25
Osmanl modernle me hareketinin
ba lang c olan Tanzimat, iki kültür aras ndaki
uzakl
azaltmay ba aramad . Tersine, ta ra eskisinden daha da çok durgunla t .
Islahatç lar n yeni ele geçirmi olduklar "büyü" dolay s yla büsbütün unutuldu.
Yönetenler ve yönetilenler aras ndaki bölümlenme daha aç k kültürel bir biçim ald : bir
yanda cilal , Paris-yönelimli devlet adamlar , öte yanda kaba ta ral lar vard . Aradaki
ayr l k Frans z kültürü ile slam kültürü aras ndaki ayr l kt . lk Türk me rutiyetçileri olan
Yeni Osmanl lar, bu de i meyi ve bunun, Avrupa adet ve dü üncelerinin taklitçileri
taraf ndan sokulmak istenen yeni seçkincili e ula amayan seçkinlerde yaratt
tiksintiyi sömürmeye öne m verdiler.
Padi ah n hisbe mükellefiyeti de seçkinlerin gözünde me ru bir ülküydü, fakat yönetici
s n f n köylülere kar keyfi davran lar ve yönetici ile uyruk aras ndaki bölümlenme, bu
mükellefiyetle çat yordu. Barrington Moore'un Çin için söyledi i u söz, köylüler
üzerindeki böyle bir bask y önleyecek etkili bir mekanizman n yoklu u temel yap
zaaflar ndan biri olmu olabilir Türkiye için de do rudur.
Genç Türklerin seçkinlere kar görü leri, iddia ettikleri kadar "demokratik" de ildi.
Seçkinci görü ve uygulamalar n a nmas , ba ta modernle me ile gelen yeni rollerin
Osmanl toplumu üzerindeki etkisi sayesinde meydana geldi. Bu, k smen, mevcut
rollerin yeniden tan mlanmas ndan ibaretti... Uyruklar n mültezimlerce s zd r lmas na
meydan vermekle imparatorluk alt n yumurtay yumurtlayan kaz kesmektedir.
Uyruklar ve özellikle köylü uyruklar , sömürülecek kimseler olar ak görmekten
vazgeçilmesi konusunda Palmerston'un tavsiyeleri durmadan tekrarlan r.
... yard m etmek"ya da "avantadan" vazgeçmek. ... Yava yava eski Devleti
kurtarmak saikine uyruklar n refahlar yla ilgilenmek gibi ki isel olmayan bir konu
eklendi.
Modernle menin ikinci bir yan yeni rollerin ithaliydi: Kültür ayr l n gidermek
bak m ndan gazetecinin görevi burada hayati olmu tur. Modern gazetecili i
imparatorlu a getiren Yeni Osmanl lar, daha ba lang çtan "halk " tutanlar rolüne
ba lanm lard . Bu, eskiden seçkinlerden olmayanlar için kullan lan deyimle, eski reaya
refah dü üncesine pek de benzemeyen yeni bir kavramd . Yeni ku a n halk için
kayg s seçkincili i kabul etmiyordu.
üphe yoktur ki, modernle menin üçüncü bir yan olan hukukun burada önemli bi r
etkisi oldu.
... fakat e it önemde ideolojik bir ak m, sokaktaki adam n me rula t r lmas oldu.
Bunun Tanr önünde herkesin e it oldu u yolunda, geleneksel bir kar l vard . Fakat
Osmanl kültüründe bu anlay n pek az pratik etkisi oluy ordu, zira seçkinlerin
saflar ndaki s n rl say daki yerler, ço u fertlerin kültür bak m ndan geli mesini
engelliyordu. Görgüleri, bilgileri ve görü aç lar na göre insanlar, "soylu" az nl ktan ya
da y ndan biri diye ayr muamele gördükleri sürece, temel e itlik dü üncesi
anlams zd .
