17
kar lanm t r. Bilim, dünyan n
çal malar na kar ilgi, insan i leri hakk nda merak, bu
merkezlerde beslenmi tir
Bilhassa halk aras nda tarikat yap s yla birlikte dinsel kültüre paralel olan heterodoks
bir kültür geli mi tir. Halk aras nda Osmanl devlet s n f n n ranl la m edebiyat n n
yerine ilahiler ra bet bulmu , Yunus Emre ona en yak n yazar tipi olmu tur.
Halk edebiyat na kar resmi çevrelerin gösterdi i isti na, muhtemelen bunun
beraberinde belki gene bir ayr lma e ilimi getirece i üphesine dayanm t r. Fakat
asl nda bürokratik üst tabakalar n tutumu ve resmi kü1türle halk kültürü, aras nda bir
uçurum yaratmalar , pek tabii ki bu e ilimi azaltaca na artt rm t r. Bunun en ilginç
taraf devlet adamlar n n kendilerinin de zaman zaman tarikatlara men sup olmalar d r.
Anadolu'da revaçta olan evliyalara tapma, böylece sufilikle birle ti ve sokaktaki adam n,
Anadolu'nun, kü1türü, haline geldi. Bu inanc n önemli özelliklerinden biri dünya
nimetlerinden uzak kalma ideoloji siydi.
Celali isyanlar ... Anadolu'da resmi uleman n d ndaki bir zümrenin halk, aras nda
prestij sa lamas n n ikinci bir halkas n te kil ediyor. ... bu ayaklanmalar n bask c
bürokrasi aleyhinde ve bu itibarla basit halk tabakalar n n duygular n dile getiren bir
ekilde cereyan etti i anla l yor.
Sipahi sistemi ortadan kalkt , iltizam n muhtelif ekillerine gidildi i zaman, devlet
mans p ve iltizamlar n n birbirine kenetlenmi fonksiyonlar alt tabakalardan gelenlerin
yükselmesine mani olmaya ba lad . Bu artlar içinde, üst tabakalara t rmanabilmenin
yollar ndan biri tarikat a n n devlet içindeki temaslar ndan faydalanmak olmu tur.
Fakat tarikatlar n uzun vadedeki tesirlerinin en önemlisinin Osmanl mparatorlu u'nun
bat yla ortaya ç kt n söyleyebiliriz. Bu tesir, Gibb'in i aret etti i gibi, tevekküldür. ...
Halk katlar nda tarikatlar n ve sufili in, daha az entelektüel, daha somut eklinin etkisi
Osmanl mparatorlu u'nun ilahi bir gazab dolay s yla batt fikriyle sonuçlanm t r. Bu
bat gaipten gelen bir i aretli.
Patrona, Kabakç isyanlar , tarikat ö retisine yak n, fakat de i ik eklini benimseyen
halk katlar n n gerilemeyi anlayamamalar n n ve Allah' n bir gazab olarak
de erlendirmelerinin sonucu olarak yorumlanabilir.
Halk n slami, ideolojik gözlükleri, kendilerinin gerilememizi çok güzel bir ekilde
yorumlamalar na yol açm t r. ... Kubilay olay n n Nak ibendiler taraf ndan yap lm
olmas bir rastlant de ildir.
Tarikatlar n, te ekkül olarak Osmanl toplumunda birçok bak mdan bir s nak oldu unu
görmü tük. ... Ümmet fikrinin insanlar birle tirici fonksiyonunun slam'da bir de daha
soyut bir yönü mevcuttur: ... nsanlar, camiye gelip beraberce namaz k ld klar vakit,
üzerlerinden emir, kul, fakir, zengin, kisvesini atarlar ve Allah kar s na ayn katta
ç karlar. slamiyet te dini merasimlerin ço unlu unda bu özellik do rulan r. Bunlar,
asl nda, insanlar aras farkl l klar kapat c törenlerdir. slam bilginlerinin bize
anlatt klar ndan s n f, rk ve millet ayr l klar n kapatman n, herkesi Allah' n önünde e it
18
k lman n slamiyet in en kapsay c bir inanc oldu unu anl yoruz. Ayn duygunun bir
di er yönü, ümmetin kayna m , farklar olmayan bir kitle oldu u ideolojisidir. Bu
aç dan, Türklerin n imtiyazs z s n fs z kayna m bir toplum olduklar eklindeki
Cumhuriyet inançlar n slam' n ideolojik niteliklerine ba lamak mümkündür.
Tek parti devrinde, partinin eylemini aç k olarak tart mak isteyen kimselere
"kar t r c " dendi i zaman, bunun çok samimi, toplumun bir bütün oldu u fikrine ve
bölünmesinin "haram" oldu u dü üncesine giden bir yönü vard . Böylece, ideolojilerin,
gizlice, Hegel'in üzerinde durdu u gibi, nas l onlardan uzakla mak isteyenlere bir tuzak
kurduklar n görüyoruz.
Ayn etkiyi bütün birle tirici ve her eyi kapsay c sistemlerde görmek mümkündür.
Dinin beraberinde getirdi i bir di er fark kapat c s Müslüman püritanizmidir. ... israf n
ve e lencenin kötü bir yön elim oldu u da en geçerli inançlardan biridir. ... bu
püritanizmin özel ekillerinden biri, mahallelinin orada oturanlar n ahlak na nezaret
etmesidir. Böylece ümmet yap s bir kat daha peki tirilmektedir. Ayn inanc n bir alt
bölümü kad n erkek ili kilerine ümmetin nezaret etmesi zorunlulu udur.
Karizma
Weber'e göre siyas rejimlerin me ruiyet kazanma türlerinden biri, bir önderin kendini
yap lmas gereken i leri ba aracak güçte göstermesi, hatta bu u urda ilahi denecek
kadar insanlar üzerinde nüfuz ve tesir sahibi olmas d r. Peygamberin ortaya ç kard
siyas rejim tipik bir karizmatik me ruiyet tipidir.
Bunu halk tabakalar n n Türkiye'de genel olarak bir önder e verdikleri önemde görmek
mümkündür.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
OSMANLI MPARATORLU U'NDA YAPI VE KÜLTUR
"Ticaret yap p da tutumlar sayesinde zengin olan, fakat nüfuzlu kimseler s n f n n
d nda tutulmas gerekenlerden ba ka, Türkler ancak memuriyetler
sayesinde zengin
olurlar. Bunlar , yine ayn yoldan yükselmi bulunan Büyüklerin kay rmas sayesinde
elde ederler. Servetleri, açgözlülüklerinin biriktirdi i, korkunun gömdü ü, tantanan n
çarçur etti i, rastlant n n yeniledi i sermayeler halindedir." - Baron de Tot! (l785)
Yak ndo u'nun ortak dilinde, bu kal plama te ebbüslerinden söz etmek için kullan lan
terim, ça da Türkçe ye de geçmi bulunan AllaTurca tabiriydi.
... Osmanl -Türk toplumunun üç ayr ama birbiri ile ilgili görünü ü üzerinde durmaktad r.
ktidar da l m n n egemen biçimi olarak statü; ... medeni toplum (Civil society) diye
adland rabilecekleri eyin yoklu u ve Türk kültür düny as ndaki bölümlenme. Bütün
bunlarda Osmanl toplumu gerçekten Bat Avrupa ile kar tl k durumundayd .
... Bat 'da Ortaça toplumunu ay rdeden patrimonyalizm ve feodalizm ilkelerinden
Türkiye'de en a r basan ilke patrimonyalizm olmu tur. Daha ileri giderek,
kurulu undan az sonra, patrimonyal bürokrasi çizgilerinin Osmanl devletinin en