirazını
hazırlaması (bu durum cezaevi
kurallarının
uygulanma eklini etkileyebilir) ve elbette,
alıkoyan mercilerin bulunmadı ı bir ortamda
avukatıyla davasını görü mesi sıralanabilir.
Niedbala-Polonya davasında A HM, her
ne kadar her zaman 5. Madde 4. Paragrafta
belirtilen usule ili kin artın 6. Madde 1.
Paragrafta
öngörülen
teminatlarla
yerine
getirilmesi gerekmese de bu usulün “hukukî bir
özellik ta ıması ve söz konusu özgürlükten
mahrumiyet uygulamasına uygun teminatlar
içermesi” gerekti ine karar vermi tir. A HM
ayrıca unları ifade etmi tir:
Özellikle, alıkoyma kararının temyiz
talebinin incelendi i bir davada taraflar,
yani savcı ve alıkonulan ki i arasında
“silâhların e itli i” ilkesinin gözetilmesi
gerekir.
164
Niedbala davasında A HM, o tarihte
yürürlükte olan kanunların ba vuru sahibine ya
da ba vuru sahibinin avukatına duru maya
katılma hakkı vermedi ini ve savcılık makamının
ba vuru sahibinin alıkoyulmasını destekleyen
iddianamesinin ba vuru sahibine ya da avukatına
iletilmesini gerektirmedi ini tespit etmi tir.
Netice olarak, ba vuru sahibi savcının
mütalaaları hakkında yorum yapma imkânı
bulamamı tır. Ayrıca, ba vuru sahibi ya da
avukatı alıkoyma halinin hukuka uygun olup
olmadı ının
incelendi i
duru malara
katılamazken, o tarihte yürürlükte olan kanunlara
göre savcı bu duru malara katılabilmi tir. Bu
164
Ayrıca bkz. 25 Mart 1999 tarihli Nikolova-Bulgaristan
davası.
Dostları ilə paylaş: |