26
Ahmet Mithat Efendi ad n ta yan bu adam, Türkiye de Samuel Smiles'in dü üncelerinin
yay c s olmu tur. Böylece geleneksel fakat bast r lm hisbe dü üncesi yeni bir biçimde
ortaya ç kt . Sonraki Türk radikalli inin çok defa eski e itlik kavram ndan geldi i
görülebilir.
... üç di er unsur, kültür ayr l n n giderilmesini h zland rd . Önce... eyaletlere mahalli
yönetim kurulu lar n n kurulmas yla yeni bir önem kazand r ld . 1877'de Osmanl
Meclis-i Mebusan topland
zaman, küçük ehir esnaf ve e raf , mebus olarak küçük
ehir ç karlar ad na konu tular. ... lk Osmanl Meclisi 1878'de süresiz olarak tatil
edildiyse de, eyalet temsilcilerinden ç kan zay f sesler sonraki on y lda belli bir
me ruiyet kazand .
Kültür ayr l n gidermeye yarayan di er bir etken, 19. yüzy l n ortalar na do ru,
bürokrasi içinde beliren bir çatlak oldu. Islahat hareketinin ba lar nda hareketin
öncüleri, memurlara ait servetlerin müsaderesi usulüne son vererek, bir memurlar
oligar isi yaratm lard . ... imdi ise sisteme kar ba kald r yorlard .
Son olarak, geleneksel e itim sisteminin y k lmas , seçkinlerle y nlar aras ndaki
ayr l gidermeye yard mc oldu. Yönetici yeti tirmek için kurulan y eni okullarda -
bunlar Abdülhamit'in yapt slahat n esas n te kil eder- ö renciler üstün seçkinler
olarak biçimlendirilmediler.
Genç Türk önderlerinin kendileri de ta ral ya da a a s n f men eliydiler.
Ba kald rmalar , k smen, Tanzimat seçkinlerinin babadan o ula geçme bir soylu s n f
haline gelip "halk " ihmal ettikleri duygusuyla beslenmi ti. ... imdi art k kendilerini
a a s n flarla özde le tiriyor ve kültür ayr l n gidermeye çal yorlard .
1890'larda II. Abdülhamit ile mücadele eden Genç Türkler ku a pozitivizme -ve sonra
da ondan ilham alan tesanütçülü üne- dört elle sar ld lar. Bürokrasiyi modernle tirmek
üzere kurulan devlet okullar nda ö renim gören, fakat ayn zamanda devleti koruma
ülküsüyle yeti en bu genç adamlar, Comte'un toplumsal mühendislik görü lerinde
seçkinci görü lerinin temellendi ini gördüler. Bilim, destek için dayand klar kaya oldu.
Durkheim' rahats z eden ey, "ikincil" gruplar n yok olmas yla fertle devlet aras nda
do acak bo luktu. ... Ziya Gökalp in "Ben, sen yok, biz var z," toplumsal ödev için ileri
sürdü ü veciz tan md .
Durkheim devlet ferdin kurtar c s olacaksa, kendisinin de bir kar a rl a ihtiyac
oldu u, di er toplum güçleri taraf ndan, yani o ikincil gruplar taraf ndan gemlenmesi
gerekti idir... Bu toplumsal güç çat mas ndand r ki ferdi özgürlükler ortaya ç kar.
Osmanl Devletinde yurtta l k, normal olarak seçkinler için ayr lm bir alan olan siyasal
kararlara kar mamaktan ibaretti. "Kötü z amanlarda" bu kurala uyulmuyordu. Fakat
kural bozanlar taraf ndan istenen tavizler, ara gruplar n me rula t r lmas için de ildi.
Osmanl bürokrasisi... önce tasvip etmedi i ayana dayanmak zorunda kald , ikinci
olarak da, önce mahalli slahat kurulu lar nda, sonra da Osmanl Meclisi'nde kendine
özgü bir tür olu mam "ikincil" grubun etkisini kabul etmek zorunda kald . Bu tavizlerin